‘Berivan halkı için özgürlük istedi’ 2023-11-07 09:02:02     Melike Aydın   MANİSA - DAİŞ’e karşı mücadele eden ve geçtiğimiz Ağustos ayında Bitlis’teki bir çatışmada yaşamını yitiren Berivan Oruç’un ablası, Songül Oruç,  kardeşinin Kobanê’de kadın özgürlüğü için savaşanlardan etkilendiğini söyledi. Songül, “O sadece halklarımızın özgürlüğünü istiyordu” dedi.   DAİŞ’in Kobanê’ye saldırısı sonrası Kürt kadınlar öncülüğünde gösterilen direniş dünyadaki tüm kadınları ve halkları etkiledi. Kobanê’yi DAİŞ’e karşı savunmak için birçok kişi yönünü Kobanê’ye verdi. DAİŞ’e karşı mücadele eden kadınlardan etkilenerek Yekîneyên Parastina Jin’a (YPJ) katılanlardan biri de Berivan Oruç, kimlikteki ismi ile Sultan Oruç. Ailesi, Amed’in Bismil ilçesinden koruculuk dayatmalarını kabul etmeyerek Manisa’ya göç eden Berivan, geçtiğimiz aylarda Bitlis’te çıkan bir çatışmada yaşamını yitirdi.    Kardeşinin her zaman Kürt halkının hakları ve özgürlüğünü istediğini belirten Songül Oruç, kardeşi Berivan'ı anlattı.   Koruculuk dayatması ve göç…   Köylerinin yakılması, koruculuk dayatmalarının ardından 1996 yılında Manisa’ya yerleştiklerini söyleyen Songül, “1999’da Salihli’ye yerleştik. Kendi işimizi yapmaya çocukları okula göndermeye başladık. Mevsimlik işçiyken bize iyi davranmıyorlardı. Berivan okula başladığında kimlikte farklı bir isim kaydedildiği için, Kürtçe isim kabul edilmediği için, cevap vermiyor. Öğretmeni şiddet uyguluyor. İsmini o zaman öğreniyor” dedi.    ‘Artvin’de ırkçılığa karşı mücadele verdi   Aile içinde her zaman Kürtçe konuşulduğu için Berivan’ın çok iyi Kürtçe bildiğini, ilk ve orta öğrenimini Salihli’de bitirdikten sonra Artvin Çoruh Üniversitesi’ne gittiğini söyleyen Songül, kardeşinin burada ırkçı yaklaşımlarla karşı karşıya kaldığını ve bunlarla mücadele ettiğini paylaştı. Songül, şunları dile getirdi: “Hep gazeteci olmak istiyordu ama biz istemiyorduk çünkü bronşit hastasıydı. Ama o üniversitede yapamıyordu. Bize çok şey anlatmıyordu. Birkaç Kürt arkadaşının intiharını anlatmıştı. Öğrenciler yurt ve okul baskısı arasına sıkıştırılmıştı. Kiminin ailesinin para göndermediğini anlatıyordu.”    ‘DAİŞ kuşatmasındaki Kobane’ye gitti’   Ailesinden gizlice kısa bir süre Amed’de gazetecilik de yapan Berivan, Kobane’nin DAİŞ kuşatması sonrasında Amed’e getirilen yaralılarla ilgilendi. Berivan’ın gördüklerinden etkilendiğini ifade eden Songül, “Bize son aramasında okula gideceğini söyledi ama aslında bizimle vedalaşmak için aradığını sonradan anladık. Sonrasında okul yerine Kobanê’ye gitti. Biraz içine kapanık ve fedakar bir yapısı vardı. Bize hiç yansıtmadı” sözleri ile kardeşinin Kobanê’ye gidişini dile getirdi.    'Kobanê’deki kadın mücadelesine katılmaya gitti'   Kobanê’deki mücadelenin Berivan için kadın özgürlüğü adına büyük önem ifade ettiğini belirten Songül, “Gitmeden önce bir yazı paylaşmıştı kadın üzerine. Her zaman erkek sistemine karşıydı. Kobanê’deki savaş onun için kadını öldürme, kadını yok sayma üzerine bir savaştı. Ondan daha fazla o coşku vardı onda” ifadelerini kullandı.    'Her yıl aranarak rahatsız edildik'   Berivan’ın yaşamını yitirmesinin ardından polislerin kendilerini 3 kez aradığını kaydeden Songül, “İlk aradıklarında teşhis için gittik ancak o değildi ama DNA testi verdik. Bir yıl sonra bir kez daha aradılar yine o değildi yine de DNA testi yapıldı. Son aradıklarında biz gitmek istemedik çünkü çok rahatsız ediliyorduk. Bu sefer kendinden emin şekilde bizi aradılar. Çünkü önceden DNA vermiştik” dedi.   ‘Cenaze merasimine birçok kişi alınmadı’ Ertesi gün cenazeyi aldıklarını dile getiren Songül, kalabalık giderlerse vermezler diyerek iki araç ile yola çıktıklarını, ancak bir arabanın gidişine izin vermediklerini ekledi. Polis eskortu ile cenazeyi taşıdıklarını söyleyen Songül sözlerine şöyle devam etti: “Bitlis Devlet Hastanesi’nden Batman’a götürdük. Burada bizden çok polis vardı. Biz Diyarbakırlıyız ama cenazelerimizi hep Batman’a götürüyoruz çünkü akrabalarımızın çoğu orada. Akrabalarımız mezarına gider çiçeklerini sular. Onun istediği aslında şehitliğe gömülmekti. Ama izin verilmedi. Neresi boşsa oraya gömülecek dediler. Mezarlığa kimseyi almadılar. Sadece 40 kişi vardı. Mezarlık dışında çok insan vardı."   Cenazelere yönelik uygulamalar   Son yıllarda cenazelere yönelik iktidarın uygulamalarına dikkat çeken Songül, ölüye saygının kalmadığını, buna karşı birlik olunması gerektiğini vurguladı.    ‘Kürt halkı için özgürlük istedi’   Kurdistan’da daha fazla baskı ve zulmün olduğuna değinen Songül, “Batı ile dünya kadar fark var. Halk daha fazla eziliyor, sömürülüyor. Halkla sorun yok, halkların birbiri ile sorunu yok. Biz sadece dilimizi, kültürümüzü kimliğimizi yaşamak istiyoruz. Berivan Kurdistan’da yaşamak istedi, özgürce kendi dili ve kültürüyle yaşamak istedi. O sadece halklarımızın özgürlüğünü istiyordu” diye konuştu.