TJA 8'inci yılında: Özgürlük gelene dek! 2023-11-19 09:04:03     Rozerin Gültekin   AMED - “Kadınız özgürlüğümüz için varız. Değişim için ayaktayız” şiarıyla Kürt kadın mücadelesini devralan TJA 8’inci yılına giriyor. “Sistemin tehdit olarak gördüğü Kürt kadınları geri adım atmıyor” diyen TJA aktivisti Nesibe Uygun, “Özgürlük bu topraklara gelene kadar mücadele edeceğiz” mesajını verdi.   Erkek-devlet sistemine karşı kadınların mücadelesi, özellikle 21’inci yüzyılda ciddi ivme kazandı. Erkek-devletin saldırı ve şiddet politikalarına karşı çözümü örgütlü mücadelede gören kadınlar, bu nedenle birleşe birleşe yol yürüdü. Bu yolun felsefesi ise “Jin jiyan azadî” oldu. Kürt kadın mücadelesinin dünyaya yaydığı bu felsefe, kadınlara umut oldu. 21’inci yüzyılı kadınların yüzyılı yapma iddiasıyla mücadele eden Kürt kadın hareketi, dünden bugüne birçok kazanımın öncülüğünü de yaptı. Kürt kadın hareketinin bugünkü adı olan Tevgera Jinên Azad (TJA) da bu geleneğin öncülüğünü yaparken 8’inci yılına giriyor.   DÖKH’ten TJA’ya   Kürt kadınlar, özgürlük mücadelesini 2005 yılında Demokratik Özgür Kadın Hareketi (DÖKH) çatısı altında sürdürmeye başladı. DÖKH adıyla 10 yıl süren mücadelenin ardından 2015 yılında Amed’de gerçekleştirilen 1’inci Kadın Kongresi'nde, DÖKH feshedilerek Kongreya Jinên Azad (KJA) ile mücadeleyi devam ettirme kararı alındı. “Özgürlüğe yürüyen kadınla demokratik ulusa” şiarıyla yola çıkan KJA, bir yıl sonra Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile 2016 yılı Kasım ayında kapatıldı. KJA’nın kapatılmasının ardından geri adım atmayan kadınlar “Kadınız özgürlüğümüz için varız. Değişim için ayaktayız” şiarıyla 20 Kasım 2016’da Tevgera Jinên Azad’ı (TJA) ilan etti. 7 yıldır çeşitli birçok kampanya, atölye, eylem ve etkinlikler ile çalışma gerçekleştiren TJA 8’inci yılını özgürlüğe yakınlaşmanın heyecanlı ile karşılıyor.   Baskılar   TJA, mücadelesinin başından bu yana AKP-MHP iktidarının hedefi oldu. Defalarca kez aktivistleri gözaltına alınarak tutuklanan TJA’nın Dönem Sözcüsü Ayşe Gökkan’a yönelik uygulamalar, bu baskıların da açık göstergesi oldu. Ayşe, yürüttüğü kadın mücadelesi nedeniyle 83 kez gözaltına alındı, hakkında 215 dava açıldı, 600 kez mahkemelere gitti, bir gün içinde ise 17 defa mahkemeye çıkarıldı. Ayşe’ye, “örgüt yöneticisi olmak” ve “örgüt üyeliği” iddiasıyla açılan davanın duruşması Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nde 27 Ocak 2021 tarihinde görüldü. Duruşmaya katılmayan Ayşe hakkında yakalama kararı çıkarılırken, aynı gün gözaltına alınan Ayşe, 28 Ocak’ta çıkarıldığı mahkemece tutuklanarak Diyarbakır T Tipi Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderildi. Dava kapsamında 20 Ekim 2021’de görülen duruşmada Ayşe’ye toplamda 30 yıl hapis cezası verildi. Duruşmaya yazılı savunma sunan Ayşe, “Kendi özgür irademle, kadın, Kürt, Kürdistanlı TJA aktivisti olarak yapıyorum. Biz kadınlar özgürlüğü dünyaya hakim olmak için ve erkekler gibi eşitsizliği eşitlemek için istemiyoruz. Kimliğimiz, dilimiz, ruhumuz için, yüreğimiz, irademiz, bilincimiz bizim olsun diye özgür olmak istiyoruz” dedi.   Ceza bozuldu   Dosyanın üst mahkemeye gitmesinin ardından, Ayşe’nin avukatları kararı temyiz etti. Yargıtay 3'üncü Ceza Dairesi, verilen 30 yıl hapis cezasını "ölçüsüz ve orantısız" olarak değerlendirip bozarken, dava yeniden görülmeye başlandı. Diyarbakır Bölge Adliye Mahkemesi 9’uncu Ceza Dairesi, 19 Nisan 2023 tarihinde Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin Ayşe’ye alt sınırdan uzaklaşarak “örgüt üyesi olmaktan” 12 yıl, yine “örgüt üyesi olmaktan” 7 yıl 6 ay, “örgüt propagandası yapmaktan” 3 yıl hapis cezası verdiği 22 yıl 6 ay hapis cezasını onadı.   Mêrdîn’in Nisêbîn (Nusaybin) ilçesinde 2011 tarihinde belediyeye ait Mitanni Kültür Merkezi bahçesinde “Demokratik Çözüm Çadırı” kurulması gerekçesiyle Ayşe’ye “örgüte bilerek isteyerek yardım etmek” suçlamasıyla yargılandığı davada hapis cezası verilmişti. Diyarbakır 9’uncu Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği 7 yıl 6 ay hapis cezasının “orantısızlık” nedeniyle Yargıtay tarafından bozulmasıyla yeniden görülen davanın karar duruşmasında, Ayşe’ye 3 yıl 9 ay hapis cezası verildi.   Ayşe, şahsında gerçekleşen saldırılara ile Kürt kadın mücadelesi hedef alınsa da kadınlar İran’dan Türkiye’ye “Jin jiyan azadî” sloganı ile mücadele vererek yeni yaşamı kurma iddiasını büyütüyor.   TJA Davası   TJA’ya yönelik baskılar 2022 yılında da sürdü. Son olarak Ankara merkezli başlatılan soruşturma kapsamında 30 Kasım 2022’de çok sayıda TJA aktivisti gözaltına alındı. 2 Aralık 2022’de tutuklanarak Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ne gönderilen aktivistler Gülistan Dehşet, Didar Çeşme, Bedia Akkaya, Figen Aras Kaplan, Hatice Güngör, Hülya Kınağu, Figen Ekti, Mekiye Ormancı ve Amine Demir Çoban, Zeynep Boğa ile adli kontrol tedbiri ile tutuksuz yargılanan Tamcihan Çelebi, Besile Narin, Meral Şimşek, Zekiye Güler, Hülya Taşar, Yeliz Ayyıldız Kıyak, Dilan Akpolat, Aysel Ceylan, Hazal Aras ve Beritan Can Yaşa, ev hapsi cezası verilen Merve Tekin Demirel ve Sultan Esen hakkında “örgüte üye olma” ve “örgüt kurma veya yönetme” iddiasıyla dava açıldı. 7-8-9 Kasım tarihlerinde kadınların ilk duruşması Ankara 25’inci Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Zeynep Boğa dışında tutuklu bulunan tüm kadınlar tahliye edilirken, duruşma 7-8 Şubat 2024’e ertelendi.   TJA kampanyaları   TJA, kuruluşu sonrası çok sayıda kampanyaya imza attı. Kampanyalarla erkek-devlet zihniyeti karşısında özgür-örgütlü kadın kimliğini yaratmayı amaç edinen TJA’nın kampanyaları şöyle:   * TJA, kadına yönelik şiddet ve baskı politikalarına dikkat çekmek amacıyla 3 Ağustos 2017 tarihinde Êlih’te (Batman) “Kadın Soykırımını Durduracağız, Yaşamı Özgürleştireceğiz” şiarıyla kampanya başlattı. Başlatılan kampanya kapsamında Türkiye ve bölge kentlerinde cezaevinde bulunan kadınlar ile iletişime geçerek onların sorunları üzerinde duruldu.   * TJA, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin son bulması talebiyle 19 Ağustos 2017 tarihinde de “Tecrit kaybedecek, özgürlük kazanacak” şiarıyla kampanya başlattı. Başlatılan kampanya dahilinde tecridin, kadın üzerinde etkisi geniş çaplı araştırıldı ve çözüm yolları arandı.   * 19 Temmuz 2019 tarihinde, “Değişim ve özgürlük için sen de ayağa kalk” kampanyasının startını veren TJA, birçok merkezde eylem ve etkinliklerle, farkındalığı ve örgütlüğü güçlendirmeyi, kadın dayanışmasını büyütmeyi hedefledi.   * 15 Eylül 2020 tarihinde “Em xwe diparêzin” kampanyası kapsamında kadınların özsavunma oluşturmasını amacıyla kampanyanın startını veren TJA, kültürün, dilin, iradenin, hakların, kazanımların savunulmasının özsavunma olduğu konusunda bilinç yükseltme çalışmaları, eylemler ve ev ziyaretleri gerçekleştirdi.   * TJA’nın son kampanyası ise 15 Eylül’de Riha’da (Urfa) deklare ettiği “Jin jiyan azadî ile özgürlüğe doğru” kampanyası oldu. 20 Eylül’de de Şirnex ve İstanbul’dan startı verilen kampanyanın 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne kadar sürmesi hedefleniyor. Kampanya kapsamında kadınlara yönelik saldırıların, özel savaş politikalarının ve tecridin son bulmasına dair çalışmalar, atölyeler, eylemler gerçekleştiriliyor.   TJA aktivisti Nesibe Uygun, geçen 7 yıla ve büyüyen Kürt kadın mücadelesine dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu. ‘Örgütlülük yoksa başarı da yok’   Yıllardır kadınların baskıyla, katledilmeyle karşı karşıya kalmasına karşı çözüm yolunun örgütlülükten geçtiğini dile getiren Nesibe, TJA’nın da kadın özgürlüğünü sağlamak için örgütlü mücadele yürüttüğünü belirtti. Nesibe, “TJA’nın öncesinde KJA vardı, burası kapatıldı. Kapatılmasından dolayı birçok arkadaşımız tutuklandı. Ardından TJA’nın kurulması ihtiyaç olarak görüldü ve örgütlü hareketi oluşturduk. Örgütlülüğü sağlayamazsak başarıyı da sağlayamayız. TJA kadını evin içinden, dört duvar arasından çıkarttı yaşama kattı. Mahallelerde, ilçelerde oluşturduğu meclis ve komünlerle kadın bilinci oluşturarak örgütlülüğünü sürdürüyor. Sistemin yarattığı kadın katliamlarına, tecavüze karşı mücadele ediyor ve bunu teşhir ederek kadının üzerindeki baskıları kabul etmiyor. TJA sadece Kürt kadınlara ya da Türkiyeli kadınlara değil bütün kadınlara hitap ediyor. Kadınların katledilmesine, baskı altına alınmasına karşı özgürlüğünü savunuyor ve bu çerçevede çalışmasını gerçekleştiriyor. İnsanın bireysel olarak bir şeylerin önünde durması zordur ama bir hareket olarak duruş gerçekleştirebilirsin bunu da TJA’da görüyoruz” dedi.   ‘Özgürlük mücadelesi veren kadınlardan ilham alıyoruz’   “Kürt kadın mücadelesi başta TJA olmak üzere gücünü ve ilhamını özgürlük mücadelesinde yaşamını yitiren kadınlardan alıyor” diyen Nesibe, kadınların, özgürlük mücadelesinde büyük bedeller verdiğinin altını çizdi. Bunun bir örneği olarak TJA’lı kadınların tutuklanmasını gösteren Nesibe, “Bir tane bile kadın şiddetle, baskıyla karşı karşıya kaldığı sürece kadınlar mücadele edecek ve örgütlenecek. Bugün ismi TJA’dır, yarın başka bir şey olur. İsim önemli değil, her zaman örgütlülük sağlanacak” vurgusunu yaptı.   ‘Tehdit olarak gördükleri Kürt kadınları geri adım atmıyor’   Nesibe, Kürt ve kadın kimlikleri üzerinden ayrı ayrı baskılandıklarına değinirken, bu baskının nedenini ise “Kürt kadınların yaşama karşı düşüncelerinin büyük olması” şeklinde değerlendirdi. Kadınların saldırılar karşısında geri adım atmadığının altını çizen Nesibe, “Kürt kadınların kendini tanımasını istemiyorlar. Çünkü Kürt kadın kadınlar özgürlüğü, adaleti, eşitliği savunuyor. Bu da egemenlerin işine gelmiyor. Bundan dolayı da kadınlar savaşlarda en çok hedef alınıyor. Mesela Taybet Ana’nın cenazesi bir hafta yerde kaldı. Aslında onun şahsında kadınlar terbiye edilmeye çalışıldı. Diğer yandan eşbaşkanlığın sağlandığı belediyelere kayyım atandı ve belediye eşbaşkanları tutuklandı. Tekçi anlayışla kadına saldırıyorlar. Eğer Kürt kadınlar buna karşı durmazsa iktidar yaşamı kendi istediği şekilde oluşturabilir. Bunlara karşı kadının kendini tanıması ve kendisiyle beraber yaşamı örgütlemesi gerekiyor. Kadın özgürleşmeden gerçek bir özgürlük sağlanamaz” ifadelerini kulland.   ‘Kadınlar mücadele ederek özgürleşebileceğini gördü’   Değerlendirmelerinde PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadının özgürleşmesiyle beraber toplumun da özgürleşeceği tespitine dayanan “Jin jiyan azadî” felsefesiyle dünyanın her alanında kadınların mücadele ederek tarih yazdığına dikkat çeken Nesibe, şunları kaydetti: “Direniş ruhu ne katledilebilir ne de yok edilebilir. Bunun örneklerini Jîna Mahsa Amînî, Nagihan Akarsel şahsında görebiliyoruz. Rojava'da kadınlar ‘Jin jiyan azadî’ felsefesi ile tarih yazdı, şimdi bu felsefe tüm dünyaya yayıldı. Kadınlar saldırıların, katliamların, baskıların son bulmadığını ancak mücadele ile özgürleşeceğini gördü. Bundan dolayı bu felsefeyi sahiplendi.”   Toplumsal sorunlara karşı kampanyalar   TJA olarak 7 yıl içerisinde çeşitli kampanyalar gerçekleştirdiklerini ve toplumsal sorunlara karşı kadınlarla beraber mücadele yürüttüklerini hatırlatan Nesibe, son olarak “Bi jin jiyan azadiyê ber bi azadiyê ve” (Jin jiyan azadî ile özgürlüğe doğru) kampanyasının startını verdiklerini, 2 aydır bu kapsamda çalışma gerçekleştirdiklerini söyledi. Nesibe, “Bu kampanya ile tecride, ekonomik krize, kadın bilincine, kadına yönelik gerçekleşen saldırılara dair çalışma yapıyoruz. Hepsi kadını birebir etkileyen konular. Mahallerde, ilçelerde her yerde örgütlememizi ve çalışmamızı gerçekleştiriyoruz” dedi.   8’inci yılı karşılıyorlar   Kadın özgürlüğü sağlanana kadar mücadelelerinin süreceğini kaydeden Nesibe, şunları belirtti: “Kişiler değişebilir ama mücadele değişmez. Heyecanlı bir şekilde 8’inci yılı karşılıyoruz. Heyecan olmazsa mücadelede yürütülemez. Umutluyuz, önümüzdeki süreçte başarıyı sağlayacağız. İnsan mücadele ettiği sürece özgürlük uzak değildir. Biz bu yolda şehit düşenlere, tutsak olanlara borçluyuz. Onun için bu güçle mücadele edeceğiz. Bütün kadınların bu mücadelenin altında birleşmesi gerekiyor. Beraber mücadele edeceğiz ve özgürleşeceğiz.”