Tülay Hatimoğulları: Kürt sorunu bir statü sorunudur

  • 12:05 29 Şubat 2024
  • Siyaset
 
ÊLIH - DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Hezo ilçesinde gerçekleştirilen halk buluşmasında “Kürt sorunu bir statü sorunudur. Suriye’de de Türkiye’de de Kürt sorunu çözülmelidir. Filistin halkı için ağlayıp, aynı insanların kalkıp Kürdü Êfrin’de katletmesini asla kabul etmeyiz” dedi. 
 
Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları, seçim çalışmaları kapsamında Hezo'ya (Kozluk) geldi. Qehwecî (Kahveci) köyünde kalabalık bir kitle tarafından karşılanan heyet burada alkış, zılgıt sloganlar eşliğinde halaya durdu. Ardından oluşturdukları konvoy ile Hezo'ya geçildi. Tülay ve beraberinde heyeti, halk “Bijî berxwedana zindanan”, “Jin jiyan azadî” sloganları ile karşıladı.
 
Partililer burada esnaf ziyareti yaparak sorunları dinledi.  Esnafın yoğun ilgi gösterdiği heyeti, halk “Bijî berxwedana zindanan”, “Jin jiyan azadî” sloganları ile karşıladı.
 
‘Direne direne kazanacağız’
 
Esnaf ziyaretinden sonra DEM Parti İlçe Örgütü önüne gelindi. Katılımın yoğun olduğu halk buluşmasında konuşan Tülay, kendilerini inkâr edenlere karşı direniş göstererek kazanacaklarını belirterek “Merhaba Edip Solmaz’ın, Mehmet Sincar’ın, Cengiz Altun’un, Rojwelat’ın memleketinin güzel insanları hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum. Değerli halkımız tam da sizlerin dediği gibi kayyımcı zihniyete karşı, bizleri inkâr edenlere karşı Kürtçe’yi Ankara’da yasaklayanlara karşı kadınları, gençleri yok sayanlara karşı Rojava’da Kürt halkını bombalayanlara karşı belediyelerimizi elimizden çalanlara karşı direne direne kazanacağız” dedi.
 
‘Ar damarı patlamış siyasetçiler böyle yaparlar’
 
AKP’li Recep Tayyip Erdoğan’ın dün miting meydanlarında sarf ettiği sözlere tepki gösteren Tülay, AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın muhalefet lideri gibi açıklamalar yaptığını belirterek şöyle konuştu:“ İşte ar damarı çatlamış siyasetçiler böyle yaparlar. Biz dedik ki 10 bin lira emekli maaşı olmaz. Emeklilerimiz gece gündüz çalıştı bu 10 bin lira onlara yetmez. Onların ücretini artırmak için halk olarak da devlet olarak da gece gündüz çalışmamız gerekiyormuş. Emekli zaten gece gündüz çalıştığı için emekli oldu ey Erdoğan! Çalışmadan kim emekli oluyormuş. Onlar daha bizi gece gündüz çalıştıracakmış da bizlerin emeklilik maaşlarını artıracaklarmış. Utanmazlığın tamamen daniskası budur. Erdoğan’a Êlih’ten, Hezo’dan diyoruz ki emekli yeterince çalıştı. Sağ olsunlar, emekçiler bu toplumun yükünü sırtlamıştır. Onların sırtındaki yük ağırdır. Sen onlara 3 bin TL ek ikramiye vererek, ne yaptığını zannediyorsun. Ramazan ayı geliyor ve siz evinize bir misafiriniz gelse birini davet etseniz verdikleri 3 bin TL’lik ikramiye sadece bir akşam iftar yemeğini karşılayabilir” sözlerine yer verdi.
 
‘İHA’larla, SİHA’larla Kürt halkını Rojava'da vurmak için kullanıyorsunuz’
 
“Emekçiye, işçiye, yoksula ayrılacak parayı çalıyorsunuz” diyen Tülay, “İHA’larla, SİHA’larla Kürt halkını Rojava'da vurmak için kullanıyorsunuz. İnsanlar yoksulluktan bahsedince bir ülkeyi yöneten Cumhurbaşkanı mermi fiyatını soruyorsa bu utancın daniskasıdır. Savaşa ayırdığın bütçeyi emekliye ver. SİHA’larla, İHA’larla daha dün Derik’te gerçekleşen olay sivilleri vurdular. Sivillerin yaşam alanlarını, iş alanlarını vurdular. Daha önce Rojava’da Kürt halkının tedavi gördüğü hastaneleri vurdular, tekstil atölyelerini vurdular. İşte devletin parasını oraya harcıyorlar. Sadece bu mudur? Tabi ki değil! Onlar saraylarında günde 36 bin TL harcıyorlar. Sadece bir günde 36 bin TL. Buna hiçbir Müslüman, İslami değere sahip olan hiçbir insan buna cevap vermez. İnsanlar aç yoksul, sen bir gün içinde zevk û sefan için bin yüz odalı sarayın için be yapıyorsun, 36 bin TL harcıyorsun. Bakın Hz. Muhammed bir hadisi şerifinde şunları söyler. (Arapça hadis okudu) Devlet malından bir hırka bile aşırsan savaşta ölsen de şehit olamazsın. Beytülmalı çaldı bunlar, halkın malını çaldı bunlar. Ortalıkta çıkıp İslami değerleri savunuyorlar. Hadi oradan, hadi oradan, siz hırsızsınız. Hadi oradan hırsızlar!” şeklinde konuştu.
 
‘Kürdün oyunu almak için Kürtçe taklitlerde bulunuyorlar’
 
AKP’nin Kürt ve Kürtçe’ye yönelik yaklaşımlarının da “ikiyüzlü” bir tutum takındığını kaydeden Tülay, şöyle devam etti: “ AKP ve iktidar Kurdistan’a gelince Kürdün oyunu almak için Kürtçe konuşmayı taklit ediyorlar. Biz de Meclis’te Dünya Anadili Günü’nde Kürtçe konuşmaya kalktığımız zaman kendi anadilimizle; Arapça, Süryanice, Lazca, Ermenice, Çerkezce yani Türkiye’de konuşulan bütün dillerin hakkı değil midir parlamentoda temsil edilmek? Biz bir kelime bile konuştuğumuz zaman o mikrofonu kapatanlar geliyor Kurdistan’da Kürdün oyunu almak için Kürtçe taklitlerde bulunuyorlar. Biz de diyoruz ki Kürtçe’yi Ankara’da yasaklayanlar gelip Kurdistan’da Kürtçe’yi savunamaz. Yalandır, yalan!”
 
‘Hizbulkontrayı şimdi de siyasi parti kılığıyla karşımıza çıkarmaya çalışıyorlar’
 
AKP’nin Kurdistan’daki ortakları ve projelerine de dikkat çeken Tülay, şunları söyledi: “Kürt mütedeyyin kardeşlerim, AKP’nin yerelde kurduğu iş birliklerine dikkat edelim. Hizbulkontra ile kol kola girmelerine dikkat edelim. Hizbulkontra Kurdistan’da Kürt aydın, yazarlarını, siyasetçilerini katledenlerin adresidir. Hizbulkontrayı şimdi de siyasi parti kılığıyla karşımıza çıkarmaya çalışıyorlar. En çok Filistin konusunu Kurdistan’da gündeme getiriyorlar. Bunu lütfen dikkatle dinleyin Filistin için timsah gözyaşı döküyorlar. Gerçekten Filistin için ağlayan yok daha bir kaç gün önce seçim meydanlarında Erdoğan konuşma yaparken, bir grup Filistin için pankart yazdı. O pankartta diyorlardı ki İsrail ile bütün anlaşmalarını bitir. Çünkü AKP Filistin işgali devam ederken, Mescidi Aksa bombalanırken, Gazze bombalanırken, Müslüman kardeşlerimiz katledilirken, çocuklar katledilirken sözüm ona Filistin halkına sahip çıkıyorlar. Yalan çünkü bu dönemde bir kaç ay içerisinde sadece oraya gönderdikleri çelik, gıda ihracatı ve ticaretin haddi hesabı yok.
 
‘Timsah gözyaşları dökmeyin’
 
Gerçekten yürekten Müslüman olan, İslami değerleri savunan kardeşlerim AKP mitinginde pankart açtılar ve Erdoğan’a dediler ki, ‘Timsah gözyaşı dökmeyin ve gerçekten Filistin halkının yanındaysanız İsrail ile ilişkilerinizi kesin.’ Kurdistan’da da onların küçük ortağı sözüm ona DEM Partiye karşı örgütlenen, maddi manevi devlet tarafından desteklenen küçük ortak buraya gelip Filistin için gözyaşı döküyormuş. Burada Filistin için gözyaşı döküyorsanız Ankara’ya gidip AKP ile Saray’da kol kola olamazsınız. Yalandır. Yalandır. Haramdır, haramdır.
 
‘Kürt sorunu bir statü sorunudur’
 
AKP iktidarı Erdoğan ve onun adayları gittikleri her yerde ‘teröristan teröristan’ diyorlar. ‘Suriye sınırında Teröristan devletini kurdurmayacağız’ diyorlar. Biz baştan beri şunu savunduk DEM Parti olarak, burada Kürt halkının Rojava’da ve 4 parçada verdiği onurlu mücadele hepimizin mücadelesidir. Kürt sorunu bir statü sorunudur. Suriye’de de Türkiye’de de Kürt sorunu çözülmelidir. Filistin halkı için ağlayıp, aynı insanların kalkıp Kürdü Êfrin’de katletmesini asla kabul etmeyiz. Biz barış için içeride de dışarıda da çalışmaya devam edeceğiz. Seçim kampanyasını ‘teröristan’ sözleriyle yürüten Erdoğan’a buradan söylüyoruz. Bu ülkede en büyük terörü halkları bir birinden ayrıştırarak, 84 milyon yurttaşına eşit davranmayarak, ırkçılık yaparak, Kürdü tanımayarak, Kürdün iradesini tanımayarak, iradesine kayyım atayarak, onları cezaevlerine hapsederek sizler yapıyorsunuz. Bu seçimlerde de sizden hesap soracağız.
 
‘Kayyım demek Kürt halkının iradesini tanımamak demektir’
 
Bu hırsızlar sarayda o kadar güzel hırsızlık eğitimi aldılar ki bizim belediyelerimizde de aynı yöntemi kullandılar. Kayyım atadılar. Kayyım demek Kürt halkının iradesini tanımamak demektir. Kayyım demek seçme ve seçilme hakkını, Kürdün elinden almak demektir, bu ülkede hırsızlık demektir. Sadece siyaseten irademizi çalmaya kalkışmadılar. Belediye’nin kasalarını boşalttılar. Kürdistan’ın her yerinde sökülmüş parke taşları yıllarca kalmış. Çamur deryası yollar. Sokaklara değil bir araba geçmesi, kimse orada yürüyüp geçemez. İnsanlar çamur deryasında. Birçok yerde insanlar temiz içme suyuna erişemiyor. Alt yapı yok, kanalizasyon yok.
 
‘Çünkü bizler, ‘Jin Jiyan Azadî’ sloganıyla yol yürüyen insanlarız’
 
Aynı kayyımcı anlayış geldiği ilk günden itibaren kadınların iradesini kırmaya çalıştılar. Eşbaşkanlık ve eşit temsiliyet çizgimizi engellemeye kalkıştıklarını sanıyorlar ama aldanıyorlar. Biz Türkiye’nin her yerinde eşbaşkanlığa uygun olarak adaylar çıkardık. Bizler 31 Mart seçimlerinde siz değerli halkımızla kayyımları süpüre süpüre gönderecek miyiz? Göndereceğiz. Yeniden o söktükleri Kürtçe tabelalarımızı belediyelerimize asacağız. Hezo belediyesinde Kürtçe’nin yanında Kürtçe ve Arapça dil hizmeti sağlayacağız. Çok dilli belediyecilik anlayışımızla belediyelerimizi yöneteceğiz. Kayyım atandıktan sonra hırsız korkar ya çaldığı için etrafını jandarmayla çevirmişler ya da beton bloklarla. Biz o beton blokları parçalayarak geleceğiz ve belediyeleri halkımıza açacağız. Belediyelerimizi şeffaf bir şekilde yöneteceğiz. Belediyelerimizde siz değerli halkımıza açık olacaktır. Sizler yöneteceksiniz belediyeleri. Kültür sanat kurumlarımızı yeniden açacağız. Kadınlar için bizim açtığımız 30 yıllık birikimimizle, deneyimimizle bugüne kadar getirdiğimiz kadın kurumlarımızı kapattılar onları yeniden tek tek açacağız. Kadınlara meslek edindirme kursları, istihdam alanları, kadın danışma merkezlerini hep beraber açacağız. Çünkü bizler Sakinelerin, Pakizelerin, Jîna Mahsaların, Jin Jiyan Azadî sloganıyla yol yürüyen insanlarız.Bakın burası tarım açısından oldukça verimli bir bölge.  Ama merkezi hükümet başta olmak üzere, AKP başta olmak üzere bugüne kadar elimizdeki bütün kaynaklarımızın erimesine sebep oldu. Destek vermiyorlar, teşvik etmiyorlar, üreticiye su ve mazot desteği sağlamıyorlar. İşte o yüzden ülkemizde de Êlih’te de bunu bitirdiler. Buradan sözümüz olsun ki bizler belediyeleri yeniden yönetmeye başladığımızda istihdam alanları yaratmak için çalışacağız. Gençler işsizlikten dolayı göç etmek zorunda kalmayacak, burada iş alanlarını hep beraber yaratacağız. Bunun için 31 Mart seçimlerinde hep beraber demokratik, ekolojik, kadın özgürlükçü bir belediyecilik anlayışı için var mıyız arkadaşlar?
 
‘Biz örgütlü bir halkız’
 
AKP kayyımcı zihniyeti seçim hırsızlığına ve hilelerine yenilerini eklemeye devam ediyor. Bazı merkezleri kazanmak için tabur asker yönlendirmişler oraya, seçmen kaydırmışlar. Siz değerli halkımızdan en büyük ricamız biz örgütlü bir halkız ve bunu boşa düşürebiliriz. Yapmamızı gereken şey şudur, bugüne kadar bize oy vermemiş bütün ailelerin kapılarını çalmak ve tek tek bu Kürt düşmanı AKP’ye, bu Kürt düşmanı iktidar partileri ve ortaklarına neden oy verilmemesi gerektiğini tek tek anlatacağız. Ayrıca burada oyu olup başka şehirlerde olan değerli kardeşlerimizin gelip oylarını kullanması için çağrı yapalım. Diyelim ki akraba, eş, dost başka bir şehirde ama oyu Hezo ve Êlih’tedir. Onları aramanızı rica ediyoruz onlara deyin ki en yakın DEM Parti ilçe binasına gidin isminizi oraya not edin mutlaka onları taşımaları ilçe örgütlerimiz tarafından sağlanacaktır. Biz örgütlü bir halkız, irademizi çalmalarına izin vermeyeceğiz. Gece demeden gündüz demeden hep beraber çalışacağız ve belediyeleri büyük bir farkla kazanacağız. Belediyelerimizi öyle güçlü bir şekilde kazanacağız ki Saray ve kayyım neye uğradığını şaşıracak.
 
‘Bütün ülkeye Kurdistan’ı hediye edeceğiz’
 
Erdoğan dünkü konuşmasında şunu söylemiş, ‘Biz Türkiye yüzyılı yapacağız yeni yüzyılı ve gençlere teslim edeceğiz’ demiş. Biz 'de diyoruz ki gölge etme Erdoğan başka ihsan istemez, gençlerin ömrünü çaldınız, çeyrek yüzyılımızı çaldınız, sizin yüzyılınız hırsızlık yüzyılıdır. Sizin yüzyılınız savaş ve çatışma yüzyılıdır. Sizin yüzyılınız Kürde kadına, gence, doğaya, insana ve haklarına düşman bir yüzyıldır. Sözümüz olsun ki demokratik bir cumhuriyetin yüzyılını biz DEM Parti olarak siz değerli halkımızla birlikte bütün ülkeye Kurdistan’a hep beraber armağan edeceğiz. Edip Solmazların, Mehmet Sincarların, Mazlumların, Pakizelerin, Barış Annelerinin, beyaz tülbentleri temsilen DEM Parti olarak ant olsun ki bu ülkeye bedeli ne olursa barışı hep beraber getireceğiz, demokrasiyi hep beraber getireceğiz. 31 Mart zaferimiz bunu getirecektir.”
 
 
Yapılan açıklama ardındanTülay ve beraberindeki heyet Girê Sîra (Balpınar) halk buluşması yapılacak alana geçti. Tülay’ın programı orada sürecek.