PEN Norveç Türkiye Danışmanı: Boş bir iddianame ile karşılaştık 2023-07-15 09:06:58       Şehriban Aslan   AMED – PEN Norveç Türkiye Danışmanı Caroline Stockford, 15’i tutuklu 18 gazetecinin duruşmasına ilişkin, “Kürt gazetecilerin iddianamesinde suçlama konusu ile bağlantısı olmayan o kadar çok materyal vardı ki ilk bakışta hepimiz iddianamenin ne kadar boş olduğunu anlayabildik” dedi.   Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın başlattığı soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022’de gözaltına alınan ve 16 Haziran'da tutuklanan 15 gazeteci ile tutuksuz yargılanan 3 gazetecinin ilk duruşması 13 ay sonra 11 ve 12 Temmuz 2023 tarihlerinde görüldü. Mahkeme heyeti duruşmanın sonunda gazeteciler hakkında tahliye kararı verdi. Duruşmayı kent dışından ve uluslararası kurumlardan çok sayıda kişi takip etti. Duruşmayı takip edenler arasında bulunan PEN Norveç Türkiye Danışmanı Caroline Stockford hem Kürt gazeteciler üzerindeki baskıyı hem de duruşmaya ilişkin gözlemlerini aktardı.   ‘En çok Kürt gazeteciler yargılanıyor’   PEN Norveç olarak 40 yıldır Türkiye genelinde ve Kürt kentlerindeki davaları gözlemlediklerini kaydeden Caroline, son 8 yılda Türkiye’de her şeyin çok daha kötüye gittiğinden haberdar olduklarını belirtti. Caroline, ancak her dönemde özellikle Kürt gazetecilerin çok daha kötü muamelelere maruz bırakıldığının da altını çizdi. Caroline, “Benim ilk gözlemlediğim yargılamalardan bir tanesi Mersin’de Evrensel gazetesinde çalışan iki gazetecinin davasıydı. Bu gazetecilerden biri Kürt diğeri Türk’tü. Suçlama, sözde deliller tamamen aynıydı. Ancak sonunda Türk gazeteci tutuksuz yargılanırken, Kürt olan tutuklu yargılama sürecine tabi tutuldu. Yine Kürt gazeteci Nedim Türfent’in davasının takipçisiydik. Mesela o yargılamada Nedim’e Kürtçe savunma hakkı tanınmadı. Dava başından sonuna kadar tamamıyla dayanaksızdı. Avrupa ve Türkiye’deki herkes Nedim’in masum olduğunu ve yargılama konusunun Nedim’in gazetecilik faaliyetleri olduğunu biliyordu. Hayatının 6-7 yılını hapiste geçirdi. Böyle yargılamaların Türkiye’nin bağlı olduğu uluslararası hukuk normları gözetildiğinde yasa dışı olduğunu düşünüyoruz. Biz Cumhuriyet gazetesi yargılamalarını da gözlemledik, Gezi yargılamalarını da. Son 8 yılda belki 100’den fazla duruşma izledim ama bu son bir 1-2 yıla bakıldığında en çok Kürt gazetecilerin tutuklandığını, en çok onların hak ihlaline maruz bırakıldığını görüyoruz. Artık öyle bir hale geldi ki onların avukatları da aynı baskıya maruz bırakılıyor” değerlendirmelerinde bulundu.   ‘İddianamede gerçek olmayan bilgiler vardı’   18 gazeteci hakkındaki davanın iddianamesinin ancak Mart ayında hazırlanabildiğine işaret eden Caroline, “İddianame çıktığında içeriğindeki birçok noktayı endişe verici bulduk. Aslında ‘endişe’ doğru kelime değil. Zira bu pratikler karşısında hissettiklerimiz artık endişeden öte bir hal almaya başladı. PEN Norveç olarak 2020’den bu yana Türkiye İddianame Projesi’ni yürütüyoruz. Şu ana kadar 25 iddianame inceledik ve her birini ayrıntılı hukuki değerlendirme raporlarına konu ettik. İddianamelerde hukuka aykırı yahut kusurlu olarak niteleyebileceğimiz dikkat çekici çok sayıda ortak noktalar tespit ettik. Bunlardan biri birçok iddianamenin gerçek olmayan bilgiler içermesi, diğeri ise suçlama ile ilgisi olmayan bir sürü konuya iddianamelerde sayfalarca yer verilmesi. Bu artık bir patern halini almış. Kürt gazetecilerin iddianamesinde de o kadar çok suçlama konusu ile bağlantısı olmayan materyal vardı ki ilk bakışta hepimiz iddianamenin ne kadar boş olduğunu anlayabildik. Hatta duyduk ki bu iddianameyi hazırlayan savcı, mahkeme heyetinden birinin eşiymiş. Burada HSK ile ilgili de bir sorun var” sözlerine yer verdi.   ‘Hayatlarından 1 yıl alındı’   Türkiye’nin hem kendi iç hukukuna hem de başta Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) olmak üzere uluslararası normlara uymadığına dikkat çeken Caroline, tutuklanan gazetecilerin aylarca iddianame olmadan tutuksuz yargılanmasının en büyük hukuksuzluk olduğunu belirtti. Caroline, “1 yıl boyunca bu insanlar bekletildi. Hayatlarından 1 yıl alındı. 1 yıl boyunca insanların haber alma hakları da engellendi. Tabii PEN Norveç olarak onların serbest bırakılma haberinden çok memnunuz ve çok sevindik ama dediğim gibi tahliye edilmeleri uğradıkları haksızlıkları gidermiyor. Bunlar hukuki hatalar, hem de kanımızca bilerek yapılan hatalar. Gazetecilerin iddianamesini PEN Norveç Türkiye Hukuk Danışmanımız Avukat Ceren Uysal inceliyor. Eylül ayında hukuki inceleme raporumuz yayımlanacak. Bu yıl 4 tane iddianame raporumuz olacak. Ekrem İmamoğlu, Avukat Aryen Turan ve Şebnem Korur Fincancı aleyhine yazılan iddianameler üzerine olacak. Sonuncusu ise 15’i tutuklu yargılamaya maruz bırakılan 18 Kürt gazeteci aleyhine olan bu sözünü ettiğimiz iddianameye dair olacak” şeklinde konuştu.   ‘Her şey İstanbul’da olup bitmiyor’   Caroline son olarak, şunları söyledi: “Yapılan bu hukuksuzluklarla hem gazetecilere hem de haber kaynaklarına geri adım attırılmaya çalışılıyor. Kadınlarla ilgili, ekoloji ve toplumla ilgili haber yapıldığında buradan propaganda suçu yaratamazsınız. Türkiye’de artık bu bir alışkanlık. Eleştirel olan her içeriğe propaganda muamelesi yapılıyor. Bu duruşmaya ne yazık ki hiçbir diplomat katılmamıştı. Ancak kanımızca Kürt basınının daha çok desteklenmesi ve sahiplenilmesi gerekiyor. PEN Norveç olarak Türkiye'deki diplomatlara da yazacağız ve çağrı yapacağız. Böyle duruşmalara katılıp gözlemci olmalarını isteyeceğiz. Zira her şey İstanbul’da olup bitmiyor.”