Özgürlük hayalleri dalga dalga yayılıyor 2022-10-10 09:08:03   Melek Avcı   ANKARA - Bugün barış ve özgürlük amacıyla Ankara Gar Meydanı’nda 103 insanın katledilişinin üzerinden tam 7 yıl geçti. 7 yıldan geriye firari sanıklar, boş sanık sandalyeleri, isimleri dahi dosyada geçmeyen kamu görevlileri ve mücadele eden insanlar kaldı.    Ankara Garı'nda DAİŞ’in 10 Ekim 2015’te gerçekleştirdiği bombalı saldırının üzerinden 7 yıl geçti. Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK), Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Türk Tabipleri Birliği (TTB) Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği’nin (TMMOB) düzenlediği Emek, Barış, Demokrasi Mitingi’ne yönelik saldırıda olay günü 100, daha sonra aldığı yaralar nedeniyle tedavi altındayken 3 kişi olmak üzere 103 kişi katledildi.    Geçen 7 yılın sonunda yüzlerce klasörlük delil dosyaları, onlarca firari sanık ve ihbarlara rağmen harekete geçmeyen iktidarın kolluğu hakkında ailelerin soruşturma açılması taleplerine rağmen bir kez daha açığa çıkan cezasızlık kaldı. Bir de hala inatla süren adalet mücadelesi.   Barışı, özgürlüğü ve baharı kucaklayan bir ülke için kilometrelerce öteden gelenlerle dolan meydanda DAİŞ ve DAİŞ’e sessiz kalanlar, katliam gerçekleştirdi. Bugün 7’nci yıldönümü olan katliamda hayatını kaybeden kadınlara dönüyoruz yüzümüzü. Yine barış, özgürlük ve yaşam bayrağını elinde tutan kadınlara. Ve barış ve özgürlük talepleri bugün İran’dan, Irak’tan, Afganistan’dan ve Ortadoğu’nun yer yerinden “Jin, jiyan, azadî” diye yankılanmaya devam ediyor. Barışı talep ederken Ankara Garı’nda katledilen ve barışa uçan bu kadınları tanıyalım.   Aycan Kaya   Aycan, HDP İstanbul Üsküdar İlçe Eşbaşkanıydı. 42 yaşında ve dört çocuğu vardı. Okuma yazma öğrendiğinde günlüğüne şu şiiri yazmıştı: Memleket isterim, ne başta dert, ne gönül de hasret olsun. Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.   Ayşe Deniz   Ayşe HDP Karşıyaka İlçe Yönetim Kurulu üyesi ve mali müşavirdi. HDP’ye üye olan, zeki, sevecen ve mücadeleci kadın.   Azize Onat   Azize, HDP Üsküdar İlçe Örgütü üyesi ve iki çocuk annesiydi. Kimliğinde 44 yazsa da Nüfus Müdürlüğünde çalışan amcası iki yıl büyük yazdırmış. HDP Üsküdar’ın en çalışkan isimlerinden biriydi. Zehir gibi zekâsı, bıkmadan usanmadan çalışması, elinden her iş gelmesiyle, inandığı uğruna mücadele azmiyle bilinirdi. Azize, "Ben uğraşmazsam, sen uğraşmazsan bu ülkeye barış nasıl gelecek" diyerek, kocası, kayınpederiyle beraber Üsküdar ilçe teşkilatıyla birlikte gelmiş Ankara'ya.   Başak Sidar Çevik   Başak, İskenderun’da doğmuştu. 2 yaşından beri Ankara’da yaşıyordu. Türkçe ismi Başak ve Kürtçe ismi Sidar'ı birlikte kullanırdı. En çok çocukları severdi. Bir de kedileri... Nerede bir sahipsiz kedi görse süt alır beslerdi, hatta gizlice eve getirdiği de çok olmuştu. Zaten adaletsizliğe, haksızlığa, zulme ilk isyanı kıyıya vurmuş çocuk bedenleriydi. Alan bebek gibi... Bu zulme engel olmadıkları için dünya liderlerine isyan ederdi. Ve hiç affetmedi liderim diyenleri.   Bedriye Batur   Bedriye, kentin çeperinde hayatta kalmaya çalışan, akil, yardımsever bir kız çocuğu. Akrabası İbrahim’le birbirlerini çok severek evlenmişler. Ama yabancı memleket, hayatta ve ayakta kalmak için eşi İbrahim’le bazen nefes bile almadan çalışmışlar. HDP Alanya İlçe Örgütü’nde de oldukça aktif bir yöneticiymiş Bedriye. Barış Mitingi'ne de patlamada hayatını kaybeden halası Fatma Filiz Batur’la birlikte gitmişti. Geride bir barış mücadelesi miras bıraktılar.   Berna Koç   Berna, zor ve travmalarla dolu bir hayatta ayakta kalmaya, bu mücadeleyi de renkli ve keyifli kılmaya çalışan, çocuk ruhlu ve güçlü bir kadın. Hayvanları çok sever ve "Sokak köpekleri ile bağın olsun seni korurlar" dermiş. Keyifli taklitler yapar, hayattan keyif almaya çalışırmış. Berna, Suruç Katliamı’ndan sonra örgütlü mücadele içinde daha fazla yer almaya başlamış. Bir yandan temizlik işçisi olarak çalışmış. Yıllar sonra okuma hakkı olunca Celal Bayar Üniversitesi Harita ve Kadastro Bölümü'nü okumaya başlamış. Bu süreçte kalem kitap alırken çocuklar gibi mutluymuş ancak ne yazık ki okula bir hafta gidebilmiş.   Ebru Mavi   20 yaşındaki Ebru, Kürt ve Alevi bir ailenin üç çocuğunun en küçüğüydü. Ankara Üniversitesi Kimya Bölümü 2’nci sınıf öğrencisiydi. Politik görüşünü oluşturmak için sorguluyor, araştırıyordu. Koşar gibi yaşamış. Arkadaşlığı ve dostluğu usul usul yaşarmış Ebru. Kimseye arkasını dönmez, kırılmasına üzülmesine izin vermezmiş. Çok güzel şarkı söyler, en çok da Kum Gibi'yi birçok insan şarkı söyleyişiyle hatırlıyor. Bir de güleç yüzü ve kaybolmayan gamzesiyle.   Elif Kanlıoğlu   Elif, gazete dağıtımıyla toplantı arası eve koşup barınaktan aldığı köpeği doyuracak kadar sorumluluk sahibi. Saatini devrime göre ayarlayan bir genç. Işılsu'ya sorsanız en güzel elbisesini ona veren abla. Sait’e sorsanız köpek sevdalısı bir deli. Ayşenur’a sorsanız hep onu takip eden başındaki gardiyan... 20 yaşındaki Elif, Aydın’dan mitinge gidenler arasındaydı. Mersin Üniversitesi Yabancı Dil Yüksekokulu 2’nci sınıf öğrencisiydi. EMEP'liydi. Didim Umut Tiyatrosu'ndan Musa Bayar, "Elif bir yıldız olmak istiyordu" diyor ve onun yıldızların ötesine geçtiğine inanıyor.   Emine Ercan   Emine, 55 yaşında, EMEP üyesi ve 2 çocuğu vardı. Okuma fırsatı bulamayan Emine, çocuklarının eğitimini çok önemsemiş. Okulun kıymetini bildiğinden belki de öğretmen kadar öğretmen olmuş 2 çocuğuna. Bu emek de 2 çocuğunun tıp fakültesini kazanmasıyla sonuçlanmış. Eşi Cuma, Emine'nin her hafta barıştan, dayanışmadan yana etkinliklere gittiğini, o bitmeyen enerjisiyle her mazluma kol kanat gerdiğini, okul okuyamadığına bunca hayıflanan eşine herkesin nasıl "hocam" dediğini gururla aktarıyor.   Fatma Filiz Batur   Alanya’da yaşıyordu Filiz. Rojin ve Halil adında 2 çocuğu vardı ve o Ankara'ya geleceği için eşi çocuklara bakacaktı. Alanya’dan yoldaşlarıyla hep birlikte yola çıktı. HDP ile baştaki ilişkisini kuran, kayınbabası ile senelerce hep birlikte halayda, sokakta yan yana, omuz omuza mücadele ediyorlar. Sonra Filiz, kadınlarla birlikte mücadeleye devam etmiş.   Fatma Esen   Fatma, 45 yaşındaydı. Siirt Eruh doğumlu olan Fatma 9 kardeşin en büyüğüydü, kardeşlerinin ablası, yarı annesiydi. HDP üyesiydi ve İstanbul’da yaşıyordu. 45 yıl boyunca bol mücadeleyle geçen bir hayatı oldu. Boncuk, dantel işleyen elleri meydanlarda barış için havalanırdı. Hep sakin, hep şakacıydı.   Fatma Karabulut   Fatma, örgütlü ve feministti. 20 yaşında üniversite öğrencisi bir kızı vardı. Zor bir hayat yaşamış olsa da hem insanı, hayvanı, canlıyı, hem de hayatı sorumluluk olarak görmekten vazgeçmeyerek güçlüklerle baş ederek, güzel ilişkiler kurarak yaşamına devam etti. Her zaman kardeşleri, ailesi ve dostları için dayanak ve destek olan Fatma, 43 yaşındaydı. Hayatla ve insanlarla kurduğu pozitif ilişkiyle tanınıyor, zor bir hayat yaşamış olmasına rağmen, güçlüklerle baş etme yöntemleri, insanlara karşı sevecenliği, bağışlayıcılığı, sorumluluk duygusu arkadakilere miras kaldı.   Gözde Aslan   Gözde, mitinge Malatya'dan katılmıştı. CHP Malatya Gençlik Kolları üyesiydi. Barış Mitingi için neşe ve heyecanla yola çıkmıştı Malatya Gençlik Kolları'ndan arkadaşlarıyla. Hep güler yüzlü, Fenerbahçe tutkunu. Gözde İnönü Üniversitesi Kale Meslek Yüksekokulu'nu bitirmiş ama tekrar üniversiteye gitmek ve öğretmen olmak istiyormuş. Özgecan'ın, Berkin Elvan'ın katledilmesi ve Suruç Katliamı gibi her olayda Gençlik Kolu'nu örgütleyenlerden.   Gülbahar Aydeniz   Ankara’daki mitingde hayatını kaybeden CHP Gençlik Kolları üyesi 11 kişiden biriydi. 30 yaşındaki Gülbahar, İnönü Üniversitesi'nde Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirmişti. Gülbahar "mutsuzken bile gülebilen" bir kadındı.   Gülhan Elmascan   Gülhan 1 Mayıs'ta Urfa'da doğdu. 13 çocuklu ailenin 7’nci çocuğu. Zor olan doğum sebebiyle beyninde sıvı birikmesi meydana geldiği için çocukluğu ameliyatlarla geçmiş. Aile üyelerini ve etrafındaki insanları uzun uzun dinleyen Gülhan, psikolojik danışman ve rehber öğretmeniydi. Gülhan neşeli olduğu kadar duygusal ve başkasının derdini kendine dert bilirmiş. Edebiyatı, çiçekleri ve çocukları çok severmiş.   İdil Güneyi   52 yaşındaki İdil, TCDD’de başmühendis olarak görev yapıyordu. Hacettepe Üniversitesi mezunu fizik mühendisiydi. Bursalı ve bir çocuk annesi olan İdil, Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) yöneticisiydi. İleride Fethiye'ye yerleşip sevdiği takı tasarım işini yapmayı arzuluyordu. Facebook sayfasındaki son paylaşımında, "Gözyaşlarımızın Rengi aynıdır... O Ankara’dayız" ifadeleri yer alıyordu.   Kübra Meltem Mollaoğlu   Her ihtiyaç karşılanırdı nasılsa, Kübra’nın gözünde, karınlar doyurulur, bedenler kıyafetle sarılırdı. Bunlar en basit halleriyle de yapılırdı. Bir de yaşamak ağrısı denen şey vardı oysa. İşte bu onda ağır basıyordu. Adalet peşindeydi. HDP İstanbul milletvekili adayıydı. Adalet yoksa barış da yoktu!   Leyla Çiçek   Leyla, 1993 yılında Tarsus'un Mithatpaşa Mahallesi’nde dünyaya geldi. Leyla, 1987 yılında Diyarbakır’ın Kulp ilçesinden Tarsus’a göç eden ailesinin küçük kızı. Çocukken belediye başkanı olmak isteyen Leyla’nın çevresindekilerce en belirgin özelliği inatçı ve kararlı olmasıymış. Lise eğitimini Tarsus'ta tamamlayan Leyla, HDP ve HDK üyesi olarak aktif çalışmalar yürüttü. Henüz 22 yaşındayken HDP Tarsus ilçe yöneticisi oldu. Liseyi bitirdikten sonra babasının dükkanında çalışırken makaralar, düğmeler ve dantel ipleri arasında hukuk fakültesi hayalleri kurardı.   Meryem Bulut   70 yaşındaydı, Barış Annesi'ydi. 5 çocuğu vardı. Oğullarından birinin 90’larda yaşadığı gözaltılar, tutuklamalar, işkenceler sonrasında Meryem barış yolunda canı pahasına zulmün ve barış umudunun olduğu her yerde, cezaevi kapılarında, yürüyüşlerde, Kobanê’de, Sivas ve Hrant Dink anmalarında, canlı kalkan eylemlerinde, barış mitinglerinde yer almış. Çocukları da diyor; aslında Meryem’in tek bir derdi vardır: “Asker de ölmesin, gerilla da ölmesin, sivil de ölmesin.”   Necla Duran   1989’da ailesinin Suriye Lazkiye’den Hatay’a göç etmesi ile yaşam yolculuğu başlamıştı. Necla’nın doğumundan 12 sene sonra babası hastalandı, ardından vefat etti. O sıra Suriye vatandaşı olan annesi Münire ihbar üzerine sınır dışı edildi ve 3 kardeş kimsesiz kaldılar. Birbirlerine tutundular. Ekmek yaparken boyu tandıra yetişemeyen Necla kardeşlerini büyüttü. Sırtlandığı yük, baş ettiği zorluklar çetin olunca daha küçük yaşta kabuğu sertleşti Necla'nın. Yaşamı ailesini, insanları düşünmek ve onlar için mücadele etmekle geçti. Odun kesti, bahçeyi ekti biçti, balıkçılık yaptı, temizlik işleri yaptı, sigorta şirketinde çalıştı. Mahallelinin sorunlarını çözdü. Suriye ve Türkiye halkları için barış istedi.   Nilgün Çevik   Nilgün, 41 yaşındaydı ve 3 çocuğu vardı. 8 erkek kardeşini toparlama, bir arada tutma, koruma, doyurma sorumluluğu erken yaşta Nilgün'e kalmıştı. Bu durumu abisi şöyle anımsıyor: "Kız kardeşim, ablam, tek kızımız Nilgün 9 kardeşin tek kızı idi, malbatımızın Ayşe’den sonraki en dirayetli kadınıydı, ‘Şêr şêr e, ne jin e ne mêr e’ sözünün kanıtıydı.”   Sarıgül Tüylü   9 Ekim 1980 Sinop doğumludur nüfus cüzdanına göre. Aslında 25 Ekim 1980 doğumlu olan Sarıgül, 2 çocuk sahibiydi. Hayatı alaya almayı seven birisiymiş. Her şeyi tez ve hızlı yaparmış. Eğer yanında bir işi yavaş yapmak isteseydiniz muhtemelen yanardınız. Herkesin her derdine koşarmış. Tuttuğunu koparan bir kadınmış.   Şebnem Yurtman   Konya doğumlu olan Şebnem’in 3 kardeşi vardı. Şebnem EMEP üyesiydi. Henüz lisedeyken tekel işçilerine dair bir eylem örgütledi. Liseden sonra Hacettepe Kimya Mühendisliği bölümünü kazandı. Hacettepe’den Mersin’e geçiş yaptı. Mersin’de EMEP il yöneticisi olarak sorumluluklar aldı.   Sevgi Öztekin   Sevgi, 49 yaşındaydı. Evli ve bir çocuğu varmış. Yaşlılık sebebiyle görme sorunu yaşayan annesine bakıyormuş. Deli dolu, dobra ve protokolsüz bir insanmış. Özgürlük ve barış sevdalısıymış. Türküler düşmezmiş dilinden. Hep dayanışmanın peşindeymiş.   Sevim Sinik   Sevim, Siirt'te doğdu. 6 kardeşin 3’üncüsüydü. Evlendikten sonra Alanya'ya yerleşti. Emre, Mahmut, Fırat ve Mert isminde 4 çocuğu oldu. Sevim, mahcup gülümsemesi olan, pek tertipli düzenli pek de zarif bir kadınmış. Azmetmiş önce okuma yazmayı öğrenip ardından halk eğitimin takı kursuna gitmiş, yaptığı takılar da herkesin gözündeymiş. 2015’te siyasetle ilgilenmeye başlamış. Sabah erkenden çıkıp akşama kadar çalışırmış.   Seyhan Yaylagül   Seyhan, 46 yaşındaydı. 7 kardeşin en küçüğüydü. Evliydi ve iki çocuğu vardı. Öğretmen eşiyle Maraş'ın Elbistan ilçesinde yaşıyordu. Seyhan, herkesin sevdiği, cıvıl cıvıl bir insanmış; kardeş, yoldaş, sırdaş. Siyasete ilgisi çocuklarına daha iyi bir hayat bırakma kaygısından ve barış arzusundan gelirmiş.   Sezen Vurmaz   52 yaşındaki Sezen’in Özden ve Onur adında 2 çocuğu vardı. Malatya’da yaşıyordu. KESK üyesiydi. 10 Ekim’de 15 yaşındaki kızıyla birlikte Ankara'ya gelmişti. Kızı Özden patlamada yaralandı. Sezen, hayatına girdiği herkesi etkileyen, herkeste silinmez izler bırakan, tuttuğunu koparan bir kadın. Malatya gençlik kollarındaki en genç isimden bile hayata daha bağlıymış, herkesin derdini dinlemeyi de, neşelendirmeyi de en iyi bilirmiş.   Şirin Kılıçalp   Konya’nın Kulu İlçesi’nde doğan 34 yaşındaki Şirin, İstanbul’da Hacı Ethem Üktem Ortaokulu'nda Türkçe öğretmenliği yapıyordu. Şirin aynı zamanda Eğitim Sen İstanbul Kadınlar Sahnesi oyuncusuydu. Sendikal mücadele veriyor, sendikada Kürtçe atölyeleri yapıyordu. Şirin, öğretmen, tiyatrocu, güler yüzlü bir kadın. Anadil hakkına önem vermiş, Tarlaya, kuzulara gider, eğitimine, öğrencilerine, ailesine, herkese emek verirmiş.