Gültan Kışanak: Ne aman dileyen ne de vazgeçen var 2018-11-04 14:05:01   DİYARBAKIR - Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutsak bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak, 4 Kasım operasyonunu “insan kalmak için mücadele eden tüm kesimleri hedef alan siyasi bir darbe” olarak nitelendirerek, “Ne aman dileyen var, ne inandığı demokratik, özgürlükçü, barışçıl bir gelecek arayışından cayan var. Halkımız, tüm demokrasi güçleri direniyor ve kazanıyoruz” dedi.    Halkların Demokratik Partisi (HDP) Diyarbakır İl Örgütü, HDP’li vekillerin gözaltına alınıp tutuklanmasının yıldönümü olan 4 Kasım’ı parti binaları önünde düzenlediği basın açıklamasıyla protesto etti. Açıklamaya, Diyarbakır milletvekillerinin yanı sıra bölge milletvekilleri de katıldı. Tutuklu milletvekillerinin fotoğraflarının taşındığı açıklamada, “Tutuklu vekiller irademizdir” pankartı açıldı.   HDP Bingöl Milletvekili Hişyar Özsoy, AZC Plaza önünde gerçekleştirmek istedikleri açıklamanın Valilik kararıyla yasaklanmasına tepki gösterdi. Baskı ve hukuk dışı uygulamaların devam ettiğini söyleyen Hişyar, bu süreçte parti olarak saldırıları boşa çıkarmak için mücadele etmeye devam ettiklerini belirtti.   ‘Halklara umut olmaya devam ediyoruz’   Bütün dönemlerde farklı gerekçe ve isimlerle demokratik siyasetin tasfiyesine yönelik operasyonların gerçekleştiğine dikkat çeken Hişyar, “Bu operasyonların ortak amacı Türkiye’de tekçi, otoriter ve faşist bir rejimin kurumsallaşmasının önünde duracak ve Türkiye halklarının, ortak, eşit ve özgür yaşamını kuracak tek toplumsal ve siyasal güç olmamız. HDP ve bileşeni partilerin yönetici ve üyelerine yönelik yapılan operasyonlarda 12 binden fazla partilimiz gözaltına alındı, 5 binin üzerinde yöneticimiz, belediye eşbaşkanlarımız ve üyemiz ise tutuklandı. Partimiz topyekûn bir saldırı planıyla etkisizleştirilmeye, hukuk dışı bir şekilde yok edilmeye çalışılsa da, 24 Haziran’da aldığımız sonuç ve yerel seçimlerle ilgili çalışmalarımız, toplumsal ve örgütlü gücümüzle bugün Kürdistan ve Türkiye halklarına umut olmaya devam ediyoruz” dedi.     ‘Operasyonlara asla teslim olmayacağız’   Hişyar son olarak, “4 Kasım siyasi darbenin 2’nci yıldönümünde bizler Türkiye halklarını şiddet girdabına sokmak ve 'tek adam yönetimi'ne mahkum etmek isteyen bu anlayışın karşısında dün olduğu gibi bugün de en güçlü duruşu ortaya koymaya devam edeceğimizin bilinmesini isteriz. Demokratik siyasetin tasfiyesine yönelik yapılan topyekûn saldırılara karşı topyekûn bir direniş gösterecek, bu hamleleri boşa çıkaracak örgütsel ve siyasal mücadelemizi sürdüreceğiz. Halklarımızın emeği, iradesi ve oylarıyla temsil hakkını kazanan vekillerimiz şahsında partimize yapılan bu siyasi darbeyi protesto ediyoruz. 4 Kasım siyasi darbesinden 2 yıl sonra bir kez daha belirtiyoruz ki, demokratik siyaseti tasfiye ve zulüm operasyonlarına asla teslim olmayacağız. Halkımızın demokrasi, barış ve özgürlük mücadelesinin kararlı neferi olacağımızın sözünü veriyoruz.”    ‘Halkın iradesi gürül gürül akan bir nehirdir’   Daha sonra Diyarbakır Milletvekili Remziye Tosun, Kandıra F Tipi Cezaevi’nde tutsak bulunan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Gültan Kışanak’ın cezaevinden gönderdiği mektubu okudu. Mektupta şu ifadeler yer aldı: “4 Kasım, tüm demokratik muhalefeti hedef alan, Türkiye tarihinin en büyük siyasi soykırım operasyonuydu. 7 Haziran 2015’te ortaya çıkan güçlü demokratik siyaset kulvarını kapatma girişimiydi. Yerel yönetimlerde halkın iradesini hiçe sayan kayyım zihniyetinin, tüm toplumsal muhalefete ve genel siyasete yönelmeseydi. Başta Kürtler olmak üzere tüm muhalefet ve direniş odaklarına gözdağıydı. Kadınlara ‘siyasete ve yönetime katılamazsınız, oturun oturduğunuz yerde, eve hapsolmuş yaşamı kabullenmezseniz cezaevinde hapislik yaşarsınız’ demekti.   Kürtlere, ‘siyaset yapmak size yasak’ mesajıydı. Tüm Türkiye haklarına ‘Kürtlerle ortak bir gelecek arayışından vazgeçin’ tehdidiydi. Emekçilere, yoksullara ‘iktidara boyun eğin, insanca yaşam peşinde koşmayın’ demekti. Teklik dayatmalarına boyun eğmeyerek rengarenk bir bahçe yeşertmek isteyenlere, faşizmin siyah rengini dayatmaktı. Velhasıl kelam, ez cümle insan olmak, insan kalmak için mücadele eden tüm kesimleri hedef alan, siyasi bir darbeydi. Ardı arkası kesilmedi. Bir tek söze bile tahammül edilmedi ama zaman şunu çok açık gösterdi ki; ne aman dileyen var, ne inandığı demokratik, özgürlükçü, barışçıl bir gelecek arayışından cayan var. Halkımız, tüm demokrasi güçleri direniyor ve kazanıyoruz. Halkın iradesi ne dört duvar arasına hapsedilebilir, ne de önünde durulabilir. O gürül gürül akan bir nehirdir.”