İHD raporunda ‘işkence yasağı’ vurgusu 2022-11-04 15:44:51     ANKARA - İHD, hasta tutsaklara ilişkin “İnfaz Kanunu” değişikliğine dair hazırladığı öneri raporunda, ağırlaşan tecrit koşullarının kaldırılması gerektiğini vurguladı. Açıklamada ayrıca işkence yasağının ihlaline de dikkat çekildi.   İnsan Hakları Derneği (İHD) Merkezi Hapishaneler Komisyonu, “Hasta mahpuslar ile ilgili infaz kanunu değişikliği” raporunu, İHD Genel Merkezi’nde düzenlediği basın toplantısıyla açıkladı. Toplantıya İHD Eş Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan, İHD Merkez Hapishaneler Komisyonu Eşsözcüsü Nuray Çevirmen katıldı. Öztürk raporu, “Hasta mahpusların karşılaştığı hak ihlalleri”, “Şartlı tahliye ve kelepçeli muayene uygulamalarına yönelik kamuoyu algı araştırması”, “Türkiye’nin 5275 sayılı İnfaz Kanununun mahpus haklarına uyumluluğu”, 17 Aralık 2015 tarihli “BM Mandela Kurallarına Raporunda İnfaz Kanununda AİHM içtihatlarına uyumsuzluğu” ve “Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve AİHM İçtihatları” başlıklarıyla sıraladı.   Hasta tutsaklar bakımından özellikle TMK kapsamında hükümlü bulunanlar aleyhine ayrımcılık yapıldığını dile getiren Öztürk, “5275 sayılı infaz kanununun 14, 16, 17, 25, 36, 57 63, 72, 89, 107, 110, Ek 1, Geçici 2, Geçici 6 ve Geçici 9’uncu maddelerinde esaslı değişiklikler yapılması ile TMK 5 ve 17’nci maddelerin kaldırılması gerektiği sonucuna ulaştırılmıştır” dedi.   Sağlık hakkı ihlali   Hasta tutsakların sorunlarının giderek arttığını ve çözüm üretilmediğini belirten Öztürk, bu sorunları sıraladı: “Özellikle hasta ve sigara içilmeyen odalarda bulunması gereken mahpusların sağlıklarını olumsuz bir şekilde etkiliyor. Tutukluların kimi hapishanelerde sigara içilmeyen odalara geçme talepleri karşılanmıyor. Her mahpusa sağlıklı bir şekilde yaşayabilmesi için gerekli alanın sağlanması, doğal gün ışığından faydalanması ve temiz havaya yeterince erişebilmesinin engellenmesi, fiziksel hastalıkların meydana gelmesine, psikolojik rahatsızlıklarının başlamasına ve yaşamlarının tehlike altına girmesine neden olabilecektir. Cezaevlerinde, revire geç çıkarılmalar, hastane sevklerinin geç yapılması ya da hiç yapılmaması gibi sorunları mevcuttur. Mahpuslar revirlerden polikliniklere ve polikliniklerden 3. basamak sağlık hizmetlerine sevk işlemlerinde ise aylarca sırada bekletiliyorlar. Hapishanelerde yoğunluğu kaldıracak nitelik ve kapasitede sağlık hizmeti koşulları mevcut değildir. Bu koşullar hapishanelerin normal kapasiteleri için bile yeterli değilken, hapishane mevcutlarının kapasitenin çok üstünde olduğu mevcut durumda çok daha ihlallerin ortaya çıkmasına neden olmaktadır.”   ‘Kötü muamele’ denilen davranış, sözleşmeye göre işkencedir’   BM İşkence Karşıtı Sözleşme ve BM İşkence Karşıtı Komite Kararlarına dair düzenlemeye atıfta bulunan Öztürk, “İşkence Ve Diğer Zalimane, Gayri İnsani Veya Küçültücü Muamele Veya Cezaya Karşı Sözleşmenin 1’inci maddesi işkenceyi tanımlamaktadır. Türkiye’de son dönem kötü muamele olarak adlandırılan birçok yasak davranış veya fiil, sözleşmeye göre işkence olarak tanımlanmaktadır. Buna göre; ‘İşkence’ terimi, bir şahsa veya bir üçüncü şahsa, bu şahsın veya üçüncü şahsın işlediği veya işlediğinden şüphe edilen bir fiil sebebiyle, cezalandırmak amacıyla bilgi veya itiraf elde etmek için veya ayrım gözeten herhangi bir sebep dolayısıyla bir kamu görevlisinin veya bu sıfatla hareket eden bir başka şahsın teşviki veya rızası veya muvafakatiyle uygulanan fiziki veya manevi ağır acı veya ıstırap veren bir fiil anlamına gelir” sözlerine dikkat çekti.   Uluslararası hukukta işkencenin karşılığı   Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin (AİHS) 3’üncü maddesinde hiç kimsenin işkenceye, gayriinsani yahut haysiyet kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamayacağının düzenlediğini hatırlatan Öztürk, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) ek protokollerden 7 Nolu protokolün mükerrer yargılama yapma yasağını, 12 Nolu protokolün ayrımcılık yasağını, 13 Nolu protokolün ölüm cezası yasağını düzenlediğini ekledi.   Tecrit   Ağırlaşan tecrit koşullarının kaldırılması gerektiğinin altını çizen Öztürk, şunları söyledi: “5275 sayılı kanunu Türkiye’deki mevzuatın uluslararası insan hakları hukukuna ve özel olarak da mahpus haklarına uygun hale getirilmelidir. Gittikçe ağırlaşan tecrit koşulları kaldırılmalı, hapishanelerde insan onuruna uygun yaşam standartları getirilmelidir. Özellikle Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumlarındaki kendine ait havalandırması olmayan tek kişilik odalarda tutulma uygulamasına son verilmelidir. Cezaevi yönetim ve personellerine insan hakları eğitimleri verilmeli, etik ve insan onuruna uygun bir yaklaşım sergilemeleri sağlanmalıdır. Halen hapishanelerde bulunan ağır hasta mahpusların tümü, tam teşekkülü herhangi bir hastane raporuna istinaden derhâl salıverilmeli, tedavileri ailelerinin yanında sürdürülmeli ve sağlık sigortası devlet tarafından karşılanmalıdır. Adli Tıp Kurumu sağlık sebebiyle infazın ertelenmesi raporlarında son ve tek merci olmaktan çıkarılmalıdır. Adli Tıp Kurumu siyasal otoritenin baskısına göre değil tıp bilimi ve etiği doğrultusunda kararlar vermelidir.”