Amed’de 25 Kasım startı ‘Jin jiyan azadî’ sloganıyla verildi 2022-11-18 12:43:10     AMED - Dicle Amed Kadın Platformu ve Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri Bağlar PTT binası önünde, “Jin jiyan azadî” sloganıyla 25 Kasım startını verdi. Kadınlar, ardından tutsak kadınlara kart gönderdi.   Dicle Amed Kadın Platformu ve Diyarbakır Şiddetle Mücadele Ağı bileşenleri, Bağlar PTT binası önünde bir araya gelerek 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Mücadele Günü kapsamında etkinliklerin startını yaptığı açıklamayla verdi. Açıklamaya çok sayıda kadın katılırken, “Jin jiyan azadî” pankartı açıldı. Kadınlar adına açıklamayı Amed Barosu avukatlarından İrem Yıldız okudu.   Özgürlük mücadelesi veren kadınlar selamlandı   Katledilen Mirabal Kardeşleri andıklarını ifade eden İrem, “Dünyanın neresinde olursa olsun kadın özgürlük mücadelesi veren, kadın haklarını savunan tüm kadınları selamlıyor, bir hafta boyunca yapacağımız bir dizi eylem ve etkinliğin ilki olan cezaevlerindeki mahpus kadınlara kart gönderme etkinliğimiz ile programımızı başlatıyoruz” dedi.   Kadınların her türlü hegemonik iktidar ile mücadele ettiği bir yüzyıla ve tarihe tanıklık ettiklerini söyleyen İrem, İran’da Jîna Eminî’nin molla rejiminin ahlak polisleri tarafından saçını kurallara göre örtmediği gerekçesiyle katledilmesini hatırlatarak, "Jina'nın katledilmesinden sonra ‘Jin, jiyan, azadî’ sloganı ve felsefesinde birleşen tüm kadınlar, İran’da kadın öncülüğünde yükselen itirazlar ile tüm dünyaya toplumu özgürleştirecek olanların yine kadınlar olduğunu bir kez daha göstermektedir. Suriye’de, Afganistan’da, İran’da tecrübe edildiği üzere savaşın olduğu her yerde, kadınlar, çocuklar ve LGBTİ+’lar savaş ve kaos ortamından daha fazla etkilenmekte şiddete ve ayrımcılığa maruz kalmaktadırlar. İşkence, cinsel saldırı, cinsel istismar gibi suçların mağduru olmakta, cinsel şiddete maruz bırakılarak fuhşa zorlanmaktadırlar. Savaş sebebiyle ülkelerinden göçmek zorunda bırakılan ve farklı ülkelerde mülteci statüsünde bulunan kadınlar ve çocuklar ırkçı, ayrımcı saldırılara maruz kalmaktadırlar. Türkiye’de de diğer ülkelerde olduğu gibi göçmenlere yönelik benzer politikalar yürütülmekte, medya ve iktidar eliyle nefret söylemleri yaygınlaştırılarak göçmenlere karşı nefret suçlarının işlenmesinin önü açılmaktadır” şeklinde konuştu.   ‘Kolluk kuvvetleri korunmakta’   Kadınlar üzerinde yürütülen özel savaş politikalarına dikkat çeken İrem, “Özellikle Hakkâri, Şırnak, Dersim gibi bölge illerinde uygulanan özel savaş politikaları ile başta kadınlar olmak üzere çocuklar ve gençler hedef alınarak madde bağımlılığı, fuhşa zorlama gibi yöntemlerle kadınlara yönelik hak ihlalleri devlet eliyle gerçekleştirilmekte, şiddetin dozu artırılarak yaygınlaştırılmaktadır. Kamuoyuna yansıyan olaylardan da görüleceği üzere kamu otoritelerinin çoğu zaman sessiz kalması ve ilgili makamlarca etkili soruşturmalar yürütülmemesi, yapılan yargılamalar neticesinde faillerin cezalandırılmaması failleri cesaretlendirmekte. Uygulanan cezasızlık politikaları ile kolluk kuvvetlerinin alenen suç işlemesine yol açmakta, kolluk kuvvetleri adeta cezasızlık zırhıyla korunmaktadırlar” diye belirtti.   ‘Politikalar bölgemizde özel bir yöntemle uygulanıyor’   İrem, asker ve polislerin faili olduğu olaylara dikkat çekerek, “İpek Er’e cinsel saldırıda bulunan Musa Orhan hakkında tahliye kararı verilmesi, Gülistan Doku’nun kaybedilmesinin ardından faillerin bulunmaması, Urfa’da adalet nöbetinde direnen Emine Şenyaşar’ın görmezden gelinen mücadelesi, LGBTİ+ların varoluşlarının hedef alınarak devlet yöneticilerinin de desteklediği nefret yürüyüşlerinin organize edilmesi, Kürt kadınların ve Kürt LGBTİ+ların yaşamını iki kat yok sayan politikaların hayata geçirilmesi bizlere olayların münferit olmadığını, iktidar tarafından bölgemiz illerinde özel bir yöntem uygulandığını göstermektedir” dedi.   ‘Kadınlara göz dağı verilmekte’   İptal edilen İstanbul Sözleşmesi’ne de değine İrem, "İstanbul Sözleşmesi başta olmak üzere kadın mücadelesinin kazanımlarının bir gecelik kararnamelerle yok sayıldığı, kadın cinayetlerinin cins kırımı boyutuna ulaştığı bu süreçte, her ay onlarca kadın, erkeklerin fiziksel, psikolojik, cinsel ve ekonomik şiddetiyle karşı karşıya kalmakta, kadınlar koruma kararlarının varlığına rağmen kamuya açık alanlarda katledilmektedirler" diye belirtti. İrem, öte yandan kadına karşı şiddetle mücadele eden kadın hak savunucularının gözaltına alınarak, tutuklanarak yargısal tacize maruz bırakıldığını die getirerek, "Kadınlara gözdağı verilerek kadın mücadelesini engellemeye yönelik politikalarla kadınlar yıldırılmaya çalışılmaktadırlar. Kimyasal silah kullanılması iddiasına karşı bağımsız heyetlerin araştırma yapması gerektiğini söyleyen Türk Tabipler Birliği Başkanı ve aynı zamanda Türkiye İnsan Hakları Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Şebnem Korur Fincancı’nın tutuklanması, yine İzmir Barosu ve Özgürlük İçin Hukukçular Derneği üyesi avukat Aryen Turan’ın gözaltına alınması Türkiye’de demokrasiden yana olan herkesin hukuk dışı uygulamalarla karşı karşıya olduğunu bir kez daha göstermektedir" sözlerine yer verdi.    Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı:   “Geçtiğimiz haftalarda çıkarılan dezenformasyon yasası ile halkın haber alma hakkını gasp eden, sansür uygulayan, kadın gazetecileri hedef alan iktidar, siyasal, sosyal, özel ve kamusal alanda söz sahibi kadınların varlığını tehdit olarak görmekte, kadını aile kurumu içerisine hapsetmek istemekte, kadınların bedeni üzerinde ısrarla söz sahibi olmaya çalışmaktadır. Yakın zamanda Jineloji Dergisi Yayın Kurulu Üyesi ve  gazeteci Nagihan Akarsel’in bir suikast sonucu katledilmesi erkek egemen hegemonyanın kadın özgürlük mücadelesine karşı ne denli tahammülsüz olduğunu göstermektedir.   Sesimizi yükseltmeye devam edeceğiz   Kadına yönelik şiddetin boyutları artarken, ekonomik kriz ve yüksek enflasyon sonucu kadın emeği daha fazla sömürülmekte ve kadın yoksulluğu daha da büyümektedir. Ülke bütçesinin büyük bir kısmının savaşa ayrılmasını kadınlar ve LGBTİ+lar olarak kabul etmiyor, halktan ve emekten yana bir bütçe için sesimizi yükseltmeye devam edeceğimizi belirtiyoruz.   Özgürlüğümüzden vazgeçmiyoruz   Bedenimiz, fikirlerimiz ve varlığımız üzerinde uygulanmak istenen baskıları kabul etmeyerek, demokratik özgür bir yaşamın kadın özgürlüğü ile mümkün olduğu bilinciyle haklarımızdan ve özgürlüklerimizden vazgeçmiyoruz. Kadın bedeni ve yaşamı üzerindeki eril tahakküme karşı, erkek şiddetini meşru kılan devlet şiddetine karşı; evde, sokakta, yaşamın bütün alanlarında mücadele etmeye devam edeceğimizi, Kürt kadınları olarak Akarsel’in kalemini yerde bırakmayacağımızı yineliyor, kadına karşı uygulanan devlet ve erkek şiddetine karşı direnen Jina Mahsa Aminî’yi bir kez daha anıyoruz.”   Tutsak kadınlara kart gönderildi   Açıklama “Jin, jiyan, azadî”, “Bijî berxwedana jinan”, “Bijî têkoşîna jinan, “Nagihan Akarsel onurmuzdur” ve “Susmuyoruz, korkmuyoruz, itaat etmiyoruz” sloganıyla son buldu. Kadınlar açıklamanın ardından cezaevinde bulunan tutsak kadınlara kart gönderdi.   Kadınların 25 Kasım Amed programı şu şekilde:   *19 Kasım Cumartesi   Cumartesi Anneleri ziyaret ve ardından bildiri dağıtımı   Yer: Koşuyolu Parkı   Saat:12.00   *20 Kasım Pazar   Nagihan Akersel ve Jina Mahsa Amînî anması   Yer: KASED binası   Saat: 17.00   *21 Kasım Pazartesi   Tekstil Atölyeleri ziyaret   *24 Kasım Perşembe   Adalet Nöbeti’ndeki aileleri ziyaret   Yer: Adliye Binası önü   Saat: 11.00   *25 Kasım Cuma   Şiddet Ağı Raporunu okuma   Yer: Diyarbakır Baro binası   Saat: 12.30   *25 Kasım Cuma   25 Kasım Gece Yürüyüşü   Saat:17.00