200 gün süren direniş! 2023-11-08 09:06:24     AMED - PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki ağırlaştırılmış tecride karşı DTK Eşbaşkanı Leyla Güven 2018 yılında açlık grevi eylemini başlattı. 200 gün devam eden ve ölüm orucuna evirilen tarihi süreç, Abdullah Öcalan ile yapılan görüşme ile sona erdi.   2018 yılında Diyarbakır E Tipi Kapalı Cezaevi’nde tutulan Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı Leyla Güven, 7 Kasım 2018 tarihinde hakkında açılan davanın 3’üncü duruşmasında kelepçeyi reddettiği için götürülmediği, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile bağlandığı duruşmada PKK Lideri Abdullah Öcalan’a yönelik ağırlaştırılmış tecride karşı süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayacağını duyurdu. Leyla’nın açlık grevini açıklamasından sonraki gün, yani 8 Kasım 2018’de eylemi başladı.   ‘Tecridi protesto ediyorum!’   Leyla duruşmaya bağlandığı sırada, kendisinin siyasette PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadının siyasette yer alması perspektifinden esinlenerek aktif yer aldığını söyledi ve ekledi: “Bugün Sayın Öcalan üzerindeki tecrit sadece bir kişiye değil, bir halka uygulanıyor. Tecrit bir insanlık suçudur. Ben de bu halkın bir parçası olarak, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyorum. Bundan sonra mahkemeye hiç bir savunma yapmayacağım. Yargı hukuksuz kararlarına son verene kadar ve tecrit kaldırılana kadar eylemime devam edeceğim. Gerekirse eylemimi ölüm orucuna da dönüştüreceğim.”   Kararının ardından 8 Kasım 2018 günü süresiz-dönüşümsüz açlık grevine başlayan Leyla, “Tecrit sonlanmadıkça eylemim sürecek” diyerek, eylemin amacına ulaşması için her şeyi göze aldığı vurguladı.   Ölüm oruçları başladı   Açlık grevi eylemine 16 Aralık 2018’de çok sayıda PKK ve PAJK’lı tutsak da dahil oldu. Aralıklı süreçler içerisinde katılımların olduğu eyleme, en son Mart ayı ile beraber toplamda 3 bin 500’e yakın tutsak katıldı. Ayrıca HDP milletvekilleri Dersim Dağ, Tayip Temel ve Murat Sarısaç da 3 Mart'ta partilerinin Amed İl Örgütü’nde eylem başlattı. Sürecin işletilmemesine tepki gösteren toplamda 30 tutsak ise 3 mevsim sürdürülen açlık grevi eylemlerini 30 Nisan ve 10 Mayıs itibari ile “ölüm orucuna” dönüştürdü.   ‘Gerekirse ölüm orucuna dönüştüreceğim’   Leyla açlık grevi sürecinde açlık grevi eylemine ve tecride dair yaptığı bir değerlendirmede, Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin sadece bir kişiye değil, bir halka uygulandığını belirterek, “Tecrit bir insanlık suçudur. Ben de bu halkın bir parçası olarak, Sayın Öcalan üzerindeki tecridi protesto etmek amacıyla süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlıyorum. Bundan sonra mahkemeye hiç bir savunma yapmayacağım. Yargı hukuksuz kararlarına son verene kadar ve tecrit kaldırılana kadar eylemime devam edeceğim. Gerekirse eylemimi ölüm orucuna da dönüştüreceğim” sözlerine yer verdi.   Görme ve duyma yetisini kaybetti   Öte yandan açlık grevi sadece Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde de sürmedi. Güney Kurdistan’ın Hewler kentindeki HDP temsilcileri de, 21 Kasım’da başlattıkları açlık grevi eylemini 23 Kasım 2018 tarihinde süresiz açlık grevine dönüştürdü. Açlık grevi eylemine katılanlar arasında HDP Hewlêr Meclis üyesi Nasır Yağız da yer aldı ve Leyla Güven ile beraber açlık grevinde en uzun kalanlardan oldu. Nasır görme ve duyma yetisini de kaybetmeye başladı.   Beyaz Tülbentli Anneler sembol oldu   Açlık grevlerinin ses getirmesinin ve gündemde kalmasının en büyük etkenlerinden biri ise tutsak yakınları ve Beyaz Tülbentli Anneler’di... Açlık grevleri boyunca tüm baskı ve saldırılara rağmen her gün alana çıkan ve direnen kadınlar, iktidarın geri adım atmasında da önemli rol oynadı. Polislerin İstanbul, Amed, Ankara ve daha birçok yerde tutsak annelerine dönük şiddeti kamuoyunda tepki topladı. Ailelerin yaptıkları yürüyüş ve açıklamalarda tek talebi ise açlık grevlerinin sonlanması ve tecridin kaldırılmasıydı.   8 tutsak yaşamına son verdi   Bu süreçte çok sayıda kişi tecridi protesto etmek amacıyla eylem gerçekleştirerek yaşamına son verdi. Tecridi protesto etmek amacıyla Almanya'nın Krefeld kentinde 20 Şubat 2019 tarihinde mahkeme önünde bedenini ateşe veren Uğur Şakar, tedavi gördüğü hastanede 22 Mart'ta yaşamını yitirdi. Zülküf Gezen (33) 17 Mart'ta Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde, Ayten Beçet (24) 23 Mart'ta Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde, Zehra Sağlam (23) 24 Mart'ta Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Medya Çınar (24) 25 Mart'ta Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Yonca Akici 9 Mart'ta Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde, Siraç Yüksek 2 Nisan'da Osmaniye 2 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Mahsum Pamay ise 5 Nisan'da Elazığ 1 Nolu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde tecridi protesto eylemi sonucu hayatını kaybetti.   Abdullah Öcalan’dan ilk mesaj   Eylemin kritik aşamayı geçmesi karşısında Mehmet Öcalan, 13 Ocak 2019 tarihinde İmralı'ya giderek Abdullah Öcalan ile görüştü. Ardından tutsaklar ve Leyla bu görüşmenin eylemi kırmaya dönük olduğunu vurgulayarak, eylemlerini sürdüreceklerinin altını çizdi. 2 Mayıs’ta ise 8 yılın ardından ilk kez Abdullah Öcalan’ın avukatlarının yaptığı görüş başvurusu kabul edildi. Abdullah Öcalan avukatları aracılığıyla kamuoyuna hitaben 7 maddelik bir deklarasyon sundu, bu deklarasyon ise 6 Mayıs’ta avukatlar aracılığıyla kamuoyu ile paylaşıldı. Abdullah Öcalan avukatları aracılığıyla gönderdiği mektupta ise açlık grevinde olanlar için, “Cezaevleri içindeki ve dışındaki arkadaşların direnişlerine saygı duymakla birlikte, sağlıklarını tehlikeye atacak ve ölümle sonuçlandıracak konumlara taşıracak noktaya taşımamalarını önemle belirtmek isteriz. Bizim için onların akli, fiziki ve ruhi sağlıkları her şeyin üstündedir. Ayrıca en anlamlı yaklaşımın zihinsel ve ruhi duruşun geliştirilmesiyle bağlantılı olduğuna inanıyoruz” şeklinde mesaj verdi.   Gelen mesajla eylem sonlandı   Tutsaklar ve Leyla tecridin kırılmadığını, bir kereliğe mahsus bir görüşmeyle eylemlerini sonlandırmayacaklarını tekrar kamuoyuna duyurdu. Son olarak 22 Mayıs 2019’da yeniden Abdullah Öcalan ile görüşen avukatları, Abdullah Öcalan’dan getirdikleri mesajı paylaştı.  Mesajda şu çağrı yer aldı: “Değerli yoldaşlar, başta açlık grevi ve ölüm orucuna kendini yatırmış arkadaşlar olmak üzere iki avukatımın yapacağı geniş açıklamalar ışığında eyleminizin sona ermesini bekliyorum. Bana ilişkin maksadınızın hasıl olduğunu da rahatlıkla belirtip hepinize en derin sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Asıl bundan sonrasında da bana yeterli yoğunluk ve iradeyle eşlik etmenizi de özenle belirtiyor ve umuyorum. Bitmeyen sevgi ve selamlarımla.”   Görüşmeler tekrar kesildi   Dersim Dağ, Tayip Temel ile Murat Sarısaç 26 Mayıs 2019’da HDP Amed İl Örgütü’nde PKK ve PAJK’lı tutsakların mesajını kamuoyuna açıklarken, Abdullah Öcalan’ın gönderdiği mesaj da avukatları tarafından okunmuştu. Eylem, yapılan açıklamalar doğrultusunda tutsakların ve Leyla’nın eylemi sonlandırma kararının ardından son bulurken, tutsaklar ve Leyla Güven hastaneye kaldırılarak tedavi altına alındı.   Grev sonrası çok sayıda tutsakta kalıcı hastalıklar ortaya çıktı, tedavi edilmelerinde ve hastaneye götürülmelerinde cezaevi yönetimi ve hükümet pasif kaldı. Hastaneye götürülen tutsaklar ise kelepçeli götürülmek istenmeleri üzerine tedaviyi reddetti.   18 Kasım’da Gemlik’e   Açlık grevlerinin sonlanması ardından ise görüşmeler yeniden askıya alındı ve avukatların görüş başvurusu farklı gerekçeler ile reddedildi. 33 aydır kendisinden hiçbir haber alınamayan Abdullah Öcalan için endişe büyürken, buna karşı 18 Kasım’da Gemlik’e yürüyüş gerçekleştirilecek.