AP Milletvekili Evin İncir’den uluslararası sessizliğe tepki

  • 09:02 14 Ocak 2023
  • Siyaset
 
 
Melek Avcı
 
ANKARA - Türkiye’de iktidarın Kurdistan’ın tüm parçalarına yönelik saldırılarını değerlendiren AP Milletvekili Evin İncir, buna karşı uluslararası sessizliği eleştirerek, Kürtlerin DAİŞ’e karşı mücadele etmemeleri durumunda DAİŞ’in Avrupa’nın içerisinde de daha fazla zemin kazanabileceğine işaret etti. Evin, Kürtlerin DAİŞ’e karşı mücadelesinin aynı zamanda insanlığın ve demokrasinin savunulması olduğunu vurguladı. 
 
AP Milletvekili Evin İncir, “Rojava bölgesindeki Kürtler ve Başur'daki Kürtler IŞİD'e karşı bu şekilde mücadele etmeselerdi, IŞİD'in Avrupa Birliği içinde de daha fazla zemin kazandığını görebilirdik. Kürtlere yönelik bu tarihin tekerrür etmemesi için eylem planlarını görmeye ve hareket etmeye başlamamız gerekiyor” dedi.
 
Fransa'nın Strasbourg kentinde Avrupa Parlamentosu (AP) üyeleri ve Avrupa Komisyonu (AK) temsilcileri Aralık ayında gerçekleştirdiği toplantıda Türkiye'nin Güney Kurdistan ile Kuzey ve Doğu Suriye’ye yönelik yaptığı son hava ve kara saldırılarının yol açtığı tehditleri ele almıştı.
 
İsveç milletvekili Evin İncir ve bir grup milletvekili “Rojava’da uçuşa yasak bölge” oluşturulması talebinde bulundu. Evin ve diğer vekiller Türkiye'ye “silah ambargosu” uygulanmasını da talep ederek Avrupa’ya harekete geçme çağrısı yapmıştı. İsveç Sosyal Demokrat Partisi Avrupa Parlamentosu Milletvekili Evin İncir, parlamentoda dile getirilen talepler ve Türkiye’nin saldırılarına dair JINNEWS’e değerlendirmelerde bulundu. 
 
Hava saldırılarının durdurulması için talepler iletildi
 
Türkiye ve Tayyip Erdoğan'ın eylemlerinin uluslararası hukukun çok açık ihlali olduğunu düşündüğünü söyleyen Evin, uluslararası toplumun sessizliğine değindi. Evin, “Uluslararası toplumun saldırılara sessiz kalması kabul edilemez bir noktada. Fakat şunu belirtmeliyim ki az da olsa bir eylemsellik gösterdiğini görmek ve bilmek bizi memnun ediyor ama yine de daha fazla tepki görmek isterdim. Aralık ayında tüm Avrupa Parlamentosu'nun bir araya toplandığı ve Türkiye'nin Rojava bölgesine yönelik saldırganlığına ilişkin tartışmaların yapıldığı bir oturum gerçekleşti. Bu oturumda, bizzat bu saldırılara dair hava sahasının kapatılmasına dair görüşlerin dile getirildiği bölümde, ben de hava sahasının kapatılmasından yana görüşlerimi dile getirdim. Aralık ayında Strasburg'da gerçekleşen toplantıda ben de dâhil olmak üzere diğer meslektaşlarım da söz alarak, bu hava sahasının kapatılması ve saldırılara yönelik eleştiri ve önerilerimizi sunduk” diye konuştu.
 
‘Kürtler IŞİD’e karşı savaşmasaydı Avrupa’da zemin kazanacaklardı’
 
Yapılan Parlamento görüşmesinde hemen hemen herkesin Kürt halkının haklarını savunduğu ve harekete geçilmesi gerektiğini belirttiğini söyleyen Evin, “Rojava bölgesinde ve Başur'da harekete geçmemiz gerektiği hemen hemen herkesin Kürtleri savunduğu ve Kürdistan'ın farklı bölgelerinde Kürtlerin üzerine atılan bombaların durdurulması açık bir dille belirtildi. Bölgede yapılan bombalamalar, bir taraftan da Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin (KYB) Irak tarafından bombalanması ile aynı anda yapılıyordu. Dolayısıyla, Avrupa Parlamentosu'nda Türkiye'nin saldırılarına karşı Kürtleri savunmamız gerektiğine dair çok açık işaretler vardı ve elbette aynı Kürtler, terör örgütü IŞİD'e karşı yürüttüğü mücadele ile aynı zamanda Avrupa Birliği'nin yani bizler için de mücadele verdiler” şeklinde konuştu. Kürtlerin DAİŞ’e karşı mücadele etmemeleri durumunda DAİŞ’in Avrupa’nın içerisinde de daha fazla zemin kazanabileceğine işaret eden Evin, “Kürtlerin yürüttüğü mücadelenin, aynı zamanda burada, Avrupa Birliği'nde, halkın savunulması için verilen demokrasi mücadelesi anlamına geldiği artık çok açık ve net bilinmektedir” ifadelerini kullandı.
 
‘Kimse uluslararası hukuktan üstün değil’
 
Parlamentoda uçuşa yasak bölge ilan edilmesi ve silah ambargosu talebine değinen Evin, uluslararası hukuk kurallarına saygı gösterilmesini vurgulayarak şöyle devam etti: “Ülkeler uluslararası hukuktan üstün değildir” dedi. Evin, “Elbette Türkiye'nin Kürdistan bölgelerini bombalamasına son vermemiz gerekiyor ve bunun bir yolu da uçuşa yasak bölge ilan etmektir. Parlamentodaki kendi konuşmamda altını çizdiğim ve önemli olacağını düşündüğüm önerilerden biri de buydu. Bir diğeri ise Avrupa silahlarının, Avrupa Birliği'nin ve batılı ülkelerinin müttefikleri olan PYD,YPG/YPJ ve tabii ki Güney Kürdistan'da IKBY'ye karşı kullanabilecek bir rejimin eline geçmemesinin önemli olduğunu düşünüyorum. Yani bombalamaların durdurulmasını ve uluslararası hukuka saygı gösterilmesini sağlamamız gerekir. Çünkü ne Türkiye ne de başka bir ülke uluslararası hukuktan üstün değildir. Türkiye tarafından yürütülen bu uluslararası hukuk ihlallerine son vermek için harekete geçmeliyiz” ifadelerini kullandı.
 
‘Tarihin tekerrür etmemesi için somut adım şart’
 
Türkiye’nin bu saldırılarıyla tarihin tekerrür etmesine izin vermemeleri gerektiğini belirten Evin,  “Parlamentodaki tartışmaya katılan meslektaşlarımın çoğuyla bu konuda aynı çizgide olduğumuzu söyleyebilirim. Kınama mesajları ile durumun sürdürülemeyeceğini ve bunun dışında bir şeylerin yapılması gerektiğini bir kez daha belirtmek istiyorum. Elbette kınamak da önemli fakat somut adım olmadıkça yeterli değil. Kürtlere yönelik bu tarihin tekerrür etmemesi için eylem planlarını görmeye ve hareket etmeye başlamamız gerekiyor. Çünkü şuan gördüklerimiz ve görecek olduğumuz tarihin tekerrür ediyor olduğudur. Sadece birkaç yıl önce, Türkiye'nin hem hava saldırıları ile hem de kara saldırılarıyla Kuzey ve Doğu Suriye'nin bir parçası olan Rojava bölgesinin bir bölümünü nasıl işgal ettiğini de gördük. Artık tarihin sürekli tekerrür ettiğini görmeye devam edemeyiz. Dolayısıyla alınması gereken tedbirler parlamentodaki birçok meslektaşım tarafından memnuniyetle karşılandı diyebilirim” değerlendirmesi yaptı. 
 
‘Rusya zalimliğine karşı olan sert tepkimiz her zalim ulusa olmalı’
 
Uluslararası toplumun sessizliğinin bir tarafıyla Türkiye’nin lehine olan koşulları kullanmasından kaynaklandığına değinen Evin, Türkiye’nin bu koşullardan daha fazla yararlanmasına izin verilemeyeceğini dile getirdi.  Evi, devamla “Şu anda Türkiye'nin, Rusya'nın Ukrayna'daki sallantılı saldırganlığından yararlandığını söyleyebilirim. Bu bağlamda, Avrupa Birliği olarak, Rusya zalimliğine karşı nasıl davranıyorsak diğer zalimlere karşı da aynı tepki ve sertliği gösteren bir uluslararası toplum görmek isterdim. Çünkü bunların hepsi aynı zamanda birbirini besliyor, birbirinden bağımsız değil. Türkiye'nin, Ukrayna'daki talihsiz ve korkunç durumdan yararlanarak kendisini ve konumunu güçlendirmeye çalışmasına izin verilemez.  Türkiye uzun yıllar boyunca göçmenlerin durumundan da faydalandı. Hâlihazırda hassas olan durumu kullanarak birçok göçmeni kendi çıkarları doğrultusunda tuttu. Türk rejiminin bu set eylemlerine bir son verilmesi gerekiyor. Umarım bu 2023 yılı içinde Türkiye'deki hükümette bir değişiklik görürüz ve yeni hükümetin uluslararası hukuka da saygı duyan ve daha demokratik bir Türkiye'nin önünü açabilecek daha iyi bir hükümet olur” sözlerini kullandı.
 
 ‘Uluslararası toplumun endişeleri var’
 
Halkların Demokratik Partisi’ne yönelik siyasi saldırılar ve yaklaşan seçimlerle ilgili de değerlendirme yapan Evin, “Umarım Türkiye’de hükümet değişikliği olur” dedi. Tayyip Erdoğan'ın siyasi saldırılarını eleştiren Evin, şöyle konuştu: “Erdoğan'ın yaklaşan seçimlerden sonra hükümetini sürdürmesine destek vereceğimiz söylenemez. Ama bir ilerici olarak tabii ki kendi kardeş partilerimi destekliyorum ve HDP sahip olduğumuz iki kardeş partiden biri. Sadece birkaç gün önce maalesef Türk mahkemelerinden biri HDP'nin mal varlığını dondurdu ve şu anda HDP'nin kapatılmasıyla ilgili bir yargı süreci var ve birkaç gün içinde ne olacağını göreceğiz. 2021'de Avrupa Parlamentosu, HDP'ye yapılan kapatma tehditleri nedeniyle rejimin eylemlerini birkaç kelimeyle kınadı. Türkiye hükümetinin keyfi olarak Kürt siyasetçileri hapse atmasını da kınadı. Selahattin Demirtaş da dâhil olmak üzere suçsuz birçok HDP'li siyasetçi keyfi olarak tutsak ediliyor. Birkaç yıl önce Strasbourg Mahkemesi, Selahattin Demirtaş'ın derhal serbest bırakılması gerektiği sonucuna vardı. Çünkü Türkiye, Demirtaş'ı tutsak etmesine yönelik hiçbir gerekçe sunamadı. İnsan Hakları İzleme Örgütü de onun serbest bırakılması gerektiğini söyledi. Fakat ne örgütü ne de mahkemeyi dinleyen Türkiye, bu karara uymadı. Bu yüzden bence bu, uluslararası toplum tarafından verilen kınama biçimleri ve mahkeme kararları gösteriyor ki Erdoğan'ın Türkiye'yi koyduğu yolda uluslararası toplumun da endişeleri olduğu çok açık bir şekilde görülüyor.  Umarım Türkiye'de hükümet değişikliği olur.”
 
‘IŞİD'e karşı verilen mücadele Avrupa Birliği için bir demokrasi mücadelesidir’
 
Kürt halkının mücadelesini ve haklarını savunmaya ve koruyacaklarına devam edeceklerini söyleyen Evin, “Kürt mücadelesi elbette aynı zamanda insan hakları ve uluslararası hukuka saygının konusu ve meselesidir. Bu benim kalbimde olan bir mücadele ben de bir Kürt ve İsveçli bir milletvekili olarak Kürt halkına yakın olduğumu ve birçok arkadaşımın, meslektaşımın da burada, yani Avrupa Parlamentosu'nda böyle düşündüğünü biliyorum. Biz mücadeleye devam edeceğiz. Çünkü sonuçta Kürt halkının hakları insan haklarıdır ve bu haklar evrenseldir. Açığa çıkan mücadele, Kurdistan'ın farklı parçalarındaki Kürtlerin güvenliği ve hakları için yürütülecek. Ama daha önce de belirttiğim gibi IŞİD'e karşı verilen mücadele aynı zamanda Avrupa Birliği ve ötesindeki ülkeler için bir güvenlik ve demokrasi mücadelesidir. Bu yüzden Kürdistan'ın her parçasındaki Kürtlerin insan haklarına erişmesi için mücadele etmeye devam edeceğiz” diye sözlerini bitirdi.