‘Türkiye doğamızla da savaşıyor’ 2023-01-27 09:30:18   Medya Üren   HABER MERKEZİ -  Kongra Star Ekoloji Sözcüsü Rihan Temo, savaşın yol açtığı ekolojik tahribatı değerlendirerek, "Fiziksel savaşın yanı sıra kimyasal silahlarla saldırı, özel saldırılar ve göç politikaları gibi çalışmalar yürütülüyor. Türkiye doğamızla da savaşıyor. Tüm saldırılara karşı küresel barışı hedefliyoruz. Kadınların önderliğindeki devrim kazanacaktır" dedi.   Kuzey ve Doğu Suriye’ye karşı yıllardır devam eden saldırılar sonucunda birçok bölge çölleşme tehdidiyle karşı karşıya kaldı. DAİŞ çetelerinin, Türkiye devleti ve ona bağlı grupların başlattığı saldırılar sürüyor. Bu saldırılarla tarım alanları hedef alınmakta, kimyasal silahlar kullanılmakta ve işgal edilen bölgelerde doğaya dönük yağma gerçekleşmektedir.   Kuzey ve Doğu Suriye’de Kongra Star Ekoloji Komitesi Sözcüsü Rihan Temo, yapılan tahribatlar ve buna yönelik başlatılan devrimsel mücadeleye ilişkin görüşlerini paylaştı.   ‘İşgal saldırıları sonrası doğanın dengesi bozuldu’   Son zamanların temel sorunlarından birinin ekolojik kriz olduğunu ve son 4 yılda bu krize karşı çeşitli girişimlerde bulunulduğunu ancak çok az adım atıldığını belirten Rihan, "Daha önce doğal toplumda, dünyayı yönetecek tek bir erkek bilincine sahip istilacı bir sistem gelişmeden önce, insan ve doğa arasında güçlü bir denge vardı.  Yaşam birlikte korunuyordu. O nedenle çok eski bir tarihe sahip olan doğanın yağmalanmasından bahsediyoruz. Bunlar sadece son birkaç yıl ve son işgal saldırılarıyla sınırlı değil. Elbette hepsi büyük çarpıklıklar yaratmıştır. Kurdistan Altın Hilal'dir. Her zaman saldırıya uğradı ve bu merkezde her zaman doğal bir direniş oldu. İşgalciler bu toprakların zenginliğini hep kendi çıkarları ekseninde kullanmak istedi. Bu da doğal büyük tahribatların oluşmasına yol açtı. Hepimiz ekolojik bir kriz içindeyiz" şeklinde konuştu.   ‘BAAS rejimi özel politikalar yürütüyor’   Rihan, Kurdistan bölgesinin işgaline ve devam eden saldırılara dikkat çekti. Özellikle son 50 yılda Kurdistan'ın Rojava bölgesinde özel bir politika uygulandığını belirten Rihan, şöyle devam etti: "Binlerce yıldır doğal yaşam, kadın mücadelesiyle korunmuştur. Bu nedenle doğamız her gün saldırıya uğruyor. Tüm doğayı ekonomik çıkarlar için kullanmak istiyorlar. Endüstriyel kullanım için yöneliyorlar. İşgalcilerin bu zihniyetinden en büyük payı Rojava aldı. Dar saldırılardan bahsedecek olursak. Bölgede otoritesini kullanan BAAS rejimi de özel bir politika yürüttü. Bizi hep fakir ve cahil olmakla suçladılar. BAAS rejiminin bölge üzerinde büyük etkisi oldu. Bölgenin su kaynağını azalttılar ve ticaret açısından zayıflamamıza neden oldular. Sadece mevsim sebzeleri ektik, yani buğday ve mısır ekimiyle sınırlı kaldık. DAİŞ çetelerinin saldırıları ile tarım imkânlarımız daha da azaldı. İmkanlarımız 100 üzerinden 50 ise bu oran yarıya indi. Toplumdaki ekolojik kültür zayıfladı. Kürtleri yok etmeye çalıştıkları gibi ekolojiye karşı da aynı hedefleri vardı. Maalesef yapılanlar bununla da sınırlı değil. Bağımsızlıktan sonra bile topraklarımıza sistematik saldırılar yapılıyor. Özellikle doğamıza zarar veriyorlar."   'Saldırılar sadece tank ve toplarla yapılmıyor’   Ekolojik tahribatları anlatan Rihan, sağlıklı bir hayat yaşayamadıklarını söyledi. Saldırının sadece tank ve toplarla yapılmadığı bilgisini veren Rihan, "Bir yandan saldırı doğaya da yapıyor ve tarımın zayıflaması buradaki yurttaşları olumsuz etkiliyor. Her yönden bir erime var. Çünkü çok iyi biliyorlar ki bugüne kadar çok Kürt katledildi. Bu cinayetlere rağmen sonuç alamadılar. Bu sefer insanların hayatlarını her yönüyle etkilemek istiyorlar. Çok boyutlu saldırı politikaları geliştiriyorlar. Halkı soğutmak istiyorlar, bu topraklarda barış ve istikrarın olmadığını, sağlıklı olmadığını göstermek istiyorlar. Günlük hayattaki ihtiyaçları karşılama konusunda bile kısıtlamalar yapmak istiyorlar. Bu da göçlere neden oluyor. Bu başka bir yıkım şeklidir. Göç teşvik ediliyor. Bu, devam eden saldırıların başka bir şeklidir. Özerk Yönetim, Rojava'nın demografisinin yok edilmesine karşı bir devrim perspektifi ile çalışmalarını sürdürüyor. Bölge halkı bu çatı altında örgütleniyor. Silahlı ve siyasi yönden ne kadar meşru müdafaa varsa, aynı derecede doğanın korunması da vardır. Kentsel sistemde de önemli bir doğa koruması söz konusudur. Doğamızı saldırılara karşı koruyoruz” ifadelerini kullandı.   ‘Saldırılara karşı ekolojik devrimi büyütüyoruz’   Rihan, özeklik ile büyük başarılara imza attıklarını ve bu kazanımlarından dolayı sürekli saldırılara maruz kaldıklarını ifade ederek, "2022 yılı sonunda Kuzey ve Doğu Suriye'nin sınır bölgelerine yönelik saldırılar düzenlendi. Hayati yerler, insanların günlük ihtiyaçlarının karşılandığı yerler hedef alındı. Bununla birlikte saldırganlara karşı ekolojik bir devrim gerçekleştiriyoruz. Bu, Özerk Yönetim'in en büyük projesidir. İdeolojik ve bilinçsel olarak da özgür bireyler yaratmaya çalışıyoruz. Kendimizi iktidarın bilincinden kurtarmamız öğretildi. Bununla doğa arasındaki çelişkilerimiz aşılacaktır. Şimdi eğitimlerle bu projeyi hayata geçiriyoruz. Erkeklerin bu mevcut zihniyeti birçok sosyal krize neden oluyor. Kültürel, sosyal ve yaşamsal alanlarda da sorunlara neden olur. Bu da ekolojik krize katkıda bulunuyor. Birbirlerinden ayrı değiller. Ekolojik devrim, saldırılara karşı önemli bir özsavunmadır" dedi.   ‘Gerçekleşen projeler önemli bir adımdı’   Saldırıların ardından 2 yılda geliştirilen projeleri paylaşan Rihan, "Saldırılarla birlikte bizde de betonlaşma kültürü gelişti. Belediyelerimiz bunların sağlıklı yürütülebilmesi için bu konularda önemli adımlar atıyor. Doğal mekanların korunması için özel bir çaba var. Doğa temizliği alanında da çalışmalar yapıldı. Şehirde toplanan mevcut silahlar kaldırıldı. Şehirlerin temizliği, güzelleştirilmesi ve sağlık için projeler geliştirildi. Bu konuda Kongra Star Ekoloji Komisyonu olarak özellikle üzerinde duruyoruz. Öncü düşünce ve fikirlerle, kadınların önderliğinde, doğanın devrimini büyütüyoruz. Çabalarımız ekolojik bir birey, bir kadın ve ekolojik bir toplum inşa etmektir. Her şey bir ağ gibi birbirine bağlıdır. Özgür kadın özgür toplumdur. Ekolojik bir toplum, özgür bir toplum haline gelir. Bu nedenle halkla birlikte ağaç dikme projeleri düzenledik. Özellikle birlikte bir şeyler yaratabilmek için insanlarla birlikte dikmek istedik. Çünkü doğamız çöle döndü. Hiç ağaç kalmadı. Bu nedenle orman inşa etmek için projeler ortaya koyuyoruz. Kongreya Star olarak belediye ve diğer kuruluşlarla da iletişim halindeyiz. Geçen yıl Dirbesîye'de bu projeyi hayata geçirdik ve güzel bir sonuç aldık. Meyve ağaçları dikildi ve bakımları yapıldı. Farkındalık ve uygulama açısından da önemli bir adımdı. Toplum ve doğa sevgisi yaratıldı" diye belirtti.   ‘Kimyasal silahlar açık bir şekilde kullanılıyor’   Rihan, Rojava’nın birçok konuda dünyaya örnek olabilecek başarılar elde ettiği bilgisini verdi. En önemlisi ekolojik devrimdi, her yönüyle kendini geliştirmekti. Bu sistemi kendileri için bir tehdit olarak görenlerin sürekli saldırılar gerçekleştirdiğini söyleyen Rihan, şöyle devam etti: "Bu saldırılar, kimyasal silahların net ve kolay bir şekilde kullanıldığı bir düzeye geldi. Türk devleti saldırılarında kimyasal silahlarla katliamlar gerçekleştirdi ve her yerde bu saldırıdan nasibini aldı. Bu saldırılar devam ediyor ve yaşam ve insanlar için büyük bir tehdit oluşturuyor. Artık o toprak uzun süre bitkilerin yetişmemesine neden oluyor. Efrîn'de, Serêkanî'de, Girêspî'de o silahların etkileri görülüyor. Bu da ekolojik krizi derinleştiriyor. Her gün sadece bizimle değil, ağaçlarımızla meyvelerimizle, toprağımızla suyumuzla savaşıyorlar."   ‘Türkiye ağaçlarımızla da savaşıyor’   Rihan, Türkiye'nin doğalarıyla da savaş halinde olduğunu belirterek, "Geçen yaz buğday ve mısır mahsullerinin hedef alındığını gördük. Çiftlikler yakıldı. Son saldırılarda da aynı şekilde tarım alanları hedef alındı. Bu ekonomiyi zayıflatmak için yapılıyor. Sadece tarım sahaları değil, petrol, gaz, elektrik ve su sahaları da aynı şekilde hedef alındı. Dêrik'ten Minbic'e, Derezor'a kadar kurtarılan alanlar an be an bombalandı. En verimli iki nehir olan Dicle ve Fırat'ta yaşıyoruz. Türkiye özellikle Rojava'nın suyunu kesmeye çalışıyor. Milyonlarca insan şiddetli kuraklık koşulları altında yaşıyor. Şimdi Haseke'den bahsetmek istiyorum, kadınlar ve çocuklar işkence altında. AKP hükümeti işgal altındaki Efrin'de ekonomik amaçlarla ağaçları kesiyor, arazileri yok ediyor” cümlelerini kullandı.   ‘Kendini örgütlemeye ihtiyacımız var’   Rihan konuşmasını şu sözlerle noktaladı: "Bu bozulma çevreyi ve coğrafyayı da etkileyecektir. Onun için herkesin bu konularda duyarlı olması gerekiyor. Doğa hepimizin doğasıdır. Bu ekolojik krizler hepimizi yok olmaya doğru sürüklüyor. Doğanın dengesi giderek bozuluyor. Bu saldırıları bertaraf etmek için güçlü bir organizasyona ihtiyacımız var. Buna dayalı birçok projemiz var. Özellikle Mart ayı önümüzde. Yeniden bir ekolojik kampanya başlatmak istiyoruz. Özellikle yaşanan çölleşmeye yönelik çalışmalara başlayacağız. Mevcut tarım projeleri de devam ediyor ve bunları güçlendirmek istiyoruz. Ayrıca ekolojik seminer ve eğitimlerle de bunu halk nezdinde yaygınlaştırmak istiyoruz."