Özgür basın Meclis gündeminde: Bombalamalara rağmen mücadeleleri sürüyor

  • 19:44 1 Kasım 2022
  • Siyaset
 
ANKARA - Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında tutuklanan 9 gazeteciye ilişkin Meclis’te konuşan HDP Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, “Özgür basın katledildi, bombalamalarla yüz yüze bırakıldı, tutuklandı ama hakikati topluma aktarmaktan vazgeçmedi” dedi. 
 
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Kadın Meclisi Sözcüsü Ayşe Acar Başaran, Ankara merkezli soruşturma kapsamında muhabirlerimiz Habibe Eren ve Öznur Değer’in de aralarında olduğu 9 gazetecinin tutuklanarak cezaevine gönderilmesine ve özgür basına saldırılara ilişkin Meclis Genel Kurulu’nda konuştu.
 
Türkiye’nin basın özgürlüğü karnesi
 
Tutuklanan gazetecilerin fotoğrafını kürsüye bırakan Ayşe, Meclis’te daha önce “Sansür Yasası"nın, şimdi de RTÜK yasasının konuşulduğunu belirtti. Ayşe, “Sınır Tanımayan Gazeteciler’in 2022 raporuna göre, dünya basın endeksine göre Türkiye 180 ülke arasında 149’uncu sırada. Yine Türkiye’de en az 26 gazeteci şu an cezaevlerinde. Gazetecilik faaliyetleri yürüttükleri için rehin tutuluyorlar. Türkiye’de basın özgürlüğü konusunda vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. Sarı basın kartları bütün gazetecilerden toplatıldı, bunun yerine başka bir renk, basın kartı verildi. Eskiden habercilik yapıldığı için alınan bu kart, bu dönemde birçok engellemelerle karşı karşıya kalıyor. Hatta güvenlik soruşturmasından geçerek bu kartı alıyorlar” dedi.
 
‘Dünyada ilk kadın haber ajansında haber yaptığı için tutuklandı’
 
İktidarın, “Gazeteciyi ben belirlerim” dediğini aktaran Ayşe, “2022 yılı Haziran ayı içerisinde Diyarbakır’da bir merkezi operasyon yapıldı. Bu gazetecilerden 16’sı gazetecilik yaptığı için tutuklandılar. Neydi kendilerine sorulan sorular? Örneğin Aziz Oruç MA’ya yaptığı haberler nedeniyle ve sokak röportajları nedeniyle tutuklandı. Safiye Alağaş JINNEWS’e yani dünya ilk kadın ajansı olan JINNEWS’e haber yaptığı için tutuklandı. Elif Üngür,  Mehmet Şahin, Mehmet Ali Ertaş, Neşe Toprak bunlar da gazetecilik yaptığı için tutuklandılar. Neşe Toprak kültür sanat programı yaptığı için tutuklandı. Remziye Temel muhasebeci olduğu için tutuklandı, Serdar Altan yine yaptığı programlardan kaynaklı tutuklandı. Suat Doğuhan yapım şirketi sahibi olduğu için tutuklandı” ifadelerini kullandı.
 
‘Suçişleri bakanı prodüksiyon yapmaya başlamış’
 
25 Ekim’de Ankara’da yürütülen soruşturma kapsamında eş zamanlı ev baskınları yapıldığını ve gazetecilerin işkenceye maruz kaldıklarını anımsatan Ayşe, şöyle devam etti: “Foto roman olarak tarihe geçmiş suç işleri bakanı bir de prodüksiyon yapmaya başladı. Gazeteciler evden çıkarken başları eğildi, ters kelepçeyle gözaltına alındılar. Bu şekilde basına bir malzeme verilmeye çalışıldı. Tutuklanan arkadaşlarımız kendi beyanlarında söyledi. Yetmedi, Berivan Altan, yanındaki Deniz Nazlım bu görüntülerin çekilmesi için özel bir operasyon yapıldığını söylüyorlar. Bunların çekilmesi için polislerin yelekleri, kamera çekimleri beklenilmiş. Gözaltına alınan Zemo Ağgöz için beş defa çekim istenmiş, istedikleri olmadığı için. Gazetecilere ‘Zorluk çıkarmayın başlarınızı eğeceğiz’ demişler. Emniyete varır varılmaz bu görüntüleri servis etmişler. Basın emekçileri gözaltı taciziyle ilk defa yüz yüze değiller. Her türlü saldırı ve engellemeye ile karşı karşıya kalmışlardır. Tacize varan kolluğun şiddeti ile yüz yüze kalıyorlar. Gözaltına alınıyorlar, haber yapma hakları elinden alınıyor. Ekipmanları parçalanıyor. Niye çünkü yandaş basın değiller.
 
Yandaş basına göre Türkiye’de her şey güllük gülistanlık
 
Sizler de özgür basını takip ediyorsunuzdur. Takip etmezseniz nasıl bir ülke var? Yandaş basına göre bu ülkede ekonomik kriz yok, ekonomide yüzde kaç büyüme var. Zam yok,  fiyatta büyütme var. Zaten Türkiye’de ekonomik kriz yok, Avrupa’da var. Bu ülkede günde en az bir kadın katledilmiyor. Gülistan Doku kaybolmadı, İpek Er ölüme sürüklenmedi, İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddeti artıyordu ama çekilme kararından sonra azaldı böyle diyor yandaş basın. Dili, kültürü yok sayılan, baskıyla çözülmeye çalışılan Kürt sorunu yok.  Çünkü cumhurbaşkanının Kürt arkadaşları var. Bütün ülkeye sirayet eden bir tecrit sistemi yok yandaş basına göre. Cezaevlerinden en az 56 cenaze çıkmadı, iktidarın işkenceye ‘sıfır toleransı’ vardı.  Diyarbakır Cezaevi’ni kültür alanına dönüştürüyor. Yaşam alanlarımız talan edilmiyor yandaş basına göre. Gençlerin üniversitede barınma hakları yok sayılmıyor, parklarda yatmıyorlar. Polis bana ‘seni çivilerim’ demedi. Habip Eksik’in bacağını kırmadı, Habip Eksik kendini yere attı manipülasyon yaptı. İşte sizin yaratmak istediğiniz basın bu ama sizin karşınızda Özgür basın mücadeleye etmeye devam ediyor. Dört duvar arasında da mücadeleye devam ediyor. Bu topluma hepimizin hakikati ulaştırma yükümlülüğü var. Özgür basın katledildi, bombalamalarla yüz yüze bırakıldı, tutuklandı ama hakikati topluma aktarmaktan vazgeçmedi.”