Kadınlar Aysel için mücadelede kararlı: Cezaevinden çıkaracağız 2022-06-18 09:05:41     Safiye Alagaş   İSTANBUL - Kürt siyasetçi, hukukçu ve hasta tutsak Aysel Tuğluk ile tüm hasta tutsakların bir an önce tahliye edilmesi çağrısında bulunan yazar ve hak savunucuları, kamuoyuna ve yetkililere şöyle seslendi: “Aysel’in tutuklu olması bir insan hakları ihlali. Hepimiz yanındayız, Aysel’i seviyoruz. Evine en kısa zamanda kavuşmasını diliyoruz.”   Ağırlaştırılmış tecrit, İmralı Cezaevi’nden başlayarak tüm cezaevlerine yayılmaya devam ediyor. Tutsakların şüpheli şekilde yaşamını yitirdiği, intihara sürüklendiği, katledildiği ve çeşitli işkencelere maruz bırakıldığı cezaevlerinde, hasta tutsakların durumu da her geçen gün ağırlaşıyor. Yaşam hakları ellerinden alınan ve birçok hak ihlaline maruz bırakılan hasta tutsaklardan biri de siyasetçi, hukukçu ve demans hastası Aysel Tuğluk. Tek başına yaşamını idame edemeyecek durumda olan Aysel, artık yürümekte zorlanıyor ve birçok şeyi unutuyor. Adli Tıp Kurumu’nun (ATK) “Cezaevinde kalabilir” raporları nedeniyle tutulduğu Kandıra 1 No’lu Kapalı Cezaevi’nden tahliye edilmeyen Aysel, avukatların yaptıkları başvuru sonucu bu hafta bir kez daha infaz ertelemesinin yapılması için günü birlik ATK’ye sevk edildi. Aysel için ATK raporu beklenecek.   Çalıştayda Aysel’in durumu konuşuldu   Yasal prosedürler  öne sürülerek, tahliye edilmeyen ve durumu sürüncemede bırakılan Aysel için dünyanın her yerinden kadınlar mücadele yürüterek dayanışma gerçekleştiriyor. Bu kapsamda geçtiğimiz hafta Tevgera Jinên Azad (TJA) öncülüğünde İstanbul’da “Mahpusta kadın olmak” konulu çalıştay gerçekleştirildi. Çok sayıda kadın örgütü temsilcisinin katıldığı çalıştayda, Aysel Tuğluk’un durumu da ele alınarak, Aysel şahsında cezaevleri için ortak bir birliktelik oluşturulup eylem planının hayata geçmesi önerisi öne çıktı.   Çalıştaya katılan yazar ve insan hakları savunucuları ajansımıza konuşarak Aysel’in bir an önce tahliye edilerek sağlık hakkına erişmesi gerektiği çağrısı yaptı.   ‘Aysel’in tutuklu olması insan hakları ihlali!’   Aysel’in demans hastası olduğunu anımsatan Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın kampanyası imzacısı ve Kırmızı Biber Derneği Başkanı Fatma Aytaç, “Kocaeli Tıp Fakültesi’nden bu konuyla ilgili bir rapor gelmesine rağmen Adli Tıp Kurumu Aysel’e ‘Cezaevinde kalabilir’ raporu verdi” hatırlatması yaptı. Aysel’in tutukluluğunun devam etmesini insan hakları ihlali olarak değerlendiren Fatma, “Aysel şu anda kendi başına hayatını idame ettirebilecek durumda değil. Diğer arkadaşlarıyla aynı koğuşta kalıyor ve hayatını böyle idame ettiriyor” ifadelerini kullandı. Türkiye’de hasta tutsakların durumunun insan hakları ihlali boyutuna ulaştığını dile getiren Fatma, “Pek çok hasta mahpus var, cezaevlerinden pek çok cenazeler çıkmakta. Bu konuyla ilgili farkındalık yaratmak için hem Türkiye kamuoyunda hem de uluslararası kamuoyunda kampanya yürütüyoruz. Kampanyamızın adı ‘Aysel Tuğluk İçin 1000 Kadın’ fakat Aysel özelinde kadın mahkumlar başta olmak üzere bütün hasta mahkumlar için bu kampanyayı sürdürüyoruz” bilgisini verdi.   ‘Mahkum cinayeti’   Türkiye’de siyasi tutsakları “tutsak etme” politikası yürütüldüğünü söyleyen Fatma, “Mahkum demek, esir demek değil. Siz ona istediğinizi yapamazsınız. Mahkumların, hasta mahkumların hakları var, yasal haklarını vermeniz gerekiyor. Fakat hasta mahkumların hakları uygulanmıyor, hasta mahkumların cezaevinden neredeyse cenazesi çıkıyor. Arkadaşlar buna ‘mahkum cinayeti’ ifadesini kullandı, çok doğru bir ifade. Hasta mahkumların haklarının yasal olarak korunması lazım” şeklinde konuştu. Ne kadar fazla hasta tutsağın cenazesi çıkıyorsa, o kadar fazla hak ihlali olduğunu belirten Fatma, bunun derhal durdurulması gerektiğinin altını çizdi. Sivil toplum örgütleri ve siyaset kurumlarının hasta tutsaklar için daha fazla çalışması gerektiğini vurgulayan Fatma, “Meclis’te de bu konu üzerinde durulması çok önemli. Farkındalık çalışmalarını Meclis’te yasalara aktarabilir ve hükümet üzerinde baskı oluşturabilirler” önerisinde bulundu.   ‘Hepimiz Aysel’in yanındayız’   Fatma, ATK’nin Aysel için derhal konuyla ilgili duyarlılık göstermesi ve cezaevinde kalmaması gerektiğine dair rapor vermesini istedi. Fatma, “ATK’ye bu çağrıyı yapıyoruz, Adalet Bakanlığı’na da aynı şekilde Aysel’in haklarını bir an önce vermesini ve hastalığını evinde geçirmesi için gerekli düzenlemeyi yapması çağrısında bulunuyorum”  dedi.    Fatma, Aysel’e şu sözlerle mesaj gönderdi: “Aysel Tuğluk’u her hafta görmeye giden arkadaşlarla selam gönderiyoruz. Hepimiz yanındayız, Aysel’i seviyoruz, umarım dışarıda da kendisini görmek, görüşmek mümkün olur. Evine en kısa zamanda kavuşmasını diliyorum, selam gönderiyorum.”   12 Eylül’den bugüne…   22 yıl tutsaklık süreci geçiren yazar Nevin Berktaş da cezaevlerindeki politikalar ve değişime dair şu sözleri kullandı: “Uzun yıllar hapishanede yatmış biri olarak, hem 12 Eylül 1980’li yıllar, hem 90’lı, hem de 2000’li yılları yaşadığım için aradaki geçişler, farklılıklar, benzerlikler hakkında belirli bir fikre sahip oluyorum. Bugün yaşananlar aslında 12 Eylül döneminde yaşadığımız baskıların, işkencelerin önemli bir bölümünü kapsıyor, bazıları da daha boyutlanmış durumda. Ama özü hep aynı, tutsakları ideallerinden vazgeçirmek. Posası çıkmış insanlar olarak dışarı çıkmalarını sağlamak, her şeyden soyutlanmasını istemek. Dolayısıyla da dışarıdaki mücadeleyi pasifize etmek, etkilemek, o mücadeleyi yok etmek. Bu ikisi çok iç içe geçiyor, o nedenle hapishanelerde baskıları çok fazla arttırıyorlar.”   ‘Direnenlerin hapis cezasını arttırıyorlar’   Cezaevi koşullarının tutsakların hastalanmasına yol açacak büyük sorunları beraberinde getirdiğine işaret eden Nevin, “Geçmişte mazgallardan ya da herhangi bir delikten koğuşları, hücreyi denetlemek isteyenlere karşı büyük bir tepki duyardık ve istemezdik bunu. Engellemeye çalışır, slogan atardık. Şimdi de tam banyonun karşısına gelecek şekilde gözetleme mekanizmaları kurmak, mobeseler yerleştirmek gibi uygulamalar var. Onlara karşı direnen her arkadaşı ya hücreye alıyorlar ya hapis cezasını arttırıyorlar, ya da infazını yakıyorlar. O kadar komplike bir şey ki, baskı altında tutmak için her şey var” diye belirtti.    Hasta tutsaklar yaşayamayacak hale geliyor   Cezaevindeki uygulamalar nedeniyle tutsakların psikolojik ve fizyolojik olarak birçok hastalığa yakalandığını söyleyen Nevin, “Tutsakların kendi kişiliklerine dönük saldırılar ve ayakta kalabilmek için verdikleri büyük direnişler var. Çok sayıda hasta insan var. Hapishaneler öyle bir halde ki hangilerini önce çekip alsak diye dışarıdan insanlık uğruna mücadele edenler olarak düşünüyoruz. Elbette ki öncelik hasta tutsaklar çünkü içeride yaşayamayacak hale geliyorlar. Müebbet almış arkadaşların sürekli hücrede kalma halleri var, çocuklu arkadaşlar var, kadınların özel olarak yaşadığı sorunlar var” dedi. Nevin, hasta tutsakların bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.   Birlikte mücadele etmeli   Nevin ayrıca 2010’lu yıllarda Bakırköy Cezaevi’nde kaldığı süreçte yazdığı “Dava Dosyası İnancın Sınandığı Zor Mekanlar: Hücreler” isimli kitaptan dolayı dışarıda çok büyük bir kampanya oluştuğunu da anlattı. Kamuoyunun da desteğiyle mücadelesinden sonuç aldığını dile getiren Nevin, “Kampanya sonucunda bana yapılan haksızlıkları çok geniş kesimler duydu ve bunun sonucu olarak da 7 ay yatmam gerekirken 5 ay yatarak çıktım. Bana kalırsa bir gün kala bile çıkmış olsaydım mücadelenin gücü her zaman saygı değer olacaktı” sözlerini kullandı.    ‘İki mücadele de iç içe geçmiş’   Nevin, dışarıdaki mücadele ile cezaevindeki mücadeleyi karşılaştırarak,  “İkisi çok iç içe geçmiş bir mücadele şeklidir. Hapishanede olmak aynı zamanda dışarıdaki mücadeleyle çok yan yana olmak demek. Hapishaneler tek başına tutsakların, tutsak yakınlarının ya da tutsaklarla ilgilenen örgütlenmelerin sorunu değil. Aynı zamanda işçilerin, emekçilerin sorunu çünkü hapishanedeki duvarlar dışarıda da halkın üzerinde var. Bu iki mücadele çok iç içe geçiyor ve dışarısı içeriyi desteklemeli. İçerisi zaten direniyor, dışarıdan büyük bir destek görmek zorunda. Hem dışarı, hem içerinin birlikte mücadele etmesi gerekiyor” çağrısını yaptı.   Hasta tutsakların sembol ismi: Aysel Tuğluk   Aysel’in durumunun çok acı verici olduğunu söyleyen Nevin, “Ben çok yüreğimde, iliklerimde, hücrelerimde hissediyorum. Yaşadıklarını çok iyi anlayabiliyorum ve kendim yaşıyormuşum gibi çok büyük bir acı duyuyorum. Ona çok büyük bir kucaklamayla sımsıkı sarılıyorum ve kucak dolusu selamlar gönderiyorum” sözleriyle hislerini paylaştı. Aysel’in sağlık durumunun acilen ele alınması gerektiğine dikkat çeken Nevin, “Annesine yapılan bir haksızlıktan dolayı çok büyük travmalar yaşayıp onun sonucu olarak da yaşamla bağlarında belli sorunlar yaşıyor olması hepimizi çok derinden etkiliyor. Aysel neredeyse hasta tutsakların simgesi durumuna geldi, herkesin ona karşı büyük bir ilgisi, sevgisi var. İnsanlar onu cezaevinden çıkarmak istiyor” şeklinde konuştu.   Mücadeleyi büyütme çağrısı   Yürütülen kampanyaların zayıf kaldığını, daha fazla mücadele etmek gerektiğine işaret eden Nevin, “İmza kampanyalarının yaygınlaştırılması, emekçi semtlerde, meydanlarda masalar kurmak, sürekli Aysel’in durumunu anlatarak bildiriler dağıtmak, afişler asmak, ailelerin sürekli hükümet yetkililerine başvurması, herkesin Adalet ve İçişleri Bakanlığı’nı ve herkesi bombardımana tutup dilekçeler yazması, bir an evvel dışarı çıkartılması gerektiğine dair çalışmalar yapmalı. Aysel’in çıkmasını çok istiyoruz” diye konuştu.    JINNEWS’TEN NOT: 8 HAZİRAN’DA GÖZALTINA ALINAN, 16 HAZİRAN'DA TUTUKLANAN MÜDÜRÜMÜZ SAFİYE ALAGAŞ BIRAKILINCAYA KADAR YAPTIĞIMIZ HABERLERDE İMZASINI KULLANACAĞIZ.