‘Sincan Cezaevi’nde tecrit sistematikleştirildi’ 2022-09-02 08:44:09     ANKARA - ÖHD Ankara Şubesi, Sincan 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutsakların yaşadığı ihlallere dair hazırladığı raporda, “Tecrit sisteminin sistematikleştirilmesi ve yerleşik hale getirilmesi söz konusudur” denildi.   Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Ankara Şubesi, Sincan Yüksek Güvenlikli Ceza İnfaz Kurumu’na dair Gözlem Raporu hazırladı. Raporda, Türkiye’de 13 adet yüksek güvenlikli cezaevi olduğu ve Sincan’da da 1 ve 2 No’lu cezaevlerinin bu kategoride olduğu yer aldı. ÖHD’ye gelen başvurular üzerinde cezaevinde farklı zamanlarda tutsaklarla görüşmeler yapıldığı, cezaevi uygulamalarına dönük incelemelerde bulunulduğu kaydedildi.   Raporda, Ankara Sincan 1 ve 2 No’lu Yüksek Güvenlikli cezaevlerinde farklı tarihlerde tutuklularla yapılan görüşmeler sonucunda tespit edilen ihlaller, Adalet Bakanlığı ve ilgili Yüksek Güvenlikli cezaevleri nezdinde yapılan bilgi edinme başvurularına verilen yanıtlar, genel yüksek güvenlikli cezaevi politikasının sonucu olarak meydana gelen inceleme ve gözleme konu kurumlarda tespit edilen ihlaller yer aldı.   ÖHD Ankara Şubesi tarafından 2021 Aralık ayında Sincan 2 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulan tutsaklar  İ.Y ve İ.A ile görüşmelerde, “Tutuklular belirli sosyal haklardan yararlandırılmadıklarını, talep ettikleri süreli-süresiz yayınların bir kısmının kendilerine verilmediğini, yemeklerin yetersiz ve kötü olduğunu, kurumda hijyen kurallarına özen gösterilmediğini iletmişlerdir” denildi.   ‘Kürtçe geçen hiçbir kitap verilmiyor’   Tutsak İ.Y.’nin detaylı aktarımlarına da yer verilen raporda, şunlar yer aldı: “3 kişilik odalarda birer kişi kaldıklarını, cezaevinde ayrıca tekli odaların olduğunu, sevk sonrası cezaevi idaresinin 'gözlem amacıyla üçlü odalarda kaldıklarını’ aktardığını, gözlem sonrası ‘tehlikeli’ görülenlerin tekli odalara alınacaklarını, şuan kaldıkları 3’lü odaların yaklaşık 18 metrekare olduğunu, ortak alan olan mutfak bölümünde kamera olduğunu ve bu kameraların odaların içlerini de gördüğünü, zaman zaman cezaevi idaresinin kameraların görüntü alabilmesi için kendilerine ‘ışıkları kapatmayın’ uyarısında dahi bulunabildiğini, çok küçük olan bir havalandırmanın olduğunu, havalandırmanın gökyüzünü neredeyse göremediğini, duvarların çok yüksek olması nedeniyle hiç güneş almadığını, havalandırmaya günde bir saat çıkabildiklerini, içerisinde Kürtçe geçen her herhangi bir kitabın hiçbir şekilde teslim edilmediğini aktardı.”   Provakatif yaklaşımlar söz konusu    Aynı cezaevinde 15 Nisan 2022 tarihinde M.Ş. isimli tutsakla yapılan görüşmenin içeriği de şu ifadelerle yer aldı: “Meclis televizyon kanalını izleyemediklerini, haftada bir gün yarım saat çalışan doktor olması sebebiyle revire çıkmakta sorun olduğunu, buzdolabını elektrik fiyatları sebebiyle kapatmak zorunda kaldıklarını, kantinden bir şey alamadıklarını, şortun görsel disiplini bozduğunun belirtildiğini, taze meyve sebzenin ayda iki kere geldiğini, sohbet hakkının hiç olmadığını, gazetenin verilmediğini, kitaplarının verilmediğini, 18 kitap hakkının olduğunu 1 sözlük 1 de dini kitap hakkının olduğunu, İbrahim Yağız’ın Kürtçe kitabına el konulduğunu, hücrelerde demir parmaklık ve tellerin olduğunu, 1 saat havalandırmanın olduğunu, iç postanın paralı hale geldiğini, aylarca dilekçelerine yanıt verilmediğini, bazı personellerin provakatif yaklaşımlarının olduğunu, yemeklerin az verildiğini, 1. Müdürün kimseyle görüşmediğini, 2. Müdürün koşullara tepki gösterilirse kendileri için iyi olmayacağını belirttiğini, yemek verilen plastik kapların son kullanım tarihinin geçtiğini ifade etmiştir.”   ‘Aramalar arttı’   Yine Sincan 2 No’lu Cezaevi’nde tutulan İ.A. ve İ.Y. ile Mayıs 2022’de yapılan görüşmenin detaylarına dair de “12 metrekarelik tek kişilik odalara alındıklarını, tek koridorda 6 hücre bulunduğunu, günde 1 saat havalandırmaya çıkabildiklerini, günün 23 saati tek kişilik hücrede tutulduklarını, hücre pencerelerinde demir parmaklıklarla birlikte kalın bir tel örgünün de bulunduğunu, kendilerinin yan yana odalarda bulunan 3 kişi olarak havalandırmaya çıkabilirken, FETÖ örgütü suçlaması ile hapishanede bulunan mahpusların 6 kişi beraber havalandırmaya çıkarıldıklarını, havalandırmanın 8x4,5 metre ebatlarında olduğunu, günlük hayatı zorlaştırıcı ve katı izolasyon şeklinde uygulamaların olduğunu belirtmişlerdir. Ayrıca son dönemde oda aramalarının sayısının arttığı, daha önce haftada 1 kez arama yapılırken şu anda haftada 3-4 kere arama yapıldığı, pandemi döneminde görüş odalarında kullanılmaya başlayan şeffaf filmlerin kalıcı hale getirildiği, görüş odasında her masanın üstünde bir kamera bulunduğu” bilgilerine yer verildi.     Disiplin cezaları   Aynı cezaevinde tutulan İ.A., İ.K., N.Ö., Ş.M., M.B., B.K. isimli tutsakların da benzer şikayetlerinin yer aldığı raporda, tutsakların 20-21-22-23 Haziran 2022 tarihlerinde "Baskılar bizi yıldıramaz, İşkenceler bizi yıldırmaz, Devrimci tutsaklar teslim olamaz” şeklinde marş söyledikleri için “1 ay haberleşme veya iletişim araçlarından yoksun bırakma veya kısıtlama” şeklinde ve “1 ay ziyaretçi kabulünden yoksun bırakma" şeklinde disiplin cezaları verildiği vurgulandı.   Ayrımcı uygulamalar   Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde 2022 Nisan ayında H.U.Ö,  A.A., C.İ., M.B. ile yapılan görüşmelere dair de şu bilgiler raporda yer aldı: “Cezaevinin tekli koğuş sistemi şeklinde olduğunu ve koğuşların birbirinden uzak, tam bir tecrit sistemi ile inşa edildiğini, her bloğun havalandırmasının dahi ayrı olduğunu iletmişlerdir. Her odanın kendi havalandırmasının olmadığını, başka bir bölüme havalandırmaya götürüldüklerini, asamayacakları için kıyafet ve battaniyelerini yıkayamadıklarını, yıkadıklarında kendi odalarına asmak zorunda kaldıklarını ve bu durumun odayı nemli hale getirdiğini; ilerleyen süreçte nem ve rutubet nedeni ile ciddi rahatsızlıklar yaşayabileceklerini aktarmışlardır. Havalandırmaya tek başlarına çıkarıldıklarını, cezaevindeki PKK’li tutsaklara yönelik uygulamanın bu şekilde olmasına karşın, örgütlü suçlar kapsamında tutulan diğer mahpusların birlikte ve 1,5 saat havalandırmaya çıkarıldıklarını ifade etmişlerdir.”   Mem û Zîn kitabı verilmedi   Tutsaklardan H.U.Ö’nün Kürtçe hiçbir kitabın verilmediğini ve sevk edildiği cezaevinden gelen Mem û Zîn isimli kitaba dahi el konulduğuna yer verildi.   Yönetmelikle yanıtlar verildi   Bu kapsamda bilgi edinme başvurularına dair de raporda Adalet Bakanlığı Ceza ve Tevkifevleri Müdürlüğü 6 ve 27 Haziran 2022 tarih ve 72417 sayılı yanıtında; yönetmelikte yer alan ifadelerle yanıt verilmesine yer verildi.   Raporda cezaevinde yaşanan hak ihlallerine dair gözlemlere ilişkin ise şu değerlendirmeler yapıldı: “Türkiye’de neredeyse hapishanelerin tamamında sportif, kültürel ve sosyal faaliyetler engellenerek mahpuslar sosyal izolasyona tabi tutulmaktadır. Bu uygulamaların hukuki dayanağının olmadığı ve keyfi uygulamalara dayandığı açıktır. Ancak en önemlisi Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde sosyal izolasyona duyusal izolasyonun eşlik etmesidir. Yüksek Güvenlikli Hapishanelerin genelinde karşılaşılan fiili tecrit hali Sincan Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde uygulama haline gelmiştir.   Sistematik tecrit uygulanıyor   Mahpusların tek kişilik odada tutulmaları, havalandırmalarının ortak olmaması, diğer odaların uzak bloklarda bulunması, havalandırma saatlerinin kısıtlanması ve yine tecrit koşullarında havalandırmaya çıkarılmaları sistematik bir tecrit uygulaması anlamına gelmektedir. Mahpuslar gece-gündüz tekli odalarda tutulmaktadır. Odalar, yalnızca geceleme için değil, tüm yaşamlarını geçirecekleri üniteler olarak kullanılmaktadır. Bu ise, mahpuslar için fiili tecrit sistemidir. Soyut gerekçelere ve iddialara dayanan idari gözlem kurul kararları ile evrensel insan hakları ve infaza hâkim olan temel ilkelerin yanı sıra pozitif, güncel mevcut hukukun da yok sayılarak tecrit sisteminin sistematikleştirilmesi ve yerleşik hale getirilmesi söz konusudur.   Meslektaşımız müvekkili ile görüştürülmedi   Sincan 1 No’lu Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’ne giden meslektaşımızın ıslak imzalı bir şekilde hazırlanmış olan vekâletname sureti ve yetki belgesi aslını ibraz ederek görüşme gerçekleştirmesinin ‘yetki belgesinin vekâletnamede ismi yazılı avukata ait olup olmadığını bilemeyecekleri’ gerekçesiyle, meslektaşımız ‘vekâletin, vekâleti olmaz’ gerekçesiyle engellenmiştir. Bu uygulamanın usule aykırı olduğu ifade edilmiş olmasına rağmen biz de böyle beyanında bulunulmuş ve yazılı talimat istenildiğinde de isterseniz tutanak tutun savcılığa şikâyet edin denilmiştir.   Tutanak tutuldu   Ankara Barosu Avukat Hakları Merkezi eşliğinde 23 Mayıs’ta tarihinde ise yine usulüne uygun yetki belgesi ile görüşme yapılmak istenmiş ancak yetki belgesi ile görüşme yaptırılmayacağı belirtilmiştir. Kurum Müdürü ile görüşme yapılmak istenmesine rağmen görüşme yapmamış ve bu durum da tutanak altına alınmıştır. Bu uygulama ile ziyaretçi görüşleri, telefon görüşleri, basın yayın ve televizyon kanallarına erişimleri engellenerek dış dünyayla bağları ortadan kaldırılmaya çalışılan mahpusların avukat görüşleri de engellenmek istenmiş ve fiili tecrit sistemine yeni bir boyut eklenmiştir. Bu sebeple avukat görüşünün engellenmesi sadece bir savunma hakkı ihlali değil sosyal izolasyonun bir parçası olarak da görülmektedir.”   Talepler   Raporun son kısmında ise şu talepler yer aldı: “Mahpusların tekli odalarda tutulması uygulamasına son verilmesi, diğer koğuşlarda bulunan mahkûmlarla en az 10 saatlik sohbet hakkı tanınması, havalandırma koşulları ve saatlerinin asgari standartları karşılaması, mahpuslar arasında ayrımcı uygulamalara son verilmesi, hava koşulları dikkate alınarak günlük en az 1 saat açık havada spor hakkı tanınması, pandemi gerekçesiyle azaltılan açık ve kapalı görüş saatlerinde tüm hapishanelerde tekrar düzenleme yapıldığı da gözetilerek ayda 3 kez kapalı görüş hakkının, en az 1 kez açık görüş hakkının mahpuslara tanınması, telefon görüş hakkının haftada en az bir kez kullandırılması, mahpusların suçları üzerinden kimliklendirmeye gitmenin objektif nesnel bir kamu hizmeti gereğine aykırı olduğu ve ayrımcılık yasağının ihlaline sebep olacağı değerlendirilerek bu uygulamadan vazgeçilmesi ve bu uygulamaya itiraz eden mahpusların disiplin cezalarının iptal edilmesi, sağlık hakkı gereğince mahpusların hastane sevklerinin ivedilikle yapılması ve kurum reviri içerisinde hekim bulunmasının sağlanması gerekmektedir.”