Uluslararası kurumlara Özgür Basın için çağrı 2023-05-15 09:01:33     Şehriban Aslan   AMED - Kürt gazetecilere dönük baskıya tepki gösteren kadınlar, “Kürt gazetecilerin tepelerine Demokles’in kılıcı gibi yerleştirilen iddianameler, örgüt suçlamaları gibi meseleler var” derken, uluslararası kurumlara dayanışma çağrısında bulundu.     Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından başlatılan soruşturma kapsamında 8 Haziran 2022 tarihinde gözaltına alınan 20’si gazeteci 22 kişiden gazeteciler JINNEWS Yazı İşleri Müdürü Safiye Alağaş, Dicle Fırat Gazeteciler Derneği (DFG) Eşbaşkanı Serdar Altan’ın da aralarında bulunduğu 16 gazeteci, 16 Haziran’da “örgüt üyesi olmak” iddiası ile tutuklanmıştı.   Birkaç ay sonra da Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında 29 Ekim 2022 tarihinde Mezopotamya Ajansı (MA) Yazı İşleri Müdürü Diren Yurtsever’in, JINNEWS ve MA muhabirlerinin de aralarında olduğu 10 gazeteci tutuklandı.   Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından açık tanık Ümit Akbıyık'ın ifadeleri üzerinden başlatılan soruşturma kapsamında 25 Nisan’da Amed merkezli 21 ilde yapılan operasyonlarda gözaltına alınan 191 kişiden 52'si tutuklandı, 139 kişi ise serbest bırakıldı. Tutuklananlar arasında muhabirimiz Beritan Canözer, MA editörü Abdurrahman Gök ile gazeteciler Mehmet Şah Oruç, Remzi Akkaya ve Mikail Barut da vardı.   Bu tutuklamaların üzerinden gün dahi geçmeden yeniden Ankara merkezli soruşturma ile gözaltına alınanlar arasında bulunan DFG Eşbaşkanı Dicle Müftüoğlu ile MA Editörü Sedat Yılmaz da tam da 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü’nde tutuklandı.   Sadece 11 ayda 34 gazeteci tutuklanırken, 29 Ekim 2022’den bu yana tutsak olan gazetecilerin ilk duruşması 16 Mayıs’ta Ankara’da görülecek. Amed’de tutuklu olan ajansımız Yazı İşleri Müdürü Safiye Alağaş’ın ilk duruşması 15 Haziran’da, diğer 15 gazetecinin de 11 Temmuz’da Amed’de görülecek.   Gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalara ilişkin siyasi parti ve sivil toplum örgütlerinde yer alan kadınlarla konuştuk.   ‘Kürt gazetecilere dokunmamaya çalışırlar’   Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) oluşturduğu listede Türkiye’nin basın özgürlüğünde Rusya’nın da altına düştüğüne dikkat çeken Yeşiller ve Sol Gelecek Partisi Amed Milletvekili Adayı Ceylan Akça, “Rusya’dan kötüsü olmaz denilir fakat Türkiye şu an Rusya’nın altında ve Türkiye için bundan daha büyük bir utanç olamaz. İkinci olarak Türkiye’de tutuklu olan gazetecilerin kimliğine baktığınız zaman bunlar zaten Kürt kimlikli gazeteciler. Türkiye’de AKP’nin özellikle 2011-2012 ile ayyuka çıkan medya üzerinde bir saldırısı var. Ne yapmaya çalışıyor? Bir kendi sesine dönüştürmeye çalışıyor. Tek tip bir medya oluşturmak, medyanın bütünüyle kontrolünde olduğu bir şey oluşturuyor” dedi.   ‘Malzemelere el konularak da yıpratılmaya çalışılıyor basın’   Kürt gazetecilerin, tek sesli medya anlayışına biat etmediğine işaret eden Ceylan, gerçekleştirilen gözaltı ve tutuklama operasyonlarının da bu nedenle yapıldığını dile getirdi. Ceylan, “Uluslararası kurumlarla konuştuğumuz zaman hep övgülerini iletiyorlar. Diyorlar ki ‘Kürt gazetecilerde bu kadar medya organı kapatıldı, bu kadar kişi tutuklandı, bu kadar gazete kapatıldı. Her şeylerine el konuldu ama hala devam ediyorlar.’ Aslında bu güçlü bir duruştur ama biraz da yıpratıcıdır. Kameralarını, telefonlarını, bilgisayarını kısacası her şeyi sıfırdan almak zorundalar. Tekrar tekrar almak bir birikimin oluşmasının önüne geçebiliyor. Devletin hedeflediği şey de budur işte. Aslında burayı teşhir etmemiz gerekiyor. Yani Kürt gazetecilerin çalışma alanlarının nasıl daraltıldığını, sadece tutuklamalarla değil ama onların çalışabileceği aygıtlara, sürekli el konulmasıyla da nasıl engellendiğini ortaya koymamız gerekiyor” ifadelerini kullandı.   ‘Kürt gazeteciler gündemleştirilmeli’   Ceylan, uluslararası kurumlara çağrıda bulunurken, şöyle konuştu: “Kürt gazetecilerin işlerini yapabilmeleri adına gerekli zemini oluşturmalılar. Üstlerine ne düşüyorsa yapmaları, nerede eksik kalıyorsa eksikliklerini tamamlamak için ellerini taşın altına koymalarını bekliyorum. Uluslararası alanda daha çok ses çıkarmalarını bekliyorum. Kürt gazetecilerin yargılamalarını daha kalabalık bir şekilde takip etmeleri gerekir. Çünkü Kürt gazetecilerin tepelerine Demokles’in kılıcı gibi yerleştirilen iddianameler, örgüt suçlamaları gibi meseleler var. Bunları daha sık gündemleştirmeleri ve daha görünür yapmaları gerekir.”   ‘Keyfi ve hukuk dışı uygulamalar’   2016 yılında yapılan darbe girişimiyle beraber iktidarın, tüm muhalif kesimleri baskılamaya çalıştığını söyleyen Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen) Amed 1 Nolu Şube Eşbaşkanı Emine Akşahin, iktidarın kendi zihniyetiyle yürütmeye çalıştığı bir sürece girildiğini belirtti. Emine, “Rutin olarak gözaltına alınma, ihraç edilme gibi durumlarla karşı karşıya kaldık ve bu süre içerisinde de maalesef hem keyfi hem de hukuk dışı uygulamalar aldı başını gitti. Ayrıca biz seçim öncesi yine iktidarın muhalif toplumsal kesimi baskı altına almaya, onları susturmaya, onlara bir kaygı havası yaratmak amacıyla bu bölgede hak örgütlerine geniş kapsamlı bir operasyon düzenlediğini biliyoruz. Aslında herkes gidip sabah kendisi hakkında bir soruşturma varsa ifade vermeye de müsait durumda kişiler. Ancak ev baskınları, kurum baskınları gibi durumlarla medyada yaratılan algıyla ‘terör’ baskını yapılmış bir hava gibi gösterilmek istendi” dedi.   ‘Gazeteciler halkın gözü kulağı’   Gazetecilere dönük yapılan baskı, gözaltı ve tutuklamalara dikkat çeken Emine, “Bu seçim arifesinde, yapılan baskınların seçim güvenliğine; seçim günü her yerde haber yapan ve halkın sesi, sandığın sesi olan kesim. Onların gözaltına alınması bizde seçimin güvenliğine gölge düşürüldüğü düşüncesini uyandırdı. Bu yönlü yapılan gözaltı, özgür basının susturulmasına, halkın haber alma özgürlüğünün alınmasına karşı çıktık ve çıkacağız da… Basın açıklamalarında bulunduk. Tüm kesimlerin karşı çıkması gerektiği, iktidara cevap olması noktasında çağrılarda bulunduk. Umarız önümüzdeki süreçte seçimle beraber inanıyoruz tüm halkımız iktidarın bu baskılarına, kendi zihniyeti dışında hiç kimseyi kabul etmeyen tekçi politikalarına karşı cevap olacaktır. Bununla birlikte tüm kesimlerin demokrasiyi ve barışı getireceğine inanıyorum” şeklinde konuştu.   ‘Gazetecilerin kalemini yerde bırakmayız’   Son olarak konuşan Barış Annesi Afife Kartal da özgür basının başta Kürt halkının ve mazlumların sesini duyurduğunu ifade etti. Afife, özgür basın emekçilerinin doğruları duyurmasından kaynaklı tutuklandığına değinerek, şu ifadeleri kullandı: “Gazeteciler tacizi, tecavüzü, baskıyı, işkenceyi ve suçlarını duyurduğu için tutuklanıyor. Tutuklayınca da geri adım atacaklarını sanıyor. Ne kadar tutuklarlarsa tutuklasınlar daha da güçleniyorlar. Daha önce de dedik şimdi de diyoruz; tek bir kişi bile kalsa bizler elimize kamera, kalem, kâğıt alıp sokak sokak gezeriz. Haber yaparız. Bu haksızlığı asla kabul etmiyoruz. Sadece bana bile kalsa asla o kalemlerinin, kameralarının yerde kalmasına izin vermem. Ben olmasam başka anne, o olmasa çocuklarımız, onlar olmasa başka tanıdıklarımız yapar. Artık AKP ve MHP’den bıktık. Yeter diyoruz.”