'Hiçbir hükümet kadın mücadelesine karşı duramadı' 2023-01-16 09:02:42   ANKARA - EŞİK’ten Tülin Kesiktaş Teoman, başörtüsü anayasa teklifine ilişkin muhalefettin AKP'nin randevu taleplerini kabul etmemesini önemli bulduğunu söyleyerek "Kadın mücadelesinin karşısında hiçbir hükümet duramadı, kimse duramayacak ne iktidar ne muhalefet ne de başkaları" dedi.    AKP-MHP ittifakının kadınların kıyafetlerini anayasal "güvenceye" alma adı altında Meclis'e sunduğu başörtüsü anayasa teklifi, kadın örgütlerinin tepkisiyle karşılandı. EŞİK platformunun sürdürdüğü "koşulsuz, müzakeresiz hayır" kampanyaları neticesinde yüzlerce kadın örgütü, dernek ve sivil toplum örgütleri destek verdi. EŞİK’in  ayrıca yürüttüğü parti görüşmeleri sonucunda  henüz teklif geri çekilmemiş olsa da önce Halkaların Demokratik Partisi (HDP), sonrasında ise Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) ve İyi Parti AKP'nin yasa teklifi için görüşme taleplerini reddetti. HDP bu yasa teklifine karşı tutumunu net bir şekilde ifade etmesine rağmen Altılı Masa'nın tutumu ve bu partilerin teklife karşı tutumları henüz netleşmiş değil.    EŞİK Platformu’ndan Tülin Kesiktaş Teoman, parti görüşmalerini ve yasaya neden "koşulsuz hayır" denilmesi gerektiğini JINNEWS'e değerlendirdi.  ‘Bugünlerin geleceğini biliyorduk’   EŞİK olarak bugünlerin geleceğini çok önceden gördüklerini belirten Tülin, anayasal haklara, kadınların yaşam tarzlarına müdahale ile başlandığını kaydetti. Tülün, “İstanbul Sözleşmesi’nin feshi, sanatçıların, konser kıyafetlerine karışılması, konserlerinin iptal edilmesi, kadınlara karşı uygulanan şiddet karşısında verilen cezaların yetersizliği, iyi hal indirimleri gibi bütün bu olanları bir araya getirince bugünlerin gelişi çok belliydi. O yüzden biz en başından beri bütün EŞİK bileşenleri olarak ‘yasalara dokunma uygula’ dedik ve özellikle tam da bugünler için söylemişiz; anayasal şartların uygun olmadığı, 6 yaşındaki çocukların evlendirildiği, toplu bir araya gelme, gösteri yapma ya da kendimizi ifade etme hayallerimizin engellendiği, partilerin fonlarına el konulduğu, milletvekilleri hakkında fezlekeler oluşturulduğunu görüyorsunuz. Bu ortamda sağlıklı bir anayasal ortam olmadığını ve bu ortamda özellikle seçime 4 ya da 5 ay kala anayasanın yapılamayacağını, alelacele yapılan bir anayasanın da kapsayıcı bir anayasa olmayacağını her fırsatta ifade ettik. Bunu daha da somutlaştırmak için çok çok önceden siyasi parti liderleriyle görüşmeler için randevu talep ettik. Bunlar daha ifade edilmiyorken, Anayasa teklifi bile söz konusu değilken, biz her fırsatta sosyal medyada ve yazılı olarak bunları ifade ettik” diye konuştu.    ‘Partilerin politik duruşunu anlamaya çalıştık’   Bu kanun teklifi konusunda muhalefeti desteklemek için bilgi notları hazırladıklarını ifade eden Tülin, geniş ve kapsayıcı görüşlere yer verdiklerini söyledi. Tülin, “Muhalefeti desteklemek için bu bilgi notlarını hazırladık ve onlarla randevu temasına geçtik. Çok zor oldu mu? Evet, şu konjonktürde, bu yoğun günlerde biraz zorlandık fakat yılmadık, bıkmadık ve ilk randevuyu Sayın Meral Akşener'den talep ettik. İyi Parti'nin genel başkan yardımcılarıyla görüştük. Bilgi notumuzu aktardık, bu konuda çekincelerimizi anlattık ve kendilerinin de kesinlikle bu müzakerelere katılmaması gerektiğini, ‘hayır’ demelerini görüşmelere asla katılım gösterilmemesini ilettik. ‘Anayasa’nın uygulanmadığı bir ortamda anayasa yapılamaz’ dedik. Fakat Meral hanımdan hâlâ randevu bekliyoruz. Her fırsatta da bunu iletiyoruz. Ondan sonra CHP ile görüştük, Sayın Kılıçdaroğlu ile görüşmemizde oldukça olumlu ve umutlu geçti. Bütün çekincelerimizi aktardık. Sayın Babacan'a görüştük. Onun dışında Halkların Demokratik Partisi ile görüştük ki onların özellikle bu konudaki tutumları gerçekten bizi çok destekleyici oldu. Çünkü onlar görüşmeler müzakereler dâhil hiçbir şekilde katılmayacaklarını ve en baştan hayır dediklerini ilettiler. Onun dışında Gelecek Partisi Sayın Davutoğlu ile görüştük bu görüşmelerde de Gelecek Partisi'nin, daha doğrusu tüm partilerin politik duruşunu anlamaya çalıştık. Biz taleplerimizi ilettik ama onlar nasıl anlıyorlar, bunu nasıl yorumlayacaklar ve politik duruşları nasıl olacak? Açıkçası bu en zor kısım bana göre. Çünkü net aktarıyorsunuz bazen ama siyasi tarafta başka şekillerde evrilebiliyor. Başka hamleler söz konusu olabiliyor. O yüzden bütün bu parti liderleriyle görüşüp görüşlerimizi aktardık” ifadelerini kullandı.    Randevu talebinin reddedilme gerekçesine eleştiri   Partilerin, EŞİK’in yaptığı “müzakere bile etmeyin” çağrılarına karışlık vererek AKP’nin randevu taleplerini reddedilmesinin umut verici olduğunu belirten Tülin, yaptıkları çağrıların karşılık bulmasının çok önlemli olduğunu söyledi. Bu tutumun önemli olduğunu dile getiren Tülin şöyle konuştu: “Fakat tabii esneyecek miyiz, hayır ya da rehavete kapılacak mıyız, hayır. Hâlâ siyasi parti liderleriyle müzakereler devam ediyor ve özellikle bu ikinci turda Ak Parti'nin randevu talebine görüşmüyoruz, katılmıyoruz demeleri çok değerliydi. Fakat bunun gerekçesi olarak da 2 tane milletvekilinin, hem İyi Parti'den Lütfü Türkkan'ın hem de CHP Milletvekili Ali Mahir Başarır hakkındaki fezleke gösterildi. Bu da önemli fakat bu olayın dışında da birçok hukuksuzluk var. Bu hukuksuzluk, kadınlara yapılan, kadınların özellikle başörtüsünün gündeme gelmesi, 24’üncü maddenin, 41’inci maddenin değiştirilmek istenmesi, laiklik ilkesinin, Medeni Kanun’un bu konuda hedef alınması en önemli gerekçedir.”   ‘Kadınlar siyasi malzeme konusu değildir’   Kadınların seçim yarışında siyasi malzeme haline getirildiğini dile getiren Tülin, “Şimdi tabii bunun üçüncü turu var. Özellikle İyi Parti'nin bu konuda tutumu çok çok önemli. Millet İttifakı toplu hareket etmeyi planlıyor diye düşünüyoruz ama İyi Parti eğer bu kararlılığını sürdürür, ‘biz bu tuzağa düşmeyiz’ demelerini bekliyoruz. Bir de açıkçası kadınları ilgilendiren yine kadınlar üzerinden giden bir tartışmada olay top çevirmeye döndü. Tam bir eril dil bu. Yani kadınların başörtüsünü tartışıyorsunuz, o ona pas atıyor, o ona top çeviriyor gibi eril bir malzeme konusu yapmaya çalıştılar. Bakın ne kadınlar siyasi malzeme konusudur, ne kadınların giyim şekli, siyasi malzeme konusudur. Bu Anayasa’da asla gündeme getirilemez çünkü çok ciddi tehlikeler içeriyor. Özellikle kıyafet konusunda, başörtüsü teklifi olarak topluma anlatılıyor. Oysa bu başörtüsü olayı değil. Bakın zaten toplumsal mutabakatta başörtülü kadınlar ile başörtüsü olmayan kadınların hiçbir problemi yok. Kamu dairelerinde çalışabiliyorlar, her alanda birlikte yan yana olabiliyorlar, hiçbir şekilde engel yok önlerinde” sözlerini kullandı.   ‘Örtünme değil nasıl örtündüğünüz İran gibi Anayasa’da tanımlanacak’   Yasa düzenlemesinde yer alan teklifin başörtüsünden ibaret olmadığın söyleyen Tülin, İran’da Jîna’nın katledilmesini hatırlatarak, örtünme şeklinin dahi yasada tanımlanacağına dikkat çekti. Tülin, sözlerini şöyle sürdürdü: “Şimdi durduk yerde bu niye çıktı? Tek bir dini inancın üzerinden özel ve kamuda kadınlara giyim sınırlaması getiriliyor. En tehlikeli olan bu. Biz hep şey diyoruz, İran’da Mahsa Amîni niye öldürüldü? Başı örtülü olduğu için değil, düzgün örtünmediği için, İran'ın Anayasası’na göre düzgün örtünmediği, boynu açık olduğu için öldürüldü. Şimdi bakın, kadının bırakın örtülmesini, bir de örtünme şeklini tanımlayacak bir Anayasa getiriliyor. Biz buna şiddetle karşıyız. Kamuda ve özel sektörde kadının giyimine sınırlama getirmek ve bu durumu ifade ettiğinizde de devlet tarafından engel oluşturması çok tehlikeli bir şey. Gidin başka şeylerle uğraşın. Özgürlük alanlarıyla, insanların demokratik haklarıyla uğraşın. Yine niye kadınlar bir malzeme konusu oldu? Onun dışında 41’inci maddede kadın ve erkek evliliği diyor. Kaç kadın, kaç erkek bu medeni kanuna aykırı. 3 kadın bir erkek de olabilir, neden bir kadın ve bir erkek denmiyor? Sonra neden cinsiyet olarak sınırlandırılıyor? Kadın ve erkek cinsiyeti LGBTI’leri yok saymaktır. Toplumun bir gerçeği var, hepimiz bir arada yaşıyoruz ve cinsiyet olarak sadece kadın ve erkek olarak sınırlama getirilmesi, insan haklarına aykırı, toplumsal yaşam haklarına aykırı hedef belirliyorlar. Toplumda var olan birlikte yaşadığımız kişileri, tehdit unsuru olarak gösterecekler. “   ‘Bu değişiklik Şerri bir yönetim şeklinin önünü açmaktır’   AKP’nin randevu talepleri reddedilmeden önce Altılı Masa’nın “düzenleme yapma” teklifine de değinen Tülin, yapılan düzenleme teklifinin içeriğine dair bir bilgilerinin olmadığını belirtti. Tülin, “Bu teklif ne olursa olsun, bu şartlarda yapılamayacağını çok net biliyoruz. O yüzden umudumuz hiç böyle bir teklifin de olmaması, umudumuz en baştan beri “Hayır görüşmüyoruz, Anayasanın uygulanmadığı bir ortamda anayasa yapılamaz” denmesidir. Toplum için bu Medeni Kanun ve laiklik için inanılmaz emekler verildi, bedeller ödendi ve kadınların yaşam haklarına, anayasal haklarına en iyi şartlarda kavuşması için bu anayasalar yapıldı. Çok da katkılar verildi. Şimdi ne gereği var yani bu değişiklik şerri bir yönetim şeklinin önünü açacak bir değişiklik, laikliğe direkt hedef alacak bir değişiklik. Aile konusundaki bu maddenin tartışmaya açılması bile kabul edilemez" diye konuştu.    'Halk böyle Anayasa istemiyor'   Gelinen aşamanın kadınların mücadelesi sonucu olduğunu vurgulayan Tülin, çok ciddi bir destek aldıklarını belirtti. Tülin, "Gerçekten ciddi bir emek var bunun arkasında. Son ana kadar imza kampanyaları düzenlendi. Şu an zannedersem 663 imzacı oldu. Federasyonlardan, kadın örgütlerinden emek, meslek odalarından, LGBT+ derneklerinden aklınıza gelebilecek her yerden, Ankara Barosu'ndan, Diyarbakır Barosu'na, kadın haklarından çok ciddi destekler geldi. Bu ne demektir? Halk böyle bir şey istemiyor. Bundan sonraki mücadelemizde ne olacak, bunun Meclis'e getirilmemesi olacak. Meclis'te oylama yapılacağı zaman 'katılmıyoruz' dese milletvekilleri ne olur ve bunu da çok iyi ifade etseler anlatsalar halka, 'şu ve şu nedenlerden dolayı katılmıyoruz' deseler halk bunu anlar çünkü olay başörtüsü değil. Bunu çok net anlatmak gerekiyor. O yüzden bundan sonraki çabamız bizim kesinlikle Meclis'e gitmemesi ve Meclis'te siyasi partilerin bu oylamaya katılmaması" diye konuştu.    Kadın mücadelesi saldırılarla başa çıktı   Meclis'ten AKP ve MHP iktidarının geçmesini istediği bir çok yasayı bu zamana kadar kadın mücadelesi ile geri püskürttüklerini söyleyen Tülin, muhalefet partilerinin randevuları reddetmesinin de kadın mücadelesi ile sağlandığını kaydetti. Tülin, "Meclis'e 13 yaş evliliği, tecavüzcüsüyle evlendirme yasası kaç kere geldi ve kadın mücadelesi Meclis'ten geri çevirdi. Nafaka kaç kere geldi, geliyor geldi, gelecek duyumları alındı, yine kadın mücadelesiyle geri çevrildi. Bu Anayasa teklifinde de partilerin reddine bence kadın mücadelesinin çok ciddi çabasıyla oldu. Bu ne demektir? Bu toplumun yarısıyız. Dinamikleri gözetmek zorundasınız ve kadın mücadelesi çok ciddi bir mücadele. Bakın şu an ekonomi kadını vurdu, işten çıkarmalar kadını vurdu, haklar kadını vurdu, dünya kadar kadın öldürülüyor ama öldürülen kadınların öldürülmemesi için çaba harcanacağını İstanbul sözleşmesi feshedildi. Arkasından Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu hakkında dava açıldı. Bu olacak iş mi? Bu ortamda yine kadın mücadelesi kazandıracak. Biz yine sıkı sıkı kenetlenmeye devam edeceğiz. Yine bu mücadelemizi daha da artan dozda sürdüreceğiz. O yüzden uğraşmasınlar. Kadın mücadelesinin karşısında hiçbir hükümet duramadı, kimse duramayacak ne iktidar ne muhalefet ne de başkaları. O yüzden biz ekstra şeyler istemiyoruz. Olmayacak bir şeyin mücadelesi değil bu. O yüzden de biz mücadelemize devam edeceğiz" değerlendirmesi yaptı.