Savaş, kadın ve mültecilik paneli: Savaşı erkekler yaratır halklar ölür 2022-08-26 21:39:02   İSTANBUL - HDP İstanbul Kadın Meclisi, "Savaş, kadın ve mültecilik" başlıklarıyla panel gerçekleştirerek mülteci kadınların sorunlarına ve kadınların ortak mücadele yürütmesi gerektiğine dikkat çekti.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) İstanbul Kadın Meclisi, "Savaş, kadın ve mültecilik" başlıklarıyla Şişli’de bulunan Nazım Hikmet Kültür Merkezi Abidin Dino Salonu’nda panel düzenledi. İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri ve HDP MYK üyesi Elif Bulut’un konuşmacı olarak yer aldığı panelin moderatörlüğünü Tevgera Jinên Azad (TJA) aktivisti Gülşen Karasu yaptı.    TJA aktivistleri, Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyeleri, HDP İstanbul İl Eşbaşkanı İlknur Birol, Özgürlük için Hukukçular Derneği (ÖHD) üyeleri, Kadın Zamanı Derneği Başkanı Dilek Başalan, Yeşil Sol Parti üyelerinin ve çok sayıda kadının katıldığı panelde “Savaşı durdur barışı kur” pankartları asıldı.   ‘Kadınlar savaş gerçeğinin neresinde’   Panelde ilk olarak söz alan TJA aktivisti Gülşen Karasu, geçen yıl gerçekleştirdikleri panelin devamı olarak savaş, kadın ve mülteci kavramlarını ele aldıklarını ifade etti. Gülşen, 1 Eylül Dünya Barış Gününe giderken savaşın kadın mülteci üzerine etkisini konuşacaklarını belirtti. Gülşen, “Mülteci nedir? Kadınlar savaş gerçeğinin neresinde? Ne yaşamakta? Hayatta ne ile karşı karşıya kaldığı gibi birçok soruyu siyasal ve insan hakları boyutuyla ele alacağız. Ne yapmamız gerektiğini konuşacağız çünkü ırkçılığın tırmandığı bu günlerde konuşulması gerekiyor” dedi.   ‘Savaşı erkekler yaratır halklar ölür’   Ardından söz alan HDP MYK üyesi Elif Bulut, savaşı erkeklerin başlattığını ama savaşta halkların, kadınların, çocukların öldüğünü söyledi. İktidarların savaştan faydalandıklarını vurgulayan Elif, “Savaşlar hep yıkım yaratmıştır. Biz kadınlar savaşa karşı barışı savunurken tüm toplumsal alanda neden barışın olması gerektiğini anlatıyoruz. İktidarlar savaşlarla daha otoriteleşir. Savaş topluma dizayn vermek için kullanılıyor. Biz bu dönemde hala barışı konuşmak zorunda kalıyoruz. Savaşa karşı her zaman barışı yükselten kadın hareket var ve var olacak. Mültecilik sorunu savaşın yarattığı bir sorun. Mülteciler bu sorunu yaratmadı” diye aktardı.   ‘Uluslararası güçlerin yarattığı sorunlar herkese yansıyor’   Türkiye’nin 1951 yılında imzaladığı Cenevre Sözleşmesi’nde batıdan geleni mülteci olarak kabul edeceğini doğudan geleni mülteci olarak kabul etmeyeceğine dair coğrafi bir şerh koyduğunu hatırlatan Elif, “13 milyon mülteciden bahsediliyor ama mültecileri Türkiye tanımadığı için bu ülkede hakları olmuyor. Başvuracakları mekanlar sınırlı. Ataerkil düzende kadınlar zaten sorun yaşarken göç yolunda ve gittikleri ülkede de sorun yaşamaya devam ettiler. Göçte en çok kadınlar ve çocuklar yer alıyor. Türkiye mülteciler açısında transit ülke durumunda buradan Avrupa’ya gitmeye çalışıyordu ama Yunanistan sınırına gelen her tekneyi geri itmeye başladığından beri gidişler durdu. Bugünde 85 İran Kürdü Yunanistan’a geçerken tekneleri bozuluyor etrafını polisler sarıyor ve yardım etmiyorlar. Geçtiğiniz günlerde Meriç’te insanlar yaşamak zorunda kaldı ve biri çocuk beş kişi yaşamını kaybetti. Uluslararası güçlerin yarattığı sorunlar herkese yansıyor” sözlerine yer verdi.    ‘Ezilen kadınlarsa süreci değiştirecek olanlar da kadınlar’   Mülteci kadınların göç yolunda ve kaldıkları mülteci kamplarına birçok zorluk yaşadığını vurgulayan Elif, kız çocuklarının kaçırılarak zorla evlendirildiğini, tacize ve tecavüze uğradığını belirtti. Elif, “Savaşın kirli karanlık yüzü var. Barışı konuşmak zorunda olanlar biz kadınlarız. Ezilen kadınlarsa süreci değiştirecek olanlarda kadınlar. Geçici anlaşmalar savaşı geçici olarak toprak altına gömer. Mülteci kadınları yalnız olmadıklarını göstererek bu süreci yürütebiliriz. Bu süreç erkeklere bırakamayacağız kadar önemli bir konu erkeler çözümü şiddete ararlar. Kadınların sözünü söylemekten başka çareleri yok. Biz HDP Kadın Meclisi olarak ortak yaşamın mümkün olduğunu, mülteci statüsüne kavuşturulması gerektiğini söylüyoruz” dedi.   ‘Türkiye ve diğer ülkeler mülteci istemiyor’   Ardından söz alan İHD İstanbul Başkanı Gülseren Yoleri, Birleşmiş Milletler’in ve 2016 yılında 193 ülkenin mültecilerin korunması için ortak hareket etmek üzerine söz verdiklerini ama bu sözleri yerine getirmediğini belirtti. Gülseren, ülkelerin kendi sınırlarını korumak için mültecileri görmezden geldiğini ifade ederek, “İçişleri Bakanlığının stratejik planları var mültecilere dair ama bunlar sınır duvarlarının ne kadar olacağı? Duvarlara nasıl tel çekileceği ve sınırların aydınlatılmasıydı. Türkiye ve diğer ülkeler mülteci istemiyor. Geçmişten bugüne ne zaman göç yaşansa yabancı düşmanlığı yaşanıyor” diye ekledi.    ‘Göç nedenleri arttı’   İnsan Hakları Derneği’ne 2021 yılında 32 farklı ülkeden başvuru yapıldığını belirten Gülseren,  mülteci sorunlarının gözden uzak tutulmaya çalışıldığına dikkat çekti. Gülseren, “Mülteciliğin neden oluştuğu, savaşın olduğu yerde barışın sağlanması için ne yapılabileceği konuşulmuyor. Sorunun temeline bakmalıyız. Ekonomik yoksulluk ve kadına yönelik şiddet göçe neden oluyor. 1951 Cenevre Sözleşmesi’nde daha çok siyasi nedenlerden kaynaklandığı söyleniyordu ama bugün göç nedenleri arttı. Bundan dolayı politik değil hak temelli bir bakışla çözüm bulunmalı. Düzensiz göçmenler haklara ulaşamıyor. Hatta görüldükleri yerde sınır dışı edilme korkusu yaşadıkları için görünmemeye çalışıyorlar. Bize sorunlarını bildirmiyorlar. Düzensiz göçmenlerin çok daha ağırına maruz kaldığını belirtebiliriz. Kadınlar da sağlık, ekonomik, eğitim ve barınma sorunu yaşıyorlar. Sağlık açısından geçici koruma kimliği alanlar sağlığa eriştiği söyleniyor ama gerçekler başka. Eğitimde de çocuklar ayrımcılığa uğruyor. Çocuklar bundan dolayı eğitime devam etmek istemiyor bu da erken yaşta kız çocuklarının evlendirilmesine neden oluyor. Kadınlar ücretleri ödenmeden işten çıkartılıyor, korunmuyor, adalete uğraşmaya çalışırken büyük sorun yaşıyor. Hepimizin insanca yaşam isteği var bunun için mücadele ediyoruz bunun için ortaklaşabiliriz. Ortak dertler var ortak hareket etmeliyiz” diyerek ortak mücadeleye dikkat çekti.   Panel soru ve cevaplar devam ediyor.