‘Kürde ayrı hukuk, Türkiye’nin batısında başka hukuk’ 2024-06-06 13:01:26   ANKARA - DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit,  Tayyip Erdoğan’ın kayyım açıklamasını eleştirerek, “İkili bir hukuk Türkiye’de kurulmaya çalışılıyor. Kürde ayrı hukuk, Türkiye'nin batısında başka bir hukuk” dedi.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) milletvekilleri, kayyım atanan Colemêrg Belediyesi için Meclis Basın kapısı önünde açıklama yaptı. Açıklamanın ardından vekiller, İçişleri Bakanlığı ile görüşmek için bakanlığa doğru yürüyüşe geçti.    ‘Seçmenin mesajını almamışlar’   Yerel seçimlerde AKP’nin verilen mesajı almadığını söyleyen Gülistan Kılıç Koçyiğit, “Değerli basın emekçileri, bir hukuksuzlukla haftaya başladık, yine seçilmiş belediye eşbaşkanımız Mehmet Sıddık Akış Van’da gözaltına alındı ve aynı gün içinde tam bir kumpasla görevden uzaklaştırıldı ve yerine de kayyım atandı. Dün görülen duruşmada Mehmet Sıddık Akış’a 19 yıl 6 ay gibi haksız, hukuksuz, mesnetsiz, hiçbir hukuki dayanağı olmayan bir ceza verildi. Biz kayyım rejimine karşı çok söz kurduk. Fakat 31 Mart'ta seçimler yapıldı ve iktidarın bizzat kendisi yeni bir dönem vurgusu yaptı, seçmenin verdiği mesajları aldığını söyledi. Ama biz görüyoruz ki seçmenin verdiği hiçbir mesajı almamışlar. Aksine yine ve yeniden topluma, halka, sandık iradesine, demokrasiye karşı saldırı başlatmış durumdalar” ifadelerini kullandı.   ‘Bu darbenin yayılacağını çok iyi biliyoruz’   Bu kayyım darbe girişiminin tüm Türkiye’ye yayılacağını belirten Gülistan, “Bu saldırı girişimini Hakkari’den başlatmaları bizim açımızdan manidar. Çünkü bu rejimin ayakta kalmasının yegâne yolu Kürtlere saldırmak, Kürt halkının demokratik iradesini yok etmek, demokratik siyaseti tasfiye etmek. Sandığı anlamsızlaştırmak ve oradan çıkan iradeyi gasp etmek üzerine kurulmuş durumda. Fakat Hakkari’de yapılan hukuksuzluğun, halk iradesine yapılan darbenin Hakkari ile sınırlı kalmayacağını, bu darbenin silsile silsile, adım adım bütün ülkeye yayılacağını çok iyi biliyoruz. Geçmiş deneyimlerimiz bunu zaten haklı çıkarıyor. O anlamda bir kez daha bu hukuksuzluğa karşı özellikle Türkiye’nin dört bir yanında herkesin karşı durması gerektiğini, söz söylemesi gerektiğini, birlikte demokrasiyi savunursak birlikte kazanabileceğimizi ve tutum almamız gerektiğini ifade etmek istiyorum. İçişleri Bakanlığı’nın kumpası ve isnat ettiği suçlamaların hiçbirinin dava dosyasında olmadığını hepiniz iyi biliyorsunuz, bütün kamuoyu biliyor” dedi.    ‘İlk adımı Kürt halkının iradesini gasp etmek oldu    Gülistan devamında şunları söyledi: “Bunun FETÖ kumpası ile açılmış bir dava olduğunu bütün Türkiye biliyor ve bu kumpasın bizzat AKP-MHP eliyle devam ettirildiğini bütün Türkiye kamuoyu biliyor. Yine FETÖ ile mücadele etmiyorlar, bizzat FETÖ’nün mirasını devralarak, yeni bir vesayetçi rejimi, yeni bir anti-demokratik, faşist rejimi kurumsallaştırmaya çalışıyorlar ve bunun ilk adımı olarak da Kürt halkının kazanılmış haklarını, iradesini, seçme ve seçilme hakkını gasp ederek bunu yapmaya çalışıyorlar. Pazartesi gününden beri Hakkari başta olmak üzere Türkiye’nin dört bir yanında halkımız ayakta, Türkiye halkları ayakta ve bu anti-demokratik uygulamalara, bu siyasi darbeye karşı demokratik tepkilerini ortaya koymaya çalışıyorlar. Pazartesiden beri milletvekillerimiz, DBP’nin eş genel başkanları, DEM Parti’nin eş genel başkanları sahadalar. Dün heyetimiz, iki eş genel başkanımız hem Tülay Hatimoğulları hem de Tuncer Bakırhan ve yine çok sayıda milletvekili arkadaşımız Hakkari’deydi. Polis şiddetine maruz kaldılar. Ablukaya alındılar, yakın mesafeden gözlerinin içine biber gazı sıkıldı, Şırnak milletvekilimiz onlarca polis tarafından darp edildi. Heyetlerimizin önü kesiliyor. Oraya giden, bizimle dayanışmak isteyen, Hakkari halkının iradesini savunmak için kente giden bütün demokratik muhalefet temsilcileri engelleniyor, seslerini sözlerini kısmaya çalışıyorlar.   ‘Bu faşizmi kabul etmiyoruz’   Garnizon kurdular ama Hakkari halkının iradesini çalamadılar. Şimdi garnizonla alamadıklarını, garnizonla gasp etmeye çalışıyorlar. Bütün şehre askerler, akrepler doldurulmuş, şehre askerleri indirdiler. Valiliğin önünü asker ve özel harekât polisleriyle doldurdular. Neden Hakkari halkı kendisine ait olanı, belediyesini savunmasın, iradesini savunmasın, asker ve polis postallarıyla kuşatmış durumdalar. 70 yaşındaki annelerimizden 7 yaşındaki çocuklarımıza kadar ayrım gözetmeden gaz sıkıyorlar, copluyorlar, gözaltı yapıyorlar. Biz bu faşizmi, bu şiddeti kabul etmiyoruz. Sahada bunu yapanlar Hakkari, Diyarbakır, İstanbul’da halkımıza saldırmıyorlar. Biz de burada, bu Meclis zemininde halkın iradesini savunmak için demokratik bir eylem ortaya koyduk. Bizim demokratik, meşru eylemimiz de AKP’nin saldırısıyla karşılaştı. Düşünün, TBMM’de 15 milletvekilini 150 AKP’li vekil linç etmek istedi. Dövizlerimizi yırtacak kadar demokrasiden ve insanlıktan uzak bir anlayışla karşı karşıyayız. Buradan hem Türkiye kamuoyuna hem de bu hukuksuzluğu yapanlara seslenmek istiyoruz. İçişleri Bakanlığı derhal bu kolluk şiddetini sonlandırmalıdır. Eş genel başkanlarımız, milletvekillerimiz, heyetimiz ama daha da önemlisi halkımıza yönelik bu şiddeti derhal durdurmalıdır.   ‘Hangi hukuktan bahsediyorsunuz?’   İkili bir hukuk Türkiye’de kurulmaya çalışıyor. Kürde ayrı hukuk, Türkiye'nin batısında başka bir hukuk. Kepez'in görevden alınan belediye başkanının yerine yeni başkanı belediye meclisi seçti. Peki, Hakkari'de neden bunu yapmıyorsunuz? Hakkari’de madem bir hukuksuz süreç var ve kumpas olmasına rağmen siz bir hukuksal süreç yürütüldüğünü iddia ediyorsanız o zaman hukuksal süreci sonuçlanıncaya kadar belediye meclisinin kendi içinde birini seçmesine neden izin vermiyorsunuz? Bu soruyu bir kez daha İçişleri Bakanı ve AKP iktidarına sormak istiyoruz. Erdoğan dün “Kanunun değil hukukun gereği yapıldı” dedi. Hangi hukuk? Seçme seçilme iradesini yok saydığınız hukuk mu, kumpas davalarıyla belediye eş başkanlarımızı görevden aldığınız hukuk mu? Hakkari halkının 3’üncü kez iradesini çaldığınız hukuk mu? Hangi hukuktan bahsediyorsunuz? Biz AKP iktidarını hukuka, demokratik teamüllere uymaya davet ediyoruz. 31 Mart'ta halkın verdiği mesajı anlamaya, algılamaya ve ona uygun davranmaya davet ediyoruz. Bir an önce bu hukuksuzluğa son verin, bir an önce kolluk güçlerinizi Hakkari sokaklarından çekin, halka saldırmalarını engelleyin. Bu şiddeti kınıyoruz. Türkiye’nin dört bir yanında bu hukuksuzluğa karşı söz söyleyen, sokağa çıkan, demokratik protesto hakkını kullanan, Hakkari ile dayanışan, Hakkari halkının yanında olan herkese buradan binlerce defa selam ve sevgilerimizi iletiyoruz. Van’da birlikte durduk ve birlikte halkın iradesi tecelli etti, halk kazandı. Bir kez daha yan yana durarak kazanacağımıza inanıyoruz. Şimdi basın açıklamamızdan sonra İçişleri Bakanlığı'na yürüyeceğiz ve bakanlıkla bir görüşme talebimiz var. Gerçekleşirse o görüşmeyi gerçekleştireceğiz ve daha sonrasında bir açıklama yapacağız.”