Hak ihlallerinin yaşandığı iki cezaevine ilişkin rapor açıklandı 2022-06-09 14:46:47       VAN - Hak ihlallerinin artarak devam ettiği Van F, T Tipi ve Yüksek Güvenlik Cezaevi ile Patnos L Tipi Cezaevlerindeki hak ihlallerine ilişkin hazırlanan rapor kamuoyuyla paylaşıldı.    Van Barosu Cezaevi Komisyonu, Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) Van Şubesi ile Tutuklu ve Hükümlü Aileleriyle Yardımlaşma Derneği (TUHAY-DER) Van Şubesi, Van F ve T Tipi Cezaevi, Van Yüksek Güvenlikli Cezaevi ve Patnos L Tipi Cezaevi’ndeki hak ihlallerine ilişkin hazırladığı raporu açıkladı. Van Barosu Tahir Elçi Konferans Salonu’nda yapılan açıklamaya, Halkların Demokratik Partisi (HDP) Van İl Örgütü Eşbaşkanları ve yöneticileri ve Tevgera Jînen Azad (TJA) aktivistleri de destek verdi.    ‘Tecrit ve izolasyon ortamı kalıcı hale getirildi’   Raporu okuyan ÖHD Van Şube Yöneticisi Avukat Ekin Yeter, antidemokratik rejimlerin baskı mekanizmalarını artırmak üzere gerçekleştirdikleri uygulamaların özellikle hapishanelerde etkisini göstermekte olduğunu söyledi. Türkiye cezaevlerinde uzun süredir hak ihlallerinin artarak devam ettiğini dile getiren Ekin, “Özellikle pandemi bahane edilerek çıkarılan infaz kanunu değişikliği infaz koşulları ağırlaştırılmış, pandemi koşullarının da eklenmesi ile birlikte ihlaller giderek artmış, hapishanelerde henüz normalleşmeye geçilmediği için pandemi sürecinde hapishanelerde yaratılan tecrit ve izolasyon ortamı da kalıcı hale getirilmiştir” dedi.     Söz konusu cezaevlerinde oluşturulan heyetin 23-27 Mayıs tarihlerinde ziyaretler gerçekleştirdiğini aktaran Ekin, tutsaklar ile yapılan görüşmeler sonucunda tespit edilen hak ihlallerinin raporlaştırıldığını belirtti.    Van F ve T Tipi ile Yüksek Güvenlikli Cezaevi’ndeki hak ihlallerini aktaran Ekin,  bu cezaevlerinde pandemi bahane edilerek gözetim kurulu kararları gerekçe gösterilerek birçok tutsağın infazının yakıldığını dile getirerek, “Mahpuslar ile gerçekleştirilen görüşmelerde ‘pişman mısın, çıkınca ne yapacaksın, x örgütünü terör örgütü olarak görüyor musun?’ şeklinde sorular sorulduğu ve sosyal etkinliklere katılmadığı gibi soyut ve genel gerekçeler içeren kurul görüşü doğrultusunda hali hazırda 13 mahpusun tahliyesinin 3, 4 veya 6 ay ertelendiği tarafımıza aktarılmıştır” dedi.    ‘Tahliyeler keyfi bir şekilde engelleniyor'    Ekin, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Görüldüğü üzere hukuka aykırı bu yönetmelikle beraber hapishane idareleri mahpus hakkında ancak ve ancak yargı makamlarının karar verebileceği hallerde yargı makamlarının yetkilerini dahi aşan bir yerde konumlandırılmış ve karar mercii haline getirilmiştir. Bu da hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği anlamına gelmektedir.  Son birkaç ayda koşullu salıverilme tarihi geldiği halde haklarına ‘iyi halli olmadıklarına’ yönelik kararlar verilen mahpusların tahliyeleri bu keyfi kararlarla engellenmiştir.  Van hapishanelerinde tahliyesi engellenen ve infazı yakılan kişi sayı 13’tür.”   Cezaevlerinde yaşanan hak ihlallerini sıralayan Ekin, şunları belirtti:    “*Hapishanelerde sık ve kalabalık bir şekilde oda aramalarının yapıldığı, Oda aramalarında inceleme gerekçesiyle kitapların ve defterlerin götürüldüğü ancak 4-5 ay geri verilmediği, *Sosyal faaliyetlerin başlayacağının mahpuslara söylendiği ancak henüz hiçbir sosyal faaliyetin başlamadığı   *Yemeklerin kötü olduğu ve yetersiz verildiği,   *Patnos L Tipi hapishanesinde Ayakta sayım dayatmasına karşı çıkmaları gerekçesiyle 7 Nisan 2022 tarihinde Bilal Babahan, Ferit Kaşçı ve Vedat Kalın isimli mahpusların darp edildikleri,    *Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde Yaşamını yitiren Ramazan Turan isimli mahpus için 3 günlük açlık grevi yapan 120 mahpusa Şubat ayında 1 aylık sosyal etkinlik disiplin cezası verildiği,   *Van T Tipi ve Van Yüksek Güvenlikli Hapishanesi’nde Günlük su kotasının olduğu, bu suyun çoğu zaman temizlik için yeterli gelmediği,   *Van T, F, Yüksek Güvenlikli ve Patnos L Tipi Hapishanesi’nde en az 31 hasta mahpusun olduğu ve tedavilerinin yeterli düzeyde sağlanamadığı hususları tarafımıza aktarılmıştır.    *İşkence, insanlık dışı ve aşağılayıcı muamele yapılması tümüyle yasaktır. Bu yasak mahpuslara doğrudan bedensel ya da ruhsal zarar verilmesini yasaklamakla kalmaz. Mahpusun içinde yaşayacağı koşulların tümünü içerir. Ziyaret gerçekleştirilen birçok hapishanede mahpuslar tarafından koğuşlarda yapılan aramaların baskın şeklinde gerçekleştirildiği, tüm eşyaların dağıtıldığı, aramaların neye istinaden gerçekleştirildiğinin bilinmediği ve kısa zaman sonra tekrar aynı aramalara maruz kaldıkları beyan edilmiştir. Yine mahpuslar, hastane sevkleriyle ilgili sorunlar yaşadıklarını, kemer ve saatlerini çıkarmaya zorlandıkları, kelepçeli muayene dayatıldığı, hastane gidiş gelişlerinde insan onuruna aykırı şekilde arandıkları ve günlerce karantina koğuşlarında kaldıkları için sevki mümkün olduğunca isteyemediklerini beyan etmişlerdir. Bunların tamamı işkence ve kötü muamele yasağını ihlal eden uygulamalardır.    *3 ayda en az 45 mahpusun kendi talepleri dışında ailelerinden uzak yerlere sürgün edildiği hususu tarafımıza aktarılmıştır.   *Mahpuslar ailelerinden çok uzak hapishanelere nakledilmekte, mahpusların ailelerine yakın yerlere nakil talepleri reddedilmektedir. Yine aynı aileden tutuklu bulunan kişilerin birbirinden uzak ve farklı hapishanelerde tutulması ve açık görüş saatlerinin 1 saat olarak ve kişi sayısı sınırlı olarak uygulanması da aile hayatına saygı hakkının ihlaline neden olmaktadır. Açık yargı kararlarına rağmen uygulamada halen hak ihlaline sebep olunması hukuka aykırıdır.   *Yeni Yaşam, Evrensel gibi gazetelerin ve dergilerin verilmediği, gerekçesinin yasaklı veya propaganda içeriyor şeklinde ifade edildiği hususu tarafımıza aktarılmıştır.    *Mahpuslara yasaklanmamış, birçok yayınevi, bayii ve kitapçıda satılan, resmi abonelik yaptırılan gazete ve basılı yayınların verilmemesi, radyo ve TV imkanlarından faydalandırılmamaları ifade ve haber alma özgürlüğünün ihlalidir.”   Raporun sonuç ve talep kısımlarında şunlar yer aldı:   *Yasal ve uluslararası mevzuat evrensel hukuk ilkeleri ile birlikte göz önüne alındığında; kurumlarımıza gelen başvurular sonucunda tespit edilen işkence yasağı, sağlık ve tedavi hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, haberleşme özgürlüğü, ifade özgürlüğü ihlallerinin sebebi olan hapishane idaresi ve personeli uygulamalarının ve eylemlerinin sonlandırılması ve idarenin pozitif yükümlülüklerini yerine getirmesi gerekmektedir.    *Mahpusların hapishane koşullarında sosyalleşebilmesi, infaz sürelerinde sosyal ilişkilerden kopmamaları, bedensel ve ruhsal sağlıkları açısından ortak alan faaliyetleri büyük önem arz etmektedir. Pandemi ile birlikte başlayan süreçte mahpusların ortak alan faaliyetlerinin yaptırılmaması mahpusların içinde bulunduğu tecrit koşullarının ağırlaşmasına neden olmuştur. Hapishanelerde sosyal ve kültürel faaliyetlerin bir an önce başlatılması gerekmektedir.    *Mahpusların dış dünya ile iletişim kurması, toplumdan tamamen kopmadan, meydana gelen gelişmeleri takip edebilmesi için en önemli iletişim araçlarının başında süreli ve süresiz yayınlar gelmektedir. Ancak hapishanelerde kitaplara getirilen kısıtlamalar ile dergi ve gazetelere getirilen yasaklamalar nedeniyle mahpuslar ifade özgürlüğü kapsamında bilgi ve kanaatlere ulaşma özgürlüğü ve haber alma hakkından faydalanamamaktadır. Bu uygulamalara derhal son verilmelidir.   *Ailelerinden uzak bölgelere mahpusların sürgün edilmesi uygulamalarına son verilmeli, mahpusların kapalı ve açık görüşleri mevzuatta yer aldığı süre ve kişi sayısı ile usulüne uygun bir biçimde gerçekleştirilmelidir.    *Ağır hasta mahpusların infazları durdurulmalı ve derhal tahliye edilmeleri için gerekli işlemlerin yapılması gerekmektedir. Yine bütün hasta mahpusların insan onuruna yakışır bir şekilde eksiksiz olarak tedavileri sağlanmalıdır.   *Hukuka aykırı olan ‘Gözlem ve Sınıflandırma Merkezleri ile Hükümlülerin Değerlendirilmesine Dair Yönetmelik’ ile hapishane idarelerinin mahpuslara karşı sınırsız yetkiyle donatılarak keyfi kararlar alabileceği uygulamalar gerçekleştirilmektedir. Mahpusların tahliyesini engelleyen ve özgürlük ve güvenlik hakkını ihlal eden  uygulamalara derhal son verilmelidir.”