'Tutsaklara dönük işkenceye sessiz kalmamalıyız' 2022-08-23 09:06:46   Rojda Aydın   BATMAN - Cezaevlerindeki baskı, işkence ve yaşam hakkı ihlallerindeki artışa dikkat çeken tutsak yakını Berivan Tatlı, tecridin bütün cezaevlerine yayıldığını vurguladı. Berivan, "Tutsaklara dönük işkenceye sessiz kalmamalıyız" dedi.    Türkiye cezaevlerinde yaşanan ağır hak ihlalleri gün geçtikçe artıyor. Cezaevi şartları ve iktidarın politik yaklaşımları tutsakların hayatını zorlaştırırken, hasta tutsakların durumu da gittikçe kötüleşiyor. İnsan Hakları Derneği’nin (İHD) verilerine göre cezaevlerinde 651’i ağır olmak üzere bin 517 hasta tutsak var. Sadece bu yıl içerisinde cezaevlerinde 43 tutsak yaşamını yitirdi. Acil tahliye olası gereken tutsaklar Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalabilir” raporları nedeniyle tahliye edilmiyor. Bütün toplumsal kesimlerin, ailelerin ve hukukçuların çağrılarına rağmen iktidar sessizliğini koruyor.   Tutsak yakını Beriva Tatlı, cezaevlerinin durumuyla ilgili değerlendirmelerde bulundu.   ‘Tecrit bütün cezaevlerini etkiliyor’   Tecridin bütün cezaevlerini etkilediğini söyleyen Berivan, “Cezaevlerindeki hak ihlallerinin artması bununla bağlantılıdır. Tutsaklara dönük büyük baskılar var ve bu durum gittikçe kötüleşiyor” şeklinde konuştu.    ‘Kardeşime 86 yıl ceza verdiler’   Kardeşi Gulgeş Tatlı’nın da 1 yıldır cezaevinde olduğunu söyleyen Berivan, kardeşinin 1 yıl içerisinde 4 kere sürgün edildiğini belirtti. Berivan, “Kardeşim Hakkari’de yaralı olarak tutuklandı. 15 gün hastanede kaldı. İyi tedavi edilmedi. Daha sonra o hali ile TEM’e götürüldü. Orada da 6 gün gözaltında kaldı.  Avukatları onunla görüştürmediler. Onu ancak adliye kapısında görebildik. İyi görünmüyordu. Gözaltında pişmanlığı dayatmışlar ama kardeşim kabul etmemiş. Psikolojik işkenceye maruz bırakılmış. Hakkari cezaevinde 1 ay kaldıktan sonra Batman’a sürgün edildi. Bu cezaevinde de tutsaklara dönük çok zulüm vardı. Daha sonra Kayseri Bünyan’a sürgün edildi. Keyfi olarak verilen disiplin cezalarından dolayı aylarca onu göremedik ve mektup da gönderemedik. 13 ve 15 gün olmak üzere iki hücre cezası aldığını söyledi. Kardeşim hem yaralı tutuklanmasından dolayı sağlık sorunları yaşıyor hem de sara hastasıdır. 86 yıl hapis cezası verdiler. Dosyası şimdi Yargıtay’da, eğer ceza onaylanırsa tekli hücreye koyacaklar. Bu hastalıkları olan biri nasıl tekli hücreye alınabilir. Kardeşim 30 yaşında, nasıl 86 yıl cezaevinde kalacak? “ diye tepkisini dile getirdi.   ‘Tutsaklara dönük özel bir politika yürütülüyor’   ‘İnandıkları davalarını bırakmaları için tutsaklara zulüm ediliyor. Onlara pişmanlık dayatılıyor” sözlerini kullanan Berivan, “Bu kadar zorluğa rağmen emek harcayan insanlar nasıl pişman olur? İktidar, tutsakların hak ve hukuklarını aramalarını istemiyor. Kürt halkını kimliksiz bırakmak istiyorlar. Bugün yapılan zulüm bu yüzdendir. Cezaevlerinde olan tutsaklar bizim geleceğimiz için dört duvar arasındalar. Halkları için canlarını feda etmişler. Cezaevi yönetimleri onlara her türlü zorluğu çıkarıyor. Hasta tutsaklar tedavi edilmiyor. İhtiyaçları karşılanmıyor. Ülkelerinin bir fotoğrafına hasret kalmışlar, fotoğraf bile verilmiyor. Tutsakların dışarıyla olan bütün iletişimlerini kesmek istiyorlar” dedi.   ‘Hükümet, tutsakları ölüm ile yüz yüze bırakıyor’   Berivan, cezaevlerinde şüpheli bir şekilde yaşamını yitiren tutsakların durumuna dikkat çekerek, iktidarın bu ölümlerle ‘her şey benim elimde’ mesajı verdiğini kaydetti. Berivan, “Tutsaklara dönük hak ihlalleri ve işkenceler bitmeyene kadar sessiz kalmamalıyız. Hükümet tutsakları ölümle yüz yüze bırakıyor. Bugün tutsaklar büyük işkencelerle karşılaşıyor. En büyük işkencelerden biri de psikolojik işkencedir” ifadelerini kullandı.   ‘Gün tutsakların sesine ses olma günüdür’   Siyasi partilere ve topluma seslenen Berivan, her kesimi bu konuda ses çıkarmaya çağırarak şunları söyledi: “Birlik olmazsak tek tek gideriz. Geç olmadan tutsaklar için ses çıkarmalıyız. Cezaevlerinden cenazeler geliyor. Bunun önünü almalıyız. Hükümet bu katliamlara karşı kör, sağır, dilsiz rolü yapıyor. Bu zulmü ancak mücadele ile sonlandırabiliriz. Mücadele ile onları özgürleştirebiliriz. Roboski ve Suruç katliamlarının failleri yargılanmadı ama demokrasi isteyenler yargılanıyor. Vicdanımız bunu kabul etmiyor.  Gün tutsakların sesine ses olma günüdür. Bütün kadınlar ve gençler onlara ses olmalıdır”