SES: Şiddete ve kadın düşmanı politikalara karşı mücadele sürecek 2023-06-15 13:39:22     ANKARA - Katledilen Doktor Melek Bağce için SES’in yaptığı açıklamada şiddetin bir kez daha politik olduğu vurgusu yapılarak, ataerkil sistemin beslediği ve her yere yayılan şiddete karşı mücadelenin süreceği belirtildi.   Antalya’nın Alanya ilçesinde 13 Haziran’da 5 Nolu Sağlık Merkezi’nde boşanma aşamasında olduğu Mustafa Bağce tarafından katledilen Melek Bağce için Sağlık Emekçileri Sendikası (SES ) Ankara Şubesi basın açıklaması gerçekleştirdi.   Basın açıklamasına Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu (KESK), Türk Tabipler Birliği (TTB), İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube, SES Eş Genel Başkanı Gönül Adıbelli, Prof. Şebnem Korur Fincancı ve çok sayıda kadın sağlık çalışanı da katıldı. “Ne kadın düşmanı politikalar istiyoruz ne de güvensiz çalışma koşulları! Üzgünüz öfkeliyiz! Bir kişi daha eksilmek istemiyoruz!” yazılı pankartın önünde basın açıklamasını Ankara Tabip Odası Kadın Komisyonundan Rojhat Erden gerçekleştirdi.   ‘Sağlık ürettiğimiz yerler öldürüldüğümüz mekânlar olmaktan çıkarılsın’   Bu katliamın ilk olmadığı belirten Rojhat, sağlıkta yaşanan katliamlara değindi. Rojhat, “Ataerkil sistemin hayatın her alanında şiddeti yeniden ürettiğini söyleyen Rojhat,“Ataerkil egemen sistemin; eğitimde, medyada, iş yerinde ve gündelik hayatın her alanında yeniden ve yeniden üretildiği Türkiye’de, siyasi iktidarın kadına ve çocuğa karşı işlenen suçları cezasız bırakan mevcut şiddet dili ve politikaları, şiddeti ve ayrımcılığı kurumsallaşmakta, failleri cesaretlendirmektedir. Öyle ki siyasi iktidarın, özellikle son 10 yılda kadın ve çocuk haklarının gaspına yönelik mevcut gerici politika ve uygulamaları ile AKP-MHP ve HÜDA PAR bloğunun çocuk ve kadına yönelik şiddet ve istismarın önünü açan söylemleri, bugün olduğu gibi acı durumların yaşanmasına neden olmaya devam edecektir. Şiddeti meşrulaştıran, körükleyen, hatta sürekli olarak yeniden üreten iktidar ve siyaset dili, başta kadınlar, çocuklar, gençler, LGBTİ+lar olmak üzere toplumun bütün kesimlerinde baskı, sindirme ve korku iklimi yaratmak amacıyla sürdürülmektedir” diye konuştu.   Basın açıklamasının devamı şöyle:   “Dozu giderek artan bu şiddet söylemi, insan ve doğa haklarını hiçe sayan güvenlikçi-militarist-neoliberal politikalarla güçlendirilmektedir. Kadını ve kazanılmış haklarını yok sayan, sahiplenilmesi gereken bir mal gibi gören kadın düşmanı erkek egemen politikalar, alınmayan koruyucu önlemler, işletilmeyen düzenleyici mekanizmalar ve cezasızlık politikalar hayatımızın her alanını kuşatmaya devam etmektedir. Erkek failleri cesaretlendiren söz konusu politikalar, şiddetin her türünün evlerde, işyerlerinde, okullarda, sokaklarda fütursuzca kol gezmesine ve yaygınlaşmasına yol açmakta; taciz, tecavüz ve cinayetle son bulan yaşam hakkı ihlalleri toplumun beden ve ruh sağlığını her geçen gün daha fazla tehdit etmektedir. Bu süreçte kadına ve çocuğa yönelik her tür ayrımcılığı ve şiddeti önlemeye dönük CEDAW, Çocuk Hakları Sözleşmesi ve Lanzarotte Sözleşmesi gibi uluslararası sözleşmelerin hayata geçirilmemesi, kadına yönelik şiddetin önlenmesinde en etkili uluslararası sözleşme olan İstanbul Sözleşmesi’nin fesh edilmesi ve 6284 Sayılı Yasanın tartışmaya açılması, kadınlara ve çocuklara yönelik şiddetin yaygınlaşmasında başta gelen belirleyici etkenlerdir.   ‘Sağlıkta Dönüşüm Projesi güvencesiz ortama mahkum etmiştir’   “Biz biliyoruz ki kadın cinayetleri politiktir ve bütün kadın cinayetlerinde olduğu gibi kız kardeşimiz Dr. Melek Bağçe’yi yaşamdan koparan yalnızca boşanma aşamasında olduğu bir erkek değil, bu kadın düşmanı politikaların sonucudur. Görevi sağlık hizmeti vermek ve yaşatmak olan meslektaşımız, gün ortasında, hiçbir güvenlik önlemi olmayan aile sağlığı merkezinde boşanma aşamasında olduğu eşi tarafından önce rehin alınmış, sonra da hunharca öldürülmüştür. Sağlıkta Dönüşüm Projesi’yle yaratılan neoliberal sağlık sistemi, yalnızca birinci basamak sağlık hizmetlerini tahrip etmekle kalmamış, aynı zamanda hekimleri ve sağlık çalışanlarını parçalanan ve güvenli olmayan sağlık kurumlarında çalışmaya mahkûm etmiştir. Kışkırtılmış sağlık talepleri, performans baskısı, güvencesiz çalışma, kamudan karşılanmayan koruyucu hizmet paketlerinin yarattığı çaresizlik, emeğin değersizleştirilmesi ve şiddete karşı korunaksız çalışma gibi çok yönlü olumsuz etkenler sağlık ve sosyal hizmet emekçileri için tehdit olmaya devam etmektedir.Sendika ve emek meslek örgütleri olarak giderek artan sağlıkta şiddetin durdurulması için yaptığımız eylem ve etkinlikler, hazırladığımız yasa önerileri siyasal iktidarın kör duvarlarında yankı bulamamakta, sağlık emekçilerinin “Sağlıkta şiddete son” çığlıkları duyulmamaktadır. Sağlığın ve yaşamın korunması için hizmet üretilen ve güvenli olması gereken sağlık kurumları, günümüzde eli silahlı erkek faillerin kolayca girip çıktığı, özellikle kadın sağlık emekçilerine yönelik tacizden cinayete her tür şiddet eylemini gerçekleştirebildiği ortamlara dönüşmüştür.Dr. Melek Bağçe’nin çalıştığı Damlataş Aile Sağlığı Merkezi’nde katledilmesine yol açan, şiddete açık olan ve şiddete karşı gerekli önlemlerin alınmadığı bu güvenli olmayan çalışma ortamlarıdır.     Yaşamı savunan sağlık emekçileri olarak mücadeleden vazgeçmiyoruz   Sendikamız, kadına ve çocuğa karşı her türlü şiddet ve istismar ile bunlara neden olan bu karanlık zihniyete karşı mücadelesini yükselterek sürdürecektir. Bir kadın daha kaybetmemek için, yaşamdan, sağlıktan, özgürlükten ve meslekten bir kişi daha eksilmemek için, kadına yönelik her türlü şiddete karşı mücadelemizi sürdüreceğiz. Kadın düşmanlığında ortaklaşan, “yalnız yaşayan kadınları sahiplendirmekten” bahseden, çocuk istismarını meşrulaştıran ve ülkemizi ortaçağ karanlığına gömmeye çalışan bu gerici ve ataerkil zihniyeti, kadınlar eşitlik ve özgürlük mücadelesini yükselterek, dayanışma ve iradeyle değiştirecektir. İnsan haklarına ve onuruna yaraşır, şiddete karşı güvenli çalışma ortamlarını talep etmekten ve mücadele etmekten vazgeçmeyeceğiz."   ‘Şiddetin politik olduğunu söylemekten geri durmuyoruz’   Açıklamanın ardından söz alan TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı ise, “Söylenecek her şey söylendi. Biz yıllardır mücadele ediyoruz. Kadına yönelik şiddetin politik niteliğini söylemekten geri durmuyoruz. Sağlık ortamına da bu politikaların sonuçları yansıyor.  Pek çok meslektaşımızı bu eril şiddetin sonucunda yitirdik çünkü tekinsiz aile ortamların yaratılması kadar güvencesiz çalışma ortamların yaratılıyor olması da bu politik tercihlerin sonucudur. Biz mücadeleye devam edeceğiz” dedi.   Ailevi nedenler değil politik neden   SES Eş Genel Başkanı Gönül Adıbelli’de Alanya İlçe Sağlık Müdürlüğü’nün katliama gerekçe gösterdiği “ailevi mesele” sözünü hatırlatarak, “Bu doğru değil. Çünkü kaybettiğimiz sağlık emekçisi kadın arkadaşımızın sadece aile içinde bir birey olarak değerlendirilmemesi gerektiğini düşünüyoruz. Bugün yaşanan bu cinayetlerin ailevi nedenlerden değil, tamamıyla bu sistemin kadına bakış açısıyla ilgili olduğunu düşünüyoruz. Yine bu cinayetleri işleyenlerin, cezasızlık politikası sonucu işlendiğini düşünüyoruz. Yine sağlık ocağında mesai yaptığını öğrendik. Meslektaşlarımız kaybetmelerine rağmen yasını bile tutamadan çalışmak zorunda kalıyorlar çünkü performans dayatıyorlar. Bununla şu deniliyor; sizler insani bir duygu olan yasınızı tutmak yerine sizden beklenilenleri yapmak zorundasınız. Bu sistemde bizler bu mücadeleyi büyüterek ve sürdürerek katliamların durdurulmasının önüne geçebiliriz” ifadelerini kullandı.