Pervin Buldan: Amed zindanından yükselen direniş İmralı'nın kilidini kıracak 2018-12-04 15:07:37   ANKARA - Partisinin grup toplantısında konuşan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, 31 Mart'ın halkların bayramına dönüşeceğinin altını çizdi. Pervin, Leyla Güven ve cezaevlerindeki tutsakların direnişine de dikkat çekerek, "Amed zindanından yükselen bu direniş, İmralı'nın kapısına vurulan kilidi mutlaka ama mutlaka kıracaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın" dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, partisinin grup toplantısında yaptığı konuşmada gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Pervin, konuşmasına Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin (AİHM) Selahattin Demirtaş için vermiş olduğu karar ve Türkiye'de hükümet yetkililerinin karar ilişkin yapmış olduğu açıklamalara dikkat çekerek başladı.    'Siz mahkeme başkanı mı yoksa cumhurbaşkanı mısınız?'   "Siz bir mahkeme başkanı mı yoksa bir cumhurbaşkanı mısınız? Bir yandan Avrupa ile ilişki kurmaya çalışacaksınız bir yandan AİHM kararlarını tanımayacaksınız" diye soran Pervin, Tayyip Erdoğan'ın  öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı için uluslararası hukuku işaret eden açıklamalarına işaret ederek "Böyle tutarsızlık böyle ikiyüzlülük olmaz. Demirtaş derhal serbest bırakılmalıdır. AİHM kararı derhal tanınmalıdır" dedi.    'Bunun adı düşman hukukudur'   Tutsak ailelerin de grupta olduğunu belirten Pervin, ağır hasta tutsakların serbest bırakılmamasına ilişkin "Bunun adı düşman hukukudur. Siyasi tutsaklar onurumuzdur, onlar yalnız değildir, onlar milyonlardır" diye konuştu.    'Soylu'yu ya da damadını neden aday göstermedin?'   Diyarbakır'da AKP'nin kayyımı aday göstermesine dair Pervin, "Soruyuz, madem aday bulamadın sen (Erdoğan) niye aday olmadın. Soylu'nu neden aday göstermedin. Damadını neden aday göstermedin. Ya da Bahçeli'yi gösterseydin. En azından Osmaniye ötesini görmüş olurdun. Halka hakaret ediyorlar. Halk buna cevap verecektir. Kendi iradesini yok sayanları sandıklar da yok sayacaktır" ifadelerini kullandı.   'Özgür basın şehitlerini saygıyla anıyoruz'   Özgür Ülke çalışanı Ersin Yıldız şahsında tüm özgür basın şehitlerini anan Pervin, "Dün Özgür Ülke Gazetesi'nin 1994'te bombalanmasının 24'üncü yıl dönümüydü. Dönemin Başbakanı Çiller'in emriyle gerçekleştirilen bu bombalamada, Ersin Yıldız hayatını kaybetmiş, onlarca çalışan yaralanmıştı. Gazetenin binası yerle bir olmuştu. Yıldız şahsında tüm özgür basın şehitlerini saygıyla anıyoruz" dedi.    Özgür basının isyan ateşi hiç sönmedi   Özgür Ülke Gazetesi, bombalamanın ertesi günü "Bu ateş sizi de yakar" manşetiyle çıktığını hatırlatan Pervin, 3 Aralık 1994'ten bu yana özgür basının isyan ateşinin hiç sönmediğini belirterek,  Özgür Ülke'yi 1994'te bombalayan zihniyetin bugünkü temsilcileri de özgür basını tutuklamayla, kapatmayla, kayyumla teslim alacağını sanıyor ancak bu ses hiçbir zaman susmayacak! Özgür basın tüm baskılara rağmen halklarımızın özgür sesi olmaya devam edecek! Buradan tüm özgür basın emekçilerini selamlıyor, bu onurlu direnişlerinin yanında olduğumuzu belirtiyoruz!" dedi.   'Engelli vatandaşlarımız asla yalnız değildir'   3 Aralık aynı zamanda Dünya Engelliler Günü' dolayısıyla engellilerin durumuna dikkat çeken Pervin, "Nüfusun yüzde onundan fazlasını oluşturan engelliler; eğitimde, istihdamda, siyasette ve sosyal yaşamda yok sayılıyorlar. Önlerine engeller konuluyor. Engelli yurttaşlarımızın sorunları bizim sorunlarımızdır. Talepleri bizim taleplerimizdir. Engelli vatandaşlarımız asla yalnız değildir. Biz HDP olarak her zaman engelli yurttaşlarımızın yanındayız, tüm sorunlarının takipçisiyiz. Bu vesileyle tüm engelli kardeşlerimizi selamlıyor, dayanışma ve destek mesajlarımızı yolluyoruz. Tüm engelleri hep birlikte kaldıracağımızın sözünü veriyoruz onlara. " dedi.   'TOKİ işçilerinin alınterinin karşılığı vakit geçirilmeden verilmelidir'   Ankara Mamak'tan HDP grup toplantısına gelen işçileri selamlayan Pervin, şöyle konuştu: "2 yıldır maaş alamadıkları için grev başlattılar. 7 işçi arkadaşımız hukuksuz bir biçimde gözaltına alınıp, para cezası verilerek serbest bırakıldı. Maaşları ödenmeyen TOKİ işçilerine bir de para cezası veriliyor. AKP iktidarının adalet anlayışı budur işte! İşçi kardeşlerimizin emeği ve alınterinin karşılığı vakit geçirilmeden verilmelidir. Üçüncü Havaalanı işçileri insanca yaşam istedikleri için tutuklanmıştı. Geçtiğimiz günlerde birçok işçi çıkarıldı. Bu durumu kınıyoruz. İş cinayetlerinde hemen her gün emekçilerin hayatını kaybettiğini görüyoruz. Bu ülke AKP iktidarında işçi emekçi mezarlığına dönüştürüldü. Elbette bu zulmün hesabını hep birlikte işçi emekçi kardeşlerimizle soracağız! Tüm emekçilerin direnişini selamlıyor, buradan dayanışma mesajlarımızı gönderiyoruz. Sizler yalnız değilsiniz diyoruz."   'Sayın Öcalan bu komployu boşa çıkardı'   Ülkenin her alanda çok ciddi sorunlarla ve krizlerle karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Pervin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Özellikle AKP-MHP Saray iktidarının ülkeyi getirdiği nokta tam anlamıyla bir uçurumdur! Çöküştür! Hukuksuzluk, adaletsizlik, eşitsizlik, yolsuzluk, halk iradesinin gaspı, baskı, şiddet, savaş, ayrımcılık, kutuplaştırma, tekçilik bu iktidarın yönetim biçimidir. İmralı'da Sayın Öcalan'a karşı 3 yıldır kesintisiz sürdürülen ağırlaştırılmış tecrit politikasını elbette yaşadığımız bu karanlık süreçten ayrı ele alamayız. Tecrit tam da bu faşizm sürecinin merkezinde durmaktadır. Mesele sadece bir kişiye tecrit değildir. İmralı'nın kapısına vurulan kilit; tüm ülkeye, demokrasiye, adalete, bir arada yaşama iradesine vurulmuştur. O kilitle tüm ülke aslında kilitlenmiştir. İmralı'da insanlığa aykırı bir biçimde daracık bir hücreye kapatılan elbette sadece Sayın Öcalan değildir. Aslında o hücreye kapatılan; ülkenin ta kendisidir! Halkların umudu ve geleceği o hücreye hapsedilmiştir. Bu aynı zamanda halkları karşı karşıya getirmeye yönelik büyük bir tuzaktır. Hatırlatmak isteriz; 15 Şubat komplosunda bunu denediler, ama Sayın Öcalan bu komployu boşa çıkardı. Şimdi AKP tecritle kendi döneminin 15 Şubat komplosunu devreye koymuştur.  Yine bunu tek başına değil uluslararası güçlerin de desteğiyle sürdürmektedir.   'Hükümet bu politikalarından vazgeçsin'   "Bu oyun Kerkük ve Afrin ile kendini gösterdi. Sur, Cizre, Şırnak, Gever yıkılarak oynanmak istenen talancı oyun sürdürüldü. Seçilmişler rehin alınarak, gaspçı/sömürgeci kayyumlar atanarak bu oyuna bir kez daha sahip çıkıldı. Aynı oyun Kuzey Suriye'de Kürtlerin kazanımına karşı sürdürülüyor. Bu oyun; Kürtleri bir yüzyıl daha statüsüz bırakma planıdır. Sayın Öcalan bu oyunları bozacak güçte bir lider olduğu için kendisine karşı insanlık dışı tecrit uygulanmaktadır. Sayın Öcalan, önemli bir şahsiyet, bir mücadele insanı, önemli bir düşünür ve hem Ortadoğu'nun hem Türkiye'nin kaderini değiştirecek tarihi bir liderdir. Ve Türkiye halklarının bir arada yaşamasının teminatıdır Sayın Öcalan. AKP-MHP rejimi tecritle halkları karşı karşıya getirmeye yönelik çok tehlikeli bir politikanın içerisindedir. Bundan biran önce hükümeti vazgeçmeye çağırıyoruz."   'Leyla'nın direnişini sahiplenelim'   Leyla'nın bu tehlikeli gidişata son verilmesi için tarihi bir direniş başlattığını ve bu direnişin Gandhivari bir direniş olduğunu vurgulayan Pervin, "Diyarbakır Cezaevi'nin duvarlarını aşan tüm ülkeye yayılan, sınırları aşan bir direniştir. Amed zindanından yükselen bu direniş, İmralı'nın kapısına vurulan kilidi mutlaka ama mutlaka kıracaktır. Bundan kimsenin şüphesi olmasın! Önceki komplolar nasıl boşa çıkarıldıysa, tecritle İmralı'da zamana yayılmış idam komplosunu boşa çıkarmak hepimizin önünde tarihsel bir sorumluluk olarak durmaktadır. Türkiye kamuoyu da tecritle geliştirilen büyük oyunu ve komployu mutlaka ama mutlaka görmelidir. Kendisine dayatılan bu faşizme karşı mutlaka karşı çıkmalıdır. Hep birlikte direnirsek, mücadeleyi yükseltirsek bu komployu boşa çıkarabiliriz.  Tecrit kilidi kırılmadan, hukuka, demokrasiye vurulan kilidin asla kırılamayacağını hepimizin bilmesi gerekmektedir.  Buradan tüm halkımızı ve demokratik kamuoyunu Leyla arkadaşımızın direnişini her yerde sahiplenmeye, aynı talepler etrafında kenetlenerek direnmeye çağırıyoruz" dedi.   'Kürtler bir milim geri atmayacak'   "Oynadığınız büyük oyunu görüyoruz ve bilin ki, Kürtler bir milim geri adım atmayacak. Size teslim olmayacak.  Sayın Öcalan 19 yıldır İmralı'da ölümüne direniyor. Bir milim geri adım attıramadınız!" diyen Pervin, şunları ekledi: "Bundan sonra da teslim alamayacaksınız, diz çöktüremeyeceksiniz. Kürt halkının ilerleyişini hiçbir yerde durduramayacaksınız!. Erdoğan Kırmızı Kitaba çalışmak yerine Kürtlerin direniş tarihini okusa daha faydalı olur. Tarih şahit olsun ki bu oyun mutlaka bozulacaktır! Osmanlı'da oyun çoksa unutmayın ki Kürt halkının tarihi de büyük direnişlerin tarihidir. Ve tarihi zalimler değil direnenler kazanır. Ne yaparsanız yapın, tarihin akışını değiştiremeyeceksiniz! Kürtler bu kez kaybetmeyecek! Tarihin kazanan halklar sayfasındaki onurlu yerini mutlaka alacak! Tarih de, coğrafya da, su da, hava da, güneş de artık Kürtlerden yanadır! Bunu böyle bilin, bunu artık bir kez daha görün diyoruz. Erdoğan'a tavsiyemiz derin devletten devraldığı köhnemiş kırmızı kitaba çalışmak yerine Kürtlerin direniş tarihini okusa daha faydalı olur. Kürtlerin yok edilemeyeceği gerçeğini öğrenir ve kabullenir."   'Bunun adı düşman hukukudur'   Cezaevlerinde yaşanan baskılara da dikkat çeken Pervin, "AKP yeni cezaevleri vaat ediyor. İşkenceye sıfır tolerans diyerek iktidara geldiler. Şimdi işkencecilere bin tolerans tanıyan oldular!" diye ekledi. Pervin, "Bakın 78 yaşındaki Sisê anamız. Hastalıkları artıyor ama tahliye edilmiyor. Metris Cezaevi'nde bulunan yüzde 99 engelli hasta tutuklu Hakan Erbilek'in durumu her geçen gün ağırlaşıyor ama tahliye edilmiyor. Bu neyin öfkesi, neyin kinidir? Bunun adı düşman hukukudur. Kenan Evren'in mirasını bugün AKP devralmıştır. Ama şunu unutmayın. Her zulüm kendi direnişini yaratır! Bu insanlık dışı uygulamalar karşısında elbette insanlık onuru kazanacaktır" dedi.    'Özgürlük sandıklara sığar mı?'   Yaklaşan yerel seçimlere değinen Pervin, bu seçimlerin halk açısından önemine işaret etti. Pervin, bu seçimlerin demokrasinin yerelden inşa edilmesinin önemli bir adımı olacağının altını çizerek, "Bu seçimler Türkiye'de faşizm ile demokrasi arasında bir yol ayrımıdır. AKP-MHP ittifakını zaten herkes görüyor ve tanıyor. Onların yolu: Irkçılığın, tekçiliğin, cinsiyetçiliğin, ötekileri yok saymanın yoludur. AKP-MHP'yle yollar faşizme çıkar. Gaspçı kayyumlara çıkar.  Demokrasiye, özgürlüklere, barış ve adalete çıkan yol, HDP'nin yoludur, bizlerin ve sizlerin yoludur. Soruyorum Size Özgürlük sandıklara sığar mı? Özgürlük sandıklara asla ve asla sığmaz. Özgürlük bir direniş türküsüdür, ağızdan ağıza yayılır, sandıkta, sokakta her yerde onu söylemeye, onu haykırmaya devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.    'Demokrasi hakkında konuşacak tüm güçlere kapımızı ardına kadar açık'   İttifak tartışmalarına da değinen Pervin, şunları dile getirdi: "HDP olarak bugün demokratik çevrelerle, sol/sosyalist/demokrat kesimlerle, emek örgütleriyle, sendikalarla, kadın örgütleriyle, çevre örgütleri ile sivil toplum kuruluşlarıyla, kadınlarla, gençlerle tek tek bireylerle bir araya geliyoruz. Bizimle demokrasi, insan hakları, özgürlük, yoksullukla mücadele hakkında konuşacak bütün güçlere kapımızı ardına kadar açık olduğunu ve hiçbir ön şartımız, hiçbir rezervimiz olmadığını buradan bir kez daha ilan ediyoruz. Tüm bu kesimlerle halkın önünde birlikte yürümeye, her süreci halkın önünde inşa etmeye varız. Unutulmamalıdır ki, AKP-MHP faşist ittifakının kaybettiği seçimler, Türkiye halklarının kazanımı olacaktır. AKP'ye kaybettirdiğimiz oranda halklarımız kazanacaktır, demokrasi ve özgürlükler kazanacaktır.    'Saçımızın bir teli de kalsa, o size teslim olmayacak'   Siyaseten karşımıza çıkmaya cesaret edemeyen, emrindeki polis, asker, yargı gücünü üzerimize salan AKP ve Saray bilmelidir ki, tek bir HDP'li de kalsak bu bayrak asla yere düşmeyecek! Saçımızın bir teli de kalsa, o size teslim olmayacak! Bu baş öne eğilmeyecek! Çünkü bizim Mazlumlara, Hayrilere, Sakinelere, Denizlere, Mehmet Sincarlara, Berkinlere, Uğur Kaymazlara, Roboski'ye sözümüz var! Ölürüz ama sözümüzden dönmeyiz! Bunu anlamanız için daha kaç seçim yaşanması gerekiyor?   31 Mart savaş ve sömürü örgütüne dönüşenleri tarihe gömme fırsatı olacaktır. 31 Mart AKP'yi yaptıklarından dolayı yargılama ve Kürtlerin birlik mesajı verme tarihidir. Kürtler açısından demokrasi referandumudur bu seçim. Gelin hep birlikte tarih yazalım,  oyunlar nasıl bozulurmuş hep birlikte 31 Mart tarihinde gösterelim. 7 Haziran'da, 1 Kasım'da, 24 Haziran'da oyunları bozduk! Sıra baharın müjdecisi 31 Mart'ta! İnanıyoruz ki 31 Mart halkların bayramına dönüşecektir."   Pervin ve beraberindeki 10 milletvekili, grup toplantısı ardından Meclis HDP Grup Toplantı Salonu'nda açlık grevine başladı.