1998’den bugüne komplo ve İmralı direnişi 2022-10-09 09:01:09   Gülşen Koçuk    HABER MERKEZİ - PKK Lideri Abdullah Öcalan, 24 yıllık komployu İmralı duruşu ve direnişi ile, halklar da sürdürülmek istenen bu komploya karşı Önderleri ile “özgürlüğe yürüyerek” boşa çıkarıyor.   İmralı’da ağır tecrit koşulları altında tutulan PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın, uluslararası güçlerin ortaklığıyla Suriye’den çıkarılışının üzerinden 24 yıl geçti. Amerika Birleşik Devletleri (ABD) öncülüğünde 1949'da kurulan Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü’nün (NATO) başını çektiği komplo, Ortadoğu’yu yeniden dizayn etme sürecinin ilk halkası olarak kayıtlara geçti. Peki, dönemin başbakanı Bülent Ecevit’in “Amerika bize Apo’yu niye verdi, hala anlamış değilim” sözleriyle şaşkınlığını dile getirdiği komplo süreci nasıl başladı ve nasıl sonuçlandı.   Komplo, dönemin Suriye Devlet Başkanı Hafız Esad üzerinde kurulan baskıyla fiili olarak devreye konuldu. Dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Atilla Ateş, 16 Eylül 1998’de Suriye sınırındaki askeri birlikleri denetime çıkarak, Suriye’yi Abdullah Öcalan üzerinden, “Sabrımızı taşırmasınlar" sözüyle tehdit etti. Hemen ardından dönemin Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel’den de benzer tehditler gelmeye başladı.    İtalya’ya gidiş   Abdullah Öcalan, uluslararası güçlerin baskıları sonucu 9 Ekim 1998’de Suriye’den ayrılarak, Yunanistan’a geçti. Ancak Yunanistan, Abdullah Öcalan’ın ülkede kalmasını kabul etmedi. Abdullah Öcalan, Yunanistan’ın tavrı üzerine Rus Parlamentosu’nun alt kanadı Duma’nın davetiyle 10 Ekim’de Moskova'ya doğru yola çıktı. Rus güvenlik elemanları ile Rus politikacı ve Duma Meclisi eski Başkan Yardımcısı Vladimir Jirinovski tarafından karşılanan PKK Lideri, burada “siyasi iltica” başvurusunda bulunsa da bu hak tanınmadı. Abdullah Öcalan, 12 Kasım'da ise yönünü İtalya'ya çevirdi.    8 gün dünyayla bağlantısı kesildi   Ancak baskılar sonucu burada da kalmayan Abdullah Öcalan, 66 gün sonra İtalya Başbakanlığı tarafından tahsis edilen bir uçakla 16 Ocak 1999’da yeniden Rusya’ya gönderildi. Abdullah Öcalan, ABD Dışişleri Bakanı Madeleine Albright’ın Moskova ziyareti öncesi 20 Ocak’ta zorla bindirildiği bir kargo uçağıyla Kırgızistan’ın başkenti Bişkek’e kaçırıldı. 8 gün boyunca burada bir köyde tutularak, dünyayla bağlantısı kesilen Abdullah Öcalan, 29 Ocak’ta Atina’ya geri getirildi. Burada istihbaratçılar Haralambos Stavrakakis ve Savvas Kalenderidis, Abdullah Öcalan'ı tehdit etti.   Uçaktan inmedi   Görüşmede varılan karara göre, Abdullah Öcalan önce Minsk’e oradan da ikinci bir uçakla Hollanda’ya götürülecekti. Ancak Minsk Havaalanı’nda 7 saat bekletilen PKK Lideri’ni Hollanda’ya götürecek uçak gelmedi. Saatler süren bekleyiş sırasında Yunan uçağından indirilmeye çalışılan Abdullah Öcalan, bunu reddedince uçak, aynı gece saat 04.00 sıralarında Atina'ya döndü. Apar topar Amerikan ve İngiliz askeri üslerinin bulunduğu Korfu Adası'na götürülen Abdullah Öcalan’ın, bölgeye dönme isteği gibi Sırbistan'a gitme isteği de reddedildi.   Kenya’ya kaçırıldı   1 Şubat akşamında Korfu'daki istihbarat merkezinde tutulan Abdullah Öcalan'ın yanına gelen istihbaratçı Savvas Kalenderidis, tüm devletlerin üzerinde uzlaştığı mesajı kendisine "Başardık! Pangalos'la konuştum, sizden özür diliyor" sözleriyle iletti. Kendisine Kenya’dan bahsedilmeyen Abdullah Öcalan, İsviçre'den gelen gizli bir askeri havaalanında bekletilen başka bir uçağa götürülerek, bu uçakla Kenya'ya kaçırıldı.   Gizli uçak Nairobi’ye geldi   NATO Gladyosu ve CIA tarafından ayarlanan gizli uçak, 2 Şubat 1999 tarihinde Nairobi Havaalanı'na inerken, burada Abdullah Öcalan'ı Kenya Büyükelçisi George Kostoulas karşıladı. George Kostoulas'un havaalanında ilk defa karşılaştığı Abdullah Öcalan'a, "NATO'da 20 yıldır sürekli seni araştıran birimin başındayım. Seni gökte ararken yerde buldum" demesi, NATO'nun Abdullah Öcalan'ın tasfiyesi için nasıl organize olduğunu gösterdi.   Diğer yandan Yunanistan’ın Kenya Büyükelçisi'nin evinden çıkması için her türlü baskı yapılan Abdullah Öcalan, bu önerileri can güvenliği açısından sakıncalı bularak kabul etmedi. Abdullah Öcalan, daha sonra bu önerilerle elçilikten çıkarılarak imhasının hedeflendiğini açıklayarak, “Bu olmayınca İmralı planı devreye konuldu” tespitinde bulundu.   PKK Lideri, Kenya’ya getirildikten sonra, Türkiye’ye teslim edilmesi için uçağın hazırlıkları yapıldı. Kaçırma ve imha üzerinden yapılan plan kapsamında; Yunanistan Dışişleri Bakanı Theodoros Pangalos'un müsteşarı Vasilis Papaioannou, 13 Şubat günü Abdullah Öcalan'ın elçilikten zorla dışarı çıkarılması için Büyükelçi George Kostoulas'ı arayarak, talimat iletti. Bu plan Abdullah Öcalan'ın direnmesiyle boşa çıktı. Ancak Atina, bu sefer de PKK Lideri’nin elçilik konutundan çıkarılması için Yunanistan'da 4 kişilik özel bir operasyon ekibi ayarlayıp, elçiliğe gönderme kararı aldı. Bu planın amacı ise, daha sonra Abdullah Öcalan'ı İmralı'da ilk karşılayanların sarf ettiği “Yunan polisleri seni Yunan elçiliğinden çıkarsalardı, biz de hazırlık yapmıştık, seni öldürecektik” sözleriyle netlik kazandı.    15 Şubat gecesi   14 Şubat'ı 15 Şubat'a bağlayan gece, Abdullah Öcalan’ı götürecek uçağın üzerinde bulunan gerçek öğeler silinerek, yerine sahte Malezya bayrağı ve öğeleri takıldı. 15 Şubat 1999 günü sabah saatlerinde elçilik binasına gelen Yunan Büyükelçisi George Kostoulas, Dışişleri Bakanlığı Daimi Sekreteri Kathourima'nın yanına götürüldü. Abdullah Öcalan, o gün yaşadıklarına daha sonra çözümlemelerinde yer verecekti: “Pangalos tarafından hazırlandığı söylenen bu uçağın öğelerinin silindiği ve Malezya bayrağı taşıdığı daha sonraları ortaya çıkacaktı. Beni Kenya'dan Türkiye'ye götüren uçak da Malezya bayrağı taşıyordu! Bu benzerliğe dikkat çeken Naksakis, sonraki açıklamalarında, Korfu'da kanadına çarpılan uçak ile Kenya'da beni kaçıran uçağın aynı olduğunu ve bu kazanın da bilinçli yapıldığını belirtir. Şöyle ki; ben daha Korfu'dayken Simitis hükümeti, ABD ve Türkiye ile anlaşarak Türkiye'ye kaçırılmam yönünde plan yapmıştır, ancak 'kaza' nedeniyle uçağın tamiri için zamana gerek duyulduğundan; Kenya hattı, zaman kazanmak amacıyla bu 'kaza'dan sonra devreye konulmuştur. Hatta Naksakis, uçağın tamir masraflarını da ABD'nin karşıladığını söyleyecekti. Böylece, 'kaza'dan önce Kalenderidis'in 'hayali Afrika planı', 'kaza'dan sonra 'gerçek Kenya planı'na dönüşecekti.”   Elçilikten çıkış kararı   Kenya İstihbarat Şefi Noan Arap Ta, George Kostoulas ile yaptığı gizli buluşmadan sonra Abdullah Öcalan'la görüştü. Abdullah Öcalan, hükümet güvencesi olmadan buradan çıkmayacağını belirtti. Buna karşı Noan Arap Ta daha da ileri giderek, “Çıkmadığınız takdirde gece sizler için kötü olacak, biz ülkemizde kan dökmek istemiyoruz” dedi. Abdullah Öcalan’ın bulunduğu yerden çıkmak istememesi üzerine, devreye büyükelçi George  Kostoulas ve istihbaratçı Savvas Kalenderidis girdi. Savvas Kalenderidis, Yunan hükümeti adına garanti sözü verdi. Bu güvence, Abdullah Öcalan'ın elçilikten çıkmasında etkili oldu.   Türkiye’ye getirildi   Kenya polisleri, Abdullah Öcalan'ı George Kostoulas ve Savvas  Kalenderidis'in gözleri önünde kendi araçlarına zorla bindirdi. Abdullah Öcalan, resmi olarak Yunanistan toprağı sayılan büyükelçinin evinden kaçırılarak, Türkiye'ye getirilip İmralı Cezaevi’ne konuldu. Abdullah Öcalan'ın Türkiye'ye getirilmesi  ise, dönemin başbakanı Bülent Ecevit tarafından 16 Şubat’ta kamuoyuna duyuruldu.    Fikirleri dünyaya yayıldı   Abdullah Öcalan ve PKK’nin tasfiyesinin amaçlandığı komplo süreci, sonrasında tutulduğu İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'nde de farklı şekilde devam etti. Ancak Abdullah Öcalan’ın duruşu ve ortaya koyduğu paradigmayla komplo süreci boşa çıktı. 23 yıllık süreç içerisinde Kürt sorunu bölgesel ve uluslararası bir karakter kazanırken, Abdullah Öcalan'ın fikriyatıyla hareket eden Kürtler yaşadıkları coğrafyalarda büyük kazanımlar elde etti. Ancak, fikirleri dünyaya yayılan Abdullah Öcalan, bugün daha da ağırlaştırılmış bir tecrit altında tutuluyor. Yaklaşık 18 aydır kendisinden hiçbir haber alınamayan PKK Lideri ile görüşmek için başvurularını sürdüren avukatlarına, yetkili kurumlardan yanıt dahi verilmiyor.   Tecridin kırılması için girişimler   Tecride karşı Asrın Hukuk Bürosu avukatları, müvekkilleri Abdullah Öcalan, Hamili Yıldırım,  Ömer Hayri Konar ve Veysi Aktaş’tan 18 aydır haber alınamamasına karşı Eylül ayında Avrupa İşkencenin Önlemesi Komitesi’ne (CPT) başvuruda bulundu. Başvuruda, her türlü ihlal riskini barındıran  incommunicado ve işkence yasağını sistematik bir şekilde ihlal eden tutulma koşullarının devam ettiği vurgusu yapılarak, Nisan-Ağustos ayları arasındaki tarihi  kapsayan gelişmelere dair Komite’ye bilgilendirme yapıldı. Bu bilgilere göre belirtilen tarih aralığında Bursa Cumhuriyet Başsavcılığı’na ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü’ne 40 avukat görüşü ve 21 aile görüşü yapıldı, bu başvuruların da  tamamı engellendi. Büro, CPT’ye, İmralı’ya de facto ziyaret gerçekleştirme çağrısında bulundu.   Uluslararası girişim   PKK Lideri’ne yönelik ağırlaştırılmış tecride karşı Kürdistan ve Türkiye’de hukukçuların girişimlerinin yanında, uluslararası girişimler de oldu. Kürdistan ve Türkiye barolarından 775 avukatın İmralı ile görüşme talebiyle Haziran ayında yaptıkları başvuru Adalet Bakanlığı tarafından yanıtsız bırakılmıştı. Aynı girişim, Eylül ayında uluslararası düzeyde de oldu. 22 ülkeden 350 avukat İmralı ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Başvuruya dair de Belçika’nın başkenti Brüksel'de basın toplantısı düzenlendi.    Adalet Bakanlığı’na başvuru   Demokrasi için Avukatlar Sendikası Başkanı ve Avrupalı Demokrat Avukatlar’dan Hélène Debaty’nin okuduğu başvuru mektubunda, ağırlaştırılmış tecride dikkat çekilerek, şunlar belirtildi: “Türkiye'deki meslektaşlarımızın savunma hakkının tecridine ve ihlaline karşı süregelen çabaları, esasen Türkiye'nin taraf olduğu uluslararası sözleşmelerde, özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde korunan hakların hayata geçirilmesi için verilen bir mücadeledir. Bu nedenle, Abdullah Öcalan ve İmralı'da tutulan diğer tutsaklar, Veysi Aktaş, Hamili Yıldırım ve Ömer Hayri Konar ile ilgili yönetmeliğin 25. maddesi kapsamında görüşme talebimizi sunuyoruz.”   Benzer şekilde Ortadoğu ve Kuzey Afrikalı 756 hukukçu isim de Kürt Halk Önderi ile görüşmek için Adalet Bakanlığı’na başvuruda bulunduğunu açıkladı.   CPT ziyareti   Ağırlaştırılmış tecride karşı kendi misyonu olan “işkenceyi önleme” görevini hiçbir zaman yerine getirmeyen CPT, 20-29 Eylül tarihlerinde Türkiye’de bazı kurumlara ziyaret gerçekleştirdiğini, bu kapsamda İmralı’yı da ziyaret ettiğini duyurdu. CPT, ziyaretlerine ilişkin yayınladığı açıklamada İmralı’ya dair detay vermedi. CPT’nin açıklamasında ilgili kısım şöyle: “Avrupa Konseyi İşkencenin ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele veya Cezanın Önlenmesi Komitesi (CPT) heyeti, 20-29 Eylül 2022 tarihleri arasında Türkiye'ye özel amaçlı bir ziyaret gerçekleştirdi. Ziyaretin temel amacı, yabancılar mevzuatı kapsamında gözaltına alınan yabancı uyrukluların muamele ve tutukluluk koşulları ile sınır dışı edilmeleri bağlamında kendilerine uygulanan prosedürleri incelemekti. Ziyaret vesilesiyle heyet, halihazırda kurumda tutulan tüm (dört) tutukluya yönelik muamele ve tutukluluk koşullarını incelemek üzere İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi'ne de gitti. Bu bağlamda mahpuslara sunulan toplumsal faaliyetlere ve dış dünya ile ilişkilerinin nasıl olduğuna özel önem verildi.”   30 ülkeden yaklaşık 2 bin avukatın kırılması için girişimlerde bulunduğu tecride karşı, Abdullah Öcalan’ın fiziki özgürlüğü talebiyle, bugün çok sayıda kentte yürüyüş düzenleniyor. “Özgürlüğe Yürüyoruz” şiarıyla yapılan yürüyüşlerde tecride karşı ses yükseltilecek.