Asrın Hukuk Bürosu: İmralı, hiçbir sivilin adım atamadığı bir hapishane! 2022-08-07 12:16:36     İSTANBUL - Asrın Hukuk Bürosu, 2019'da yapılan son avukat görüşmesinin yıldönümüne dair yayınladığı basın açıklamasında, "İmralı’daki insanlık dışı tecride karşı duyarlı olma" çağrısı yaptı.   Asrın Hukuk Bürosu, İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Cezaevi’nde tutulan ve kendisinden 17 aydır haber alınamayan PKK Lideri Abdullah Öcalan ile 7 Ağustos 2019 tarihinde yapılan son avukat görüşmesinin yıldönümünde yazılı açıklama yayınladı.   Avukat görüşü 3 yıldır yapılamıyor   Açıklamada, PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın avukatlarıyla görüşme hakkından 3 yıldır faydalanamadığı vurgulandı. DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven’in ve ardından binlerce siyasi tutsağın süresiz ve dönüşümsüz açlık grevine başlamaları neticesinde, 2 Mayıs 2019 ve 7 Ağustos 2019 tarihleri arasında 5 kez avukat görüşü gerçekleştirildiği hatırlatılan açıklamada, “Üç aylık kısa bir zaman diliminde gerçekleşen bu beş avukat görüşmesinde Sn. Öcalan, Kürt meselesinin demokratik, barışçıl yollardan çözümü için üstüne düşeni yapmaya hazır olduğunu tüm kamuoyuna ilan etmiş, yaptığı çağrılarla artık çok tehlikeli bir noktaya gelmiş bulunan açlık grevlerinin sonlandırmasını sağlamış ve kamuoyunu rahatlatacak mesajlar vermiştir” ifadelerine yer verildi.   İmralı’da hukuk belirleyici değil   Açıklamada, dönemin Adalet Bakanı’nın 16 Mayıs 2019 tarihinde İmralı’da avukat görüşü ile ilgili hukuki bir sorunun kalmadığını açıklamasına rağmen 7 Ağustos 2019’daki görüşmeden sonra yapılan başvuruların reddedildiği belirtildi. Açıklamanın devamında şu ifadeler yer aldı: “Bugüne kadar geçen tam üç yıllık sürede İmralı’da tek bir avukat görüşü dahi gerçekleştirilememiştir. O dönem tecride karşı yapılan açlık grevleri ve sonrasında Adalet Bakanının ilgili açıklaması bile aslında İmralı’da hukukun değil, siyasi iradenin politikalarının belirleyici olduğunu yeterince ortaya koymaktadır. 27 Temmuz 2011 tarihli görüşmeden 15 Temmuz 2016’da yaşanan darbe kalkışmasına kadar geçen yaklaşık beş yıllık süre zarfında yapılan haftalık avukat görüşü başvurularının tümü, resmi yetkililerce ‘hava muhalefeti’ ya da ‘gemi arızası’ gerekçeleriyle reddedilmiştir.15 Temmuz kalkışmasıyla birlikte OHAL’in ilan edilmesinden hemen sonra ise ilk işlerden biri olarak Bursa İnfaz Hâkimliğine İmralı Hapishanesi için avukat yasağı kararı çıkartılmıştır.”   Avukat yasakları yasal kılıflara koyulmaya çalışılıyor   Kararnameler ile avukat görüşlerinin yasaklanmasının “yasal” bir kılıfa sokulmaya çalışıldığı ifade edilen açıklamada, “İmralı’daki tecrit sisteminin mevcut hukuk sistemini ne kadar olumsuz etkilediğini göstermek adına hatırlatmak isteriz ki; kişilerin avukat hakkını değil ama avukatların müvekkillerinin savunmanlığını yapmasını yasaklamayı amaçlayan düzenleme de 2004 yılında yine müvekkilimiz Abdullah Öcalan hedeflenerek yapılmıştı. İlgili yasa maddesi yürürlüğe girer girmez bir mahkeme kararı ile 15 avukatı Öcalan’ı savunmaktan bir yıl süre ile yasaklanmıştı. Ve daha sonra da bu düzenleme kapsamında Sn. Öcalan’ın birçok avukatı hakkında sürekli yasaklama kararları verilmeye devam edilmişti” vurgusu yapıldı.   ‘Diğer üç müvekkil avukatları ile hiç görüştürülmedi’   Açıklamada 7 Ağustos 2019 tarihinden bu yana İnfaz Hakimliğince düzenli bir şekilde verilen 6 aylık yasaklar gerekçe gösterilerek Abdullah Öcalan, Ömer Hayri Konar, Veysi Aktaş ve Hamili Yıldırım ile görüşülemediği kaydedildi. Ceza İnfaz Kanununa eklenen ilgili maddelerle ilgili şartların hiçbirinin yerine getirmediği belirtilen açıklamada, “İmralı tecrit sisteminin nasıl bir hukuksuzluk ve keyfilik demek olduğunu en iyi gösteren örneklerden biri de, Sn. Öcalan dışındaki diğer üç müvekkilimizin İmralı’ya getirildikleri Ocak 2015’ten beri her hafta yapılan başvurulara rağmen avukatlarıyla bir kez dahi görüştürülmemiş olmalarıdır. Oysa İmralı’ya getirilmeden önce tutuldukları ve İmralı Hapishanesi ile yasal olarak sözde aynı statüde olan hapishanelerde, hafta içi her gün mesai saatleri içerisinde herhangi bir süre sınırlaması olmadan avukatlarıyla görüşebilmekteydiler” denildi.   Duyarlılık çağrısı   11 yılda sadece 5 kez görüşebilmenin ve 17 aydır hiçbir şekilde haber alamamanın normal olmadığının altı çizilen açıklamada, şunlar ifade edildi: “Anayasada ‘Hukuk devleti’ olduğu yazan bir ülkede, İmralı hapishanesi gibi hiçbir sivilin adım atamadığı bir hapishane olabilir mi? Hukuk sisteminde İmralı tecrit sistemi gibi bir kara delik olağan olarak kabul edilebilir mi? Türkiye toplumu İmralı’daki bu eşi benzeri görülmemiş hukuksuzluklara daha ne kadar sessiz kalacak, gerçekleri daha ne kadar görmezden gelecek? Bu ‘istisna’ halleri bir süre sonra tüm sisteme yayılarak sistemi işlemez bir hale getirir. Türkiye’de yaşadığımız toplumsal, siyasal ve ekonomik tablo da tam olarak bunun ifadesidir. Barışın toplumsallaşması ve kurumsallaşmış gerçek bir demokrasi ve hukuk devletine ulaşmamız için tüm kamuoyunun artık bu gerçeği görmesini ve haksızlığa, hukuksuzluğa artık yeter demesini bekliyor, herkesi İmralı’daki insanlık dışı tecride karşı duyarlı olmaya çağırıyoruz.”