‘Sayın Öcalan’a yönelik açıklama değil kendisini görmek istiyoruz’

  • 09:01 1 Aralık 2022
  • Siyaset
 
 
Dilan Babat-Melek Avcı
 
ANKARA - PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşmek için başvuru yapan heyetin içerisinde yer alan HDP’li Gülistan Kılıç Koçyiğit, Abdullah Öcalan’a yönelik herhangi olumsuz bir durumda CPT’nin de sorumluluğu olacağını kaydetti. Gülistan, “Sayın Öcalan’a dönük bu yok etme politikasına, savaş ve tecrit konseptini asla kabul etmiyoruz. Kürt halkının asla ikircikli bir tutumu yoktur, Sayın Öcalan Kürt halkının kırmızı çizgisidir” dedi. 
 
Demokratik Bölgeler Partisi (DBP) Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri Gülistan Kılıç Koçyiğit, Nuran İmir ve Erdal Aydemir, PKK Lideri Abdullah Öcalan ile görüşme talebiyle Adalet Bakanlığı’na başvurdu. Adalet Bakanlığı’na sunulan başvuru dilekçesinde, 20 aydır haber alınamayan Abdullah Öcalan’ın ziyaret edilmesi talep edildi. 
 
Başvurucular içerisinde yer alan Halkların Demokratik Partisi (HDP) Muş Milletvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, PKK Lideri Abdullah Öcalan’a dönük ağırlaştırılmış tecrit ve başvurularına ilişkin değerlendirmelerde bulundu. 
 
‘Sayın Öcalan’a dönük tecride karşı tutum almamız gerekiyor’
 
Abdullah Öcalan’ın uluslararası komplo sonucu Türkiye’ye getirildiği ve İmralı F Tipi Yüksek Güvenlikli Cezaevi’nde tutulduğu günden bu yana tecrit altında olduğunu söyleyen Gülistan, İmralı’nın sıradan bir cezaevi olmadığını vurguladı. Gülistan, İmralı’ya özel bir rejim uygulandığını kaydederek, “Hapsetme, kapatma rejiminin kendisi de İmralı’da başlayan yavaş yavaş uygulanan, daha sonra bütün ülkeye yayılan bir pilot olarak değerlendirilebilir. Ama son 20 aydır Sayın Öcalan’dan telefon görüşmesini saymazsak haber yok. Yüz yüze görüşmelerin olmaması, ailelerin, avukatların yine eş genel başkanlarımızın ve parti üyelerimizin başvurularına yanıt verilmemesi, açıkçası bizde çok derin kaygı uyandırmış durumda. Şunu biliyoruz ki; Sayın Öcalan’a yönelik hiçbir yaklaşım sıradan değildir, Sayın Öcalan’a yaklaşımın kendisi bu ülkede yaşayan milyonlarca insana, Kürt halkına yaklaşımın bir göstergesidir. Bundan kaynaklı tecridin her geçen gün derinleşmesi, sistematikleşmesi noktasında bizlerin de tutum alması gerekiyor” dedi. 
 
‘Herhangi olumsuz bir durumda CPT’nin de payı olacaktır’
 
 Asrın Hukuk Bürosu’nun yaptığı açıklamada, Abdullah Öcalan’ın CPT ile görüşmediğine dair bilgiye dikkat çeken Gülistan, Abdullah Öcalan’ın CPT ile görüşmemesinin birçok nedeni olduğuna işaret etti. Gülistan şöyle devam etti: “Sayın Öcalan’ın CPT ile neden görüşme yapmadığına dair hızlı bir şekilde kamuoyuna açıklanması gerekiyor. CPT, hazırladığı raporları, mevcut ülke izin vermediği sürece açıklayamıyor, ama gittiği cezaevlerinde kişilerin görüşmeye çıkıp çıkmadığını açıklayabilir. Bunu, açıklamamsı oluşabilecek her olumsuzlukta CPT’nin de bu işte payı olduğunu gösterir. Daha önce de eşbaşkanlarımız ve parti sözcümüzün de Sayın Öcalan ile görüşmek için başvuruları oldu, ama o başvuruya da hala yanıt verilmedi. Bugün biz de DBP’nin Eş Genel Başkanı Saliha Aydeniz ve milletvekili arkadaşlarımızla hızlı bir başvuru yaptık ve İmralı’ya gitmek istiyoruz, sağlıklı olup olmadığını görmek istiyoruz. En önemlisi, Sayın Öcalan’a yönelik tecridin ortadan kalkmasını talep ediyoruz.” 
 
‘Açıklama değil görmek istiyoruz’
 
Abdullah Öcalan’ın konuşması gereken bir dönem olduğunu ama  iktidarın bir taraftan Abdullah Öcalan’a yönelik tecridi değerlendirirken, bir taraftan savaşa hız verdiğine dikkat çekti. Gülistan şu sözleri kullandı: Sayın Öcalan ile görüşülüp, fikirleri kamuoyuna yansırsa, topluma seslenme imkanı bulursa, inanıyoruz ki bu ülkede yaşanan birçok şeyin rotası değişecek. Hükümetin elindeki savaş enstrümanını alın diyecek yegane kişi de Sayın Öcalan’dır. AKP-MHP ittifakı, Kürtlere sonsuz bir savaşı, soykırımı, tasfiyeyi dayatıyor. Bu sürecin asıl aktörü olan Kürtlerin tanınması, Kürtlerin bir halk olarak haklarının teslim edilmesindeki en temel ve kilit isminin sesi kısıldı. Tecrit atlında tutularak, barış ve diyalog kanallarını kapatıyorlar. O yüzden hemen Sayın Öcalan ile görüşmenin gerçekleştirilmesini ve kendi gözlerimizle görmek istiyoruz. Kamuoyunda yapılacak herhangi bir açıklamanın tatmin olmayacağını, bizler için birebir görmenin kamuoyunu tatmin edeceğini düşünüyoruz. Yoksa kamuoyunun da bizlerin de kaygıları gitmeyecek. Sayın Öcalan’ın Kürt sorunundaki yaklaşımı, Sayın Öcalan’ın Kürt halkında oluşturduğu sevgi, sahiplenme duygusunu düşündüğümüzde bunun aslında çok sıkıntılı bir sürecin kapısını aralayacaktır.” 
 
‘Sayın Öcalan’ın ideolojik perspektifi tecrit altında tutulmak isteniyor’
 
Kürt sorununun çözümünde temel aktörün Abdullah Öcalan olduğunu kaydeden Gülistan, Abdullah Öcalan’sız bir barışın, Kürt sorununun demokratik çözümünün formülünü oluşturmada çok ciddi sorunların olacağını belirtti. Gülistan, “Devlet Sayın Öcalan’ın hem PKK, Kürt halkı ve demokratik kamuoyunun üzerindeki etkisini çok iyi biliyor. Onun için Sayın Öcalan ile görüşmeyi engelleyerek, bir şekilde onu yanıltarak, Kürt sorununa nasıl yaklaştıklarını gösteriyorlar. Savaştan, şiddetten yana olan anlayışlarını bu vesileyle çok iyi bir şekilde ortaya koydular. Geçmiş dönemde görüşmelerin zeminini sağlayan şey, Sayın Öcalan’ın aslında barış perspektifiydi. Sayın Öcalan, ‘ben devlete bir çözüm aklını oluşturuyorum’ dedi. Devlette kısa bir çözüm aklı oluştu ama hemen hızlı bir şekilde çözümde, barışta kaybedeceğini anlayan güçler devreye girdi ve AKP bu süreçte hemen geri adım attı. 2015 yılından bu yana kesintisiz bir savaş, şiddet ve çatışma sürecini yaşıyoruz. Dönem dönem Efrîn, Gire Spi, Sere Kani, Başur’a yönelik işgal girişimleri başladı. Şimdi yeni bir dönem başladı, Kuzey ve Doğu Suriye’nin işgal edilmesi, devrimin boğulması gibi bir hedef var. Şunu sormak lazım; Rojava’da kimin felsefesiyle o devrim süreci inşa edildi?’ Sayın Öcalan’ın fikirleriyle devrim gerçekleşti. Burada da tecrit edilmeye çalışılan bir ideolojik perspektif olduğunu, Kürt halkının varoluşuna yönelik bir kasıt olduğunu görüyoruz” ifadelerini kullandı. 
 
‘Sayın Öcalan Kürt halkının kırmızı çizgisidir’
 
Gülistan, Abdullah Öcalan’ın tecrit altında tutulmasının Kürt halkının varoluşuna dönük saldırı ile bağlantılı olduğuna işaret ederek, “Hızlı bir şekilde bu süreçten geri adım atılmasını düşünüyoruz. Bu konuda muhatabımız Adalet Bakanlığı ve hükümettir. Sorumluluk Adalet Bakanlığı ve hükümetindir, sorumluluğu hiçbir yere atma durumları yoktur. Ulusal mevzuatta da, Türkiye’nin anayasalarında da tecrit bir insanlık suçudur. Sayın Öcalan ile görüşme sağlanmayarak, AKP hükümeti ve onun Adalet Bakanlığı bu insanlık suçuna imza atıyor. Ne yazık ki bu uluslararası kurumlar AP’den, AB’ye kadar tüm kurumlara kadar bu insanlık suçuna göz yumarak ortak oluyorlar. Kürt halkına yönelik kasıtlı yok etme politikasını, Sayın Öcalan’a dönük bu yok etme politikasına, savaş ve tecrit konseptini asla kabul etmiyoruz. Kürt halkı asla ikirciklik bir tutumu yoktur, Sayın Öcalan Kürt halkının kırmızı çizgisidir. Bunun yaratacağı infialden hükümet sorumludur. Bunun önünü tutmak istiyorlarsa görüşme yolunu açmalılar” ifadelerini kullandı.
 
‘Sayın Öcalan hiçbir dayatmaya gelmez’
 
AKP’nin pragmatist bir parti olduğunu ve seçimlere doğru giderken,  Kuzey ve Doğu Suriye’ye dönük saldırısına dikkat çeken Gülistan, AKP’nin oy kaybı ile Abdullah Öcalan ile görüşme yapma ihtimali olabileceğini söyledi. Gülistan, “Onların Sayın Öcalan ile görüşmesi değil, Sayın Öcalan’ın alacağı tutumun kendisidir. Yerel yönetim seçimlerinde, Sayın Öcalan tutumunu ortaya koymuştur. Sayın Öcalan, birçok defa barış gibi kutsal bir durumu gerçekleştirmeye çalıştığını, Ortadoğu'da büyük barışı gerçekleştirmek istediğini bu konuda kendisini araçsallaştıran, ciddiyetsiz yaklaşımları kabul etmeyeceğini dile getirmiştir. Seçim için hükümetin dayatmalarını kabul etmeyecek şekilde bir tutumu olduğu çok açık. Zaten hükümetin dayatmalarını kabul etmiş olsaydı bugün Sayın Öcalan ile görüşme yapılıyor olurdu. Bugün bu tecrit bu kadar derinleşmişse, mutlak hale gelmişse, Sayın Öcalan’ın mevcut hükümetin dayatmaları ve Kürt halkı üzerinde dayatmalarını kabul etmediği içindir. Mutlak bir Kürt özgürlüğü, halkının özgürlüğünü masaya koyduğu ve bundan taviz vermediği için bugün ağır bir tecrit altında. Seçim dönemindeki bazı adımlara karşı Sayın Öcalan’dan onay alınmayacağını çok iyi biliyoruz.  Tarih bunun deneyimleri ile dolu, bugün de geçtiğimiz süreç bunu doğruluyor. Hükümetin isteklerini kabul etmiş olsaydı, kendisiyle görüşülüyor olurdu. Bugünkü mutlak tecridin nedeni zaten Sayın Öcalan’ın Türkiye ve Kürt halkının çıkarları ve barış için İmralı’da sonuna kadar direnmesidir” şeklinde konuştu.