Tek çıkış: Emek ve Özgürlük İttifakı

  • 09:03 8 Kasım 2022
  • Siyaset
 
Marta Sömek
 
İSTANBUL - Emek ve Özgürlük İttifakı’nın, AKP-MHP iktidarının yönetememe hali ve savaş politikalarının karşısında yer aldığını belirten TÖP İstanbul İl Sözcüsü Nilay Kuş, “İktidarın halka açtığı savaşa karşı halkın barajını kurmak için Emek ve Özgürlük İttifakı bizim tek çıkışımız” vurgusu yaptı.
 
AKP-MHP iktidarının yarattığı yıkım, ekonomik kriz ve savaş politikaları nedeniyle halk yoksullukla karşı karşıya. Bir yandan ekmek için diğer yandan da savaşa karşı mücadele sürerken, bu karanlıktan çıkışın yolunu gösterenler ise iktidarın yine her türlü baskı uygulamalarına maruz kalıyor. 
 
Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) ve 6 sol-sosyalist parti ile yapının 24 Eylül’de yeni yol haritaları ile duyurdukları “Emek ve Özgürlük İttifakı” tam da bu noktada halklar için büyük bir umut olduğu düşünülen “Üçüncü Yol” seçeneği olarak deklare edildi. Emek ve Özgürlük İttifakı temsilcilerinden Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP) İstanbul İl Sözcüsü Nilay Kuş, ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.
 
‘İktidarın herhangi bir güvence politikası yok!’
 
Türkiye üzerinde karanlık bir tablonun oluşturulmaya çalışıldığını söyleyen Nilay, “Kadın cinayetleri, kadına yönelik taciz ve şiddetin her geçen gün arttığını görüyoruz. İktidarın zaten emekçilere yönelik herhangi bir güvence politikası olmadığını görüyoruz. ‘Kader planı’ olarak sunulan Bartın katliamı bunun bir örneğiydi” dedi. İktidarın ülkede hiçbir sorun yokmuş gibi söylemler ürettiğini dile getiren Nilay, “‘Ekonomik kriz yok, iş var ama insanlar iş bulmak istemiyor. O yüzden işsizlik var’ gibi gerçeklikle yakından uzaktan ilgisi olmayan söylemler kuruyor ve halk buna inandırılmaya çalışılıyor. Toplumda karşılık bulmadığını görüyoruz, bunun yansıması olmuyor. Çünkü gerçekliği kendi yaşamlarından görüyor insanlar. İşsizlik, ekonomik kriz yoksa evime neden ekmek götüremiyorum, neden iş bulamıyorum, neden insanca yaşam sınırının altında bir maaşla geçinmeye çalışıyorum veya neden maaşımın üzerinde bir kirayı ödemek zorundayım. İnsanlar yaşadıkları gündelik hayatta iktidarın söylemlerinin tutmadığının farkındalar” şeklinde konuştu.
 
Halka değil savaşa bütçe
 
İktidarın güç ve meşruiyet kaybı yaşadığını belirten Nilay, “Bunun üzerini örterek yeniden kazanmaya, güç toplamaya çalışıyor. Ancak iktidarın bütün söylem ve politikalarına rağmen Türkiye’de bir ekonomik kriz olduğu gerçeği var. Türkiye ekonomisi şu anda birkaç kişinin elinde ve onlar servetlerine servet katmaya devam ediyor, bizler de daha çok yoksullaşmaya devam ediyoruz. Aradaki makas çok fazla açılmış durumda, iktidar bunu toparlayamayacağının da farkında. İşçilere, emekçilere, halka bütçe ayırmıyor, savaşa bütçe ayırıyor. Çünkü kendisini oradan doğru tekrar toparlamaya çalışıyor” ifadelerini kullandı. Nilay ayrıca Cumhur İttifakı’nın da halka topyekun savaş açtığını vurguladı.
 
‘Çıkan her sesi kesmek istiyorlar’
 
Nilay, Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı’nın kimyasal silah kullanımına ilişkin yaptığı değerlendirme ardından hedef gösterilerek tutuklanmasına tepki gösterirken, “İktidar itiraz eden her sesi kriminalize etmeye, toplumdan soyutlamaya çalışıyor” dedi. Şebnem için İstanbul’da yapılan protesto eyleminde polisin eylemcilere karşı “nefretle hareket ettiğini” ekleyen Nilay, Dönem Sözcüleri Perihan Koca ve diğer kadınlara ölüm tehdidinde bulunulduğunu paylaştı. Nilay polis şiddetini, “Bu aslında iktidarın ve polisin ne kadar pervasızlaştığının ve çıkan her sesi nasıl keseceklerinin politikasını gösteriyor. Bizler elbette bunun karşısında yılmıyoruz, vazgeçmiyoruz” sözleriyle yorumladı.
 
Özgür basın yazmaya devam ediyor…
 
“Sansür Yasası’nı getirebilir, sesimizi kısmaya çalışabilir ancak biz bunlara aşinayız” diyen Nilay, iktidarın sıkıştığı her bir noktanın üzerini kapatmaya çalıştığını belirtti. Gazetecilerin tutuklanmasının da bu politika ile ilgili olduğunu vurgulayan Nilay, “Her türlü baskıya ve yıldırma politikasına rağmen özgür basın yazmaya, gerçekleri dile getirmeye devam ediyor. Tabii ki bu iktidarın işine gelmiyor, hiçbir yerden açık vermemesi gerekiyor ama özgür basın bunun önünde bir engel. Sansür Yasası’nın doğrudan özgür basına ve muhaliflere yönelik bir yasa olduğunu söyleyebiliriz. Başarılı olamayacaklarını düşünüyoruz” sözleriyle özgür basının susturulamayacağının altını çizdi. Nilay, “Yönetememe krizini aşmaya çalışıyor. Ancak halk direnmeye, haklarını savunmaya, mücadeleyi yükseltmeye devam ediyor. Bize düşen görev, daha çok insanla buluşmak, halk güçleriyle bir araya gelmek, kadınlardan emekçilere, gençlere, doğa savunucularına, Alevilere, Kürtlere, ezilen bütün kesimlerle birlikte ortak mücadeleyi yükseltmek” diye belirtti.
 
‘Halk kendi çıkışını yaratabilir’
 
Ülkenin bir seçeneksizliğe mahkum bırakılmaya çalışıldığını aktaran Nilay, “Ancak bizler şunu biliyoruz, Cumhur ve Millet İttifakı birbirinin aynısı. Halka ve emekçilere herhangi bir güvence ve garanti sunmuyor. İkisinin de sermayeyi daha da güçlendirecek politikalar ürettiğini biliyoruz, sermayenin sözcülüğünü yapıyor. İki ittifakın da şu an Türkiye emekçileri için bir umut vadetmediğini biliyoruz. Bizler de diyoruz ki halk bu iki seçenek arasında sıkışmak zorunda değil, kendi çıkışını yaratabilir. Emek ve Özgürlük İttifakı, bu pratiğin bir sonucu oldu” sözlerine işaret etti. Nilay, ittifakın toplumun acil ihtiyaçları temelinde bir siyasal program çizdiğini kaydederken, “Bizim isteğimiz, halk güçlerinin kendi talepleriyle oluşturulacak bir programın hayata geçirilmesi. Dolayısıyla Emek ve Özgürlük İttifakı halk adına konuşurken bunu halkla birlikte yapmayı vadediyor” şeklinde konuştu.
 
Emeğin ve özgürlüğün birlikte çağrısı
 
Halkla birlikte, halkın içinde bir politika yapmayı temel aldıklarının vurgusunu yapan Nilay, “Emek ve Özgürlük İttifakı’nın önümüzdeki süreçte mahallelerde, ilçelerde ve sokaklarda halk güçleriyle birlikte kadınlarla, gençlerle, emekçilerle ve bu kesimlerin kendi talepleriyle bir program çizerek önünü de bu şekilde açacağını sözlerine ekledi. Nilay, “Gezi isyanıyla beraber Kürt özgürlük hareketinin Türkiye soluyla ortaklaştığını ve inisiyatif aldığını gördük. Orada inisiyatif alan halk güçleri, şu anda yine Kürt özgürlük hareketiyle birlikte Emek ve Özgürlük İttifakı ile yola çıkmış oldu. Emeğin ve özgürlüğün birlikte çağrısı bu. Bu anlamıyla çok önemli” diyerek ittifakın önemine değindi.
 
Mücadeleyi birlikte yükseltecek bir ittifak
 
10 Ekim Katliamı’nın, Kürt özgürlük hareketinin sosyalist ve emek hareketiyle yan yana gelişinin önünün kesilmesi anlamını da taşıdığını paylaşan Nilay, “Şu an Şebnem hoca üzerinden Türk Tabipleri Birliği’ne yönelen saldırı da aynıdır. Diğer emek ve meslek örgütlerine bir gözdağıdır. Şu an birleşen, birlikte yola çıkan Kürt özgürlük hareketi ve sosyalistlere de bir gözdağıdır. ‘Siz birleştikçe biz sizleri bölmeye çalışacağız’ın bir mesajıydı” yorumunu yaptı. Emek ve Özgürlük İttifakı’nın tam da bunun karşısında yer aldığının altını çizen Nilay, “Bütün baskılara ve yıldırma politikasına rağmen mücadeleyi birlikte yükseltecek bir ittifak. Bu nedenle ezilen bütün kesimlere bir kez daha çağrımızı yapmış olalım. Erkek egemen sistemde ezilen, şiddete ve baskıya uğrayan, öldürülen kadınlar için, işsizlikle intihara sürüklenen emekçiler için, geçinemeyen, barınamayan ve kalitesiz bir eğitim gören gençleri, Kürt özgürlük hareketini, asimile edilmeye çalışılan Alevileri Emek ve Özgürlük İttifakı’na davet ediyoruz. Ve birlikte mücadeleyi yükseltmeye çağırıyoruz” sözleriyle seslendi.
 
“İktidarın halka açtığı savaşa karşı halkın barajını kurmak için Emek ve Özgürlük İttifakı bizim tek çıkışımız” diyen Nilay,  bu çıkışı birlikte örmeye ihtiyaçları olduğunu da sözlerine ekledi.