HDK’nin yaz tartışmaları: Mülteciler kendilerini güvende hissetmiyor 2022-08-21 19:29:35     İSTANBUL - HDK’nin yaz tartışmalarının son haftasında konuşmacı olarak yer alan İHD İstanbul Şubesi Başkanı Gülseren Yoleri, Türkiye’de yaşayan mültecilerin kendilerini güvende hissetmediğini ve bundan dolayı ölümü bile göze alarak Avrupa gitmeye çalıştığına dikkat çekti.    Halkların Demokratik Kongresi (HDK), “Yaz Tartışmaları” etkinliğinin son haftasında, Müge Yamanyılmaz’ın moderatörlüğünde yaptığı “Göçmen ve Mülteciler, Yurtsuzluk-Vatansızlık Girdabında Yükselen Irkçılık mı, Halkların Özgürlüğü mü Kazanacak?” başlıkları altında “Sınırlara Takılmalı mı, Sınırlar Aşılmalı mı?”, “Küresel Yoksullar: Sınıfın Ve Emeğin Göçmenleşmesi, Mültecileşmesi”, “Göçün Kadınlaşması”, “Sınır Endüstrisi/Ekonomisi”, “Sınır Rejimi: Kötülüğün Sıradanlaşması Ve İstisnanın Olağanlaşması” ve “Dünyanın Bütün Göçmenleri, Mültecileri Birleşin!” başlıkları tartışıldı. Tartışmalarda, İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şube Başkanı Gülseren Yoleri ve Suriye’de ki savaştan sonra göç etmek zorunda kalan Adem Maarastawi tartışmada konuşmacı oldu. Onlarca kişi tartışmaya katıldı.    ‘Herkes için düzenlemeler yapılmalı’   Türkiye’de mülteci sorununun,  Suriyelilerin ülkeye gelmesiyle başlamadığını ifade eden Gülseren, Türkiye’de savaştan önce de kayıt dışı 1 milyon mültecinin olduğunu hatırlattı. Gülseren, “Mülteci grubunun asıl amacı Türkiye’den bir Avrupa ülkesine geçiş yapmak ve orada mülteci statüsü kazanmak. Suriyelilerin Türkiye’ye gelmesiyle beraber bir karmaşa yaşandı. İlk başta nasıl bir statü verileceği tam tespit edilemedi. 2013 yılında yabancılar kanununun çıkmasıyla birlikte geçici koruma statüsüyle geçici düzenlemeler gerçekleştirildi. Düzenlemeler,  sağlık ve eğitim dışında başka bir şeyi kapsamıyor. Herkes için zorunlu olan düzenlemeler olmalı. Mesela, sağlıkta yaşanan sorunların hala devam ettiğini görüyoruz” diye belirtti.   ‘2 bin 694 ihlal tespit ettik’   İHD İstanbul Şubesi olarak basın taramasıyla 2021 raporlarında mülteciler için yapılan 124 başvurunun 358  kişi için hak talebi başvuruları olduğunu dile getiren Gülseren, yapılan başvurularda da 825 ihlalin bildirildiğini tespit ettiklerini söyledi. Gülseren, “Basın taramasıyla tespit ettiğimiz ihlal sayısı bin 869  ve toplamda 2 bin 694 ihlalin tespitini yaptık. Bunlar sadece 2021 yılı için tespit edilen sayı. Ve sadece ulaşabildiklerimizin çok küçük bir parçası olduğunu da özenle altını çizmek istiyorum. Bu başvurularda en çok hangi konularda hak ihlali yapıldığını saptadığımızda, yaşam hakkı ihlalinden, kayıplara, insan ticaretinden kaçırılmalara, gözaltı, kötü muamele, akran zorbalığı, LGBT+’lara yönelik ayrımcılık, çocuğa yönelik istismar, ifade özgürlüğü ve buna benzer daha birçok şey” dedi.   ‘Mültecilere baskı ve kötü muamele uygulanıyor’   Edirne sınırından Meriç Nehri’nden geçen mülteciler için çok ciddi sorunların olduğunu ve çok ciddi ölümlerin  yaşandığını ifade eden Gülseren, Yunanistan tarafından mültecilere yönelik çok ciddi bir baskı ve kötü muamele uygulandığını sözlerine ekledi. Gülseren, “Bunun aynı zamanda Türkiye tarafından da bir yansıması var. Sadece Yunanistan yapmıyor işkenceyi. Türkiye tarafından geçişler kolaylaştırılıp görmezden geliniyor. Bizim takip ettiğimiz bir olayda Yunanistan geri itilen grubun Türkiye tarafından, bulunan güvenlik güçleri, insanları Meriç Nehri’ne atıyor. Yaklaşık 45 ile 65 arasında bir sayıdan bahsedilmişti ve aralarında çocuklar da vardı. Bunlar bu olayı yaşayıp bize başvuranların aktarımıydı” diye konuştu.    ‘Mülteciler Türkiye’yi güvenilir bir yer olarak görmüyor’   Türkiye ve Yunanistan’ın mültecilere yönelik bir baskı oluşturduğunu vurgulayan Gülseren, mültecilerin Türkiye’yi kendilerine güvenilir bir yer olarak görmediğini kaydetti. Gülseren, “Avrupa ülkelerinde daha rahat etmek ve iyi yaşamak için ölüm risklerini göze alarak gidiyorlar. Dolayısıyla ‘Türkiye’de ki yaşam koşulları mültecilere ne sağlıyor?’ sorusunun en net cevabını bu olaylar veriyor” ifadelerini kullandı.    ‘Sistem içerisinde kendimize yer bulmak zormuş’   Suriyeli Adem Maarastawi ise Suriye’den Türkiye’ye gelen mültecilerin bir korku içinde geldiğini söyledi. Suriye savaşından bir yıl sonra geri döneceklerini düşündüğünü dile getiren Adem, “Herkesin orada bir düzeni vardı. Kalıcı olarak kalacağımızı düşünmüyorduk. Ve baktık ki Türkiye’de hiçbir  hakkımız yok. Emniyete ve hastaneye sorunlarımızı dile getirmek için gittiğimizde, hep bize daha sonra gel diye oyalıyor. Okullara gidebilmek için dil öğrenmemiz gerekiyordu. Okula gittiğimizde de bu Türk bu Suriyeli diye sıkıntılar yaşadık. Bu sistemin içerisinde kendimize yer bulmak çok zormuş” diyerek  yaşadıklarını özetledi.   ‘Yaşamak için birçok hakkımdan vazgeçtim’   Suriyelilerin Türkiye’de hiçbir sosyal haktan tam faydalanamadığına  değinen Adem, sadece insanların çalışmak zorunda olduğunu ve Türkiye’de ki insanların kendilerini birer ucuz iş gücü olarak gördüğünü ifade etti. Adem, “Hiçbir hakkımız olmuyor. İlk geldiğimde bir yerde  600 TL’ye çalışıyordum ve bundan çok memnundum. Çünkü başka çarem yoktu. Ucuz bir şekilde çalışıp başka birine muhtaç olmak istemedim. Benim bir şekilde yaşamam gerekiyor. Yaşamak için birçok hakkımdan vazgeçtim” dedi.  4 milyona yakın mültecinin Türkiye’de kalmak istemediğini belirten Adem, “Çünkü burada insan olarak görülmüyoruz ve haklarımızı alamıyoruz. Bundan dolayı gitmek istiyoruz. Çünkü, sokaklarda, ev baskınlarında dayak yedik ve aşırı sıkıntılar yaşadık” sözlerini kullandı.   Etkinlik daha sonra soru cevap şeklinde devam etti.