‘Çözüm sokak mücadelesi ve örgütlülük!’ 2023-06-11 09:01:08     Rozerin Gültekin    İSTANBUL - AKP-MHP iktidarı ile HÜDA PAR ittifakı karşısında Yeşil Sol Parti’nin şu an en örgütlü, ilerici, demokratik ve direniş dinamiğini temsil ettiğini vurgulayan BMG bileşenlerinden Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük, “Seferberlik ruhu ile süreci ele almalıyız. Sokaklarda faşist saldırılara karşı net durmalıyız” sözleriyle tek çözümün örgütlü mücadele olduğunun altını çizdi.   Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimlerinin ardından AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ihlaller silsilesi ile bırakmadığı “koltuğa” yeniden oturdu. 21 yıllık iktidarlığa ve savaş yanlısı, kadın düşmanı politikalara “artık yeter” diyerek sandıklarda iradesini ortaya koyan halkları yok sayan AKP-MHP iktidarı, savaş ve talan politikalarını sürdürme amacıyla yeniden iktidara geldi. Üstelik iktidar, bu politikaları ırkçı, milliyetçi, militarist, Kürt düşmanı ve her defasında kadını hedef alan MHP ve HÜDA PAR ile birlikte yaptığı ittifakla katmerleştirmeyi amaçlıyor. Ancak tüm bu ittifaklar karşısında Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi (Yeşil Sol Parti) de halklar ve kadınlardan yana siyaset yürüttüğü siyaset ve mücadele ile ilerleyen süreçte de büyük bir umut olacağını şimdiden ortaya koydu. Tüm bu politikalar karşısında halklar ve kadınlar ile ortak mücadele yürüten Yeşil Sol Parti, Meclis’te ve her yerde mücadelesini sürdürmekte kararlı olduğunu ortaya koydu.   Seçim sonrası Tayyip Erdoğan’ın yeniden cumhurbaşkanı seçilmesi, HÜDA PAR’ın AKP’den milletvekili seçilerek Meclis’e girmesine ve askeri bir kabinenin oluşturulmasına dair ajansımıza konuşan Birleşik Mücadele Güçleri (BMG) bileşenlerinden Alınteri Temsilcisi Mürüvet Küçük, çözümün örgütlülükten geçtiğinin altını çizdi.   ‘Yeşil Sol Parti direniş dinamiğini temsil ediyor’   Türkiye’de hiçbir zaman demokratik bir seçim gerçekleşmediğini dile getiren Mürüvet, Kürt özgürlük hareketine yoğun saldırıların gerçekleştiği bu süreçte operasyonlarla devlet olanaklarının sonuna kadar kullanıldığını vurguladı. Bu kutuplaşmanın sandığa da yansıdığını söyleyen Mürüvet, “Erdoğan iktidarı uluslararası sermaye ve Türkiye burjuvazisi açısından sürtünmelerine rağmen miadını doldurmuş değil, kullanışlı bir aparat. Uluslararası düzeyde ABD ve Rusya dengesine oynayan ve savunduklarının tersine davransa da bu emperyalist güçler tarafından avantaj olarak görülüyor. Bunların yanında silah sanayisi, TOGG ve yayılmacı hayalleri kışkırtarak çalışma yürüttü. Bunlara karşı Yeşil Sol Parti şu an Türkiye’deki en örgütlü, ilerici, demokratik, direniş dinamiğini temsil ediyor” sözleriyle Yeşil Sol Parti’nin halklar için hala büyük bir umut olduğunu ifade etti.   Mücadelenin sandığa sığdırılma handikapı   Öte yandan mücadelenin sandığa sığdırılmasının yanlış bir değerlendirme olacağına dikkat çeken Mürüvet, temel sorunların başında gelen Kürt sorununun da seçimle çözülemeyeceğini belirtti. Yine Yeşil Sol Parti’nin tabanının seçim kitlesi olmadığını aktaran Mürüvet, “Dinamik, demokratik mücadele potansiyeli taşıyan, sokakta, yaşam alanlarında kendi iradesini koruyan ve tarihsel devamlılığı olan bir kitle. Bu kitlenin sandık odaklı bir yaklaşımla ele alınmasının sonuçlarını gördük” dedi.   HÜDA PAR ittifakıyla ne amaçlandı?   Seçimlerden sonra oluşan Meclis oluşumunu ise “tarihin en gerici bileşimi” olarak yorumlayan Mürüvet, “Kürt, kadın, emek düşmanlığı konusunda mesaj taşıyan bir tablo. Başkanlık sistemi olarak tanımlanan faşist rejim biçiminin devamlılığını ve derinleştirilmesini sağlayan bir bileşim Meclis’te ortaya çıktı. Kabine de bu konsepte uygun olarak oluşturuldu. HÜDA PAR’ın Meclis’e girmesi, oy hesaplarıyla sınırlı değildi. Kürt özgürlük hareketini geriletemediği için toplumu içeriden çökertmek adına onu stratejik bir seçim müttefiki haline getirdi. Buna karşı uyanık olmak gerekiyor. Taban örgütlülüklerini yeniden dirilterek yanıt vermek gerekiyor. Aynı zamanda kabine ve Meclis, kadın düşmanlığı ile öne çıkan bir niteliğe sahip” sözleriyle HÜDA PAR ile hedeflenen asıl “politikayı” ele aldı.   Sokak mücadelesini terk etmeme çağrısı   Son olarak yeni bir sokak dili geliştirilmesi ve örgütlülüğün büyümesi gerektiğinin altını çizen Mürüvet, “Halklar emek ve demokrasi mücadelesini iç içe geçirerek mücadele etmeli. Demokrasi mücadelesi yürütenler Kürt sorununa sırtını dönerse, orada demokrasi mücadelesinden bahsedemeyiz. Faşizme karşı mücadelenin bütün demokratik sorunları kapsayacak eksende tanımlanması gerekiyor. Aynı zamanda faşist saldırganlık emeğe dönük despotça bir saldırganlığı kapsıyor. Seferberlik ruhu ile süreci ele almalıyız” yorumunu yaptı. Tüm halkların sokak mücadelesini terk etmemesi çağrısında bulunan Mürüvet, “Sokaklarda faşist saldırılara karşı net durmalıyız. Her geri adım daha fazla, daha büyük saldırı olarak bize dönecektir. Taban örgütlülüğü yaygınlaştırılmalı. Antifaşist mücadelenin daha belirgin bir ihtiyaca dönüşeceği bir döneme giriyoruz” vurgusunu yaptı.