Kiran Nazish: İran’da gazeteciler hükümeti devirmekle suçlanıyor 2022-10-08 09:12:27   Melek Avcı   HABER MERKEZİ - Jîna Mahsa’nın öldürülmesinden sonra eylemleri haberleştiren 32 gazetecinin tutuklanmasını değerlendiren CFWJ Kurucu Direktörü Kiran Nazish,“Nasıl ki Türkiye’de Kürt gazeteci kadınlara gerçekçi olmayan suçlamalar yönlendiriliyorsa, işte terörist ya da delil olmaksızın PKK’li diyerek tutukluyorlarsa benzer şekilde İran’da da gazeteciler hükümeti devirmekle suçlanıyor” diye belirtti.    İran’da 16 Eylül günü Jîna Mahsa Amînî’nin rejime bağlı “ahlak polisleri” tarafından işkence edilerek katledilmesinin ardından rejime karşı protestolar devam ediyor. Geçtiğimiz günlerde eylemlere katılan üniversite öğrencilerine de ateş açan ve katleden rejim, basın özgürlüğünü kısıtlayarak kadınlara yönelik baskı ve katliamlarını gizleme yoluna gidiyor.   32 gazeteci tutsak   Committee to Protect Journalists (CPJ - Gazetecileri Koruma Komitesi), İran'daki birçok kaynaktan güvenlik güçleri ile protestocular arasındaki çatışmalarda en az 32 gazetecinin tutuklandığını ve onlarca kişinin öldüğünü belirtti. CPJ kaynakları, gece yarısından sonra evlerine yapılan baskınlarda birkaç gazetecinin gözaltına alındığını söyledi. Kaynaklar, gazetecilerin elektronik cihazlarına el koyan güvenlik güçlerinin, hangi kurumu temsil ettiklerini veya tutuklama emri veya suçlamalar hakkında açıklama getirmediğini bildirdi. Kadın Gazeteciler için Koalisyon’un (CFWIJ) verileri ise en az 16 gazeteci kadının tutuklu olduğunu raporlamıştı.   Women in Journalism (CFWIJ) Kurucu Direktörü ve Asya ve Ortadoğu uzmanı Gazeteci Kiran Nazish, kadın gazetecilere yönelik baskı ve tutuklamalara ilişkin sorularımızı yanıtladı.   “İran en endişe verici ülkelerden biri ve aslında gazeteci bir kadın olmak için en tehlikeli ülkelerden biri. İran en fazla kadın gazetecinin parmaklıklar ardında olduğu bir yer.”   *İran'daki birçok kaynaktan 24 Eylül Cumartesi günü başlayan tutuklamalarda 16 gazetecinin evinin basılarak tutuklandığı öğrenildi. Gazetecilere yönelik son durum nedir aktarır mısınız?   Gazeteciler ve aktivistler açıkça konuşmaktan ve bazıları ise ülke içinde ve dışında izlenmekten korkuyor. Bir gazeteci kadından aldığımız bilgiye göre, gösterilere katılan sivillere ve aktivistlere yönelik büyük bir baskı ve tutuklama olduğunu söyledi. Bize bu bilgiyi veren gazeteci de şu anda bir arkadaşının evinde saklanıyor. Jîna Mahsa olayını haber yapan Nilufar Hamidi, önce hastaneye yaptığı ziyaretler ve sonra konuyla ilgili haber yapması nedeniyle sorguya çekildi. Gazetecilik malzemelerine de el konuldu. İran'da yaklaşık bir düzine gazeteciyle konuştuk ve ciddi bir baskı söz konusu. Bu gazetecilerin bazıları daha önce de tutuklandı, bu onlar için yeni değil. Rejimin mevcut eylemleri örtbas etme riskinin tamamen farkındalar. Bir gazeteci bize haber kanallarının devam eden protestoları haber yapmama konusunda net talimatlar aldıklarını söyledi.Ülkenin çeşitli bölgelerinde internetin kapatılması, gazetecilerin kaynaklarla ve birbirleriyle bağlantılarını daha da kopardı. Daha önce gösterileri izledikleri için tutuklanma veya ekipmana el konulmasından korkanlardan bazıları, gözden uzak kalmaya çalışıyor.    Daha önceki çalışmaları nedeniyle izlenen veya tutuklanmaktan korkan bazı gazeteciler ise bize pasaportlarının veya ülkeyi terk edecek bir belgelerinin olmadığını söylüyor. Bu onları aynı zamanda baskı korkusu ve sansür arasında sıkışıp kalmaya zorluyor. CFWIJ'de bizim için İran en endişe verici ülkelerden biri ve aslında gazeteci bir kadın olmak için en tehlikeli ülkelerden biri. İran en fazla kadın gazetecinin parmaklıklar ardında olduğu bir yer. Avukatların çoğu zaman müvekkilleriyle görüşmesine izin verilmese de bize korkunç işkenceleri ve ara sıra gıda ve temel olanaklara erişimdeki eksikliği anlattılar. Gazeteci kadınların güvenliği konusunda derin endişe duyuyoruz. Bu tutuklamaları ve medyanın özellikle gazeteci kadınların daha da yaygın şekilde sindirilmesini şiddetle kınıyoruz. Bu tutuklamaların derhal geri alınmasını ve işini halka hizmet için yapan gazeteci kadınlara yönelik suçlamaların kesin olarak düşürülmesini talep ediyoruz.   *Kadın gazeteciler savaş ve çatışma ortamında, şiddet gören ve hatta cinsel tacize maruz kalan ilk kesim oluyor. Kadın gazetecilere yönelik bu şiddetti nasıl değerlendiriyorsunuz?   İran'da gazetecilerin güvenliği ve aslında İran'daki kadın gazeteciler söz konusu olduğunda dikkat edilmesi gereken en önemli şeylerden biri bence. Basın özgürlüğü verilerimizde İran, gazeteci kadınların güvende olmadığı ilk beş ülkeden biri olmuştur. Bildiğiniz gibi, her yıl yaklaşık 120 ülkeyi günlük olarak değerlendiriyoruz, dünya çapında 128 ülkede kadın ve LGBTQ gazeteciler için güvenlik ihlallerini izliyor ve değerlendiriyoruz. İran ilk beş ülkeden biri ve bunun nedeni, bildiğiniz gibi gazeteci kadınlar rejim nedeniyle farklı şekilde sansürleniyorlar; kadın özgürlüğüne karşı yasalar ve sektör içinde çok az kadın gazeteci olmasından dolayı orada olanlar bir güvenlik altyapısına sahip değiller. Sektördeki haber odalarından destek almıyorlar ve devletten destek almıyorlar. Bununla birlikte çoğu zaman gazeteci kadınlar, İran'daki yasalar nedeniyle ailelerinden de destek alamadıkları için burada da başka bir zorlukla karşılaşıyorlar. Yani çerçevede, gazeteci kadınlar halihazırda güvende değil ve kaynaklara sahip değilken, yani işlerini yapmaları için doğru kaynaklara ulaşamıyorlar bu da İran’da genel olarak artan kısıtlamalar ve ‘ahlak polislerinin’ gazetecileri sürekli sıkıştırması sorunları arttırıyor.   “Nasıl ki Türkiye’de Kürt gazeteci kadınlara gerçekçi olmayan suçlamalar, işte terörist ya da delil olmaksızın PKK’li diyerek tutukluyorlarsa benzer şekilde İran’da da gazeteciler hükümeti devirmekle suçlanıyor.”   *Dünyada gazeteciler için en baskıcı ülkelerden biri olarak kabul edilen İran’da medyanın büyük bölümü on yıllardır Tahran yönetiminin kontrolünde. Bunun, basın özgürlüğü ve İran’daki durumu dünyaya aktarma noktasında bir engel diyebiliriz. Sizce İran bu eylemlerde basına baskı uygulayarak neyi amaçlıyor?   Jîna Mahsa olayında hastaneye gittiğini belgeleyen bir gazeteci Nilufar, Mahsa'nın babası olan aileyle görüştü ve Mahsa'nın durumuna ilişkin yazdı. Mahsa'nın öldürülmesi ve meydana gelen protestolardan bu yana, sahada ayaklanmayı haber yapan Nilufar gibi gazetecileri veya Alman gazeteci kadınları gördük. Protestolar dışında, yazılı ve televizyon basını fark etmeksizin, olayları haber yapan ya da sadece olay hakkında tweet atan gazeteci kadınların kimlik tespiti yapılıp İran rejimi tarafından, evleri basılarak tutuklandı. Gazeteciler alındığından beri, 21 Eylül’den itibaren, günlük olarak sayıları bildirdik. İran’da son birkaç yılın verileriyle birlikte en az 21 gazeteci kadın parmaklıklar ardında. İran'da kadınlara yönelik iki tür tutuklama var: Kadınlar genel olarak ahlak polisleri tarafından sokaktan, evlerinden alındıklarında farklı bir insana dönüştürülüyor çünkü götürüldükleri yerde ‘ahlak polisinin’ yeniden eğitim dediği şey kadınlara veriliyor. Bu gazeteci kadınlar ve aktivistler için uygulanmıyor, onlar gözaltına alındığında gerçekçi olmayan suçlamalarla karşılaşıyorlar. Nasıl ki Türkiye’de Kürt gazeteci kadınlara gerçekçi olmayan suçlamalar, işte terörist ya da delil olmaksızın PKK’li diyerek tutukluyorlarsa benzer şekilde İran’da da gazeteciler hükümeti devirmekle suçlanıyor.   Bu suçlamaların bütün anlamı, basına ve kadınlara yönelik ihlallerin olması. Dikkat çekmek istediğim asıl şey, İran'da basının özünde çok özgür olmadığıdır ve gazeteciler tutuklandığında, onlara pek iyi davranılmıyor. İşkenceyi ve gazetecilere atılan gerçek dışı suçlamaları duyuyoruz ama bir gazeteci kadın olduğunda bunun cinsiyet ihlalleri ve cinsiyet odaklı olduğunu fark ettik. Bazen rejim polisi ve yetkililer kadınlara kadın düşmanı bir dille davranıyor. Avukatlar bize gazeteci kadınlara ‘seks işçisi’ denildiğini söyledi. Kadınlara yönelik muamelenin iyileştirilmesi gerektiğini gördüğümüz, gerçekten yorucu, gerçekçi olmayan suçlamalar listesi var ve bunu İran'daki yetkililer tarafından kasıtlı olarak yapılan başka bir istismar türü olarak görüyoruz.   *Özellikle İran’ın kuzeybatısında, Kürtlerin yoğun olarak yaşadığı Rojhilat bölgesinde ihlaller ülkenin diğer kesimlerine göre daha fazla. Bunun nedeni nedir?   Bu kesinlikle doğru. Bence her şeyden önce İran Türkiye sınırında ve oradaki bölge ve Kürt bölgesi tarihsel olarak baskı altına alınmış ve İran’da yaşayan Kürtlerin hakları bastırılmıştır. Şunu söylemek istiyorum, eskiden savaş muhabiriydim ve Irak'ta, Erbil'de ve Kuzey Irak'ta, Kürdistan'da Kürt meselesini farklı alanlarda ele aldım. Türkiye'nin güneydoğusunu, Cizre, Van, Suriye ve Rojava'da çalıştım. Ama İran bölgesini çok inceleyemedim ve bunun nedenlerinden biri gerçekten kısıtlamaların daha sert olması ve İran’da yaşayan Kürtlerin o kadar bastırılmış olmasıydı ki oradakiler bölgenin başka yerlerinde, diğer üç ülkede, sağda, Türkiye'de, Suriye'de ve Irak'ta diğer Kürtler kadar harekete geçemiyorlar.   Bu üçüne kıyasla İran’daki Kürtler, sosyal ve sivil hayatta bu kadar çok zorlandıkları faktörler, İran'da elde ettikleri fırsatlar vb. yani, kesinlikle şunu söyleyeceğim, İranlı yetkililerin o bölgede sıkı bir kontrolü var. Bu bölgeyi, Kürt bölgesini kendi kontrolleri altında tuttuklarından, işlerin kontrolden çıkmadığından ve Kürtlerin diğer bölgelerde hareket edebildikleri şekilde harekete geçemeyeceklerinden emin olmak istiyorlar. Bence bunun sebeplerinden biri de bu. Kürt kadınlarından daha önce bahsetmiştim. Kürt İranlı kadınlar olan bazı grupları ve karşılaştıkları sorunları, iç sosyal bir yurttaşlık sorunu olan aile içi şiddetten başlayarak, devlet şiddetine ve kaynak ve destek eksikliğine kadar biliyoruz. Bence özellikle bölgedeki Kürt kadınları en savunmasız olanlar. İstismar edildiklerinde herhangi bir kaynağa, yardıma veya insan hakları desteğine devletten en az erişimi olan onlar. Neden orada daha fazla olay oluyor. Bence basit, bu İran'ın o bölgeyi o kadar sıkı kontrol etmek istemesinden ki rejim Kürtlerin harekete geçmediğinden ve kontrolleri altında tutulduğundan emin olmak istiyor.   “Bence bu sosyal medya şirketlerinin şeffaflık ve tarafsızlık için bir araya gelmeleri gerekiyor çünkü bu tutum aynı zamanda bir sansür şeklidir. Bu sadece şirketlerin çözebileceği bir şey değil, insanlar sansürleniyor.”   *Bu eylemlerde İran’ın uyguladığı sansürleri bir kenara bırakırsak, gösterilerle ilgili fotoğraf ve video paylaşımlarının Twitter tarafından silindiği iddia edildi. Bu İran’ın dışında, uluslararası bir sansür anlamı taşıyor. Dijital medya platformlarının bu gibi kitlesel eylemlerde devreye girerek yaptığı sansür ve engellemelere nasıl bakıyorsunuz?   İran'da bu protestolar sürerken, videoların ve fotoğrafların Twitter ve diğer sosyal medya şirketleri tarafından silindiğini görmek beni şaşırttı. Bu videolar, İran sokaklarında neler olup bittiğine dair kanıtların fotoğraflarını ve videolarını yayınladıklarında, İran kökenli Hollywood'daki kadınlar gibi öne çıkanlar bile silinebiliyor. Yani profilleri bile, videolar ve profillerinden fotoğraflar, Twitter ve bu sosyal medya şirketleri tarafından siliniyor.  Bu açıkçası şok bir durum ve tam dehşetle devam ediyor. Bence bu Lübnan'da, Türkiye'de, Filistin’de sorunlar olduğunda sürekli aktivist ve gazetecilere yönelik özellikle protestolar olduğunda oluyor. Özellikle gösteriler sırasında yaşanan insan hakları ihlallerini yansıtan video ve fotoğrafların sosyal medya platformlarından kaldırıldığını gördük. Bu arada, hesapları açık bırakılan sağcı gruplar veya diğer popülist gruplar tarafından başka istismar biçimleri de var. Bu tartışmalı bir konu. Aradan birkaç yıl geçti, biz basın özgürlüğü örgütü olarak bazı sosyal medya şirketleriyle bu konuyu birçok kez ele aldık. Bu görüşmelerin başında bazı bulgular sunduk; örneğin, içeriğin doğru olup olmadığını belirlemeye yardımcı olabilirdik, ancak elbette bir devrim meydana geldiğinde veya büyük gösteriler olduğunda, ülke çapında gösteriler gerçekleştiğinde, çok fazla içerik paylaşılıyor ve hiçbir kurum bu işi sosyal medya şirketleri için gerçekten yapamaz. Bu sosyal medya şirketlerinin kendi altyapılarına sahip olması gerekir.   Dürüst olmak gerekirse, bu konuya gerçekten yoğunlaşarak, yatırım yapmaya istekli olduklarını düşünmüyorum. Bu şirketler platformları yönetiyor ve platformu çalıştırırken sundukları şeyde kalite kontrolü olduğundan emin oluyorlar. Bunun bir parçası da insanların seslerinin susturulmadığından ve sildikleri veya silmedikleri içeriklerin geçerliliği olduğundan emin olmak olmalıdır. Bu içeriklerin neden kaldırıldığını anlamıyorum. Bence bu sosyal medya şirketlerinin şeffaflık ve tarafsızlık için bir araya gelmeleri gerekiyor çünkü bu tutum aynı zamanda bir sansür şeklidir. Bu sadece şirketlerin çözebileceği bir şey değil, insanlar sansürleniyor.   *Ortadoğu ülkelerinde ve hatta dünya genelinde, gazetecilikteki erkek egemenliği biliniyor. Bununla birlikte Ortadoğu’da kadın gazeteci olmak nedir? Nelere maruz kalıyor ve sahada nelerle mücadele ediyorlar?   Erkek egemen sistem açısından Ortadoğu, kadın düşmanlığının medyayla çok entegre olduğu bölgelerden biridir. Kadınlara televizyon ekranlarında haber sunucularına ve medyada kadınlara düşman bir şekilde nasıl davranıldığını onlarca yıldır görüyoruz. Me-too hareketi ve son zamanlarda dünyadaki gelişmeler de dahil olmak üzere Türkiye, Lübnan, Ortadoğu'da birçok ülkede kadın hakları, eşitlik ve kadın haklarına saygı ve toplumsal cinsiyet eşitliği hakkında konuşmayı gündeme getirdi. Cinsel taciz gibi daha ciddi sorunlara girmiyorum ama ilk önce altyapı sorununa bakmamız gerekiyor. Orta Doğu'daki medya endüstrisine değinmek istiyorum ve bu Latin Amerika'da Hindistan, Pakistan, Afganistan’da da benzer bir durumda. Bu bölgelerde erkekler tarafından inşa edilen ve yalnızca erkeklerin yararına olan, onların sektörde yükseldiği kadınların ise sadece bu kurumlarda işçi olarak çalıştığı bir endüstri biçimi var. Öyle ki, bu medya sektörü, kadın ve toplumsal cinsiyet, odaklı bir medya kurmadıkça, örneğin Türkiye'de JINNEWS veya Afganistan'da Zan TV gibi, sadece kadınları kapsayan cinsiyet odaklı bir haber kuruluşu, kadınların entegrasyonunu gerçekten göremezsiniz.   Çok nadir olarak Türkiye'de veya diğer Ortadoğu ülkelerinde ve İngiliz basınında bulabilirsiniz. Bunun nedeni, kadınların yönetici pozisyonlarında olmasını sağlamak için daha fazla çalışma yapmamız gerektiğidir. Kadınlarımız o kadar çok sorun yaşıyoruz ki, sadece kadın oldukları için sahada haber yapmanın zorluğu dışında, kadınların haber odalarındaki kaynakları da neredeyse hiç yok. Türkiye'de olduğu gibi Mısır'da, Lübnan'da gazeteci kadınlar düzenli olarak hedef alındıklarında haber merkezinden destek alamadıklarını duyuyoruz. Erkekler hedef gösterildiğinde ise kadınlardan ve haber merkezinden destek alabiliyorlar. Gazeteci kadınların sorunları ihmal ediliyor. Örneğin, çevrimiçi trolleme, pek çok haber odasında bir sorun değilmiş gibi ele alınır ki bu böyle değildir ve çoğu zaman, özellikle Ortadoğu ülkelerinde, çevrimiçi trollemenin aynı zamanda çevrimdışı trollemeye dönüştüğünü gördük. İnsanlar kadınlara fiziksel dünyalarında ve fiziksel yaşamlarında yaklaşıyor ve kadın insansız hava araçlarının fiziksel olarak evlerinin ve ofislerinin dışında da hedef alındığını gördük.   *Son olarak dünya genelinde gazeteci kadınların maruz kaldığı baskı ve eşitsizliklere yönelik ne söylemek istersiniz?   Gazeteci kadınlar için güvenlik çok ciddi bir konu, ancak güvenlik faktörü dışında bence bu sektörde kadınların kendilerini nasıl hissettikleri açısından durum pek iyi değil. Bu nedenle gazeteci kadınlara yönelik destek sistemleri olmalı örneğin bizim böyle bir gurubumuz var ve Türkiye’nin her yerinden kadın gazetecilere açık. Bence destek sistemlerindeki kadınlar daha iyi çalışabiliyor, birbirlerinden destek alabiliyor, fikirleri tartışabiliyor ve istedikleri zaman birbirlerine destek olabiliyor. Ayrıca bu destek ağları genellikle erkeklerle daha iyi ilişki kurmamıza da yardımcı oluyor çünkü sektörde He for She (Gazeteci kadınlara sektörde yardımcı olan erkekler meslektaşlar anlamındı) gibi birçok erkek meslektaşları var ve gazeteci kadınları desteklemeye istekliler ve kadın düşmanı değiller. O yüzden biz de o destek ağı üzerinden bazen erkeklerle de çalışıyoruz, mesela bir gazeteci bir yerde tutuklanırsa veya devletle bir sorun yaşıyorsa, destek vermek isteyen erkek meslektaşlarımızdan yardım alıyoruz. Bence önemli olan şey Ortadoğu'da yaşanan bu çok zor zamanda bu çok zor sektördeki kadınlar, zorluklarla karşılaştıklarında izole olmamaları için bir destek ağının parçası olmalı veya kendi destek ağlarını oluşturmalıdır.