Tülay Hatimoğulları Mersin’den seslendi: Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğü derhal sağlanmalı 2023-11-17 20:01:50     MERSİN - Akdeniz'de halk buluşmasında konuşan HEDEP Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride dikkat çekerek, "Buradan bir kez daha diyoruz ki derhal tecrit son bulmalıdır, Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğü derhal sağlanmalıdır" dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, bir dizi temaslarda bulunmak üzere gittiği Mersin'de son olarak yurttaşlarla bir araya geldi. Mersin'in Akdeniz ilçesinde bulunan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Akdeniz İlçe Örgütü binası önünde toplanan halka seslenen Tülay’a, HDP Mersin İl Eşbaşkanları Bedri Kuş ve Hoşyar Sarıyıldız ile HEDEP Emek ve Sosyal Politikalar Komisyonu'ndan Sorumlu Eş Genel Başkan Yardımcısı Sevtap Akdağ, milletvekilleri  Kamuran Tantan ve Ali Bozan ile Sosyalist Yeniden Kuruluş Partisi (SYKP) Eşbaşkanı Canan Yüce eşlik etti. İlçe örgütü önünde toplanan yurttaşlar, Tülay’ı alkışlarla karşıladı.   'Dört parça Kurdistan’da Kürt halkı mücadele ediyor'   Konuşmasına kitleyi selamlayarak başlayan Tülay, "Değerli halkımız kongremizden sonra siz değerli halkımızla buluşmak üzere eş başkanlar olarak il il dolaşıyoruz. Bugün bizler buradayız Eş Genel Başkanımız Sayın Tuncer Bakırhan Batman’daydı. Bizler Türkiye’nin batısı ile Türkiye’nin doğusunu Türkiye ile Kürdistan arasında büyük bir köprü olan HEDEP olarak yola devam edeceğiz. Değerli halkımız bizler çok acılar çektik bu coğrafyada. Bizlere savaşı, kanı reva gördüler. 40 yıldır Kürt halkı anadilinde eğitim hakkı için, özgürlüğü için, eşit yurttaşlık için mücadele ediyor. Dört parça Kürdistan’da Kürt halkı onurlu bir şekilde mücadele ediyor. Bugün bölgemizde bir IŞİD belası bölgemizi sardı. Ama ona karşı en güçlü direnişi Kobanê’de Kürt halkı verdi. Selam olsun direnişimize!" dedi.   'Bağımsız bir yargıyı hep birlikte tesis edeceğiz '   Yargı krizine değinen Tülay, "Kobanê’de Türkiye’de dayanışma içinde olan, mücadele eden insanlar hakkında davalar açıldı, partimiz hakkında kapatma davası açıldı. Kobanê Kumpas Davası hala devam ediyor. AİHM kararlarına rağmen bu davada yargılanan Eş Genel Başkanlarımız sevgili Figen Yüksekdağ, Selahattin Demirtaş ve bütün tutsak arkadaşlarımıza selam olsun. Gültan Kışanak dışarıda olması gerektiği halde hala Kobanê kumpas davasından dolayı 7 yıllık süresini doldurmuş olmasına rağmen içeride tutuluyor. Buradan Kışanak’a, cezaevinde rehin tutulan bütün yoldaşlarımıza selamlarımızı gönderiyoruz zılgıtlarımızla. Yargı darbesini AKP iktidarı her fırsatta bu ülkenin emekçilerine, sosyalistlerine, yurtseverlerine, muhaliflerine karşı yargıyı sopa olarak kullanıyorlar. Buradan sözümüz olsun ki bizler onların koltuk değneği haline olan yargı sistemini paramparça edecek bağımsız bir yargıyı hep birlikte tesis edeceğiz" ifadelerini kullandı.    İktidarı ‘ikiyüzlü’ Gazze politikası   İsrail’in 7 Ekim’den bu yana Gazze'ye dönük süren saldırılarından söz eden Tülay, iktidarın Gazze'ye dönük "ikiyüzlü" politikalarını eleştirdi. Tülay, "Şu anda Gazze'de, Filistinli kardeşlerimiz katlediliyor. İsrail'in işgal ettiği Gazze topraklarında küçük çocuklar, kadınlar, gençler, siviller yaşamını kaybediyor. Bu Gazze'de yapılanların aynısını Afrin’de yapıldı. Gazze’de nasıl ki Filistin halkı sürülmek isteniyorsa mevcut iktidar aynısını Afrin’de gerçekleştirdi. Bu iktidar timsah gözyaşı döküyor sözüm ona Filistin halkı için ağlıyor. Yalandır, yalan! Filistin halkı için ağlayacak olan bir vicdan Afrin’de, Kobanî’de bombalar yağdırmaz. Bu tavrı buradan bir kez daha kınıyor, mazlum Filistin halkının yanında olduğumuzu, Kürt halkının Rojava’da yaşadıklarının karşısında dayanışma içinde olduğumuzu belirtiyorum. Değerli halkımız bu ceberrut iktidar ne yazık ki bütün halklara düşman, Kürde düşman, Ermeniye düşman. Ermeniye düşman ki Hrant Dink’in katilini dün serbest bıraktılar. Bu iktidar Aleviye düşman, bu iktidar vicdanlı mütedeyyine düşman, bu iktidar herkese düşman. Bu iktidar sadece kendisini, kendisine oy vereni, ondan faydalananı seviyor. Oysa biz öyle bir Türkiye kuracağız ki, biz öyle bir Demokratik Cumhuriyet kuracağız ki halktan, eşitlikten, adaletten yana bir Demokratik Cumhuriyeti hep beraber inşa edeceğiz. Kürde statüsü verilmesin diye Rojava toprakları vurulmaya devam ediliyor. Kürde statüsü verilmesin diye Rojava topraklarını bombalamaya devam ediyorlar. Ortadoğu’daki bütün ülkelerle meydan okurcasına hepsi ile arasını bozmayı göz aldı. Neden? Kürt düşmanlığından dolayı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Kürtler bu ülkenin ve coğrafyanın asli unsurlarıdır. Kürtlerin statüsünün tanınması için, anadilinde eğitim hakları için, Kürtlerin eşit yurttaş olarak yaşayabilmesi için bizler mücadelemizi sonuna kadar devam ettireceğiz" diye belirtti.   'Bir insana özgü bir infaz kanunu dünyanın hiçbir yerinde yoktur'   PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerinde devam ettirilen tecride dikkat çeken Tülay, "Kürde düşman olan bu anlayış, bu ülkede demokratik yollarla çözülmesini engellemek için tecridi daha derinleştirilmiş durumdadır. İmralı tecridinde ısrar ediyorlar, yıllardır ne ailesi ne de avukatlarıyla görüştürülmüyor Sayın Öcalan. Buradan bir kez daha diyoruz ki; CPT derhal görev başına. Uluslararası insan hakları kuruluşları derhal görev başına. Bugün bir insana özgü bir infaz kanunu dünyanın hiçbir yerinde yoktur. Bu iktidar Sayın Öcalan'a dönük anayasada olmayan, uluslararası hukukta olmayan tecrit yöntemini uygulamaya devam ediyor. Buradan bir kez daha diyoruz ki derhal tecrit son bulmalıdır, Sayın Öcalan'ın fiziki özgürlüğü derhal sağlanmalıdır" çağrısı yaptı.   'Bunlar halk düşmanı'   Önümüzdeki 31 Mart Yerel Seçimleri’ne işaret eden Tülay, genel seçimler sonrası bir muhasebe yaptıklarını ve buna bir yol izleyeceklerini aktararak, konuşmasını şöyle sürdürdü: "Önümüzde yerel seçimler var. Yerel seçimlerde özellikle Mersin bizim için çok önemli. Mersin’de gözbebeğimiz olan Akdeniz Belediyesi Kürt halkı, Arap halkı için, burada yaşayan bütün halklar için çok önemli. Bu dönemde sözümüz olsun ki kaybettiğimiz bütün belediyeleri tek tek alacağız. Kayyım atadıkları bütün belediyeleri tek tek alacağız. Akdeniz Belediyesi’ni alacağız. Diğer belediyeleri mutlak ve mutlak alacağız. Toroslar Belediyesi'ni almaya o kadar yakınız ki. Alacak mıyız değerli halkımız? Bu ceberrut iktidar kayyım rejimi ile HEDEP’lilere demiş oldu ki ‘sizlerin seçme seçilme hakkı yok.’ Kürde demiş oldu ki ‘senin seçme seçilme hakkın yok.’ Seçim olduktan sonra ‘ben seçilmişlerle değil, halkın iradesiyle değil, atadığım vali ve kaymakamla bu belediyeleri yöneteceğim’ dediler. Ama bunu bile yapamadılar. Bunlar hırsız, bunlar hizmet düşmanı, bunlar halk düşmanı, bunlar Kürt düşmanı, bunlar kadın düşmanı. Bunların atama usulü ile demokrasiyi kalbinden hançerleyen bir yöntemle kayyım atama sistemiyle bu ülkeyi yöneteceklerini zannediyorlar ama yok öyle yağma. Asla onlara pabuç bırakmayacağız, kayyım ile gasp edilen belediyelerimizi halkın iradesiyle söke söke alacağız.    'Akdeniz’de kendi adayımızı göstereceğiz’   Bu direnişin karşısında hiçbir faşist güç ve diktatör duramaz. Bunu bir kez daha göstereceğiz sevgili halkımızla beraber. Bu seçimlerde bir karara vardık o da belediye eş başkan adaylarımızı ön seçimle ve halkın iradesiyle belirleyeceğiz. Belediye eş başkan adaylarımızı siz belirleyeceksiniz, kadınlar belirleyecek, halk belirleyecek. Tabi de batıda nasıl bir siyaset izleyeceğimiz, nasıl bir seçim stratejisi izleyeceğimiz merak konusu. Biz 2019 seçimlerinde kaybettirme üzerine bir strateji geliştirdik ve Türkiye’nin umudu olduk. En son cumhurbaşkanlığı seçimde aday çıkarmadık ve Türkiye’ye bir kere daha umut olmanın kapılarını açtık. Bu seçimlerde ise bizler açık, şeffaf, ilkeli, demokratik zeminde bir oluşum olmadığı sürece kendi durduğumuz yerde duracağız. Şayet bir ittifak olacaksa batıda açık, ilkeli, demokratik bir zeminde olacağız. Halkımızın karşısına şu anda nasıl çıktıysak aynı biçimde herkes bu halkın karşısına çıkacak, ilkelerini bu halka tek tek açıklayacak. İşte bizim önümüzdeki dönemde batı ile ilgili stratejimiz budur. Batı derken burada elbette biraz önce gözbebeğimiz olan Akdeniz Belediyesi’ni bundan ayrı tutuyorum. Akdeniz Belediyesi burada bizler tarafından yönetilmiş bir belediyelerdir.    'Akdeniz Belediyemizi alacağız '   Biz belediyeciliğin nasıl olacağını burada gösterdik. Belediye demek kadınların yönetime katılması demektir. Belediye demek bizim evimiz halkımız evi demektir, gençlerin kültürel faaliyetleri yürüteceği yer demektir, belediye demek istihdam alanları yaratmak demektir, o ilçenin kaynaklarının halk için eşit ve adil şekilde paylaşılmasını sağlayan sistem demektir. İşte biz tam da böyle bir anlayışla Akdeniz Belediyemizi alacağız, Toroslar’a talibiz, diğer pek çok kazanabileceğimiz belediyelere talebimiz.     'Barışı mutlaka tesis edeceğiz'   Başlarken sözlerime demiştim ki bizler çok acı çektik bu coğrafyada, çok kanımız aktı, şu anda meydanda bulanan annelerimiz hepimizin elinden öpüyorum. Arkada bulunan gençler, bütün yurttaşlarımız halkımız her biri ağır bedeller ödemiş ailelerden geliyor. Ya bir yakınını şehit vermiş ya da bir yakını cezaevinde. Bizler barışı çoktan hak ettik, bu coğrafya barışı çoktan hak etti. Barışı bu coğrafyada mutlaka tesis edeceğiz. Bizler bu ülkede bedel ödemiş olanlarız, Dr. Hikmet Kıvılcımlı’nın Kaypakkaya’nın, Mahirlerin Denizlerin, Mazlumların, Sêvêlerin, Sakinelerin, Leyla Şaylemezlerin yoldaşlarıyız. Bizler Jin Jiyan Azadî sloganını Ortadoğu ve bütün dünyaya duyuran Jîna Amînî’nin kız kardeşleriyiz. O yüzden köklerini Anadolu ve Mezopotamya'nın en derinlerinden alan bizleri asla yenemeyecekler, özgürlük kazanacak, barış kazanacak, adalet ve kardeşlik kazanacak.   Tülay’ın konuşmasının ardından halk buluşması sona erdi.