Asıl hedef Minbic: ABD NATO’daki müttefikine sınırlı izin verebilir 2018-12-16 10:08:12 Habibe Eren ANKARA - Türkiye'nin Şengal ve Maxmur'a yönelik saldırılarının asıl amacının Minbic’teki Kürt birliklerini Fırat’ın doğusuna kaydırmak olduğunu belirten Ortadoğu uzmanı Hamide Yiğit, “Türkiye şunu istemekte; ‘Fırat’ın doğusunda biz ikimiz bir güç oluşturalım.’ Sorun şu ki ABD de bunu istiyor ama PYD’yi tasfiye etmenin kolay olmadığını biliyor. O yüzden ABD, Türkiye’nin Kürtleri vurmasına sınırlı izin de verebilir. Tek hedef NATO’daki müttefikini Rusya’ya daha fazla itmeden elinde tutmak” dedi.      Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Fırat'ın doğusuna gireceğiz" söyleminin ardından Türk Silahlı Kuvvetleri'ne (TSK) bağlı savaş uçakları Maxmur ve Şengal'i bombaladı. Bu saldırılar sonucu 3'ü kadın 1'i çocuk olmak üzere 4 sivil yaşamını yitirdi. 24 Haziran'dan önce Efrîn'e operasyon düzenleyen Hükümet, şimdi de yerel seçimler öncesi Fırat'ın doğusuna operasyon sinyali verdi. Ortadoğu uzmanı yazar Hamide Yiğit, operasyonun olası sonuçlarını, AKP'nin asıl hedefini ve ABD ile Rusya'nın bu operasyondaki konumunu değerlendirdi.    'AKP cihatçı potansiyel için alan genişletmek istiyor'   Uzun zamandır kendi sınırlarında “teröre” izin vermeyeceğini dillendiren AKP Hükümeti’nin sınıra yığılan selefi gruplarından olan “Suriye Ulusal Ordusu”nu kurduğunu belirten Hamide, “Sözde sınır güvenliğini bunlarla sağlıyor ama esas olarak AKP’nin, tahliyelerle Türkiye’nin garantörlüğü altında sınıra yığılan bu cihatçı potansiyel için alan genişletmek istediği biliniyor. Cerablus ve Efrin bunun için  işgal edildi. Ama Fırat’ın doğusu için aynı şey olmaz. AKP genel başkanının aniden ‘Fırat’ın doğusuna gireceğiz’ açıklaması, bir yerlerdeki yangının üstünü örtme aceleciliğidir. Belli ki AKP’nin başında büyük sıkıntı var. Bu kriz de olabilir köşede duran büyük İdlib savaşı da olabilir. Ama dikkatleri başka yöne çekme, cihatçıları İdlib savaşından kaçırma ve iç siyasete bol bol milli nutuklar atma hedefi var” dedi.    ‘Asıl hedef Minbic’    “Öyle görünüyor ki garantörlüğünü üstlendiği cihatçıları hemen İdlib’ten çekecek ve kuzeye kaydıracaktır” diyen Hamide, Maxmur ve Şengal’e yönelik saldırıya da kararlılığını göstermek için gerçekleştirdiğini dile getirdi. Hamide, “Minbic formülünü çözmek istiyor. Tahminen ABD’nin Minbic konusunda birlikte izlenecek yol haritası planlama sözüne rağmen işi ağırdan almasına karşı AKP bu kez kararlılığını göstermek istiyor. Ama Efrîn gibi olmaz diye düşünüyorum. AKP de öyle düşünüyor olmalı ki harekata, ‘Fırat Kalkanı’, ‘Zeytin Dalı’ gibi bir isim bile vermedi. Erdoğan ve Genelkurmay Başkanı ‘gireceğiz’ diyor ama YPG güçleri de karşılık vereceklerini ilan ettiler. ABD şimdilik ‘bu kabul edilemez’ demekle yetindi ama AKP’nin bölgede bulunan güçlerle karşı karşıya gelmeyi göze alacağına çok ihtimal verilmez. Bölgede sadece Kürtler yok. ABD, Fransa, İngiltere ve artık Suudi Arabistan ile BAE de var. AKP böylesine çok müttefikli bir yapıyı karşısına alacak gibi durmuyor. Ama sözde kararlılığını göstermek için düşük seviyeli saldırılar gerçekleştirebilir ya da ÖSO çetelerini salabilir. Ancak ben asıl hedefin Minbic olduğunu düşünüyorum. Hedefi geniş tutup Minbic’in YPG’den arındırılmasını sağlamak istiyor” değerlendirmesinde bulundu.   ‘ABD’nin alacağı tutum belirleyici olacak’   Rusya’nın “temas halindeyiz” açıklamasına da değinen Hamide, Rusya’nın Fırat’ın doğusunda etkisinin olmadığını söyledi. Hamide, “Burada ABD’nin alacağı pozisyon ve tutum belirleyici olur. Ama Rusya’nın birincil hedefi İdlib olduğu için AKP ile birlikteliğini bu bölge temizlenene kadar sürdürecektir. Eğer tahmin ettiğimiz gibi AKP, İdlib savaşından kendi cihatçılarını uzak tutmak için Minbic’e yöneldiyse Rusya buna onay verir. Çünkü bu, Türkiye’nin kurduğu sözde Ulusal Suriye Ordusu’ndaki yaklaşık 15 bin militanın savaş sahasından sürülmesi demektir” ifadelerini kullandı.    ‘ABD Türkiye’nin Kürtleri vurmasına sınırlı izin verebilir’   ABD’nin “Hem Kürtleri hem de Türkiye’yi aynı anda idare etme ve elinin altında tutma” taktiğini sürdürdüğünü dile getiren Hamide, sözlerini şöyle sürdürdü: “Ama nereye kadar? Kritik olanı budur. ABD, Türkiye’nin taleplerini biliyor ve yerine getirmek de istiyor aslında. Birincisi Minbic konusunda taviz verilebilir. Bu da Türkiye’ye bir ‘zafer’ hediyesi olur ki ABD’nin zaten Fırat’ın batısına yönelik planları yoktu. Minbic’i sadece hem şantaj hem de rüşvet aracı olarak tutuyordu. İkincisi ABD, Fırat’ın doğusunda Suudi Arabistan ve BAE’yi nüfus sahibi kılmaktadır. ABD’nin Türkiye yerine bölgesel güç olarak Suudi Arabistan’ı tercih etmesi, üstelik bu müttefikini Türkiye’nin yanı başına getirip konumlandırması, Türkiye açısından krizli bir şeydir. Türkiye şunu istemekte; ‘Suudi Arabistan diğer Körfez ülkeleri Suriye’den gitsin, Fırat’ın doğusunda biz ikimiz bir güç oluşturalım.’ Erdoğan’ın durup durup Kaşıkçı cinayetini dillendirmesi de bundandır. Hatta ‘PKK’den arındırılmış Kürt yapılarla birlikte üçlü bir güç oluşturma’ niyeti de var. Sorun şu ki, ABD de bunu istiyor ama PYD’yi tasfiye etmenin kolay olmadığını biliyor. O yüzden hem Kürtleri hem de Türkiye’yi idare etmeyi sürdürecektir. ABD Türkiye’nin Kürtleri vurmasına sınırlı izin de verebilir. ABD pragmatizmi o an neyi gerektiriyorsa artık… Tek hedef, NATO’daki müttefikini Rusya’ya daha fazla itmeden elinde tutmaktır.”   ‘Muhtemelen AKP Hükümeti’nin ciddi olarak başı belada’   AKP’nin Fırat’ın batısını gruplara yeni mekan olarak kurguladığını ancak dış politikadaki her yanlış hamlenin daha fazla iflas ve tehlike biriktirdiğine dikkat çeken Hamide, “Ama bu yanlış hamleleri iç siyasette bir kazanıma dönüştürme hedefleri var ve bu hedefler, dış politikadaki felaketin de önüne geçmiştir. Daha doğrusu dış siyasetteki bataklığın üstü bu şekilde örtülmek isteniyor. Milli duygulara hitap eden her hamlenin ne kadar karlı olduğunu AKP iyi bilir. Fakat yerel seçimlere daha çok var. Şu anki milli hamasetin seçime kadar soğuyup gitme olasılığı yüksek. Seçime yönelik değilse de bu hamlenin iç siyasete yönelik hedefleri olduğu kesindir. Fakat bu kadar acelecilik neden? İki olasılık söyleyebilirim. Birincisi, dediğimiz gibi büyük İdlib savaşı köşede duruyor. Garantör olduğu grupları Suriye ordusuyla karşı karşıya bırakamaz, çünkü öfke kendisine döner. Onların yanında Suriye ordusuna karşı savaşamaz, Suriye ordusunun yanında onlara karşı savaşamaz. İdlib çıkmazı böylesi bir karmaşa. Şu an için bu grupları İdlib’den kuzeye kaydırma, elinde duran tek seçenek gibi görünüyor. ÖSO ve El Kaideci artıklardan oluşturulan Suriye Ulusal Ordusu denen ordu, 15 bin savaşçıyla Fırat’ın doğusuna saldırmaya hazır olduğunu duyurdu. Bu cihatçılara bir savaş oyuncağı gerek. Sonuçta Türkiye’nin bu ani hamlelerinin nereye varacağını kestirmek güç. Her aniden ortaya çıkan savaş çığırtkanlığının arkasındaki sebepler önemli. Şimdi de Türkiye’yi hızlıca savaş ilanına götüren şey bilinirse, savaşın boyutu tahmin edilebilir. Muhtemelen AKP Hükümeti’nin ciddi olarak başı belada. O yüzden yine savaş ilanı geldi” diye konuştu.    ‘AKP cihatçıların öfkesini bastırmak istiyor’   Hamide, İdlib savaşını ertelemek için büyük yükümlülükler altına giren AKP’nin aslında İdlib’de hiçbir taahhüdünü yerine getiremediğini söyledi. Kaçınılmaz olarak büyük İdlib savaşının geldiğini kaydeden Hamide, “Bu arada garantörlüğündeki cihatçıları savaşın içinde çekmek ve İdlib dışında bir savaş krizi yaratarak, cihatçıların öfkesini bastırmak istiyor diyebiliriz” dedi. Hamide, AKP’nin Fırat’ın doğusunu hedef alma gibi bir planının kısa vade planda olmadığını da aktardı.   AKP’nin asıl hedefinin Minbic’teki Kürt birliklerini Fırat’ın doğusuna kaydırmak olduğunu dile getiren Hamide, şöyle dedi: “Uzun zamandır ABD’den bunu istiyor ancak ne reddediyor ne de bu isteği yerine getiriyor. Ama AKP’ye Minbic üzerinden bir seçim hediyesi veren yine ABD’dir. 24 Haziran seçimleri öncesinde TSK’nin Minbic kıyılarında devriye gezmesine yeşil ışık yakıldı. AKP de bunu seçim malzemesi yaparak bunu sözde kazanım olarak işledi. Şimdi yine seçim sürecindeyiz. Dünyanın hangi ülkesinde olursa olsun halkların bu emperyalist savaşı durdurma çağrıları yapması gerekiyor. Çünkü Suriye üzerinden oynanan bu kanlı oyunun geldiği nokta şudur; Suriye halkları dışında herkes Suriye üzerine söz söylüyor. Bütün bu emperyalist  ittifak elini Suriye’den çekmeli, Suriye’nin geleceğini sadece Suriyeliler belirlemelidir. Sol hareketlerinin ve bütün halkların talebi bu olmalı.”