İHD 2021 raporu: Cezaevlerindeki tutuklu sayısı 326 bin 243’e çıktı 2022-10-06 15:55:11     ANKARA - İHD’nin “2021 yılı Hak İhlalleri raporu”na göre Türkiye’deki bazı illerde 24 kez sokağa çıkma yasağı ilan edildi, cezaevindeki tutsak sayısı 326 bin 243’e çıktı ve 7 bin 704 kişiye 2911 sayılı yasaya muhalefetten soruşturma açıldı. Öte yandan verilerde,  bu süre boyunca 375 kadının katledildiği, 767 kadının fuhuşa zorlandığı yer aldı.    İnsan Hakları Derneği (İHD) Genel Merkezi, pek çok alanda yaşanan hak ihlallerini ele aldığı “2021 Yılı Türkiye Hak İhlalleri” raporunu açıkladı. Genel merkez binasında düzenlenen basın toplantısı ile kamuoyuna duyurulan raporu İHD Genel Başkanı Öztürk Türkdoğan okudu. 2021 yılında cezaevlerinde bulunan tutuklu ve hükümlü sayısının 326 bin 243’e çıktığını ve cezaevleri kapasitesinin 288 bin 798 olduğunu söyleyen Öztürk,  kötü muamele ve işkenceye uğrayanların sayısının bin 114 olduğunu belirti. 7 bin 704 kişiye de 2911 sayılı toplantı gösteri ve yürüyüş kanununa muhalefetten soruşturma açıldığını aktardı.     ‘Önce siyasi denetimi kaldırın’   Türkiye'nin Avrupa Konseyi siyasi denetimi altında olduğunu ve hakkında ihlal süreci başlatıldığını belirten Öztürk,  “Bazı siyasiler hak ve özgürlükler ile ilgili yeni açılımlar yapılacağını söylüyorlar da önce bir siyasi denetimi kaldırın, Kavala, Demirtaş, Encü ve diğer kararının gereğini yerine getirin. Dün Anayasa Mahkemesi Leyla Güven ile ilgili hak ihlali kararı verdi. Bunun gereğini yerine getirin, hapishanelerdeki siyasi mahkumları salın. Yargının üstünlüğü ilkesine uymayan hiçbir rejim hiçbir şekilde kimseye özgürlük vaat edemez” dedi.    ‘OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerin hepsi kanunlaştı’   Öztürk, kalıcı OHAL rejimi altında insan haklarına yönelik baskıların arttığını buna karşın insan hakları ve demokrasi mücadelesinin kararlılıkla sürdüğünü belirtti. 2021 yılı boyunca Covid-19’un etkisi ile daha fazla hak kaybı yaşandığını vurgulayan Öztürk,  “OHAL 2018’de bitmeden 7145 sayılı kanunu çıkardılar. O kanunda gözaltı süresini 12 güne kadar uzatıldı, valilere inanılmaz yetkiler verildi, kamu kurumlarında ihraçlar devam etti, mahkeme kararı olmadan mülkiyete el koyma getirildi. O kanun 31 Temmuz 2022’ye kadar uygulandı.  Şu anda gözaltı süresi 4 gün, bakanlıklar kimseyi ihraç etmiyor ama OHAL KHK’larla kalıcı hale geldi. OHAL döneminde çıkarılan kararnamelerin hepsi kanunlaştı. Kalıcı OHAL Rejiminin değiştirilebilmesi için yeni bir siyasi iktidar ve toplumsal mücadelenin artması gerekiyor.”   ‘375 kadın öldürüldü, 767 kadın fuhuşa zorlandı’    Bu süre zarfında 375 kadının erkekler tarafından katledildiğini, 239 kadının şüpheli biçimde yaşamını yitirmiş halde bulunduğunu ve bin 305 kadının şiddet olaylarından yaralı kurtulduğunu aktaran Öztürk, 7’si çocuk 767 kadının da fuhuşa sürüklendiğini kaydetti. Öztürk, “Adalet Bakanlığının resmi istatistiklerine baktığımız zaman bu sayının daha yüksek olduğunu görüyoruz. Özellikle kadına ve çocuğa yönelik cinsel suçların sayısında artış olduğunu belirtmek gerekiyor” dedi.   Nefret saldırılarında 3’ü çocuk 12 kişi katledildi    2021 yılında nefret saldırıların arttığına dikkat çeken Öztürk, ırkçı saldırılar sonucunda 3’ü çocuk 12 kişinin katledildiğini ve 60 kişinin bu saldırılarda yaralandığını aktardı.  Öztürk “Türkiye’nin mutlaka nefret söylemini yasaklaması, nefret suçlarını özel olarak düzenlemesi ve Avrupa Konseyi Irkçılık ve Ayrımcılıkla Mücadele Komisyonu’nun tavsiyelerine uygun mevzuatını düzenlemesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 13’nolu protokolünü de onaylaması gerekiyor. Bireysel silahlanmaya, şiddet kültürüne karşı mücadele edilmesi gerekiyor. Devlet görevlilerinin karıştığı suçlar bakımından cezasızlıkla mücadele edilmesi gerekiyor” diye konuştu.   'Cezaevlerinde bin 114 kişi işkence ve kötü muameleye maruz kalıyor'   2021 yılında 531 kişinin gözaltında işkence ve kötü muameleye uğradığını, bu rakamın 12’si çocuk, gözaltı yerleri dışında bu sayının 25’i çocuk 704 kişi olduğunu aktardı.  Cezaevlerinde işkence ve kötü muamele gördüğünü iddia edenlerin sayısının ise bin 114 olduğunu söylen Öztürk, “İktidar mensupları sürekli işkencenin olmadığını söylüyorlar. Adalet Bakanlığının 2021 yılı adli istatistiklerinde işkence ve eziyet suçlarından 2 bin 190 kişi hakkında soruşturma açılmış. 953 kişi hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı verilmiş, 866 kişiye dava açılmış. İşkence ve soruşturma yapanlar ile ilgili dava sayısı az iken kendini korumak için davranışta bulunan 53 bin 325 vatandaşa da ‘polise direndin, karşı çıktın’ diye dava açılıyor” İfadelerine yer verdi.   Avrupa Konseyi’ne (AK) bağlı Avrupa İşkenceyi ve İnsanlık Dışı veya Aşağılayıcı Muamele ve Cezayı Önleme Komitesi’nin (CPT) Türkiye'deki cezaevi raporlarına da değinen Öztürk, CPT’nin İmralı’ya yaptığı ziyarete ilişkin kamuoyunu bilgilendirme talebinde bulundu.   ‘Kürt sorunu çözülmeden genel af gündeme alınmamalı’   2002 yılında 59 bin 429 olan cezaevlerindeki tutuklu ve hükümlü sayısının 2022 yılında 326 bin 243 olduğunu aktaran Öztürk, bunlardan 12 bin 995 kişinin kadın, 2 bin 447 tanesinin ise çocuk olduğunu vurguladı. Cezaevlerinde kapasitenin 288 bin 798 olduğunu ve 37 bin 445 mahpusun kapasite fazlası olduğu söyleyen Öztürk,  af tartışmalarına da değindi: “Türkiye’nin taraf olduğu sözleşmelerde terör suçları sayılmıştır. Selahattin Demirtaş’ın, Osman Kavala’nın, Gezi tutuklularını, gazetecilerin, aydın ve yazarların hapislerde olmasını ne ile izah ediyorsunuz. Bunlar terörle mücadele kapsamında hapishanede tutuluyor. Hakikaten bilmiyorsanız bunun ne olduğunu size anlatayım. Türkiye’de af meselesi tartışılmadan önce terörle mücadele kanunun, infaz kanunu ve ayrımcılığının kaldırılması, ölünceye kadar infaz sisteminden vazgeçmesi gerekiyor. Ceza kanunda süresi uzatıla çok fazla suç var. Bunların süresinin gözden geçirilmesi gerekiyor. Bir genel af gündeme alınacaksa Kürt sorunu çözülmeden, gerçek çatışma-çözüm süreci yaşanmadan ceza adaleti ve onarıcı adalet ile ilgili tartışmalar yürütmeden bunu gündemine alınmaması gerekir. Kim kimi affedecek!”   ‘İmralı’daki ayrımcılık birçok yere yayıldı’   Adli Tıp Kurumu’nun hasta tutsaklara ilişkin tutumuna değişmesi gerektiğini söyleyen Öztürk, sözlerine şöyle devam etti: “Hasta mahpusların tamamı salıverilmelidir. 651’i ağır bin 517 hasta mahpus var. Bunların tahliye edilmesi gerekir. 2021’de hapishanelerde 57 kişi ölmüş. Tespit edebildiğimiz sayıdır. Şu anda bu sayı 62. Hapishanelerdeki çıplak arama, kelepçeli muayene meselesinin tamamen bitmesi gerekir.  Görüş ve iletişim yasaklarından vazgeçilmesi gerekir.” dedi. İmralı Hapishanesinde yaşanan ağır hak ihlallerine değinen Türkdoğan, “Orada 4 mahkum var ve hiçbir haktan faydalanamıyorlar. CPT orayı ziyaret etmek zorunda kalıyor. Peki Türkiye’nin kendi kurumları niçin İmralı hapishanesini ziyarete gidemiyor?  Yetkileri var, isterse gidebilirler ama giremiyorlar. Türkiye'nin kendi kanunlarına uyması, ayrımcılığı bitirmesi gerekir. İmralı örneğindeki ayrımcılık Türkiye’nin birçok yerine yayılmış durumdadır. Yüksek güvenlikli hapishaneler artmıştır. İnsanlar oralarda 10 yıl kalırsa yaşamlarını yitirir. Bunlardan vaz geçilmesi gerekir.”   Öztürk, ayrıca açlık grevinde olan Sibel Balaçın tahliyesini talep etti.   ‘Kürtlere uygulanan ‘güvenlik tedbiri’ şimdi bütün illerde uygulanıyor’   2021 yılında Kürdistan’ın pek çok il, ilçe ve köyünde 24 kez sokağa çıkma yasaklarının ilan edildiğini ve bu yasakların 24 saat ve 15 gün aralığında sürdüğünü aktaran Öztürk,  bu yetkinin 81 il valisine tanındığını vurguladı. Öztürk, “Kürt meselesi zamanında çözülmedi. Kürt meselesine zamanında uygulanan güvenlik tedbirlerin tamamı şimdi bütün illerinde uygulanıyor. Tüm valiler istedikleri gibi yasaklama kararları alıyor ve uyguluyor. Kürt meselesini çözmezseniz böyle oluyor. Bütün memleket güvenlik politikaları altında yönetilmeye devam ediyor.” dedi.   'Türkiye'nin temel meselesi Kürt sorunu'   Türkiye’nin temel meselesinin Kürt sorunu olduğunu belirten Öztürk,  şu ifadelere yer verdi: “Kürt sorunun çözümsüzlüğü bütün alanlardaki hak başlıklarının gerilemesine sebep olmuş durumda. Silahlı çatışmaların ulaştığı boyut alan olarak daha büyüdü. Bunun Türkiye’nin çözmesi gereken çok önemli bir sorun ve olduğu yerde duruyor. Kobane davasından vaz geçin, insanları serbest bırakın. Anayasa Mahkemesi’nde devam eden HDP’nin kapatma davası ve siyasi yasak istenen insanlar ile ilgili olarak AİHM’nin emsal niteliğindeki kararlarına uygun davranın. Devletin Kürt siyasetine müdahalesi ile yol alabileceği bir alan kalmamıştır. Tutuklu milletvekilleri, belediye eş başkanları, siyasetçilerin serbest bırakılması gerekiyor. Dokunulmazlığı kaldırılan milletvekillerine yapılan muameleler kabul edilemez. Biz silahlı çatışmaların durmasını ve yeni bir barış sürecinin inşa edilmesi gerektiğini hep söylüyorduk. Türkiye Kürt sorununda yeni bir barış süreci inşa etmeden hiçbir sorunu çözemez”   Cenazelere yönelik muamele    Cenazelere yönelik muameleye de değinen Öztürk “İnsanlara cenazelerini torbalarda, paketlerde vermeyin kargo ile göndermeyin. Bu insanlık için gerçekten utanç verici bir durum. Bu şekilde halkı aşağılayamazsınız. Bu şekilde halk arasında derin kopuşlara sebep olursunuz. İktidarın bu uygulamaları yapanlara etkili soruşturma yöntemleriyle gereğini yapması gerekiyor” dedi.   7 bin 704 kişiye toplantı ve gösteri yürüyüşüne muhalefetten soruşturma   Öztürk, ayrıca 2021 yılı boyunca 409 toplantı ve gösteri yürüyüşüne polis tarafından müdahale edildiğini aktardı. Adalet Bakanlığı verilerine göre ise 7 bin 704 kişiye 2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşüne muhalefetten soruşturma açıldığını belirtti. Öztürk,  ayrıca Alevilere yönelik ayrımcılıkların da ortadan kalkarak eşit vatandaşlık hakkının verilmesini talep etti.