Cumartesi Anneleri: Hakikati milyonlara ulaştıran gazetecilik suç değildir 2022-06-18 12:52:52     İSTANBUL - Cumartesi Anneleri, 899’uncu hafta eylemlerinde, gözaltında kaybedilişinin 29’uncu yılında Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe’yi anarak, “Yaşadığımız topraklarda yöntemler ve araçlar değişse de devletin medyayı itibarsızlaştırma, gazetecileri hedef gösterme ve cezalandırma geleneği artarak devam ediyor” dedi.   Kayıplarının akıbetini sormak ve faillerin açığa çıkarılıp yargılanması talebiyle her hafta Galatasaray Meydanı’na çıkarak adalet talep eden Cumartesi Anneleri, 899'uncu hafta'da eylemlerine devam etti. Pandemi koşulları nedeniyel eylemlerini online  yapan Cumartesi Anneleri, bu hafta Özgür Gündem gazetesi muhabiri Ferhat Tepe'yi katledilişinin 29'uncu yılında andı.    Eylemde ilk olarak Ferhat'ın annesi Zübeyde Tepe söz aldı.    'O bir gazeteciydi…'   Oğlunun kontralar tarafından kaçırıldığını ve 10 gün sonra Hazar Gölü’nde  yaşamını yitirmiş halde bulunduğunu hatırlatan Zübeyde, Ferhat'ın Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda defnedildiğini belirtti. Cenazeyi aldıktan sonra başvuru yaptıkları hiçbir yetkili kurumdan sonuç alamadıklarını söyleyen Zübeyde, “O günden bugüne oğlumun mücadelesine devam ediyorum. Katillerin peşindeyiz. Katiller bulunup adalet önüne çıkarılana kadar biz bu mücadeleye devam edeceğiz. Oğlumun katillerini bulun ve adalet önüne çıkarın. Benim oğlumun suçu neydi? Oğlum Özgür Gündem muhabiriydi. Kürt olduğu için, yakılıp yıkılan köyleri, faili meçhul cinayetleri yazıyordu. Hiçbir suçu yoktu. Bugün de halen gazeteciler gözaltına alınıyor, tutuklanıyor. Bizler çocuklarımızın yanındayız ve hiçbir zaman davalarından vazgeçmeyeceğiz” dedi.   Zübeyde ayrıca Galatasaray Meydanı’na çıkmaktan vazgeçmeyeceklerini de vurguladı.   'Gazetecilik suç değildir'   Ardından da Ferhat’ın kardeşi Ayşe Tepe söz aldı. Ferhat’ın JİTEM tarafından kaçırılarak katledilişinin 29’uncu yılı olduğunu anımsatan Ayşe, “Ferhat’ın kalemini yerde bırakmayan, Özgür Gündem geleneğini devam ettiren gazeteciler bugün de yoğun engellemeler ile karşı karşıya. 20’den fazla çalışanı, dağıtımcısı, muhabiri katledilen Özgür Gündem geleneğini sürdüren 16 gazeteci tutuklandı. Bir kez daha haykırıyoruz; gerçeğin peşinden koşan, hakikati milyonlara ulaştıran, bunu yaparken de her türlü baskı ve engellemeye göğüs geren gazetecilik suç değildir. 27 yıldır Cumartesi Anneleri’nin sürdürdüğü ve Galatasaray Meydanı’nda haykırdığı talepleri, Ferhat’ın katledilişinin 29’uncu yılında bir kez daha tekrar ediyoruz. Cezasızlık politikasında ısrardan vazgeçilmeli, etkin soruşturmalarla failler yargı önüne çıkarılmalıdır” ifadelerini kullandı.   Eylemde bu hafta açıklamayı Yeni Yaşam gazetesi editörü Reyhan Hacıoğlu okudu.    'Özgür basının varlığı baskıcı rejimlerin kabusu'   “Gözaltında kaybedilişinin 29’uncu yılında gazeteci Ferhat Tepe için adalet istiyoruz” diyen Reyhan, ilk olarak Diyarbakır’da 16 meslektaşının tutuklanmasına işaret ederek, “Şiddeti bir yönetme tekniği olarak kullanan rejimler, varlıklarını sürdürebilmek için gerçeği kurgudan ayırt edemeyen toplumlar yaratmak ister. Bunun için de bilginin tahrifatı ve dezenformasyonu yoluna giderler. Doğruyu söyleyen, yalanları ifşa eden, toplumu düşünmeye, sorgulamaya teşvik eden özgür basının varlığı baskıcı rejimlerin kabusu olur. Tam da bu nedenle yaşadığımız topraklarda yöntemler ve araçlar değişse de devletin medyayı itibarsızlaştırma, gazetecileri hedef gösterme ve cezalandırma geleneği artarak devam ediyor. Daha iki gün önce yine gazetecilik suç sayıldı ve 16 gazeteci tutuklandı” dedi.    Gözaltında kaybedilen meslektaşı Ferhat Tepe’ye dikkat çeken Reyhan, “Bir ülkede basın özgür değilse, kimse özgür değildir. Çünkü basın özgürlüğü, yalnızca gazeteciler için değil, aslında halkın haber alma hakkı içindir” hatırlatmasında bulunarak tutuklu gazeteciler için özgürlük istedi.    'Ferhat işkence ile katledildi''   Reyhan devamında Ferhat’ın yaşamına ve dosyasına dair şu bilgileri verdi: “19 yaşındaki Ferhat Tepe Özgür Gündem gazetesi Bitlis muhabiriydi. Her özgür basın çalışanı gibi canı pahasına ağır hak ihlallerine maruz kalanların sesini duyurmaya çalışıyordu. Ferhat, 28 Temmuz 1993 tarihinde Bitlis şehir merkezinde silahlı telsizli 3 kişi tarafından kaçırıldı. Ailenin ve gazetesinin ısrarlı başvuruları karşısında devletin ilgili tüm kurumları onun gözaltına alınmadığını söyledi. Arayışını sürdüren ailesi ve gazetesi Ferhat'ın ağır işkence görmüş bedenine 13 gün sonra "meçhul kişi " olarak gömüldüğü Elazığ Kimsesizler Mezarlığı’nda ulaştı.   Soruşturmadan sonuç elde edilmedi'   Ferhat'ı Diyarbakır Jandarma Alay Komutanlığı'nda işkenceli sorguda gördüğünü açıklayan 14 tanık vardı ama iç hukukta yürütülen soruşturmadan hiç bir sonuç elde edilemedi. Bunun üzerine aile AİHM'e başvurdu. AİHM, Ferhat Tepe soruşturmasında ‘şaşırtıcı eksiklikler’ olduğu tespitini yaptı. Olayın aydınlanması için hükümetin AİHM’le işbirliği yapmadığı; gerekli bilgi, belge ve tanıklara ulaşımı sağlamadığı ve etkin bir cezai soruşturma yapmadığı için Türkiye’yi mahkum etti.   AİHM hak ihlali kararı verdi   Ailenin son olarak başvurduğu Anayasa Mahkemesi ise 16 Haziran 2016 tarihli kararında Ferhat Tepe doyasında savcılığın soruşturmayı genişletmek için somut hiçbir talimat vermediğini, olayı aydınlatacak işlem yapmadığını, delillerin toplanması konusunda gerekli özenin gösterilmediğini, rutin yazışmalar dışında hareketsiz kaldığını, soruşturmanın sürüncemede bırakıldığını kaydederek ‘etkili soruşturma yapılmadığı’ gerekçesiyle hak ihlali kararı verdi. Ancak zamanaşımını gerekçe göstererek dosyanın yeniden açılmasını engelledi. Kısacası AİHM’in ifadesiyle, ‘etkili bir soruşturma yürütme hususunda bilinçli olarak gösterilen yargısal direnç’ bugüne kadar devam etti.”   'Vazgeçmiyoruz'   Reyhan, “kamusal alanı suçtan arındırmak cezasızlık politikalarına son vermekle mümkündür” diyerek, yargı sisteminin kayıp yakınlarının ve toplumun adalet beklentisini karşılayamayacağının altını çizdi. Reyhan, “Kaç yıl geçerse geçsin Ferhat Tepe için, tüm kayıplarımız için adalet istemekten, devletin evrensel hukuk normları içinde hareket etmek zorunda olduğunu hatırlatmaktan, 200 haftadır bize yasaklanan kayıplarımızla buluşma mekânımız Galatasaray’dan vazgeçmeyeceğiz” diye ekledi.