Ege Buluşması: Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz 2023-01-21 19:08:25       İZMİR - Kadınlar Birlikte Güçlü öncülüğünde onlarca kadının bir araya geldiği Ege Buluşması'nda, her bileşenin sözünün belirleyici olduğu bir yapıyı güçlendirmenin önemi vurgulanırken, AKP- MHP iktidarına karşı örgütlenmenin genişletileceği mesajı verildi. Buluşmada, "Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz denildi.    Kadınlar Birlikte Güçlü (KBG), İzmir Kültürpark’ta bulunan Gençlik Tiyatrosu'nda Ege Bölge Buluşması'nı gerçekleştirdi. Buluşmaya İzmir, Aydın, Manisa, Muğla ve Denizli’den gelen onlarca kadının yanı sıra Halkların Demokratik Partisi (HDP) İzmir İl Örgütü binasına yönelik saldırıda katledilen Deniz Poyraz’ın annesi Fehime Poyraz, İranlı feminist aktivistler, HDP ve Türkiye İşçi Partisi İzmir İl yönetiminden kadınlar katıldı. Salonda "Kadın mücadelesi her yerde" yazılı pankart asılırken sık sık “Katillerden hesabı kadınlar soracak”, “Jin jiyan azadi”, “Deniz Poyraz ölümsüzdür”, “Kadınlar birlikte güçlü”, “Kadın cinayetleri politiktir” ve  “İstanbul Sözleşmesi yaşatır” sloganları atıldı. Kadınlar adına açılış konuşmasını Didar Gül ve Mehtap Alişan gerçekleştirdi.   Kadınlar örgütlenecek    AKP-MHP iktidarının direnen tüm kesimlere, en çokda kadınlara ve LGBTİ+’lara saldırılarını yükselttiği, seçim çalışmalarının karşısında kazanımları için direnen kadınlar olarak geldiklerini belirten Didar, “Bunu İstanbul Sözleşmesi'ni feshederek, mesleği gereği insanlık suçunu teşhir eden ve araştırılmasını isteyen Tabipler Birliği Başkanı Şebnem Hoca’yı tutuklayarak, haber alma hakkımızın garantisi özgür basın emekçisi kadınlara saldırarak, gözaltına alarak ve tutuklayarak, nefret politikaları ile LGBTİ+’ları hedef göstererek, inkar ve imha politikalarına boyun eğmeyen Kürt kadın hareketine saldırarak ve en son da ayrımcı Anayasa değişiklik önerisiyle devam ettirdiği bir dizi saldırı ile veren AKP-MHP iktidarının karşısına Ege’den güçlü bir karşı koyuşu örgütlemek için buradayız” ifadelerini kullandı.    ‘Gücümüzü haklılığımızdan alıyoruz’   İktidarın hiçbir biçimde meşruiyet kazanma olasılığı olmayacağının farkındalığıyla durmaksızın saldırdığını dile getiren Didar, buna karşı en büyük yanıtı kadınlardan aldıkları için özellikle kadınlara saldırdığını söyledi. Didar, “Bizi aile cenderesine hapsetmeye, yoksulluğu kaderimizmiş gibi kabullenmeye, şiddet, taciz-tecavüz ve katliam üçgeninde yaşamaya çalışmaya zorluyorlar. Dur durak bilmeden bedenimize, kimliğimize, haklarımıza, kazanımlarımıza saldırarak dizginleyebileceklerini düşünüyorlar. Bizim cevabımız susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz. En son 25 Kasım’da da gördüğümüz gibi alanları, sokakları, meydanları erkek egemenliğine dar ediyoruz, barikatlarını, yasaklarını tanımıyoruz! Bu gücü haklılığımızdan alıyoruz. Bu gücü Rosalardan, Arin Mirkan’lardan, Nagehan Akarsel’lerden, Kader Ortakaya’lardan, Deniz Poyraz’lardan alıyoruz” diye belirtti.    'Her bileşenin sözünün belirleyici olduğu bir yapıyı güçlendirmek'   İçerisinde hem bir dizi kadın örgütü yapısının hem de bağımsız kadınların var olduğu bir yapıyı güçlendirmenin önemli olduğunun altını çizen Didar, “Hiçbir hiyerarşi gözetmeden her bir bileşenin sözünün belirleyici ve önemli olduğu bir yapıyı güçlendirmek kadın özgürlük mücadelemiz için bir sorumluluk yüklendi omuzlarımıza” diye konuştu.    ‘İl merkezlerinden mahallelere ulaşacağız’   Kadınların mevcutla yetinmesinin yeterli olmadığını ve büyümeye kararlı olduklarını vurgulayan Mehtap Alişan ise il merkezlerinden çıkıp ilçelere, mahallelere daha fazla kadına ulaşmaya çalışacaklarını dile getirdi. Bir yandan bunu yaparken diğer yandan politik sözlerini söylemek için sokakta olmaya devam edeceklerini ifade eden Mehtap, “Her saldırıya sokakta cevap vereceğimiz, sokakta kazanacağımız önemli bir dönemeçte olma bilinci ve ulaşabileceğimiz tüm kadınlara ulaşarak kadın mücadelesinin bir parçası haline getirme sorumluluğu duruyor. Kadın özgürlük mücadelemizin bu iki temelinde yanıt olmak için bir dizi tartışmayla güçlenme hedefindeyiz” sözlerini kullandı.    Açılış konuşmasnın ardından sinevizyon gösterimi gerçekleştirildi.   ‘Kadın mücadelesi erkeklerin de önünü açıyor’   Ardından söz alan Barış Annesi Fehime Poyraz, kadınlar olmadan hiçbir mücadelenin kazanılamayacağını söyledi. Kadın mücadelesinin erkeklerin de önünü açtığını ifade eden Fehime, “Abdullah Öcalan kadınların hakkını vermiş ve kadınların kendi değerlerini anlaması gerektiğini, erkekleri yola getirmesini söylemiştir. Kadınlar her daim güçlüdür. Kadınlar cezaevlerindedir, zindandaki yollardadır, çocuklarının yanındadır,  yürekleri yanıyor ve her yerdedir. Kadınlar kendi değerlerini de bilmeli, yakınlarını da bilmeli, arkadaşlarını da bilmeli. Kadınlar zindanlarda yaşlandı, sakat kaldı yine mücadele ediyorlar ve düşmanın karşısında baş eğmiyorlar. Onların adı kadındır. Kadınlar eve bakıyorlar, çocuklarına bakıyorlar her şeyi kadınlar yapıyor” dedi. Fehime konuşmasını, “Jin jiyan azadî” ve “Biji berxwedana zindanan” sloganlarıyla bitirdi.   ‘Jina’nın katledilmesi devrime neden oldu'   İran'da katledilen Kürt kadın Jina Emînî için burada olduklarını belirten İranlı aktivist Meryem Gharakhani de, Kadınlar Birlikte Güçlü’den kadınlara eylemlerine verdikleri destek için teşekkür etti. Jina’nın katledildiği günden itibaren kızı gibi olduğunu kaydeden Meryem, “Kürt olduğu için, Kürtler İran’da çok mazlum kalmışlar. Sadece Kürt olduğu için değil, sessizce ölümünü kapatmak istiyorlardı. Ama masumiyeti o kadar güçlüydü ki devrime sebep oldu. Umarım çok yakında sonuç alırız. Mahsa’nın ölümünden sonra neşeli zamanlarının videoları yayınlandı. Erkekler değil, düşmanımız düşüncedir. Onlar bizden sürekli haklarımızı almamız için sürekli ağlamamızı yalvarmamızı istiyorlar. Biz sevgi ve düşüncelerimizle var olabiliriz o hak bizde var” dedi.   'Toplumu dönüştürme çabasındayız’   Kadınların siyasi çalışmalarının zorluklarından bahseden HDP İzmir Kadın Meclisi adına konuşan İl Eşbaşkanı Berna Çelik ise, hem çalışma arkadaşları olan erkekler hem de toplumsal dönüşüme yönelik çalışmalar yürüttüklerini dile getirdi. Son yıllarda kadın eylemliliklerinin azaldığını ve kadınlar üzerinde iktidar baskısının arttığını belirten Berna, “Birçok kadın arkadaşımızı başta Deniz Poyraz’ı kaybettik, siyasi çalışmalarda olan siyasetçi kadınlar cezaevinde. Birbirimizi anlayan diyalog kurmakta zorlanmayan kişiler, kadınlarız. Çünkü acılarımız aynı. Öznemiz kadınsa kim olursa olsun yaşanan her şeyde, tacizde gözaltında ses yükseltmemiz gerekiyor. Kendi içimizde bile ayrıştırmaya devam edersek sistem daha fazla yok etmeye çalışacaktır. İstanbul Sözleşmesi kaldırıldı ancak mücadelemiz devam ediyor. Önümüzde seçim var, biz hep mücadelemiz dönemsel değil dedik. Kadınlar üçüncü yolu örecektir, farklı bir alternatifin olduğunu açığa çıkaracağız” ifadelerini kullandı.    Buluşmada, "Patriarkal aile kıskacında özgürlük arayışı", "Erkek şiddeti, cezasızlık politikaları ve mücadele", "Ücretli-ücretsiz emek, sömürü ve görünmezleştirilme" ve  "Üniversitelerde yükselen kadın mücadelesi, talepleri ve ihtiyaçları’ başlıklı sunumlar gerçekleştirildi. Sunumların ardından serbest kürsü ile kadınlara söz verildi.   Buluşma KESK Kadın Meclisi'nden kadınların oluşturduğu Susika Müzik Grubunun dinletisi ile sona erdi.   Bulaşmanın sonuç metninde ise şunlar yer aldı:    “*Patriyarkal Aile Kıskacında Özgürlük Arayışı başlığında yaptığımız tartışmalarda; İktidarın aile politikaları, kadını aileye hapseden saldırıları ve aile içerisinde kadının görünmeyen emeği üzerine konuştuk. Aile kurumu ile çocuk istismarının örgütlenmesin teşhirine değindik. Aileyi koruma adı altında yürütülen nefret politikalarına karşı mücadele vurgusu yaptık. Yapılmak istenen Anayasa değişikliğinin sonuçlarını birlikte tartıştık. Ve iktidarın aile politikaları ve nefretine karşı mücadelenin öneminden ortaklaştık.   *Erkek Şiddeti, Cezasızlık Politikaları ve Mücadele başlığında; İstanbul sözleşmesinin fesh edilmesi ile artan şiddeti, şiddet karşısında cezasızlık politikalarını ve bunun karşısında mücadele hattımızı tartıştık. Mahkeme önlerinden sokaklara, 8 Mart'lardan 25 Kasım'lara alanlarda erkek adalet değil gerçek adalet mücadelesini büyütme zorunluluğunu bir kere daha vurguladık. İstanbul Sözleşmesi’ni kazanma mücadelemizin devam edeceğini tekrarladık. Hem erkek şiddetine hem erkek-devlet şiddetine kadın dayanışmasını büyüterek, 'birlikte güçlüyüz' kararlılığını pekiştirerek örgütlü mücadeleye vurgu yaptık.   *Ücretli-Ücretsiz Emek; Sömürü ve Görünmezleştirme başlığında; kadınların görünmeyen emeğini, ücretli emek içerisinde yer alan kadınların eşit ücret talebini, emek hareketi içerisinde kadınların pozisyonu ve  bilinçlenme düzeyini ve taleplerini konuştuk.   *Üniversitesilerde Yükselen Kadın Mücadelesi, Talepleri ve İhtiyaçları başlığında ise; üniversitelerdeki yoksulluğa, cinsiyetçi eğitime, erkek şiddetinin buralardaki yansımalarına ve mücadele dinamiklerine değindik. Kadın üniversitelerine karşı mücadele eden kadınların Cinsel Tacizi Önleme Birimleri kurma mücadelesini konuştuk.”