Abdullah Öcalan: Kadını özgürleştirmeyen devrim devrim değildir 2023-06-28 09:01:34       Dilan Babat   ANKARA - Kadın sorununun Kürt sorunu ve tüm toplumsal sorunların kökeni olduğunu vurgulayan PKK Lideri Abdullah Öcalan, kadınların özgür yaşam evleri ve binalarının olması gerektiğine işaret ederek, çalışmaların temeline özgür kadın arayışının alınması gerektiğini söyledi. Abdullah Öcalan, kadın katliamlarını “vahşet” olarak ele alırken, “Kadını özgürleştiremeyen devrim, devrim değildir” dedi.    Türkiye’de iktidarın yarattığı cezasızlık politikaları ve kadın kazanımlarına dönük saldırılarıyla kadınların güvenlik alanları bir bir yok edilmeye çalışılıyor. Bir günde en az 3 kadının katledildiği Türkiye’de kadın katliamlarına dair iktidar somut adımlar atmazken, kadınlar evlere hapsedilmek isteniyor ve “erkeğe hizmet, çocuk doğurma, ev işleri yapma” gibi dayatmalara maruz bırakılıyor. İktidarın ve “erkek zihniyetin” dayattığı rolleri kabul etmeyen kadınlar ise, “namus” adı altında ya katlediliyor ya işkenceye maruz bırakılıyor. JINNEWS’in her ay basından derlediği haberlere göre Mayıs ayında 39 kadın katledildi, 23 kadın şüpheli şekilde yaşamını yitirdi.   PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın kadına yönelik şiddet ve katliamlara dair değerlendirmelerini ve alternatif çözümlerini derledik. Abdullah Öcalan’ın 2013 ile 2015 yılları arasında İmralı Heyeti ile yaptığı görüşmelerde de temel gündemlerinden biri kadın özgürlüğü oldu.    ‘Kadının özgürleşmesi Sakine’nin mücadelesidir’   PKK Lideri, İmralı Heyeti ile 23 Şubat 2013’te yaptığı görüşmede, kadını özgür olmayan bir halkın özgür olma şansının olmadığı değerlendirmesinde bulunurken, “Kadın özgürlük hareketini yaşıyoruz. Sakine Cansız örnektir. Sakine’nin hayatı örnektir. Kadının özgürleşmesi, Sakine’nin mücadelesidir. Kadın özgürleşmelidir. Büyük kadın kahramanlar var. Yaşamın kutsallığı önemlidir. Kölelikten vazgeçilmelidir. Kadını özgür olmayan bir halk özgür olamaz. Kadının tam özgürleşmiş hali tanrısallıktır” dedi.    ‘Özgür kadın güneş gibi doğar’   18 Mart 2013 tarihli görüşmede, Abdullah Öcalan, Ortadoğu’da kadının yükselmesi gerektiğini dile getirdi. “Kendinizi geliştirmelisiniz” diyen Abdullah Öcalan,  şu önerilerde bulundu: “Kadın evin içinde olunca köleleşiyor. Bazı erkeklerde karılaşma var. Kadın özgürlükçüsü olmak lazım. Kadına biçim vermeyi ahlaksızlık sayıyorum. Kadının ‘Xweda’sı gerekir. ‘Xweda’ kendi kendini doğurmadır. Özgür kadın bir güneş gibi doğar. Jin (Kadın), Jiyan (Yaşam) kelimeleri çok anlamlıdır. Kadınlar kudretli, özgür ve karar sahibi olmalı. Kadın değerli bir varlık. Jin-jiyan kelimeleri bunun için değerlidir. Öz kararları olan kadınlar yetiştirin. Kadınların özgür yaşam evleri, binaları olmalı. Yaşamı kararlaştıracağınız mekânlar olmalı. Çalışmalarınızın temeline özgür kadın arayışını alın. Tekrar ediyorum, kadınsız yaşam olmaz. Umutlu olun, emek harcayın. İnanarak yapın. Kadın temelli çalışma önemlidir.”   ‘Erkek dogmatiğini yıkın’   “Kadınların gerçek yaşama geçişi bugünle bağlantılıdır” diyen Abdullah Öcalan 3 Nisan 2013 tarihli görüşmesinde, kadınlar için özgür yaşamı yaratmak için uğraştığını ifade etti. Abdullah Öcalan devamında şunları söyledi: “Kadınsız yaşam olmaz, ama mevcut kadınla da yaşam olmaz dedik. ‘Ya benimsin ya toprağın’ diyorlar, ‘Sırtından sopayı, karnından sıpayı eksik etme’ diyorlar. İşte bu kadar korkunç bir kültür var. Kadın çalışmaları önemlidir. Daha önce kadın yaşam merkezleri demiştim. Kadın kolektifi diyebiliriz. Kadınların ekonomi, sosyal paylaşım çalışmaları olmalıdır. Erkeklere güvenmeyin. Erkeklerin kadından anladıkları ‘al birini kaç’tır. Kadın olmak müthiş bir şey. Aile yok olsun demiyorum. ‘Erkeği Öldürmek’ kitabımda iyi anlaşılır. Sonsuz boşanma lafımı yanlış anlamayın. Kadınla müthiş yaşanılabilir. Bunlar yanlış değildir. Erkek dogmatiğini yıkın. Mesele çocuk doğurmak değil, o çocuğu yetiştirmektir. Üç ya da dört kadın bir araya gelince çözüm üretin. Erkekler kendilerini tanrısallaştırıyor. Sizler de kadınlığınıza güvenin.”   ‘Erkek faşizmin kapısını araladım’   İmralı Heyeti’yle 14 Nisan 2013 tarihinde yaptığı görüşmede, Abdullah Öcalan, kadınların kendilerini 5 bin yıllık kölelikten arındırabileceğine dikkat çekerek, “Erkek faşizminin kapısını araladım. Onlarla yoğunlaşmamızı halen yaşıyorum. Bütün yaşamı sosyal olarak ve estetik olarak siz belirleyeceksiniz. ‘Kim beni alacak’ diyor, parası olan erkeğe gidiyorsunuz. Bu korkunç ölümcül bir hastalıktır. Ekonomik yaşamı, sosyal yaşamı, estetik yaşamı siz inşa edecek ve böylelikle biz vahşi erkekleri düzelteceksiniz. Yüce kadınlar birliği önemlidir. Ortadoğu kültüründe bu var. Hititlere, Sümerlere gidin. Kendinize güveneceksiniz. Sabrınız var, emeğiniz var” dedi.     ‘Kendinizi yeniden yaratacaksınız’   Eşitlik ve özgürlüğün kadın sorunuyla çözülebileceğinin altını çizen Abdullah Öcalan, 7 Haziran 2013 tarihli görüşmede, “Bizim devrimimiz, aynı zamanda kadın devrimidir. Kadının köleliğini aştıracağız. Bu bir sınıf devrimi değil. Kadın devrimi öncü devrimdir. Kadınların durumu korkunçtur. İşsizdirler. Kadınlar işsizlik yüzünden başka yerlere gidiyorlar. Kendinizi yeniden yaratacaksınız. Kadın özgür ve cesur olmalı. Kadın yaşam dışı bırakılmış. Kadını ezersen, kuluçka makinasıymış gibi ezersen, egemen olursun tabii. Neolitik toplumun bir yansımasıdır. Kadını bu duruma getiren erkek aşağılıktır” ifadelerini kullandı.   ‘Kadını özgürleştirmeyen devrim devrim değildir’   8 Şubat 2014 yılında İmralı heyeti ile görüşen Abdullah Öcalan, kadının özgürlüğünün ve kimliğinin tanınması gerektiğini belirtti. Kesire örneğini veren Abdullah Öcalan, “Ben kadını öldürerek erkekliğimi kazanacağıma inanmadım. Kadın mücadelesine onunla başladım. Erkekler kadınlar konusunda hep zayıftırlar. Kadına, kadın ilişkisine köle olarak baktın mı bitersin. Her gün onlarca kadın öldürülüyor. Bu ölümler savaştan daha beterdir. Bu devletin güvenliği meselesidir. Kadınla müthiş yaşanabilir, ama kadın bugün zavallı bir durumda. Çocuk gelinler meselesi. Çok acı bir şey. ‘Aldığında eş olur, tecavüz edersen leş olur’. Sonra onun yüzüne nasıl bakılır? Kadını  özgürleştiremeyen devrim, devrim değildir. Kadını örgütleyemeyen örgüt, örgüt değildir” sözlerini kullandı.     ‘Kadının dört tarafı zincirle bağlanmıştır’   Kadın sorununun Kürt sorunu ve tüm toplumsal sorunların kökeni olduğunu vurgulayan Abdullah Öcalan, 1 Haziran 2014 tarihli görüşmesinde şu değerlendirmede bulundu: “Her gün kadın cinayetlerini vahşet boyutunda yaşıyoruz. Kadın bu kadar alçakça öldürülmez, bu ülkenin vatandaşı bunu kabul edemez. Ama kadının dört tarafı zincirle bağlanmıştır adeta. Biz bunu yırtmadan sosyalist olamayız, siyaset yapamayız. Bunu bilince çıkarmak gerekir. Bir evlilik için bir hareketi yok edebilirler. Bir evladı için her şeyi yok edebilirler. Kürt erkeğinde de bu vardır. Bir erkeğin gücü, bir kadın karşısında gösterdiği duyarlılığın etik ve estetik çözümlemesi ile ilgilidir. Sen bir kadınla yaşamayı bilmezsen, devrim yapamazsın, belediyecilik bile yapamazsın.”   'Kadın kocasının eşi, babasının kızı değil, kendisinin olacak’   15 Ağustos 2014 tarihli görüşmede, kapitalist sistemde her erkeğin, her kocanın tecavüz faili olduğunu dikkat çeken Abdullah Öcalan, şunları belirtti: “Kadın sosyolojisini dünyada benden daha iyi yapacak kimse yoktur. Kadını güçlendirmek lazım. Kadın kocasının eşi, babasının kızı değil, kendisinin olacak. Bir kadını alma, kızını verme vb. terminolojisini asla kabul edemeyiz. Kadın etiği dediğim şey işte kadının karar verme gücüdür. Son olarak 21. yüzyılın ideolojisi kadın özgürlüğüdür. Kendini bıçaklamak, yere atmak, bunlar rezalet! Tek kurtuluş özgürlüktür. Ben çocukken bile anamın savaş tarzını mahkûm ettim. Urfa’da köy savaşçılığını, namus savaşçılığını çocukluğumda yırtıp attım. O dönem birbirimizi öldürmemiz gereken ailenin çocuklarıyla ilişki kurdum. Elif adında bir yaşıtım vardı, düşmanımızdı, görüşmememiz gerekirdi. Ama ben Elif’le de diğerleriyle de bağımı koparmadım. O geleneğe göre benim 15 yaşında ölmem gerekiyordu. Ben ise yaşamak ve ideallerimi gerçekleştirmek istiyordum. Bu konuda ailenin dayatmalarını kabul etmedim, namusu yırtıp attım.”    ‘Kadın örgütü toplumsal örgütlülük ile bunları çözmelidir’   Abdullah Öcalan, artan tecavüz ve şiddete karşı çözümü ise 4 Şubat 2015’teki görüşmesinde, kadın örgütlerini derin bir sosyoloji ile toplumsal örgütlülük ile bunların çözülmesi gerektiğinin vurgusunu yaptı. Abdullah Öcalan, “Katliamlara karşı kadınların kendilerini özsavunma ile korumaları gerekiyor. Meşru savunmayı herkes yapar. Ben özsavunma kavramını bunun için geliştirdim. Her grubun herkesin, kadınların, özellikle kadınların kendilerini savunmaları gerektiğinden bahsetmiştim. Kendi özsavunmalarını geliştirmeleri gerektiğini söylemiştim. Herkes bilinç ve iradeleriyle kendilerini korumalarını bilmelidir. İlginçtir, savunma yapmaları gerekenleri de ben savunmak durumunda kalıyorum. Her grup, herkes kendi bulunduğu alanda kendi savunmasını yapar” dedi.