‘Kadın iradesinin zulmü yok edecek tek güç olduğunun farkındalar’ 2023-03-11 09:06:34     Melek Avcı   ANKARA - İran’da yaşanan kimyasal gaz saldırılarına ilişkin konuşan Tîrêjên rojê, “Bu yöneticilerin tek amacı bu toprakların özellikle kadınlarını katlederek ve feda ederek iktidarını sürdürmektir çünkü onlar, kadın iradesinin bu zulmün ve dini bilgisizliğinin kökünü yok edebilecek tek güç olduğunun farkındalar”  dedi.   İran’da katledilen Jîna Emînî şahsında Rojhilat ve İran genelinde “Jin jiyan azadî” felsefesiyle kadınlar öncülüğünde başlayan direniş sürüyor. Bu direnişe neredeyse tüm halk katılırken, öğrenciler de okullarında bu eylemlere destek veriyor. Kimi sınıfta saçlarını gösterirken kimi de yazı tahtalarına devrimin sloganını yazıyor. İran hükümeti bu direnişin önünü alamayarak, işkence, katliam, idam ve şimdi ise kimyasal gaz kullanımına başvurdu.  İran ve Rojhilat’ta 30 Kasım'dan bu yana özellikle kız çocukların eğitim gördüğü okullarda kimyasal gazlar kullanıldı. Hükümetin 35 kentte kullandığı kimyasal gazlardan birçok öğrenci zehirlendi.   50 okulda saldırı   En az 50 okulda kız çocuklara yönelik kimyasal gaz saldırısında bulunuldu. Direnişi kırmak ve öğrencileri okullardan uzaklaştırmak için yapılan bu saldırılarda şu ana dek 4 öğrenci yaşamını yitirdi.   Öğrenciler saldırılara karşı alanlarda   Direnişin kırılmadığı ülkede öğrenciler saldırılara karşı alanlara çıktı. Birçok noktada bir araya gelen kadınlara erkekler de destek verdi. Rojhilat’taki Senendec kentinde, birçok kişi Eğitim Bakanlığı önünde bir araya gelerek kız çocuklara yönelik kimyasal saldırıları protesto etmiş ve bakanlığın önünde isyanın sembolü “Jin jiyan azadî” sloganı yankılanmıştı.   İran’daki bu saldırıları ve süren protestoları değerlendiren ve güvenlik gerekçesiyle adını veremediğimiz  aktarımlarda bulundu.    “Protestoların,  özgürlük, yaşam ve kadın devrimi talebiyle başlamasından bu yana yaklaşık 6 aydır, İran İslam hükümetinin güç, tehdit, hapis, işkence, idam, yaşam ve mali tehditlere başvurduğunu söyleyebilirim.”   * İran'da birçok öğrenci gazla zehirlendi ve bunun kadın öğrencileri okuldan uzak tutmak için yapıldığı söyleniyor. Bunun nedeni ve arka planı nedir?   Aslında, göstericileri dağıtmak ve onlara zarar vermek amacıyla saldırmak için gaz kullanımı, İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetleri tarafından İran'ın batısındaki Kürt şehirlerinde, İlam, Kermanşah, Azerbaycan ve Kürdistan'da 1920'lerin başından beri halk gösterilerinde kullanılıyordu.  İran’da ‘ahlak’ polisleri tarafından katledilen Kürt kadın Jîna ile birlikte yeni eylemler başladı. İran İslam Cumhuriyeti polisinin insanlık dışı davranışları saldırıdan sonraki günlerde İran'ın tüm şehirlerine yayıldı ve daha da yoğunlaştı. Bu protestoların nedeni, sorunları araştırıp ele almak, ajanlarını ve faillerini ortaya çıkarmak, hesap sormak ve cezalandırmak yerine, her zamanki gibi inkar etmeye ve saklamaya başlayan İslami rejimin art arda işlediği suçlardan yaygın bir hoşnutsuzluğun ilanıydı.   Çoğunlukla kadınlar ve erkekler, gençler ve lise öğrencilerinden oluşan protestoculara acımasız ve insanlık dışı bir şekilde davrandılar ve savaş mermileri, av mermileri atarak çok sayıda kişiyi öldürdüler ve barışçıl protestolarına mutlak şiddetle karşılık verdiler. Hatta gençleri ve genç kızları kaçırıp hapishanede vahşice işkence ederek ağır cinsel saldırılara maruz bıraktılar ve defalarca cinsel tacizde bulundular. Şehirlerin muhafızları ve kuşatmacıları, savunmasız ve sivil halka askeri silahlar ve ağır 45 ve 50 mm mermilerle saldırdı ve ateş açtı. Hatta zehirli ve sinir sistemini etkileyen kimyasal gazlar kullanmaya başladılar. Protestoların, özgürlük, yaşam ve kadın devrimi talebiyle başlamasından bu yana yaklaşık 6 aydır, İran İslam hükümetinin güç, tehdit, hapis, işkence, idam, yaşam ve mali tehditlere başvurduğunu söyleyebilirim. Uluslararası yaptırımlar, nükleer meseleler ve politikalar nedeniyle halkın üzerinde ağır bir ekonomik baskı söz konusu.   “İslam Cumhuriyeti'nin özel kuvvetlerinin bu dinci ve gerici intikama bu şehirde başladı ve giderek İran'ın diğer şehirlerine yayıldığı ortaya çıktı. Şimdiye kadar Kum'daki (Qom) yaklaşık 35 kız okulu biyolojik ve kimyasal saldırılara maruz kaldı.”   * Okullardaki bu kimyasal gaz saldırıları nasıl başladı?   Çoğunlukla kız öğrencilerin okullarına yönelik kimyasal saldırıların, İran İslami hükümetinin entelektüel-kültürel üssü olan ve İran'daki en büyük Şii dini okulunun bulunduğu aşırı muhafazakar Kum'da (Qom) başladığı söylenebilir. Burası genellikle çok dindar bir şehir olarak bilinir, ancak bu devrim sırasında, bu şehrin insanları özellikle de kadınları ve kızları, diğer İran halkıyla birlikte, aşırılık yanlısı dini yasalara, dincilerin, bireylerin ve dini hükümetin hayatlarının en özel ve kişisel işlerine müdahalesine karşı protesto çığlığı attı.  Mollaların sarıklarını eylem hareketi olarak çiğnediler ve tabi ki bu dinci hükümetin hoşuna gitmedi. İslam Cumhuriyeti'nin özel kuvvetlerinin bu dinci ve gerici intikamı bu şehirde başladı ve giderek İran'ın diğer şehirlerine yayıldığı ortaya çıktı. Şimdiye kadar Kum'daki yaklaşık 35 kız okulu biyolojik ve kimyasal saldırılara maruz kaldı. Hükümet tüm bunları kullanarak halkın sesini silahlarla kontrol etmeyi uzun süre başardı. Şimdi İran'daki halka benzeri görülmemiş bir şekilde destek veren ve insanlık dışı İslamcı hükümeti devirerek özgürlük ve demokrasiye kavuşmak ve İran ülkesinde şeriat dışında demokratik bir hükümet kurmak isteyen milyonlar var. İran ise tehdit ve halkı sindirmek için yine kimyasal savaş gazlarını kullanıyor ve hatta batılı hükümetlere kendi suç rejimlerini desteklemeleri ve üzerindeki ambargoları azaltmaları için baskı yapıyor.   “Bu saldırıların hedefinin ağırlıklı olarak genç kadınların okulları olmasının nedeni asıl amaçlarının bu grup içinde yaygın bir terör yaratmak olması olabilir, çünkü rahatlıkla söylenebilir ki ‘Jin jiyan azadî’ adlıyla gelişen bu kadın devrimine katılan ve devam ettiren en büyük grup kadınlar ve kız çocuklarıdır.”   * Bu saldırılar ile özellikle kadınların hedeflenmesi hakkında ne düşünüyorsunuz?     Bu saldırıların hedefinin ağırlıklı olarak genç kadınların okulları ve genç öğrenciler olmasının nedeni asıl amaçlarının bu grup içinde yaygın bir terör yaratmak olması olabilir. Çünkü rahatlıkla söylenebilir ki "Jin jiyan azadî" adlıyla gelişen bu kadın devrimine katılan ve devam ettiren en büyük grup kadınlar ve kız çocuklarıdır. ‘Z’ kuşağı olarak bilinen bu yeni kuşağın büyük bir kısmı, geçtiğimiz aylardaki protestolarda gördüğümüz gibi, katliamların, cezaevinde tecavüzün, işkencenin, kaçırılmanın, saygısızlığın kurbanı oldu. Şimdi, ikinci evleri olan okullarının mahremiyetine yönelik büyük bir saldırıyla karşı karşıyalar. Bu protestolara destek vermeleri halinde bu zihniyeti onlara empoze etmek için yeni nesle ve bu gruba yönelik tehdit, saldırganlık ve sindirme kapsamını genişletecek gibiler. Protestoları ve devrimi sürdürürlerse veya desteklerlerse, özgür yaşam ve eğitim haklarının da ellerinden almakla tehdit ediliyorlar. Öte yandan, bu kimyasal saldırılar, IRGC'nin zehirli ve tehlikeli kimyasalları daha düşük dozlarda test etmeye ve özellikle şehirdeki protestoları kontrol etmeye yönelik askeri bir projesi olabilir veya gelecekte üretimini yapacakları yeni silahlarda kullanmak için. Bu silahları,  Rusya gibi müttefiklerinin veya Yemen'deki Husiler, Irak'ın Halk Seferberlik Güçleri (Haşdi Şabi) ve hatta Filistin ve Lübnan'daki Hamas ve Hizbullah gibi bölgedeki vekil terörist gruplarının emrine vermek istiyorlar. Öte yandan, bu eylemin, devrim tehdidini fark eden ve hayatını, servetini ve mevcut durumunu korumak için İran'ı yöneten İslami sisteme karşı çıkan silahlı kuvvetlerin bir fraksiyonunun işbirliğine uygun olması ihtimali de var. Bir önceki monarşideki eski Pehlevi prensi ile iktidar, şimdi yurtdışında bu sistemin muhalefeti olarak İran'la işbirliği yaptı. Bu halk devrimini, hükümeti mollalardan alma ve İran'da köhne monarşi sistemini yeniden kurmak için devrim hareketini kötüye kullanma fikirleri de söz konusu.   “Bu yöneticilerin tek amacı, sadece bu hükümetin gücünü ve bekasını sürdürmek, hatta bu toprakların özellikle kadınlarını katlederek ve feda ederek iktidarını sürdürmektir çünkü onlar, kadın iradesinin bu zulmün ve dini bilgisizliğinin kökünü yok edebilecek tek güç olduğunun farkındalar.”    * İran İslam hükümeti kimyasal gaz kullanarak neyi amaçlıyor?   Birincisi, yeni nesli, özellikle genç kızları ve kadınları tehdit etme ve sindirme niyetleri var. Çünkü bildiğiniz gibi İran'daki yönetim sistemi, aşırı muhafazakar ve ılımlı reformist iki fraksiyondan oluşuyor ve bu şu anda iktidarda olan ikili eğilimleri olan dini ve ideolojik bir sistemdir. Hükümet, geleneksel olarak gerici, anti-feminist ataerkil bir sistemin yönetiminden yana olan aşırı muhafazakar ve radikal hizbin elindedir. Bu nedenle, kadının yerinin evde, ev temizliği ve çocuk yetiştirmek olduğuna dair bu gerici Talibanist düşünceyi desteklerler! Son zamanlarda Afganistan'la benzer olaylara tanık olmamız, yönetici sınıfın bu konuya gerektiği gibi tepki vermemesi ve hatta bundan gizli gizli memnun olması şaşırtıcı değil. İkincisi ise dost hükümet ve ortağı Putin'in Rusya'sının işbirliğiyle İran İslam Cumhuriyeti silahlı kuvvetleri tarafından yeni kimyasal silahların üretimi ve daha yaygın kullanımı için biyolojik testler yapılıyor olması.  Son olarak ise İran'ın eski prensinin bir grup hayranının,  "Jin jiyan azadî" devrimini suistimal etmek ve 1978'de devrilen emperyal hükümeti kurmak için işbirliği yapma olasılığı. Faşist düşünceye sahipler ve ne pahasına olursa olsun İran'ın dini sistemini protesto edenleri yok etmeye niyetliler. Bu yöneticilerin tek amacı, sadece bu hükümetin gücünü ve bekasını sürdürmek, hatta bu toprakların tüm çocuklarını, özellikle kız çocuklarını ve kadınları katlederek ve feda ederek iktidarını sürdürmektir. Çünkü onlar, kadın iradesinin bu zulmün ve dini bilgisizliğinin kökünü yok edebilecek tek güç olduğunun farkındalar.    “Hükümetin bu terörist saldırıları henüz netleşmedi. Fakat halk olarak taleplerimizde ısrarcıyız.”   * 900'e yakın öğrencinin zehirlendiği söyleniyor. Bu sayı doğru mu yoksa daha fazlası var mı?   Aslında İran'da saldırıya uğrayan şehirlerin sayısı yaklaşık 250 şehir ve bazı köyler ve bu saldırılarda yaralananların sayısı 5 binden fazla ama ne yazık ki saldırılar devam ederek yayılıyor ve zehirlenmelerle ilgili de kesin bir rakam yok. Hükümetin bu terörist saldırıları henüz netleşmedi. Fakat halk olarak taleplerimizde ısrarcıyız. Son aylarda halkın sokaklarda yaptığı gösteriler ve protestolarda öne çıkan talepler; özgürlük, kıyafet özgürlüğü, hükümetin insanların hayatlarına ve özel işlerine karışmaması, barışçıl toplantı-gösteri hakkı protestolar sırasında polis ve silahlı kuvvetlerin şiddet ve saldırıların yasaklanmasıdır.  İran hükümeti bu eylemleri durduramaz, telafi edemez ama bu devrim ve protestolar sırasında birçok masum gençten zorla itiraflar alınarak ve adil olmayan yargılamalar yapılarak bu süreçte idam edildiğini gördük.   “Tehditlere, saldırılara ve hakaretlere o kadar yiğit bir şekilde karşı çıktılar ki, İran rejiminin çeteleri onlarla yüz yüze gelmeye cesaret edemedi ve tehditle de buna engel olamadıkları için okullarına kimyasal bombalar attı.”   Devrimin başlangıcından bu yana cesur kadınlar, zorunlu başörtüsü, ataerkilliğin ve toplumun aşırı dindarlığının bir sembolü olarak başörtülerini çıkarıp ateşe verdi. Polis ve ordu güçleri onlara karşı en çok baskı, şiddet ve gaz kullandı. Ghazaleh Chalavi, Nika Shakermi, Mahsa Mogoui, Hadith Najafi, Sarina Ismailzadeh ve Hannah Kia. Diğerleri gibi Jina Amini'den sonra devrimin ve direnişin sembolleri haline geldi. Tehditlere, saldırılara ve hakaretlere o kadar yiğit bir şekilde karşı çıktılar ki, İran rejiminin çeteleri onlarla yüz yüze gelmeye cesaret edemedi ve tehditle de buna engel olamadıkları için okullarına kimyasal bombalar atarak, tecavüz ve cinsel saldırı ile korkutmak niyetindeler. Onları korkutmak ve sokaklara, okullara gitmelerine, "Zen,  Zendegi, Azadi" devrimini sürdürmelerine engel olmak istiyorlar.   “Halkları, totaliter dini sistemin terk edilmesini ve yaşam haklarına saygıyı garanti eden farklı milletlerden ve dinlerden bu topraklarda yaşayan tüm insanlar ile çoğulcu demokratik bir hükümetin kurulmasını istiyor.”   * İran halklarının talebi nedir?   Aslında İran halklarının beklentileri; eşit yaşama hakkı, ifade özgürlüğü hakkı, din özgürlüğü ve laik bir hükümet sistemine sahip olma. Yayılmacı politikalar sonucu sürekli siyasi-ekonomik gerilimler ve sorunlar yaratmadan verimli bir hükümete ve müreffeh bir ülkeye sahip olma hakkıdır. Yine ulusal, dilsel ve kültürel çoğulculuğa saygı ve anadilde eğitim hakkı ile Evrensel İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan ve hiçbiri dini hükümet ve diktatörlüğün gölgesinde gerçekleştirilmemiş olan tüm insan haklarına saygı yer alıyor. Bu nedenle İran halkları, önceki devrimin deneyiminden ve 43 yıllık verimsiz dini yönetimin neler yaptığını ve tarihi geçmişini çok iyi deneyimledi, bu totaliter dini sistemin terk edilmesini ve yaşam haklarına saygıyı garanti eden farklı milletlerden ve dinlerden bu topraklarda yaşayan tüm insanlar ile çoğulcu demokratik bir hükümetin kurulmasını istiyor.