TAJÊ’den Silêmanî’de konferans 2023-08-12 14:33:56       HABER MERKEZİ - TAJÊ öncülüğünde Silêmanî’de gerçekleştirilen “Farklı inanç ve oluşumlardan kadınlar” konferansına katılan Êzidî, Kakayi Zerdeştî, Feyli ve Mesihi kadınlar ortak mücadele vurgusu yaptı.    Şengal Katliamı’nın 9’uncu yıldönümü sebebiyle Êzidî Kadın Özgürlük Hareketi (TAJÊ)  öncülüğünde Güney Kurdistan’ın Silêmanî kentinde Êzidî, Kakayi Zerdeştî, Feyli ve Mesihi kadınların katılımıyla “Farklı inanç ve oluşumlardan kadınlar” konferansı başladı. Konferansa Silêmanî, Kerkük, Halepçe ve Ranya başta olmak üzere Güney Kurdistan’ın farklı kentlerinden birçok kurum temsilcisi ile YJŞ savaşçıları katıldı.     “Bileşen kadınların ortak mücadelesi katliamların son bulmasının garantisidir” şiarı ile yapılan konferansın açılış konuşmasını TAJÊ Sözcüsü Riham Haco, gerçekleştirdi. 3 Ağustos 2014 Fermanı’nda katledilenleri anarak konuşmasına başlayan Riham, “O dönem Şengal’i savunmakla görevli olanlar ne yazık ki halkı DAİŞ çetelerinin insafına terk ederek kaçtılar. Fermanın en büyük kurbanları ne yazık ki kadınlar oldu. 3 bin 500 kadın kaçırılarak köle pazarlarda satıldı. Bin 400’ü aşkın kadının akıbeti hala bilinmiyor” dedi. Fermanın soykırım olarak tanınmasını memnuniyetle karşıladıklarını ancak bunu yeterli bulmadıklarını belirten Riham, “Irak’ın da bu fermanı soykırım olarak tanıması ve fermana sebep olan yetkililerin yargılanması gerekiyor” diye konuştu.   ‘Katliamların önüne ortak mücadele geçecek’   Katliamla birlikte kadınların iradenin sembolü haline geldiğine işaret eden Riham, konuşmasına şöyle devam etti: “Bizler, nasıl bir sınavdan geçtiğimizi biliyoruz. Bu nedenle YJŞ öncülüğünde şimdi bir savunmamız var. Bu savunmanın yaşamın ve yaşamanın olmazsa olmazı olduğunu biliyoruz. Ortadoğu’da gün yok ki kadınlar saldırıya uğramasın. İki yıl önce bir gün ansızın Afgan kadınlar da Taliban çetelerinin insafına terk edildi. Afgan kadınların yaşadıkları 2014 fermanında yaşananlardan farklı değildir. Bu temelde Afgan kadınlarının direnişini selamlıyoruz. Feyli, Mesihi, Kakayi, Zerdeştî kadınlar da erkek egemen zihniyetinin hedefleridir ve birçok katliamla karşı karşıya kaldılar. Bu temelde ortak mücadelenin kadın katliamlarının önüne geçeceğini biliyoruz.”   ‘DAİŞ’ten kadınlar hesap soracak’   DAİŞ’ten kadınların hesap soracağını vurgulayan Riham, “Tüm kadınların, inançların ve toplumların ortak yaşamı için mücadele edecek ve özgür yaşamı geliştireceğiz. Bu temelde bu konferansta gelişecek tartışmaların da özgür yaşamın birer yapı taşı olacaklarına inanıyoruz” şeklinde konuştu.   ‘Kadınların mücadelesi özgür yaşamı getirecek’   Riham’ın ardından söz alan Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetim Temsilcisi Evin Swêd de konuşmasında, “YPG, YPJ omuz omuza savaşarak fermanda Êzidilerin soykırımdan kurtarmak için binlerce insanın katliamdan kurtarıldığı koridor açıldı. Fermanın üzerinden 9 yıl geçmesine ve birçok ülke fermanı soykırım olarak tanımlamasına rağmen Êzidi halkı hala saldırılara maruz kalmaktadır. Kadınların ortak mücadelesi, özgür yaşamı geliştirecektir” ifadelerini kullandı.   RJAK’tan mesaj   Açılış konuşmasının ardından konferansta RJAK’ın (Kürdistan Özgür Kadın Hareketi)  mesajı okundu. Mesajda şu ifadeler yer aldı: “Soykırım saldırılarında öncelikli hedef her zaman kadınlar olmuştur. Êzidî Soykırımı’nda da en büyük bedeli kadınlar ödedi. Halepçe katliamında, Enfal saldırılarında yine kadınlar en çok hedef alınan toplumsal kesimdi. Afganistan’da da ne yazık ki bugün en büyük bedeli kadınlar ödemektedir.”   ‘DAİŞ, Taliban ve İran zihniyeti aynı’   Konferansta KJAR (Doğu Kürdistan Kadın Topluluğu) adına Rozerin Kemanger söz aldı. Rozerin, KJAR’ın açıklamasını okudu. Açıklamada şöyle denildi: “Doğu Kürdistan ve İran’da geçtiğimiz sene başlayan ‘Jin jiyan azadî’ isyanının birinci yıldönümüne az bir süre kaldı. DAİŞ çeteleri, İran molla rejimi ve Taliban aynı zihniyetin ürünleridir. Erkek egemen zihniyetini esas alan ve katliam saldırıları gerçekleştiren bu çeteleri, bugün bu konferansta bulunan tek bir bileşeni tanımamaktadır. Bu temelde bu konferansı çok kutsal buluyoruz. Başından bu yana Şengalli kadınlarla iletişim halindeydik. Afgan kadınlara da selamlarımızı iletiyoruz. Afgan kadınlar bugün büyük bir direniş içerisindedir. KJAR olarak kadınların mücadele etmediği sürece erkek egemen zihniyetinin gerilemeyeceğini biliyoruz.”   Feyli kadınların yaşadıklarına dikkat çekildi   Mesajların okunmasının ardından konferans oturum ile devam etti. Feyli kadınlar adına konuşan Esra Feyli, ayrıştırılarak asimile edilmeye çalışıldıklarını belirterek 1950’li yıllardan itibaren katliamlardan geçirildiklerini anlattı. Esra, “1980’de esasında tüm kadınlar İran sınırına atıldı ancak tüm erkekler tutuklanarak zindanlara hapsedildiler. Baas rejimi, bunların bir kısmını idam etti. Bu insanların kimliklerine düşürülen ‘öteki’ notundan başka hiçbir günahı yoktu. Yine bir kısım insan kimyasal silahlarla katledildi. Birçok kişiye ise tecavüz edildi. Sadece Arap askerler değil, işbirlikçi cehşler de tecavüz suçunu işledi. O dönem küçük olduğum için bilmiyordum ancak büyüyünce onlarca kadına tecavüz edildiğini öğrendim” dedi.    ‘Soykırım yaşandı’   Konferansta söz alan TAJÊ Diploması Komitesi Üyesi Suham Şengali ise Êzidi halkının yüz yıllardır yaşadığı acıları konuşmasında özetledi. Êzidi toplumunda kadının yerine değinen Suham, “Kadınlar, 74 feramana rağmen Êzidi toplumunun kültürünün hala sürdürülmesine, yaşayabilmesine öncülük etmiştir. Fermanların sebebini, kadınların niçin daha fazla ve öncelikli olarak hedef alınmasını anlamamız için o toplumun kültür, inanç ve dilini anlamak gerekiyor. Tüm bunların korunmasında Êzidi kadınlar öncelikli görev almıştır. Êzidi inancı, doğaperest bir toplumdur. Doğaya en yakın toplumlardan biridir. Kadınların doğayla olan ilişkisinden dolayı da kadınlar kutsal görülür. Kayıtlara 74 diye geçse de Êzidi toplumu 150’den fazla katliam ve ferman yaşamıştır. Êzidileri tarih boyunca bu kadar ferman ve katliamla kim yüz yüze bıraktı? Osmanlıların gizli belgelerinde onlarca katliamın gerçekleştiği görülüyor. Êzidî nufüsu, 40 milyondan 1 milyona kadar gerilemiştir. Tüm bu fermanlar bir soykırım yaşandığını ortaya koyuyor” şeklinde konuştu.   ‘Sorumluların yargılanmasında ısrarcıyız’   Suham, 2014 yılında yaşananların tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştiğine dikkati çekerek “İnsanlar açlıktan ve susuzluktan yaşamlarını yitirdiler. Ne yazık ki tüm dünya buna seyirci kaldı. Şengal’de 12 bin peşmerge vardı ancak tek bir kurşun sıkmadan kaçıp gittiler. Bizler KDP peşmergeleri kaçtı diyoruz ancak gerçek şu ki KDP, DAİŞ’le anlaşarak Şengal’i sattı. Bu nedenle bizler sorumluların yargılanmasında bu kadar ısrarcıyız” dedi.   Konferans katılımcı kadınların konuşmalarıyla devam ediyor.