Şiddet failine parti ve yargı koruması 2023-09-28 09:05:42     Rojda Aydın   WAN - Kıbrıs'ta yaşayan Pınar Taş, yıllardır CTP üyesi Ergun Sünmez'in şiddetine maruz kalıyor. Pınar, failin CTP ve yargı tarafından korunduğunu belirterek, tüm kadın örgütlerine destek çağrısında bulundu.   Kadınlar dünyanın her yerinde ve hayatın her alanında erkek şiddetine maruz kalmaya devam ediyor. Seslerini kamuoyuna duyurmaya çalışan kadınlar, yargı ve devlet eli ile korunan failleri kendi imkanları ile teşhir etmeye çalışıyor. Erkek şiddetine maruz kalan kadınlardan biri de Kıbrıs'ta yaşayan Pınar Taş. 2005 yılında Ergün Sünmez isimli erkekle evlenen Pınar, maruz kaldığı şiddet nedeniyle mayıs ayında boşandı. Failden ayrılan Pınar ölüm tehditleriyle karşı karşıya ve en son Pazar günü şiddetle yüz yüze kalmış. Fail, Cumhuriyetçi Türk Partisi'nin (CTP) İnsan ve Yönetim Komisyonu'na (İYK) seçildiği için partisi tarafından da korunuyor. Failin CTP tarafından korunuyor olmasına karşı Pınar, dijital medya hesapları üzerinden paylaşım yaparak destek çağrısında bulundu.   Dijital medya hesapları üzerinden yaşadıklarını paylaşarak destek çağrısında bulunan Pınar Taş'a ulaşarak sesini duyurmak istedik.   '300 liralık suç'   Ergun Sünmez ile 2005 yılında evlendiğini söyleyen Pınar, evliliğinin 17 yılının da baskı ve şiddetle geçtiğini söyledi. Evlendiği günden bu yana şiddete maruz kaldığını belirten Pınar, şöyle konuştu: "2017-2018 yılına kadar şiddet görüyordum ve polise gittiğimde o kişi gözaltına alınarak, 300 TL para cezası kesildikten sonra serbest bırakılıyordu. Ama bu kişi daha sonra tekrar tekrar geri gelerek o 300 liralık suçu işlemeye devam ediyordu. Şiddet yasası burada kadına karşı yürürlüğe girdi. Bu şiddet 2019 yılına kadar devam etti. 2019 yılında evden çıkıp sığınma evine gittim. Burada CTP yöneticilerinin baskısına maruz kaldım. Bunun üzerine Türkiye'ye geçtim. Orada da aynı baskıyla karşılaştım ve bir kez daha Kıbrıs'a gönderildim. Devam eden baskı ve şiddet nedeniyle bir yıl sonra Türkiye'ye döndüm ve kardeşimin yanına Muş'a gittim. Burada da baskıyla karşılaştım ve ailem 'çocukları babalarına vereceğiz' dedi ama ben bunu kabul etmedim ve bir kez daha Kıbrıs'a dönmek zorunda kaldım. Devam eden şiddet nedeniyle sığınma evinde kaldım. Bir ay sonra kendime bir ev aldım ve çocuklarımla birlikte buraya yerleştim. Bu evi aldığımda beni rahatsız etmesin diye uzak bir yerde olmasını istedim. Ancak o şahsın baskı ve tacizi devam etti. Beni ölümle tehdit etti ve her seferinde bu tehditleri yaptı. Kıbrıs küçük bir yer ve herkes birbirini tanıyor, iletişim kuruyor."   Ölüm tehditleri alıyor!   Mayıs ayında failden ayrıldığını belirten Pınar, "Avukatı bir daha şiddet ve baskı uygulamayacağının garantisini verdi ve bunun üzerine uzaklaştırma kararı kaldırıldı. Bir süre sessizlik oldu, hiçbir şey yapmadı. Ancak gelip çocukları yanına alınca, onlara 'Anneni ve arkadaşlarını öldüreceğim' demiş. Aynı zamanda burada CTP kadın örgütünde çalışıyordum. Bu kişi çocuklarıma 'Anneni ve kadın örgütündeki tüm arkadaşlarını öldüreceğim' diyerek onları bu sözlerle tehdit etti. 'Onu öldürüp kaza süsü vereceğim' dedi. Bir yıldır bu tehditler devam ediyor. Bir yıldır ayrıyız" dedi.   ‘Polis, ‘Bir şey olmaz’ dedi’   Failin Cumartesi günü çocukları aldığını aktaran Pınar, evini başka bir yere taşıdığını ve bir arkadaşının yardıma geldiğini söyledi. Pazar günü çocukları getirdiğini söyleyen Pınar, şöyle devam etti: "Çocukları getirdiğinde ortalıkta görünmedi, ben de arabada olabileceğini düşündüm. Evin kapısını yarı açtım ve çocukların eve girmesini bekledim. Birden önüme çıktı ve kapıyı iterek içeri girmek istedi. Bana hakaret ederek tehdit etti. Bunu kadın örgütüme söylüyor. Kız arkadaşımı da tehdit etti. Ona 'Seni bir daha çocuğumla ve eşimle görmeyeceğim' dedi ve birçok ölüm tehdidinde bulundu. Bu arada bana saldırdı, boğazımı tuttu ve saçımı çekti. Bu durum çocuklarımın gözü önünde yaşandı ve çok korktular. Çocuklarımın çığlıkları hala kulaklarımda. Onu zorla evden dışarı çıkardık ve kapıyı kapattık. Şiddet yüzünden kolumun tamamı morardı. Hemen polisi aradık. Polis gelene kadar oradan ayrıldı. Polis çavuşu bana 'Çok büyütmeyin, ufak sıyrıklar görünüyor' dedi. Ben de onlara 'Öldürülmem mi gerekiyor?' dedim. Bana ağzı burnu kırılarak kanlar içinde kalan kadınların örneklerini verdiler. Sonra hastaneye gittim ve rapor aldım. Daha sonra karakola giderek şikayetçi oldum. O da benden önce karakola gitmiş. Çavuş ifadeyi alırken bana, ‘Birçok yer aramaya başladı serbest bırakalım diye' dedi. Daha sonra serbest bıraktılar. Gece saat 02.00'ye kadar uzaklaştırma kararı çıkarmaya çalıştım. Polis onu adliyeye götürmedi ve karakoldan serbest bıraktı. Burada uzaklaştırma kararını polis vermiyor. Mahkemeye dava açılıyor ve dava kabul edilirse ancak o zaman uzaklaştırma kararı alınabiliyor. Bu biraz zaman da alıyor. Mahkeme ret kararı vermek istedi ve çok direndi. 1996 yasasını bahane gösterip 'bu karar eski eş için geçerli değil' dediler. Ancak biz İstanbul Sözleşmesi'nin 2011 maddesini açıkladık ve bu kararın koruma açısından geçerli olduğunu söyledik. Koruma kararını almak bizim için çok zor oldu. Sabah saat 08.00'den öğleden sonra saat 14.00’e kadar uğraştık, vermiyorlardı. Zorla aldık. Ancak bu kişi mahkemeye çıkarılmadı. Uzaklaştırma kararı 26 Eylül'de alındı ve 13 Ekim'e kadar geçerlidir.   CTP faili koruyor, şiddeti meşrulaştırıyor   Bu kişinin Kıbrıs'ta CTP tarafından korunduğu için istediğini yaptığını söyleyen Pınar, konuyu dijital ortamda paylaştığını belirterek, "Onu koruyan kişilerin ismini paylaştım. Burada kimse ses çıkarmadı. Eskiden Kıbrıs gazetesinde gönüllü olarak çalışıyordum ve onlara haber yapmalarını söyledim. Ama yapmadılar. O partinin vekilinin adı geçiyor diye haber yapmadılar. Bu kişi CTP tarafından korunmaktadır. Bu kişi gidip CTP Genel Sekreteri Asım Akansoy'a beni şikayet etmiş. Benim için 'Çocukları almış ve bir başkası ile birlikte’ demiş. Partinin tüm liderleri bu şiddeti bilmelerine rağmen bu kişi hakkında hiçbir şey yapmadı. Bu kişi bir ay önce yönetim kuruluna seçildi" şeklinde konuştu.   'Güvende değilim, fail tutuklanmalı'   Pınar, "Bu parti bu kişiyi koruduğu ve onlar da bir şey yapmadığı için istifa ettim ve mektubumu kendilerine gönderdim. Ancak istifam henüz kabul edilmedi. Çünkü kadına yönelik şiddetle mücadele ettiğim partide bu kişi parti yönetimine seçildi. Ayrıca bana şiddet uygulayan biriyle aynı partide çalışamayacağımı da söyledim. Ancak bu parti örgütü ve yönetimi beni suçlu gösterdi. Aynı zamanda bunu sosyal medyada paylaştığım için 'neden böyle bir şey yaptın, ifşa ettin' diye sordular ve ‘300 kişiyle kamuoyu oluşacağını mı sanıyorsun. Kadın örgütü arkanda olmadan hiçbir şey yapamazsınız' diyerek beni tamamen yalnız bıraktılar. Sadece gerçekleri yazdım. Amacım Türkiye'de kamuoyu oluşturmak. Çünkü burada güvende değilim ve bu kişinin tutuklanması gerekiyor. Bu partinin kadın örgütünün erkek bilinciyle hareket etmesi beni çok üzüyor. Aynı zamanda bu kişi kadın örgütünün başkanına da saldırdı ama onlar sessiz kaldı. Hiçbir şey yapmadılar. Bunu herkes iyi biliyor. Partilerine zarar gelmemesi için hiçbir şey yapmıyorlar. Kıbrıs'ta yalnızım" ifadelerini kullandı.   Destek çağrısı   Konuşmasının sonunda tüm kadın örgütlerine destek çağrısında bulunan Pınar, konuşmasını şu şekilde tamamladı: "Öldürülmek istemiyorum. Herkes sesimi duysun. Bu kişi burada korunuyor. Onu koruyanlar ve onu serbest bırakan polisler bu suçun suç ortağıdır. Ülkede kadınlar her zaman şiddete maruz kalıyor ve korunmuyor. Hiçbir kız kardeşimin şiddete maruz kalmasını istemiyorum. Hiçbir failin korunmasına izin vermeyin. Bu şiddeti herkesin görmesini istiyorum. Bir kadının yalnız kalmasına izin vermeyin. Bu son olsun. Eğer kamuoyu oluşursa burada da etkisi olur."