17’nci Kürt Konferansı: Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü asli görevimiz 2023-03-08 21:35:28   HABER MERKEZİ - Avrupa Parlamentosu’nda düzenlenen 17’nci Uluslararası Kürt Konferansı’nda Türkiye’deki durum, Kürtlerin mücadelesi, Ortadoğu’daki sorunlar ve Avrupa’nın yaklaşımı tartışıldı.    Avrupa Parlamentosu’nda 17’nci Uluslararası Kürt Konferansı düzenlendi. Avrupa Birliği-Türkiye Yurttaş Komisyonu (EUTCC) tarafından her yıl düzenlenen konferansın hamiliğini Başpiskopos ve Nobel Barış Ödüllü Desmond Tutu, İnsan Hakları Avukatı ve Nobel Barış Ödüllü Şirin Ebadi, Avrupa Konseyi İyi Niyet Elçisi ve İnsan Hakları Savunucusu Bianca Jagger, dünyaca ünlü Dilbilimci Noam Chomsky ve AP Sakharov Düşüncü Özgürlüğü Ödülü sahibi Kürt Siyasetçi Leyla Zana yapıyor.    Bu yılki konferans “Avrupa Birliği, Türkiye, Ortadoğu ve Kürtler” ana başlığı altında organize edildi. Konferans, 9 Mart günü de tüm gün boyunca sürecek.   Yoğun katılımın gözlendiği ilk oturum, saat 15.30’da açılış konuşmaları ile başladı. Konuşmalardan önce 6 Şubat Mereş merkezli depremlerde hayatını kaybedenler anısına bir dakikalık saygı duruşu yapıldı.   EUTCC’nin Norveçli Başkanı ve akademisyen Kariane Westrheim, bu konferansa ev sahipliği yapan Avrupa Parlamentosu ve siyasi gruplara, konferansa destek veren parlamenterler ve Kürtlere teşekkür etti.   Kariane Westrheim: Acil siyasi çözüme ihtiyaç var   Kariane, 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’ne dikkat çekerken, Kürt kadınların kadın özgürlük mücadelesinde çok önemli bir rol üstlendiğini ve katkılarının unutulmaması gerektiğini kaydetti. Jin jiyan azadî sloganını hatırlatan Kariane, Türk devletinin saldırıları karşısındaki endişeye işaret ederken, Türkiye’de ayrıca yüzlerce Halkların Demokratik Partisi (HDP) yönetici ve üyesinin tutsak olduğunu söyledi. Bununla birlikte Aralık 2022’de Paris’te üç Kürt aktivistin katledildiğini ve ardından yaşanan depremi de hatırlatan Kariane, “Acilen bir siyasi çözüme ihtiyaç var” dedi.   ‘Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü asli görevimiz’   Kariane, Türk devletinin Rojava’da SİHA saldırılarının bir önceki yıla oranla arttığını ve medya savunma alanlarında kimyasal silahlar kullanıldığını söylerken, uluslararası toplumun sessizliğine tepki gösterdi. Kariane ayrıca, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecride de vurgu yaparak, “Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü asli önceliğimiz olmalı” dedi.   François Alfonsi: Depremde mağdur olan Kürtler   Yeşiller/Avrupa Özgür İttifakı’ndan (Yeşiller/EFA) AP’nin Fransalı üyesi François Alfonsi, “Kürt halkı için Avrupa Parlamentosu’nda bir alan açmak önemli” diyerek, kendi kaderini tayin hakkı için Avrupa’nın öneminin bilincinde olduklarını ifade etti. “Kürt topraklarında durum, endişe verici olmayı sürdürüyor” diyerek, HDP’ye yönelik baskılara ve Kuzey ve Doğu Suriye’de devam eden işgale değinen François, depremlerde de en mağdur olanın Kürt halkı olduğunu söyledi.  İran’da kadın devriminin ön planda olduğunu söyleyen François, “Kürtlerin mücadelesi devam ediyor” şeklinde konuştu.    Dersim Dağdeviren: Depremden sonra Kürt bölgeleri bombalandı   EUTCC Yönetim Kurulu Üyesi ve Kurd-Akad’dan Dr. Dersim Dağdeviren, 6 Şubat merkezli depremlerden bahsederken, 1999’daki depremin ardından Tayyip Erdoğan’ın iktidara geldiğini hatırlattı. Dersim, Kürtlerin şu anda belirleyici bir aktör olduğunu söyleyerek, Türk devletinin 100 yıllık geçmişine işaret ederek, “Bu cumhuriyetin enkazı karşısında demokrasinin bir şansı var mı?” diye ekledi.   Dersim, Kuzey ve Doğu Suriye’de hayata geçirilen demokrasi modeline de vurgu yaparken, özellikle Türk devletinin bu bölgeye yönelik aralıksız saldırılarını hatırlattı. Dersim “Türkiye uluslararası hukuku her gün ihlal ediyor. Depremden birkaç saat sonra Kürt bölgeleri bombalandı” dedi ve bu saldırılar karşısındaki uluslararası sessizliğe tepki gösterdi.   Kürtlerin Avrupa’da da güvende olmadığını da belirten Dersim, Paris’te katledilen üç Kürt aktivisti hatırlattı.   Dersim, Ortadoğu’da demokrasi ve barış için PKK’nin AB’nin terörist örgütler listesinden çıkarılması gerektiğini sözlerine eklerken, “Jin jiyan azadî’nin sahipleri kriminalize edilemez” dedi.   Şirin Ebadi: Müslüman ülkelerde kadınlar uyandı   Konferansta İranlı insan hakları avukatı Şirin Ebadi’nin gönderdiği Farsça görsel mesaj da dinlendi. Şirin, 8 Mart’ı kutlayarak kadınlara karşı dünyadaki ayrımcı yasalar ve uygulamalara dikkat çekti. Ortadoğu’da yasaların da ayrımcılığı pekiştirdiğini kaydeden Şirin, “Bu problemin kökeninde ataerkil kültür yatıyor. Eşitliği kabul etmeyen bir kültürdür. Din dahil her şey, kendi amaçlarını haklı çıkaracak şekilde kullanılıyor” dedi.   İran’ı bu duruma örnek gösteren Şirin “İran’daki feminist devrime bakın. Mahsa (Jîna) Emînî’nin katledilmesini takiben kadınlar sokaklara çıktı, başı çekiyor, erkekler de destek veriyor. Afganistan’daki cesur kadınlara bakın, seslerini yükseltmeye başladılar. Müslüman ülkelerde kadınların uyanışı, kadınların haklarını elde etmesini sağlayacağını umut ediyorum (…) Kadınlar demokrasinin öncüleri, çünkü eşitliği savunuyorlar. Bir gün 8 Mart’ta gerçek eşitliği kutlayacağız” ifadelerini kullandı.     İmralı’daki durum   Daha sonra ise PKK Lideri’nin tutulduğu İmralı’daki durum ele alındı. Dünyada Demokrasi ve İnsan Hakları İçin Avrupalı Hukukçular Birliği (ELDH) Eşbaşkanı Barbara Spinelli, bu oturuma moderatörlük yaptı.   Barbara, “Bu tecrit hali sona erdirilmelidir” diyerek, İşkenceyi Önleme Komitesi’nin raporunu açıklaması ve tedbirler alması gerektiğini kaydetti.   Raziye Öztürk: İmralı tecridi ağırlaşıyor   Bu oturumda “Abdullah Öcalan'ın tutukluluk koşulları: Bireysel vakadan tüm Türkiye’de hukuksuzluğa” başlıklı sunumu, Asrın Hukuk Bürosu avukatlarından Raziye Öztürk yaptı. Raziye, Abdullah Öcalan’ın başlattığı direnişin bugün “Jin jiyan azadî” ile vücut bularak devam ettiğini kaydetti. “Sayın Abdullah Öcalan dünyada eşi benzeri olmayan bir tecrit sisteminde tutuluyor” diyen Raziye, 24 yıldır İmralı ada hapishanesinde gelişen ağır tecrit durumunun giderek derinleştirildiğini anlattı. Mevcut durumda “mutlak haber alamama” halinin yaşandığını söyleyen Raziye, İmralı tecridinin toplumun her kesimine yansıdığını ve Türkiye geneline yayıldığını ifade etti.   Dosya 12 yıldır AİHM’de duruyor   Raziye “İmralı ada hapishanesi Guantanamo’yu da aşan hukuksuzluklara konu oldu” diye vurguladı. İmralı’da gerçekleşen hukuka aykırı uygulamaların sessizlikle karşılaşmasının, toplumun her kesiminin maruz kalabileceği baskılara dönüştürüldüğüne işaret eden Raziye, “Özellikle uluslararası kurumların sorumluluğuna da dikkat çekmek gerekiyor” dedi.   CPT ve AİHM gibi kurumların rolüne işaret eden Raziye, “Avrupa’nın hukuku uygulamak yerine kendi hukukunun dışına çıkmasının” çözümsüzlüğe katkı sunduğunu kaydetti. Raziye, Abdullah Öcalan söz konusu olduğunda Avrupa’nın kendi hukukunun dışına çıktığını da belirterek, AİHM’de 12 yıldır duran bir dosyaya işaret etti. Raziye, “Avrupa’nın örnek olması için önce kendi hukukunu uygulaması gerekiyor” vurgusunda bulundu.   Ann Jessica Therese Karlqvist: Tecrit yayılıyor   Aynı oturumda “Türkiye’de işkenceyi önleme: Sınırlar ve yükümlülükler” başlıklı sunumu Sol Parti’den Örebro Bölge Konseyi Milletvekili Ann Jessica Therese Karlqvist yaptı. Ann Jessica, Türkiye cezaevlerinde yaşanan sorunları anlatırken, hasta tutsaklar, kadınlar, çocuk tutuklular ve intiharlara dikkat çekti. “Kötü muamelenin yaygın olduğunu görmekteyiz” diyen Ann Jessica, tecridin de yayıldığını vurguladı.   Özellikle İstanbul Sözleşmesi’nden çıkılmasının kadın haklarında son derece olumsuz bir rol oynadığını ifade eden Ann Jessica, deprem sonrası engellemelere de değinerek, “Tahammül edilemez bir durumla karşı karşıyayız” sözleri ile konuşmasını sonlandırdı.    Baskın Oran: Ulus devletle Kürt sorunu başladı   İlk günün son oturumu “100 Yıllık Türkiye Cumhuriyeti: Devamlar, Çelişkiler ve Değişim” başlığı altında yapıldı. Gazeteci Amberin Zaman oturuma moderatörlük yaptı.   Bu oturumda “Türkiye Cumhuriyeti'nin 100. Yılı ve Kürtler: Tarihsel Devam ve Bugünkü Gerçekler” başlıklı sunumu Uluslararası İlişkiler Uzmanı Baskın Oran yaptı.   Baskın Oran, son 100 yılın tarihini anlatırken, Osmanlı imparatorluğunun sonundan 2015 yılına kadarki süreci ele aldı. Baskın, 1923’te Türk devletinin kurulması ardından ilan edilen ulus devletle “Kürt sorununun” başladığını söyledi. Ulus devlet ile ulusal devletin farklı olduğunu anlatan Baskın, “Ulus devlet egemenliğin kaynağına milleti oturtmaz, etno-dinsel dominant grubu esas alır ve diğerlerini baskılar” şeklinde konuştu.    Meral Danış Beştaş: Erdoğan Kürtlere savaş başlattı   HDP Grup Başkanvekili Meral Danış Beştaş ise, güncel siyasi gelişmeler ve deprem sonrası yaşananları anlattı. Deprem konusunda Meral, “Gerekli tedbirler alınsaydı bu kadar ölüm olmayacaktı” dedi. Tayyip Erdoğan’ın depremden 35 saat sonra konuştuğunu ve OHAL ilan ettiğini belirten Meral, insani yardımlara yönelik engeller ve müdahalelerdeki gecikmeleri anlattı.    Deprem gündemini seçimlerin takip ettiğini ifade eden Beştaş, 2015 sonrası süreci şöyle özetledi: “Türkiye’de ne oluyor? 2015 sonrasında çözüm sürecini bitiren Erdoğan, dünyanın neresinde olursa olsun Kürtlere savaş başlattı. Kürt düşmanlığı akla hayale sığmayacak boyuta ulaştı.”   Meral ayrıca seçim sürecine de dikkat çekerek, “Biz seçeneklerimizi yaratıyoruz. Mücadelemizi bir an geri durmadan devam ettik (…) Bir halkın yenilemeyeceği, bastırılamayacağının örneklerinden birini oluşturuyor. Bu seçimlerde sonucu tayin edeceğiz. Anahtar konumdayız” dedi.   Rahşan Bataray: İhlaller afeti felakete çevirdi   Günün son sunumunu İHD Amed Şubesi’nden Rehşan Bataray, “Türkiye Yıkılan Bir Ülke: Deprem, insan hakları ve ırkçılık” başlığı altında yaptı. Depremden sonra yaşanan ihlalleri aktaran Rahşan, “İhlaller afeti felakete çevirdi” dedi.   İktidarın hem deprem öncesindeki uygulamaları hem de sonrasındaki uygulamalarından örnekler veren Rahşan, OHAL’in iktidarın ihlallerini batırmak için ilan edildiğini söyledi. Rahşan, iktidarı eleştirenlerin gözaltına alınması ve işkence vakalarına dikkat çekerken, ayrıca ayrımcılık ve nefret diline de değindi.   Cezasızlık politikasının bir sonucu olarak işkence yapan güvenlik görevlilerinin yüzlerini saklama ihtiyacı dahi duymadığını söyleyen Rahşan, “Tüm baskılara rağmen gönüllülerin yardımları ve dayanışmasına” vurgu yaptı. Rahşan ayrıca deprem ardından tespit ettikleri çok sayıda ihlali paylaştı.   Yarın devam edecek   Konferans, 9 Mart günü Avrupa Parlamentosu’nda farklı konu ve katılımcılarla gün boyu devam edecek.