Ebru Günay: Leyla Güven yeni bir direniş tarihi yazıyor 2018-12-06 09:04:38   Rojda Aydın   MARDİN -  PKK Lideri Abdullah Öcalan'a dönük tecridin kaldırılması için açlık grevine başlayan DTK Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'in eylemi 29'uncu gününde devam ederken direnişe destek veren HDP'li vekil Ebru Günay, Leyla'nın başlatmış olduğu eylemin tarihi bir direniş olduğunu ve yeni bir direniş tarihi yazdığına vurgu yaptı.   Halkların Demokratik Partisi (HDP) milletvekilleri, PKK Lideri Abdullah Öcalan üzerindeki tecridin kaldırılması ve için tutuklu bulunduğu Diyarbakır E Tipi Cezaevi'nde 8 Kasım'da süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemine başlayan Demokratik Toplum Kongresi Eşbaşkanı ve HDP Hakkari Milletvekili Leyla Güven'e destek olmak amacıyla birçok bölgede açlık grevi eylemi başlattı. 4 Kasım'da HDP parti binasında açlık grevi eylemine başlayan HDP Mardin Milletvekili Ebru Günay, Leyla'nın başlatmış olduğu direnişe ve Abdullah Öcalan üzerindeki tecride dönük değerlendirmelerde bulundu.   'İmralı'da kesintisiz süren bir tecrit gerçekliği var'   Dünyada tecridin ağırlaştırılmasının bir mantığının olduğunu söyleyen Ebru, halkların kendilerine lider olarak belirlediği kişinin tecrit edilmesi halinde onu destekleyenler ve felsefelerine inanan herkesin tecrit edildiğini kaydetti.    İmralı'da 1999'dan bu yana kesintisiz bir tecridin var olduğunu belirten Ebru şunları dile getirdi: "Bu tecrit dönem dönem ağırlaştı ve derinleşti. Aslında son üç yılın tecrittir denmesinin sebebi budur. İmralı'da son üç yıldır tecrit yok, İmralı'da 1999'dan beridir bir tecrit sistemi var ve 20'inci yılına girmektedir. Biz sadece son birkaç yıldır fiziki teması kuramadığımız tecritten bahsediyoruz. İmralı'da bir fiziki temasın kuruluyor olması tecrit sisteminin ortadan kalktığı anlamına gelmiyor. Türkiye'de tecrit derinleştiği zaman savaş, savaş derinleştiği zaman tecrit derinleşiyor. Bu ikisini birbirinden ayırmak ve bir bağ yoktur demek olmaz. Tecridi değerlendirdiğimiz zaman Suruç'taki katliamı bundan bağımsı değerlendiremeyiz. Biz tecridi değerlendirdiğimiz zaman seçilmişlerin tutuklu olması, Kobanê de 200 insanın katledilmesi, Sur, Cizir ve Nusaybin'i bundan bağımsız değerlendirilemeyiz. Bunlar aslında bu tecridin hayatımıza somut bir şekilde yansıma biçimidir. Dolayısıyla doğrudan hayatımızı etkileyen, hayatımıza olumsuz etkiler yaratan bir sistemden bahsediyoruz."   'Leyla şuan muazzam bir tarih yazıyor'   Leyla'nın başlatmış olduğu açlık grevini değerlendiren Ebru, seçimden sonra hukuksuz bir şekilde henüz cezaevinden çıkamadan yeniden tutuklama kararı ile Leyla'nın rehin tutulmasına tepki gösterdi. Ebru,  "Leyla Güven'in eyleminin bir özgünlüğü var. Leyla,  bağımsız ve farklı bir şekilde İmralı'da devam eden bir tecridi protesto etmek için bu eyleme başlamıştır. Bu anlamıyla tarihi bir önemi var. Kendisi arkadaşları ile beraber insanlık dışı uygulamalara karşı bir açlık grevi başlatmıştır. Leyla güven bundan farklı olarak direniş tarihi açısından başka bir yerden ve başka bir tarih yazıyor. Cezaevinde olan bir milletvekili olarak bir direniş eylemi gerçekleştiriyor. Leyla şuan muazzam bir tarih yazıyor" ifadelerini kullandı.   'Leyla Güven'in eylemi Kürt kadınları için önemli'   Leyla'nın eyleminin Kürt kadınlar için önemine dikkat çeken Ebru, Abdullah Öcalan'ın kendi ideolojik ve felsefesi açısından direnen, mücadele eden, özgürleşen kadın felsefesine çok ayrı bir önem verdiğini söyledi. Abdullah Öcalan'ın özgür kadın felsefesi üzerinden ideolojik politik felsefesini oluşturduğunu vurgulayan Ebru, "Leyla Güven'in bu anlamda buradan cevap vermesi, bir kadın olarak açlık grevi başlatması Sayın Öcalan'a kadın kimliği açısından bir cevap oluyor. Özgür kadın felsefesi Leyla Güven şahsında bir karşılıktır. Bu anlamda Leyla Güven'in bir ayrıcalığı var. Ortadoğu coğrafyasını düşündüğümüzde direnen ve mücadele eden kadın gerçekliği var. Leyla Güven bu anlamıyla güçlü ve direniş çıkışıyla cevap veriyor" diye belirtti.   'Cephe savaşları dışında bir de ideolojik savaş var'   Tecridin kadınlar ve gençler üzerinde büyük bir etki yarattığını dile getiren Ebru konuşmasını şöyle sürdürdü: "Devletler ve egemenler bir işi yaparken ideolojik haklar üzerinden kendilerini var ederler. Bizim için çok basit ve sıradan görünen bazı şeyler toplumun dokusuna çok ciddi müdahaleler demektir. Sayın Öcalan İmralı'da kadın özgürlükçü bir paradigmayı hayata geçirdi. Egemenler ve devletler buna karşı bir hamle geliştirmek istiyorlar. Toplumun hiç olmadığı kadar kadın üzerinden taciz ve tecavüzün yoğunlaştığı, kadını eve hapsetmeye çalışılıyor. Bu demokratik özgürlükçü paradigmaya karşı başlatılmış bir hamledir. Cephe savaşları dışında bir de ideolojik bir savaş var. Leyla Güven'in karşı çıkması buradan da bir anlamı var. Leyla Güven 'bütün dayatmalarınıza karşı, kadın özgürlükçü çizgiden vazgeçmiyorum ve dayatmalarınıza karşı ben burada oturuyorum' diyor. Tecavüz ve tacizin artması ile bir irade kırmaya ve yok sayılmaya çalışılıyor. Son birkaç yıl olmadığı kadar vaka var."   'Bizi baskı ve tehditlerinizle yıldıramazsınız'   Leyla'nın eylemiyle beraber, İstanbul, Diyarbakır, Hakkari ve Van'ın yanı sıra Ankara'da Meclis'te başlayan açlık grevi eylemlerine değinen Ebru, son olarak şöyle dedi: "Bizim başlatmış olduğumuz bu eylemler bir başlangıç ve bir tepki. Mersin'de 10 arkadaşımız gözaltına alındı. Bizi gözaltı baskı ve tehditlerinizle yıldıramazsınız. Bütün çabalarınıza karşı bir şey düzelmiyorsa, bunun tıkandığı yerde direnme hakkı da olabilir. Bizlerde bugün direnme hakkımızı kullanmaya başladık. Direnmekten başka bir yol kalmadı. Bu bizler için bir başlangıç. Eylemlerimize ileriki süreçlerde de devam edeceğiz. Kadınları ve gençleri Leyla Güven'in sesine ses olmaları için çağrıda bulunuyorum" dedi.