Mor Dayanışma’dan seçim şartnamesi 2023-04-12 12:55:29     İZMİR - Seçim şartnamesini açıklayan Mor Dayanışma, Cumhur İttifakı’nın kadınlara savaş açtığını Millet İttifakı’nın ise iktidar politikalarını devam ettireceğini vurgulayarak savaş ve operasyonların durdurulması, Kadın Bakanlığı kurulması dahil bir çok şartı ortaya koydu.     Mor Dayanışma İzmir, Serüven Kültür Merkezi’nde seçime ilişkin şartnamesini basın toplantısı ile duyurdu. Basın metnini Mor Dayanışma adına Didar Gül okudu. Şartnamede bütün savaşların durdurulması, savaşa değil kadınlara bütçe ayırılması, Kadın Bakanlığı kurulması, kürtaj hakkının devlet güvencesine alınması gibi talepler öne çıkarken, Cumhur İttifakı’nın kadınlara savaş açtığı, Millet İttifakı’nın ise iktidar politikalarının devamını vadettiğine yer verildi.   ‘Hedefe demokratik toplumsal güçlerle ulaşılacak’   Depremin erkek egemenliğinin tüm eşitsizliklerini açığa çıkardığını, kadınların ve çocukların şiddet ve istismara açık halde bırakıldığını belirten Didar, kültürel ve tarihsel zenginliklerin korunduğu, sağlık, eğitim, barınma ve güvenli yaşama alanlarının kurulması gerektiğini dile getirdi. Didar, “Hedeflerimize ulaşmada kadın mücadelesinin, işçi sınıfı hareketiyle, diğer antikapitalist alanlarla ve halkçı-demokratik toplumsal güçlerle ‘Demokratik Cumhuriyet’ hedefiyle kuracağı ittifakın kazanımları belirleyici olacaktır” dedi.   İktidarın politikalarının kadınlara karşı açılmış bir savaş ilanı olduğunu, iktidar koalisyonunun erkek şiddetinin önünü sistematik olarak açtığını dile getiren Didar, hedef ve tespitlerini şu şekilde sıraladı:   “*Şiddet, taciz ve tecavüz faili erkeklerin yargı kararları ve iktidar politikaları ile destekleniyor.   *Kadın cinayetlerini ve erkek şiddetini önleme merkezleri acilen açılmalıdır: Kadınlara yönelik fiziksel, psikolojik, cinsel, ekonomik her türlü şiddeti önlemek için etkin merkezler açılmalı ve bu merkezlerin kuruluş ve işleyişine kadın örgütleri, STK’lar dâhil edilmelidir. Bu merkezlerin nerede ve nasıl açılacağı şeffaf bir şekilde yürütülmelidir. Karar mekanizmalarında kimlerin olacağı demokratik yöntemlerle belirlenmeli. Kadın cinayetleri faillerinin cezalandırılması etkin olarak uygulanmalıdır.    *İstanbul Sözleşmesi’nden çekilen ve 6284 sayılı yasayı hedef haline getirenler, en gerici ve kadın düşmanlarının bir araya getirdiği HÜDAPAR’ın dahil olması ile Cumhur İttifakı daha da açık şekilde kadın düşmanı koalisyonudur.    *İstanbul Sözleşmesi’nden çekilme gerekçesi olarak bile LGBTİ+’ları koruyan maddelerin varlığı öne sürülmesi, nefret cinayetlerinin devlet eliyle desteklendiğinin açık bir göstergesidir. Nefret söylemlerini, yaratmaya çalıştıkları faşist şiddetin meşruiyet aracı olarak da kullanmaya devam ediyorlar. İstanbul Sözleşmesi tekrar imzalanıp etkin şekilde uygulanmalıdır.    *Kadınların nafaka hakkı ellerinden alınarak ev içinde verdikleri karşılıksız emek yok sayılıyor, açlık ve yoksulluk tehdidiyle istemedikleri evliliklere mahkûm edilmek isteniyor. Nafaka hakkı korunmalıdır. Aynı zamanda kadınların şiddetin döngüsü içinden çıkmaları için nakdi desteklerle desteklenmelidir.   *Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı içinde birim olan Kadın Hizmetleri bu bakanlıktan ayrılarak ayrı bir Kadın Başkanlığı kurulmalı. Bu bakanlığın tüm hizmet ve işleyişi kurulacak kadın örgütleri, feministler ve STK’lardan oluşan çalışma meclislerince belirlenmeli ve denetlenmelidir.     *Belediye kanununda nüfusu 100 bini geçen belediyelerin kadın sığınağı açma zorunluluğu uygulanmalı. Aynı zamanda Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’na bağlı kurum sayıları arttırılmalı.   *Milyonlarca kadın uzun saatler boyunca, çok ucuza ve hiçbir sosyal hakka sahip olmadan kayıt dışı çalışmaya zorlanıyor. İLO 190 sayılı İş Yaşamında Şiddet ve Tacizin Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi acilen onaylanıp uygulanmalıdır.    *Kadınların yaşadığı temel sağlık sorunlarına dair ilaçlar, tedavi hizmetleri ve önleyici hizmetler içinde olan taramalar ve testler, Aile Sağlığı Merkezleri’nde karşılanmalı. Bu merkezlerin teknik, personel ve teknolojik iyileştirilmeleri düzenli yapılmalıdır.   *Kadınların ücretli doğum ve süt izni etkin uygulanmalı ve erkeklere babalık izni sağlanmalıdır. Koruyucu ve önleyici temel sağlık hizmetleri erişilebilir olmalı ve doğum kontrol yöntemleri ücretsiz ve yaygın hale getirilmeli, temel ihtiyaç olan regl ürünleri ücretsiz erişilebilir, nitelikli ve ücretsiz olmalıdır.    *Başta HPV aşısının ücretsiz biçimde yaygınlaştırılması olmak üzere koruyucu-önleyici sağlık hizmetleri erişilebilir olmalıdır. Fiili yasaklı olan kürtaj hakkı yeniden sağlanmalıdır.   *Bakım evleri, kreşler devlet tarafından açılmalı anayasal güvence altına alınmalıdır.    *Güvenceli iş imkânı sağlanmalı ve çocuklu olanların kreş talebinin karşılanması anayasal güvence kazanmalıdır.    *Bütçe, savaşa, gericiliğe, servet zenginlerine değil, halk için bir bütçe planlamasıyla hayata geçirilmeli. Kadınlar için bütçe ayrılmalıdır.    *Temel ihtiyaçlardan alınan dolaylı vergiler kaldırılmalı ve servete vergi yaptırımı getirilmelidir. Yaratılan kadın düşmanlığı diğer faşist dayatmalarla birleşerek göçmen, Kürt, gayrimüslim ve Alevi kadınlara yönelik erkek şiddetinin özel olarak artmasına ve suçluların yargı tarafından görmezden gelinmesine sebep oluyor.    *Mülteci/göçmen/kaçak göçmen ayrımlarıyla statüye bağlı olmaktan çıkarılmalıdır. Göçmen insan haklarından faydalanmak, mülteci/göçmen/kaçak göçmen ayrımlarıyla statüye bağlı olmaktan çıkarılmalı, eşit olarak herkese sağlanmalıdır. Mültecilerin pazarlık aracı haline getirilmesine acilen son verilmelidir.   *Bütün savaş ve operasyonlar durdurulmalıdır.    *Eğitimde, toplumsal cinsiyet eşitliği dersleri ilkokuldan üniversiteye kadar her kademede okutulmalı; toplumsal cinsiyet eşitliği dersi zorunlu hale getirilmeli, müfredat ve tüm eğitim politikaları toplumsal cinsiyet eşitliğini esas alarak yeniden düzenlenmelidir. Kadınlara toplumsal ve siyasal yaşamda pozitif ayrıcalıklar sağlanmalıdır.    *Yaşamak için öz savunma haktır, yargılanamaz: Özsavunma, erkek şiddetine karşı kadınların kendilerini koruma hakkıdır. Kadınların yaşamak için yaptığı her türlü savunma, bir meşru müdafaa olarak görülmeli ve cezasız kalmalıdır.    *Erkek egemen, halkçı ve özgürlükçü olmayan çürümüş despotik “laiklik” anlayışına karşı, halkçı, demokratik, cinsiyetsiz bir laiklik anayasal güvence altına alınmalıdır.”   ‘Millet İttifakı aynı düzeni sürdürmek demek’   Millet İttifakı’nın “güçlendirilmiş parlamenter sistemi” savunduğu bir deklarasyon yayınladığını hatırlatan Didar, deklarasyonda İstanbul Sözleşmesi’ne dönüş ve 6284 sayılı yasanın uygulanmasına dönük talebin de bulunmadığını dile getirdi. Millet İttifakı partilerden ikisinin öncesinde kadın düşmanı politikaların imzacısı olan iktidarın parçası olduğunu belirten Didar, “Bu partilerin Erdoğan’ın inşa ettiği düzeni restore ederek sürdürmekten başka bir şey yapamayacakları açıkça görülüyor.  Muhafazakâr aile içinde erkeklere koşulsuz itaat eden ve çocuk doğuran kadınların makbul sayıldığı, diğer kadınların evde ve kamusal alanda erkek şiddetiyle sindirilmeye çalışıldığı bir toplum yaratılıyor” şeklinde konuştu.   ‘Kadın hareketlerinin ortaklaştıran feminist bir politika’   Üretilen tüm eşitsizliklerin karşısında eşit ve insana yaraşır paylaşım alanlarını kuracaklarını dile getiren Didar, “Kadın hareketinin, farklı nüansları ortaklaştıran feminist bir politikayla, ulaştığı güce ve sokaklarda yakaladığı meşruiyete dayanarak oluşturduğu etki alanı üzerinden siyasal bir güce de dönüşmesi gerekiyor. Bu güç, kadın hareketinin kendi güncel gündemini ve şimdi-hemen gerçekleşmesini talep ettiği acil ihtiyaçlarının şimdi-hemen gerçekleşmesini hedefler” şeklinde belirtti.   Didar, son olarak tüm kadınları AKP-MHP faşizmine karşı mücadele etmeye çağırdı.