Mücella Yapıcı: Demokrasinin yerelden yükselmesinden başka çare yok!

  • 18:20 11 Şubat 2024
  • Siyaset
 
İSTANBUL - “Yerel Demokrasi Konferansı”nda konuşan kent hakları savunucusu ve mimar Mücella Yapıcı, “Demokrasi bir yönetim biçiminden ziyade bir yaşam biçimi olmalıdır. Demokrasinin yerelden yükselmesi dışında başka hiçbir çare yoktur. O yüzden kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” dedi.
 
Demokrasi İçin Birlik (DİB), yaklaşan 31 Mart yerel seçimleri öncesi Beyoğlu’nda bulunan bir otelde, “Yerel Demokrasi Konferansı”konulu konferans gerçekleştirdi. Yüzlerce kurum ve kişinin kolektif çalışmasını barındıran konferansa demokratik kitle örgütleri, sendikalar, aydın, yazar, siyasetçi, akademisyen ve gazetecilerden oluşan çok sayıda kişi katıldı.
6 Şubat 2023 tarihinde gerçekleşen Mereş merkezli depremlerde yaşamını yitirenlerin anısına gerçekleştirilen bir dakikalık saygı duruşu ile başlayan konferansta, depremleri konu alan belgesel gösterimi izlendi. Ardından DİB Sözcüsü ve eski Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) yargıcı Rıza Türmen ile kent hakları savunucusu ve mimar Mücella Yapıcı açılış konuşması gerçekleştirdi.
 
‘Gerçek demokrasi müzakere rejimidir’
 
İlk olarak konuşan Mücella Yapıcı, demokrasinin Türkiye’de yüzyıldır kendisini bulmaya çalıştığını, ancak gelinen aşamada demokrasi için hala bir yol alınamadığını dile getirdi. Demokrasinin özellikle cumhurbaşkanlığı sistemi ardından niteliğini kaybettiğini belirten Mücella, cezaevlerinin bunun en büyük örneği olduğunu ifade etti. Türkiye’de en büyük demokrasi örneğinin Gezi sürecinde ortaya çıktığını söyleyen Mücella, “Gerçek demokrasi, azınlıkların, ötekilerin, yoksulların sözlerini yönetime ulaştıran, karşılıklı tartışmaya ve haklara dayalı, aynı fikirde olma zorunluluğunun olmadığı bir uzlaşma ve müzakere rejimidir. Demokrasi bir yönetim biçiminden ziyade bir yaşam biçimi olmalıdır. Sadece kurallara bağlı bir demokrasinin hiçbir zaman gerçek demokrasi olmadığını düşünenlerdenim.  Öteki demeden, karşısındakini düşmanlaştırmadan bir müzakere ve karar alabilme süreci yürütebiliyorsanız ne ala. İşte biz bunu Gezi döneminde yaptık. İktidarın Gezi’den çıkardığı en önemli ders, demokrasinin yurttaşlar tarafından benimsendiğinde hiçbir iktidarın sonsuz olmayacağıydı. Bu anlamda demokrasinin yerelden yükselmesi dışında başka hiçbir çare yoktur. Bunu temsili demokrasinin düşüncesine bırakırsak, bundan iktidar karlı çıkar. O yüzden kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber ya hiçbirimiz” dedi.
 
Halkın sesi olabilmek için yeni demokrasi
 
Rıza Türmen de, “Bugün buraya bir ütopya inşa etmek ve bunun nasıl gerçekleştirilebileceğine dair bir araya geldik. Ütopyamız, halkın yerelden kendi kararlarını vereceği ve uygulayacağı, halkın kendi egemenliğine dayanan, sesi duyulmayanların sesi olabilmek için yeni bir demokrasidir. Yerel seçimlere doğru gidilen bir süreçte bu konferansı yapıyoruz. Hak ihlallerinin arttığı, iktidarın politikalarının halkı kitlesel bir şeklide yoksullaştırdığı, yaşam düzeyinin her gün biraz daha düştüğü bir ortamda giriyoruz” şeklinde konuştu. 
 
Türkiye’de iktidarın kendisini otoriterleşme ve merkezileşme şeklinde inşa ettiğini vurgulayan Rıza, “Oysa demokrasi, iktidarın yatay ve dikey olarak paylaşılmasına dayanır. Yatay olarak paylaşılması kuvvetler ayrılığı rejimidir. İktidarın, yasama, yürütme, yargı arasında örülmesidir. Dikey paylaşılması ise merkezle yerel arasında paylaşılmasıdır. Bugün Türkiye’de böyle bir paylaşmadan söz etmemiz mümkün değil. Çünkü kuvvetler ayrılığını değil kuvvetler birliğini, merkezin daha fazla yetkilere sahip olması ve yerelin yetkilerini merkeze devretmesini yaşıyoruz. Merkezi yapılara sıkıştırılan karar alma mekanizmalarıyla yönetilen bir ülkede demokrasiden söz etmemiz mümkün değildir. Bu bakımdan konferansın seçim öncesine rastlaması bir tesadüf değildir. Bu bir fırsattır ve bu fırsatı kullanmalıyız” diye belirtti.
 
Aktif yurttaşlık bilincinin önemi
 
Mevcut iktidar rejimini reddetmenin tek başına yeterli olmadığını, buna karşın alternatif bir projenin geliştirilmesinin şart olduğunun altını çizen Rıza, “Bugün Erdoğan’ın sunduğu proje din temelli, kadın erkek eşitsizliğine dayanan bir proje olduğu için bunu beğenmiyoruz. Peki bizim projemiz nedir? Bizim projemiz, temsili demokrasi projesi olmamalı. Çünkü temsili demokrasi tıkanmıştır. Bu demokraside halk yoktur. Halk ile temsilciler arasında bir duvar örülmüştür. Çünkü seçilenler seçildikten sonra artık halktan kopmaktadır. Böyle bir sistem halkı yönetimden uzaklaştırmakta ve siyaseti dar bir alana sıkıştırmaktadır. Bunun için yerelden başlayan yerel demokrasiyi savunmalıyız. Bunun yanı sıra bugün otoriterlik ve totaliterlik sadece iktidardan kaynaklanmıyor. Böyle bir rejimi güçlendiren halkın sessiz kalmasıdır. O yüzden suçlama yaparken kendimize de bakmamız lazım. Bunun için yurttaşların aktif yurttaşlık bilincinde olması büyük önem taşıyor. İşte yerel katılımcı demokrasi bunu sağlayabilir. Katılımcı demokrasi sorun odaklı olduğu için toplumdaki kutuplaştırmayı da ortadan kaldırmayı sağlayabilir” değerlendirmesini yaptı. Rıza, konferanstan çıkacak sonucun Türkiye’nin demokratikleşmesi bakımından önemli bir adım olacağını vurguladı.  
 
Atölye sunumları
 
Konuşmaların ardından tutsak olan Amed Büyükşehir Belediyesi Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı’nın konferansa yolladığı mesaj okundu. Daha sonra ise konferansa ilişkin oluşturulan “Yerel Merkez İlişkilerinin Demokratik Biçimde Yeniden Düzenlenmesi”, “Kent Hakkı- Katılım”, “Ekolojik Yerel Yönetimler”, “Halkçı ve Toplumcu Yerel Yönetim”, “Herkesin Kenti”, “Kadın ve LGBTI+ atölyesi” başlıklı atölyelerin hazırladığı raporlara dair sunumlar yapıldı.
 
Sonuç bildirgesi taslağı belirlendi
 
Son oturumda olan forum bölümünde de, konferansın içeriğine ilişkin kısa konuşmalar gerçekleştirildi. Daha sonra katılımcılara, konferansın çalışmalarına ilişkin sonuç bildirgesinin taslağı sunuldu. Yapılan tartışma ve görüş alışverişi temelinde sonuç bildirgesinin kısa bir süre içerisinde kamuoyu ile paylaşılacağı açıklandı. 
 
Ardından konferans sona erdi.