İzmir’de Anayasa teklifine ve çocuğa yönelik tecavüze tepki 2022-12-19 19:32:45   İZMİR- TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, çocuğa yönelik tecavüze karşı yaptığı açıklamada meclise getirilen Anayasa teklifine karşı çıktıklarını beyan etti.    Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) İzmir İl Koordinasyon Kurulu, İsmailağa Cemaati'ne bağlı Hiranur Vakfı'nda 6 yaşındaki çocuğun evlendirilerek tecavüze uğramasına neden olunmasına ve Anayasa Değişikliği teklifine karşı Mimarlar Odası İzmir Şubesi önünde basın açıklaması yaptı. Açıklamada "Jin, jiyan, azadî" ve "Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz" sloganları atıldı. Açıklamaya TMMOB’a bağlı oda temsilcilerinin yanı sıra kentte bulunan siyasi parti, kurum temsilcileri ve çok sayıda yurttaş katıldı. Basın metnini TMMOB Yönetim Kurulu üyesi Esen Leyla okudu.    'Cinsel istismar siyaset üstü değildir'   6 yaşında bir çocuğun “evlilik” kisvesi altında tecavüze uğradığını ve iktidarın bu çocuğa yönelik  tecavüzü “siyaset üstü” bir konu olarak nitelendirdiğini ifade eden Esen, Anayasanın 41.maddesinde yer alan devletin şiddete ve  tecavüze karşı çocukları koruyucu tedbirleri alacağı hükmünün tüm devlet kurumlarında boşa çıkarıldığını kaydetti. Faillerinin değil, haber yapan gazetecilerin, davaya sahip çıkan avukatların, hak savunucularının adli süreçlerle örselendiğini belirten Esen, “Yer yerinden oynamalı. Laik ve demokratik bir ülkede ne olmalıysa, o olmalı. Çünkü bir kız çocuğunun erken yaşta evlendirildiğine ilişkin iddialar üzerine Diyanet İşleri Başkanlığı resmî web sayfasında 'İslam’a göre' diye başlayarak anayasanın değiştirilmez maddelerini hiçe sayan söylemlerde bulundu. Bu iktidarın bakanı, çocuğa yönelik tecavüz ve istismarı,  'küçüğün rızası' diye akladı. Zorunlu eğitim süreci 4+4+4 sistemi ile paramparça edildi, Eşit eğitim alma, eğitime katılma hakkı çocukların elinden alındı. Devlete ait okul öncesi eğitim kurumlarında olması gereken çocuklar 'sübyan mekteplerine' mahkum edildi” şeklinde belirtti.    ‘Devlet kurumları tarikatların işgali altında’    Devletin kaynaklarının büyük çoğunluğu laiklik ilkesine aykırı olarak Diyanet İşleri Başkanlığı’na ayrıldığını söyleyen Esen, devlet politikasının bu kurumun ve işbirlikçi konumundaki tarikat ve cemaatlerin söylemlerine göre şekillendirildiğini ifade etti. Devlet kurumlarının cemaat ve tarikatların işgali altında olduğunu vurgulayan Esen, “Yaşanan istismarın mağdurunun cemaat şeyhinin kızı, failin ise cemaatin aktif bir üyesi olması, tarafımızdan; istismarı 'münferit bir vaka' olarak gösteren cemaatin suçu önemsizleştirme çabası olarak değerlendirilmektedir. Bunun kabul edilebilir bir yanı yoktur. Hakim ve iktidar olan bu zihniyet nedeniyle; 'çocuğun yüksek yararı ilkesi' gerici ve eril çevrelerce rahatlıkla ayaklar altına alınmakta, her geçen gün artan çocuk hakları ihlalleri cezasızlık ile cesaretlendirilmekte, çocuklar akıl almaz bir biçimde cinsel şiddete, tecavüze, sömürüye uğramaktadır” sözlerini kullandı.    ‘İktidara dur diyoruz’   Siyasi iktidarın, maddi ve ideolojik desteğiyle kamu varlıklarından kaynak bulan vakıf, cemaat ve tarikatların kapalı kapılar ardında kadınlara ve çocuklara tecavüz ettiğini söyleyen Esen, “6 yaşında çocukla evlenilir söylemlerini cüretkarca, küstahça söyleyebildikleri korumacı ortamda, yıllarca sürdürdükleri cinsel istismar, taciz ve tecavüzlerini resmî kurumlardaki işbirlikçileriyle örtbas ederken, bir yandan da 'kutsal aile' söylemleriyle kadın ve çocukları araçsallaştıranlara dur demek zorundayız. Bu içselleştirilmiş sapkınlık içerisinde yaşanan; çocukları ve kadınları bir mal, malzeme olarak kabul eden gerici, yobaz bir anlayış ve yapılanmalara dur demek zorundayız. Ve çocuk istismarına, kayıtsız ve sessiz kalan Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanına, çocuğa yönelik her türlü şiddetin engellenmesine yönelik bir kaygı taşımayan ve buna yönelik bir planı olmayan, yasaları uygulamayan iktidara dur diyoruz” dedi.    ‘Anayasa değişiklik teklifine hayır’   Eril tahakküm kadınları ve çocukları her geçen gün daha fazla tehdit oluştururken iktidarın bir "oldu bitti" ile 9 Aralık 2022 tarihinde anayasa değişikliği teklifinde bulunduğunu dile getiren Esen, “Demokratik ve eşit bir toplum inşasına hizmet etmeyen bu anayasa teklifi, özgür ve demokratik bir tartışma ortamı olmadan ve toplumsal uzlaşma sağlanmadan Meclis'e getirilmiştir. Toplumsal ve ekonomik krizin giderek derinleştiği, şiddetin olağanlaştırıldığı bir ortamda,  seçim yatırımı olarak toplumda var olan kutuplaşmayı derinleştirerek kullanmayı hedefleyen anti demokratik anayasa değişiklik teklifine, hayır diyoruz. Sayısız insan, kadın ve çocuk hakları ihlalinin doğrudan sorumluları ile anayasa müzakere edilemez” ifadelerini kullandı.    “Hemen şimdi İstanbul Sözleşmesi yürürlüğe sokulmalı” diyen Esen son olarak, “677 sayılı kanun uygulanmalı, cemaat ve tarikatlar kapatılmalı, istismar ve şiddet uygulayanlara en üst sınırdan ceza verilmeli. Anayasanın laiklik ilkesi uygulanmalı” şeklinde konuştu.    Açıklama, sloganlarla sona erdi.