DEM Parti Sözcüsü: Şimdi Sayın Abdullah Öcalan’ı dinleme zamanı

  • 11:33 7 Kasım 2025
  • Siyaset
ANKARA - Kürt Özgürlük Hareketi’nin geri çekilme kararının üzerinden iki hafta geçmesine rağmen hiçbir somut adım atılmadığını belirten DEM Parti Sözcüsü Ayşegül Doğan, “Türkiye’nin ihtiyacı cesur siyaset ve cesur adımlardır. Şimdi artık Sayın Abdullah Öcalan’ı dinleme zamanı.” dedi.
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, güncel gelişmeler ve Merkez Yürütme Kurulu (MYK) gündemlerine ilişkin partisinin genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında konuştu.
 
AİHM kararı
 
Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin (AİHM),  Edirne Cezaevi’nde tutulan Kürt siyasetçi Selahattin Demirtaş’a ilişkin verdiği kararı hatırlatarak sözlerine başlayan Ayşegül Doğan, gelinen noktada iç hukuk ve uluslararası hukukun ortada “suç” olmadığını bir kez daha teyit ettiğini belirtti. Ayşegül Doğan, “O günden bugüne süren ve sürdürülen tüm rövanş davalarındaki yaklaşım artık değişmeli. Stratejik olarak bir değişim ve dönüşüm ise Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şey. O halde bu stratejik değişim ve dönüşümün demokrasi lehine, adalet lehine, hukuk lehine ve eşitlik ilkesi lehine olduğunu gösteren adımlar atılmalı. Şimdi bakınız ne bekleniyor? Biz bilmiyoruz. Onlarca yıldır haksız, hukuksuz bir biçimde hapsedildiler. Bu konuda siyasi bir davadan bahsediyoruz. Ne yazık ki bu ülkede yargı siyasi talimatlarla işliyor. Bugüne kadar böyle oldu. Bunca saat, bunca gün bir mahkeme kararının tebliği nasıl ulaşamıyor buraya? Her ne bekleniyorsa artık beklenen tek şey adaletin tesis edilmesi. Buna dair umudun büyütülmesi ve demokratik siyasete yapılan darbelerle yüzleşme olmalı” dedi.
 
‘Komisyon tarihsel önemde işlev üstlendi’
 
Süreç için kurulan Meclis Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun çalışmalarına değinen Ayşegül Doğan, “Komisyon kurulduğu zaman dedik ki önemli bir kavşaktayız ve kurulması çok önemli. Hukuk ve demokrasi yoksunluğundan kaynaklı tüm sorunlarımızı bir komisyonun tek başına çözemeyeceğini o günlerde de ifade etmiştik. Ayrıca tek bir komisyona böyle bir sorumluluk yüklemenin de haksızlık olacağını söylemiştik. Ancak yine çok önemli bir şeyin altını çizdik; bu komisyon çok önemli bir yol açabilir. Hukuk ve demokrasi yoksunluğundan kaynaklı sorunları gidermeye dönük yolu açabilir. Diğerleri hepimizin birlikte yan yana gelerek ortak mücadelesiyle sağlanabilir. Ancak komisyon tarihsel önemde bir görev üstlendi. Şimdi bunu asıl dinlemeyi tamamladıktan sonra hazırlayacağı rapor ve yeni düzenleme teklifleri, önerileri ile nihayete erdirebilir” diye belirtti.
 
‘2 hafta geçti, tek bir somut adım atılmadı’
 
“Türkiye bir geçiş sürecinde ise bu geçiş sürecine uygun bir takım hukuki düzenlemelere ihtiyaç var” diyen Ayşegül Doğan, “27 Şubat'ta Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı yapıldı. O günden bu yana 9 ay geçti. Ardından PKK'nin örgütsel varlığını ve silahlı mücadele stratejisini sona erdirdiğini ilan ettiği, kongresini topladığını söylediği ve fesih kararı verdiği duyuruldu. 6 ay geçti, sonra örgüt Süleymaniye'de silahlarını yaktı. O günden bu yana da 11 Temmuz'dan bugüne 5 ay geçti. En nihayetinde çok önemli bir başka kavşağa gelindi. 26 Ekim'de yeni bir açıklama geldi ve bu açıklamayla da Türkiye'den tüm güçlerini geri çekeceğini ifade etti örgüt. Günler geçti, 2 hafta oldu. Henüz tek bir somut adım atılmadı” sözlerini kullandı.
 
Devamında ise Ayşegül Doğan şunları ifade etti:
 
“Aksini ancak somut bir eylemle, adımla gösterebiliriz. Hukuksal altyapıya ilişkin çalışmalar nelerdir? Kamuoyu bilmiyor. Komisyon toplanamadı. Gerekçesi şöyle ifade edildi: Dinlenmesi gereken bakanların programları dolayısıyla ertelendiği söylendi. Böyle bir gerekçe açıklandı. Elbette bu gerekçeye inanmak durumundayız. Ancak daha fazla ertelemek yerine söylenen sözlerin gereğini yerine getirmek gerek. Yalnızca son birkaç günde yapılan açıklamalara bakalım. MHP lideri Sayın Bahçeli defalarca komisyonun İmralı'ya gitmesi gerektiğini ve Sayın Öcalan'ın görüşlerini mutlaka dinlemesi gerektiğini ifade etti. Milliyetçi Hareket Partisi olarak buna hazır olduklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘Taraflar dinlensin’ dedi. Bundan epey bir süre önce bu konuda yine muhalefet partileri görüşlerini açıkladı. Peki, komisyon neden hala herkesin konuştuğu, herkesin bahsettiği, bu kadar da önemli gelişmelerin olduğu bu gündemi değerlendirmiyor ve bu gündemle toplanmıyor, diye soruyoruz. Bunu sormamızın nedeni şu, bunda bu kadar ısrar etmemizin nedeni şu. 
 
Bunu da tekrar ifade edelim. Kaç kez buradan anlattık. Sayın Öcalan yalnızca PKK'nin kurucu önderi değil. Etkili bir liderlik gücünden bahsediyoruz. Sınırlı koşullarda, sınırlı imkânlarla devasa bir sorunu eşit bir kardeşlik hukuku temelinde, silahları tümden ve kalıcı bir biçimde devre dışı bırakarak stratejik bir değişim ve dönüşümle bir süreç yürütmeye çalışıyor. Şimdi asıl aktörü, ana muhatabı duymadan, görüşleri komisyona ulaşmadan, doğrudan iletişim olanakları sağlanmadan patinaj yapmaya devam mı edilecek? Yoksa sürecin ivme kazanması için cesur adımlar mı atılacak? Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu şey çok açık. Siyasetin cesur davranması ve cesur adımlar atması.”
 
Sayın Abdullah Öcalan'ı dinleme zamanı
 
“Komisyonun yola çıkması önemli. Herkes üzerine düşeni ciddiyetle yapmalı, sorumluluk üstlenmeli. Meclis Komisyonunun, toplumun çeşitli kesimlerinin tartıştığı bu konuyu artık gündeme almasını öneriyoruz. İktidar Partisi bu konudaki tutumunu herhangi bir tartışmaya mahal bırakmayacak şekilde net bir biçimde ifade etmeli, açıklamalı. Aksi başka tartışmalara neden oluyor. Siyasi irade burada cesurca davranmaya dönük gayretini göstermeli. Duyulmak istenen ses, ihtiyaç duyulan ses de tam olarak bu. Yani şimdi artık Sayın Abdullah Öcalan'ı dinleme zamanı.
 
Gölge etmesinler!
 
Öte yandan ‘Komisyon İmralı'ya gitmesin’ manşetleri atanlar şunu bilsinler. Manşet atmak kolay olabilir. Ancak atılan manşetlerin vebalini taşımak kolay değil. Buradan uyarıyoruz, çok kritik, çok tarihi gelişmelerin orta yerindeyiz. Bu sürece katkı koymak istemeyenler olabilir. Bu süreci desteklemek istemeyenler olabilir. Ama sürece karşıtlık yapmak, buradan da başka tür siyasi ikballer ummak Türkiye'ye kaybettiriyor. Herkes bu sorumlulukla yaklaşmalı. Hiç ama hiç kimse destek olamayanlara özellikle söylüyoruz. En azından gölge etmesinler bu sürece.
 
Bütçe boyunca alanlarda, meydanlarda olacağız
 
Partimiz kasım ortasından başlayan, aralık ayının sonuna kadar sürmesini planladığımız bir kampanyaya hazırlık yapıyordu epeydir. Merkezi Örgütlenme Komisyonumuz, Emek Komisyonumuz, Ekonomi Komisyonumuz ve diğer komisyonlarımızın ortaklaşa çalıştığı bir kampanya bu. Ekmek ve Barış İçin Bütçe diyoruz. İl ve ilçe örgütlerimiz de bu kampanyanın yalnızca Meclis’teki komisyon ya da genel kurul görüşmeleriyle sınırlı kalmayacak konular bunlar. Hayatın ta içine dayanan konular. Soframıza, cebimize değen ve bunları yakan, ne yazık ki ekmeğimizi küçülten konular. O yüzden bunlar bizim için temel meseleler. Biz böyle bir demokratik toplum tasavvurundan bahsediyoruz çünkü. Herkesin eşit, özgür, adil bir şekilde yaşayabileceği, nefes alabileceği ve bütün kaynakların bu şekilde üleştirilebileceği bir toplum tahayyülünden bahsediyoruz. O yüzden biz bu bütçe boyunca yine alanda, yine sokakta, yine mahallelerde olacağız. Yürüyüş de planlıyoruz. Yine Ekmek ve Barış İçin bir yürüyüş planlamamız var. Biz mücadelemizi barışın, emeklilerin, asgari ücretlilerin, emekçilerin, kadınların, esnafların, engellilerin, çiftçilerin, öğrencilerin, gençlerin, çocukların, kadınların, doğanın bütçesi olacağı zamana kadar barış ve ekmek için mücadelemizi sürdüreceğiz.”