Hayati tehlikesi olan Semire Direkçi bırakılmıyor 2023-03-03 09:07:00     AMED - “Acil tahliye” çağrıları yapılan ağır hasta tutsaklardan olan ve hayati tehlikesi devam eden Semire Direkçi, Sağlık Kurulu'nun verdiği olumsuz karardan dolayı bırakılmıyor.    İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde acil tahliye edilmesi gereken 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak bulunuyor. Hasta tutsakların tahliye edilmesi için yapılan başvurular da Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalabilir” raporu ile engelleniyor. Bu engellemelere karşı hasta ve infazı yakılan tutsakların yakınları Amed (Diyarbakır), Wan (Van), İstanbul ve İzmir’de “Adalet Nöbetleri” başlattı. Yine tutsak yakınları çeşitli kentlerden 4 Ocak 2022 tarihinde Ankara’ya gerçekleştirdiği ziyaret esnasında başta siyasi partiler olmak üzere sivil toplum örgütlerine (STÖ) 11 sayfa ve 6 temel başlıktan oluşan bir dosya sundu. Dosyada yer alan ve acil tahliye olması gereken 38 tutsaktan biri de Semire Direkçi…   Bu haftaki dosyamızda “acil tahliye edilmesi” gereken 38 isimden biri olan ve Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde tutulan Semire Direkçi'nin yaşamını ve verdiği mücadeleyi işliyoruz.   İnfaz yakmalar   2021 yılı başında yürürlüğe giren yasayla cezaevlerinde oluşturulan İdare ve Gözlem Kurulları, politik tutsakların infazlarını yakmak için halay çekmek, türkü söylemek sebebiyle açılan disiplin soruşturmalarını, tutsak edilmeden önce yapılan dijital medya paylaşımlarını dahi infaz yakma gerekçesi olarak kullandı. Gözlem kurulları aracılığıyla tutsaklara “pişmanlık” dayatılırken, tutsakların görüştüğü, mektuplaştığı kişiler, okuduğu kitaplar, yazdığı dilekçeler, ALES’e girmemesi, keyfi verilen disiplin cezaları ve bağımsızlar koğuşuna geçmeme kararı dahi  “iyi halli” olmadığına gerekçe gösterilerek tahliyeleri engellendi.   Üst sınırda görme kaybı var   Mêrdîn'in  (Mardin) Stewrê (Savur) ilçesinden olan Semire, Adana’da 7 çocuklu bir ailede dünyaya gelir. Devlet baskısı sonucunda yaşadığı topraklardan göç etmek zorunda kalan Semire, 1990’lı yıllarda PKK’ye katılır. Katılımından birkaç yıl sonra girdiği çatışma esnasında yaralı halde gözaltına alınan Semire, tutuklanarak cezaevine gönderilir. Tutuklandıktan kısa bir süre sonra ise müebbet hapis cezasına çarptırılır. Şu an 46 yaşında olan Semire, 26 yıldır cezaevinde. Semire, tutukluluğu boyunca Amed başta olmak üzere Eleziz, Êlih ve Sêrt cezaevlerinde kalır. En son kaldığı Siirt Cezaevi’nden tedavi için Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’ne getirilir. 4 yıla yakındır Diyarbakır Kadın Kapalı Cezaevi’nde olan Semire, ağır bağırsak hastalığının yanı sıra üst sınırda görme kaybı, hiper tansiyon, vitamin eksikliği, kansızlık gibi birçok hastalıkla mücadele ediyor.     Cezaevinden kaynaklı birçok hastalığı var   Semire, avukatlarının ve kamuoyunun yoğun baskısı ve ısrarına rağmen tahliye edilmiyor. Semire’nin tüm hastalıklarının yaşamsal risk taşıdığı bilinmesine rağmen bu hastalıklarının neredeyse tümünün cezaevi koşullarında çıktığı avukatlar tarafından bildiriliyor. 25 yıl içinde 8 defa ameliyat olan Semire, son iki yıl içinde de 3 defa bağırsak tıkanması ve düğümlenmesi yaşadı. Uzun bir süre bağırsakları dışarıda bir şekilde cezaevi şartlarında kaldığı da kamuoyu tarafından biliniyor. Semire’nin ayrıca yüksek tansiyon, kalp ritim bozukluğu, migren, guatr, ürtiker kurdeşen, alerji gibi kronik hastalıkları  var.    'Katı yiyecek tüketmemeli'   Semire’nin avukatlarından olan Adile Salman’dan daha önce alınan bir röportajda, “Sağ ve sol yumurtalığında kist mevcuttur. Boyun fıtığı teşhisi konulmuş. Doktorlar, 28 günde bir iki kola bir iğne vurulması gerektiğini belirtmişler. Hasta mahpus tedavi süreçleri eksik yürütüldüğünden dolayı sağ gözünü yüzde 95 kaybetmiştir. Semire’nin katı yemek yemesi yasak, sıvı alımına dikkat etmesine rağmen bağırsak tıkanmasını yine yaşıyor. Hapishane idaresinin verdiği yemekler hastalığından ötürü yiyebileceği besinler değil. Yemek menülerinde gelen çorbalar hazır çorbalar ve onlar da sağlıklı değil. Ispanak, semizotu, çorba türleri tüketebileceği besinler arasında ancak sağlıklı bir beslenme sürecinde değil maalesef. Kuru gıda olarak verilen besinleri, eritip yiyebileceği, sıvı olarak hazırlayabileceği şartlar da mevcut değil” demişti.   Adile, Semire’nin acil hastaneye kaldırıldığı zaman röntgen, ultrason, kan, idrar tahlilinden sonra gözlem odasına alındığını belirterek şunları söylemişti: “Yatış yapılacağı zaman hastane içindeki mahkum koğuşuna alınıyor. Diyarbakır Gazi Yaşargil Eğitim Araştırma Hastanesi’nde yatışı mahkum koğuşuna yapılıyor. Bu koğuş ise morga bitişik, penceresiz. Öte yandan Klozet, banyo, el yıkama lavabosu bir metrekarelik alanda olan bir yer. Enfeksiyonla mücadele eden birçok hastalığı mevcut olan bir hasta böyle bir oda da ne kadar uzun süreli dayanabilir. Semire, bu şartlardan dolayı tedavisi tamamlanmadan taburcu olmak istemiş.”     Ailenin dışarıdan getirdiği su kabul edilmedi   Semire’nin 2 defa yoğun bakımda kaldığını, ardından tekrar yoğun bakıma alındığını ifade eden Adile, “Bu süre zarfında elleri kelepçelendi. Fakültenin mahkum koğuşunun şartları araştırma hastanesinin şartlarına nispeten daha iyidir. Ancak araştırma hastanesi mahpusun riskli durumuna rağmen sevkini fakülteye yapmayı reddediyor. Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi’nde ameliyat olduğu zaman hesabında para olmadığı için su dahi tüketememiştir. Ailesinin dışarıdan getirdiği suyun da kabul edilmediğini belirtmiştir. Öte yandan Semire’nin günde 3 saat yürümesi gerekiyor. Bunun için de yaşam alanının geniş olması gerekmektedir. Oda değişimi için bu sebeple başvurmuş ancak idare gözlem kurulu kararı ile sağlık durumu değerlendirilmeden reddedilmiştir” bilgisini paylaşmıştı.    'Hayati tehlikesi devam ediyor'    Semire'nin bir diğer avukatı olan Ali Çimen'de verdiği bir röportajında cezaevi idaresinin, Anayasa Mahkemesi’nden gelen bir yazı sonrasında sağlık nedenleriyle infaza ara verme prosedürünü başlattığını fakat Sağlık Kurulu'nun olumsuz karar verdiğini aktarmıştı. Ali, "Semire hala yanında bulunan arkadaşlarının yardımı ile hayatını idame ettiriyor. Sağlık sorunları nedeniyle hayati tehlikesi halen devam etmektedir. Tedavisi cezaevi şartlarında yapılamamaktadır. Ayrıca Semire’nin davası için yaşanan hak ihlallerine yönelik Anayasa Mahkemesi’ne yaptığımız başvuru hak ihlali iddiasının 2010 yılı öncesine dayanan olaylara ilişkin olduğu gerekçesiyle süre bakımından Anayasa Mahkemesi yetkisizlik kararı vermiştir.”   Semire'den duyarlılık çağrısı   Semire de 2020 yılının Eylül ayında cezaevinde yaşadıkları sorunları Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) Amed Şubesi’ne gönderdiği mektupta anlatarak kamuoyuna duyarlılık çağrısında bulunmuştu.