Açlık grevleri: Uzun soluklu bir direniş biçimi 2023-09-12 09:02:04     Dilan Babat   ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük sistematik hale getirilen mutlak tecride karşı başlatılan açlık grevi eylemleri Türkiye tarihinde en uzun soluklu direniş biçimlerinden biri olarak tarihe geçti. Halklar iktidarlara karşı geliştirdikleri bu mücadele biçimi ile hem içeride hem dışarıda direnişi örmeye devam ediyor.   İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevin'de ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’dan 30 aydır haber alınamıyor. PKK Lideri en son kardeşi Mehmet Öcalan ile 25 Mart 2021 tarihinde kesintili bir telefon görüşmesi yapmıştı. Abdullah Öcalan'ın yanı sıra İmralı'da bulunan tutsaklar Hamili Yıldırım, Veysi Aktaş ve Ömer Hayri Konar ile de hiçbir iletişim sağlanamıyor. Yapılan tüm başvurular ise “disiplin cezaları” gerekçesi ile engelleniyor. Her dönem PKK Lideri’ne yönelik devletin yöntem olarak başvurduğu sistematik tecrit durumuna karşı, Barış ve Demokrasi Partisi’nden (BDP) Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) kadar ve birçok sivil toplum kuruluşunun da katıldığı mutlak tecride karşı başlatılan açlık grevleri gerçekleşti. Birçok kere PKK Lideri’nden bu şekilde haber alabildi.   Kurdistan ve Türkiye cezaevlerinde hak ihlallerine ve tecrit politikalarına karşı siyasi tutsakların en uzun soluklu direniş yöntemlerinden biri olan açlık grevleri halen güncelliğini koruyor. Halen birçok cezaevinde zaman zaman yapılan açlık grevlerinin bir mücadele tarihi yarattığı biliniyor. Bu mücadele tarihinde etkili olan ve öne çıkan grevlerden biri olan 12 Eylül 2012 grevinin yıl dönümünde grevleri hatırlayalım.     12 Eylül faşizminin yıl dönümünde açlık grevi   Cezaevlerini direniş alanlarına dönüştüren tutsaklar, Abdullah Öcalan’ın cezaevi koşullarının iyileştirilmesi, tecridin kaldırılması ve Kürtçe’nin anadil olarak kamuda kullanılması talebiyle 12 Eylül 2012 tarihinde PKK ve PJAK’lı 483 tutsak, Türkiye genelinde 58 cezaevinde açlık grevi eylemlerine başladı. Cezaevinde başlayan açlık grevlerinde Türkiye ve Kurdistan’ın birçok yerinde tutsaklara destek eylemleri yapılırken, dönemin BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, DTK Eşbaşkanı Aysel Tuğluk, ve BDP’li vekiller Sırrı Süreyya Önder, Sebahat Tuncel, Adil Kurt ve dönemin Amed Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir de süresiz-dönüşümsüz açlık grevine dahil oldu.   Kurdistan’da destek eylemleri   Tutsakların başlattığı açlık grevi eylemlerinin yayılmasıyla beraber, Batman Cezaevi'nin önünde oturma eylemi başlatıldı. “Tabutlara değil çocuklarımıza sarılmak istiyoruz” diyen aileler, tecridin kaldırılması talebinde bulundu.  Agirî’nin Bazid, Colemerg’in Gever, Mêrdîn’in Nisêbin ilçeleri ile Mûş, Dîlok ve Kocaeli’de de süresiz-dönüşümlü açlık grevi eylemleri ile tutsaklara destek verildi.   Anadilde savunma tasarısı bakanlar kurulunda   Eylemlerin devam etmesiyle beraber, günden güne kritik aşamaya ulaşan açlık grevine ilişkin kamusal alanda Kürtçe dilinin kullanılması için dönemin başbakan yardımcısı ve hükümet sözcüsü Bülent Arınç, Selahattin Demirtaş ve Mêrdîn Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk ile görüştü. Kürtçe’nin kamusal alanda kullanılması üzerine yapılan görüşmeler ve çağrılar üzerine, Anadilde Savunma Tasarısı, Bakanlar Kurulu’na getirildi.   Dönemin başbakanı: Gerekli müdahaleyi yaparız   Kritik aşamada olan açlık grevlerinin 61’inci gününde dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan, Trabzon’da yaptığı açıklamalarda açlık grevlerini “Bunlar şantajdır, bunlar blöftür, bunlar şovdur” açıklamalarında bulundu. Destek için açlık grevine giren BDP’li 7 milletvekiline de değinen Tayyip Erdoğan, “Şimdi de milletvekilleri yapıyorlarmış. Ne yapıyorlarsa yapsınlar. Bizim görevimiz bellidir. Biz sağlıkla ilgili gerekli müdahaleyi yaparız” sözlerini kullandı. Tayyip Erdoğan’ın açıklamalarına karşı BDP eski Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak ise, “Açlık grevlerine yönelik hayat kurtaran bir müdahale bu güne kadar görülmemiştir. Hep ölüm getirmiştir, katliam yapılmıştır. Şantajı elinde güç olan yapar. Devletin bütün imkanları Erdoğan’ın elindedir Başbakan'ın sözleri çok tehlikeli ve kışkırtıcı. Bizim çabamız mutlaka bir yol bulup olası bir ölümü engellemek. Hükümetin tüm tavrına rağmen biz diyalog kurmaya çabalıyoruz. Başbakan bu konuyu kendine kilitlemiş görünüyor” sözleriyle başbakana tepki gösterdi.    Tutsakların Kürtçe savunma talebi kabul edildi   Dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan’ın tüm manipülatif söylemlerine rağmen, Kürtçe’nin kamuda kullanılması talebi Bakanlar Kurulu'nda görüşüldükten sonra Adalet Bakanlığı’na gönderildi. Burada kabul edilen tasarı 13 Kasım’da Genel Kurul’a gönderildi. Yapılan görüşmelerin ardından tasarı, Meclis İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’na gönderildi. 13 maddeden oluşan tasarıda, “Kişinin sözlü savunmasını kendisini daha iyi ifade edeceği dilde yapılması ve savunma yapacağı oturumda tercüman bulundurma zorunlu kılınacak” denildi.   Tutsakların direnişi kazandırdı   Tutsakların açlık grevlerinin 68’inci gününde Mehmet Öcalan, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile İmralı’da görüşme gerçekleştirdi. Görüşmede, PKK Lideri, açlık grevinin amacının yerine geldiğini belirterek, tutsaklara açlık grevinin sonlandırması çağrısında bulundu. Abdullah Öcalan’ın mesajının ardından İzmir Buca 1 ve 2 no'lu cezaevleri ile Aliağa Şakran Cezaevi'nde açlık grevine katılan tutsaklar avukatlarıyla yaptıkları görüşmeden sonra 18 Kasım’da 520 tutsak açlık grevine son verdi. Amed, Ankara Sincan Kadın Kapalı Cezaevi’ndekiler de açlık grevlerini sonlandırdı.   Leyla Güven açlık grevine başladı   Son yıllardaki etkili açlık grevlerinden biri de Leyla Güven'in öncülük ettiği grevdir. Takvimler 7 Kasım 2018 tarihini gösterirken, Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Eşbaşkanı ve Halkların Demokratik Partisi’nden (HDP) vekilliği düşürülen Leyla Güven, tutuklu yargılandığı davanın duruşmasında PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük mutlak tecride ilişkin açlık grevi başlattığını duyurdu. Leyla Güven’in açıklamalarından sonra Türkiye ve Kurdistan’ın dört bir yanında Leyla Güven’e destek açıklamaları geldi. HDP ise 11 Kasım’da, Leyla Güven’e destek eylemlerini başlatacağını duyurdu. Cezaevinde devam ettirdiği açlık grevinin 7’nci gününde Leyla, Tevgera Jinên Azad’a (TJA)  gönderdiği mektupta, tarihsel olarak Kürt gerçekliğinin varlığını sağlama potansiyelini her türlü inkar, imha ve kültürel söylemin politikaları karşısında koruyabildiğinin altını çizdi.    Açlık grevi eylemleri günden güne yayıldı   Leyla’nın açlık grevi eylemi yayılmaya devam ederken, cezaevinde bulunan siyasi tutsaklarda 27 Kasım’da 10 günlük dönüşümlü süresiz açlık grevi eylemi başlattı. Eylemlerin yayılması ile birlikte HDP’li 10 milletvekili de Leyla Güven’in direnişine dikkat çekmek için Meclis’te 2 günlük açlık grevine başladı. Dünyanın birçok yerinde de açlık grevi eylemleri başlatılırken, uluslararası barış insiyatifi de Leyla Güven’in taleplerine dair metin hazırlayarak imza attı. Leyla Güven’in açlık grevi 33’üncü gününe girerken, TJA’lı kadınlar da 3 günlük açlık grevine başladıklarını duyurdu. Günden güne yayılan açlık grevi eyleminin ardından 12 cezaevinden açlık grevi eylemi başlatılacağı duyurulurken, bir çok cezaevinde açlık grevi ölüm orucuna dönüştürüldü.   Adalet Bakanlığı’na mektup ve faks yollama eylemi   Açlık grevlerinin kritik aşamaya geldiği süre boyunca, Leyla'ya destek eylemleri de günden güne hızlandı. “Tecrit kalksın Leyla Yaşasın” sloganıyla insan zinciri oluşturulurken, dijital medyada ise “LeylayaElVer” eylemleri başlatıldı. Direnişin öncülerinden olan kadınlar, bu eylemleri sınırlı bırakmayarak, Adalet Bakanlığı’na mektup ve fakslar yollamaya başladı. Yine direnişin öncülerinden olan Barış Anneleri de Türkiye ve Kurdistan’da bulunan farklı cezaevi önlerinde oturma eylemleri başlatarak siyasi partilere de ziyaretlerde bulundu.    Leyla Xalid: Açlığa karşı sabrın kazanacak   Tüm ülkenin gündeminde yer alan açlık grevleri dünyanın ve Ortadoğu’nun da gündemine girdi. Roma’dan Halep’e kadar uzanan açlık grevlerine karşı Filistin Halk Kurtuluş Cephesi üyesi Leyla Xalid, Leyla'ya mektup göndererek direnişini selamladı. Leyla Xalid, Leyla'ya, “Açlık grevin ne kadar zor olsa da onurlu bir mücadeledir. Açlığa karşı mücadelen ve sabrın kazanacak" dedi. Leyla Xalid, Leyla tahliye edildikten bir süre sonra Amed’e gelerek Leyla'yı evinde ziyaret etti. Leyla Güven tahliye edildi   Sokağa taşan eylemlerin yarattığı baskının yanı sıra, Leyla’nın sağlık durumunun da kötüye gitmesinin ardından 25 Ocak’ta bulunduğu cezaevinden tahliye edildi. Tahliye edilen Leyla, tecridin kaldırılmamasından kaynaklı Amed’e bulunan evinde eylemini sürdürdü. Leyla’nın eylemini sürdürmesiyle beraber, HDP’li vekiller Meclis’te Leyla için barış nöbetleri başlatırken, genel kurulda ise Leyla’nın fotoğraflarının olduğu dövizlerle açlık grevlerine dikkat çekildi. Leyla, ayrıca, CPT ve AP'ye ayrı ayrı mektup gönderdi. Eyleminin meşru bir hak talebi için olduğunu belirten Leyla, CPT ve AP'yi bir an önce harekete geçmeye çağırdı.   Ailelerin Ankara’ya girişi engellendi   Cezaevlerinde kritik aşamada olan açlık grevlerine ilişkin tutsak yakınları, HDP’nin Meclis’teki haftalık grup toplantısına katılma kararı aldı. İstanbul, Adana ve Mersin'de otobüsler kiralayarak Ankara'ya gelmek üzere yola çıkan İstanbul ve Mersin'deki ailelerin kentlerden çıkışına izin verilmedi. Aynı amaçla Adana'dan yola çıkan ailelerin bulunduğu otobüs ise Ankara'nın Haymana Kavşağı'nda durduruldu. Yaklaşık 3 saat bekletilen tutsak yakınlarının Ankara'ya girmesine izin verilmedi. Polislerin ailelere, “İçişleri Bakanlığı’nın talimatı var” denilerek hareket etmelerinin engellendiğini söylenildi.   Cezaevinden tahliye olanlar evlerinde eylemleri sürdürdü   Cezaevinde açlık grevine giren ve tahliye olan tutsaklar ise açlık grevi eylemlerine dışarıda devam etme kararı aldı. Erzincan T Tipi Kapalı Cezaevi'nde 7 Ocak'ta açlık grevi eylemine başlayan Sedat Akın, tahliye edilmesi ardından Êlih’teki evinde, Gurbet Ektiren, Bakırköy Cezaevi'nde 15 Ocak'ta başladığı açlık grevi eylemini tahliye olduğu 8 Mart'ta Mêrdîn'in Dêrik ilçesindeki evinde, İhsan Sinmiş (55), 1 Mart'ta Silivri Cezaevi'nde başladığı açlık grevini 11 Mart'ta tahliye olduktan sonra İstanbul Küçükçekmece'deki evinde, Buca Kırıklar 1 No'lu F Tipi Kapalı Cezaevi'nde 22 Mart'ta tahliye olan Ferdi Karabay, 1 Mart'ta başladığı açlık grevi eylemini evinde sürdürdü. Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 1 Mart'tan itibaren süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine dahil olan ve 28 Mart'ta tahliye edilen Naime Çelik de eylemine evinde devam etti. Ayrıca HDP il binasında açlık grevine başlaması üzerine gözaltına alınıp tutuklanan Sevican Yaşar 2 Nisan'da, parti üyesi Salih Tekin ve Bilal Özgezer ise 5 Nisan'da tahliye edildikten sonra eylemi evlerinde devam ettirdi. Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde 3 yılı aşkın bir süredir tutuklu olan ve açlık grevinde olan Mahsun Şen de 17 Nisan'da tahliye edildikten sonra eylemi evinde sürdürme kararı aldı. HDP Amed İl Örgütü'nde 3 Mart'ta açlık grevine girdiği gerekçesiyle gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra eylemini devam ettirdiği için tekrar gözaltına alınan ve bu kez tutuklanan İsmet Yıldız ise 5 Nisan'da tahliye edildi. İsmet, eylemini evinde sürdürdü.   8 tutsak tecride karşı yaşamına son verdi   Açlık grevi eylemi süresince cezaevlerinde 8 tutsak tecride karşı eylem gerçekleştirerek yaşamlarına son verdi. Almanya'nın Krefeld kentinde de 20 Şubat tarihinde mahkeme önünde bedenini ateşe veren Uğur Şakar, tedavi gördüğü hastanede 22 Mart'ta yaşamını yitirdi.  Tecridi protesto etmek amacıyla Zülküf Gezen (33) 17 Mart'ta Tekirdağ 2 Nolu F Tipi Cezaevi'nde, Ayten Beçet (24) 23 Mart'ta Gebze Kadın Kapalı Cezaevi'nde, Zehra Sağlam (23) 24 Mart'ta Oltu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Medya Çınar (24) 25 Mart'ta Mardin E Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Yonca Akici 9 Mart'ta Şakran Kadın Kapalı Cezaevi'nde, Siraç Yüksek, 2 Nisan'da Osmaniye 2 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde, Mahsum Pamay ise 5 Nisan'da Elazığ 1 No'lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde yaşamına son verdi.   Abdullah Öcalan: Bana yeterli yoğunluk ve irade ile eşlik etmenizi umuyorum   Tutsakların yaşamını yitirmeleri tüm ülkede ve kamuoyunda ciddi bir tepki toplarken, uluslararası kurumlar ise Abdullah Öcalan ile görüşmelerin acil yapılması çağrısında bulundu. Açlık grevi eyleminin 200’üncü günü olan 26 Mayıs 2019 tarihinde Asrın Hukuk Bürosu’nun Abdullah Öcalan ile yaptığı görüşme sonrası açlık grevi eylemi sonlandırıldı. Abdullah Öcalan açlık grevi eylemlerine ilişkin el yazısı ile gönderdiği mesajda, “Değerli yoldaşlar, açlık grevi ve ölüm orucuna kendini yatırmışlar olmak üzere iki avukatımın yapacağı geniş açıklama ışığında eyleminizin sona ermesini bekliyorum. Bana ilişkin maksadınızın da hasıl olduğunu rahatlıkla belirtip hepinize en derin sevgi ve teşekkürlerimi sunuyorum. Asıl bundan sonrasında da bana yeterli yoğunluk ve irade ile de eşlik etmenizi özenle belirtip umuyorum. Bitmeyen sevgi ve saygılarımla" dedi.