Sümeyye Boz: Gülistan Doku nerede? 2023-12-16 16:20:19     ANKARA - Genel Kurul’da görüşülen İçişleri Bakanlığı bütçesinden konuşan DEM Parti Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, iktidarın Kürtlere yönelik baskılarının her yerde olduğuna dikkat çekerek, Rojava'yı hatırlattı. Sümeyye devamında, "Bu ülkenin her yerinde, her taşın altında, her toprağın altında bir faili meçhul cinayetin sonucu var. Bu yüzden de son faili meçhul olan ‘Gülistan Doku nerede?’  diye soruyoruz, cevap vermek zorundasınız" dedi.    Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Mûş Milletvekili Sümeyye Boz, İçişleri Bakanlığı ve Sağlık Bakanlığı’na bağlı kuruluşların 2024 Yılı Merkezi Bütçe görüşmelerinde konuştu.   ‘Türkiye askeri müdahale ile Rojava topraklarına girdi’   İçişleri Bakanlığı’nın el attığı meselelerden birinin Rojava’daki faaliyetler olduğunu söyleyen Sümeyye, iktidarın faaliyetlerinin İçişleri Bakanlığı eliyle derinleştirilmeye çalışıldığını söyledi. Sümeyye, “Neden işgal diyoruz bunu anlatalım belki anlarlar. Türkiye askeri müdahale ile Rojava topraklarına girdi. Askeri müdahaleyle Efrin’de, Rojava’da Gresypi’de Serekaniye’de orayı ilhak etti. Bu durumda buna başka ne denir? Türkiye işgal edilen bölgelerde atanan sömürge valisi, kaymakam ve memurlarıyla kurumsallaşarak yerel yönetimlerde kolluk güçleriyle beraber kurulmasını koordine ettiği ve Türkiye’nin güdümünde olan bölgelerde okul, PTT, hastane inşa etmek, elektrik sağlama ve aynı zamanda memurların maaşını ödeme ve birçok yatırım yaptığına tanık oluyoruz” dedi.   ‘Bu zihniyet Kürdün olduğu her yerde kendini gösteriyor’   Saldırılardan dolayı 400 bin sivilin yerinden edildiğini, göçe zorlandığını ve mülteci durumuna getirildiğini kaydeden Sümeyye, Efrîn’den göç ettirilen 400 bin kişinin yerine Arap ve Filistin halkının yerleştirildiğini, bunlardan bazılarının Hamas olduğunun ifade edildiğini sözlerine ekledi. Sümeyye, “Böylelikle o bölgede Kürt nüfusunun yüzde 25’e kadar azaldığını biliyoruz. İşte bu zihniyet kendisini Kürdün olduğu her yerde gösteriyor, Rojava’da aynı zamanda Konya’da. ‘Biz ülkücüyüz, siz Kürtleri buradan kaldıracağız’ diyen zihniyette de görüyoruz. Göz göre göre Dedeoğulları’nı katleden ve bu aileyle ilgili işlem yapılmadığını görüyoruz. Aynı zihniyet nasıl ki Konya’da vardır, Rojava’da katliamlarla, asimilasyonlarla kendisini gösteriyor. Cumhuriyet ile beraber Türkiye’deki köy isimlerinin değiştiğini biliyoruz. Sürgün, Türkçe dilinin zorla dayatılması, Rojava’da da demografik yapının değiştirilmesi, aynı zamanda Efrîn’de okullarda Türkçe’nin zorunlu dil haline getirilmesi de bunun en önemli göstergelerinden biridir. Bu politikalar, yüzyıllık bölünmeme kaygısıyla hem ülke içinde hemde ülke dışında Kürt düşmanlığı dışında ne olabilir” diye sordu.   ‘Mültecileri apart olarak görüyorsunuz’   Sümeyye şöyle devam etti: “İktidarın göçmenleri savaş mağduru olarak değil de Avrupa'ya karşı bir koz, ülkede ucuz iş gücü ve aynı zamanda istihdam, daha doğrusu iskân politikasının bir aracı ve tabii ki de Rojava’da ise bir nüfus politikası, bir toplum mühendisliğinin aparatı olarak gördüğünün altını çizmek gerekiyor. İşte, bu öyle bir mesele ki tıpkı Kürt meselesi gibi bir turnusol kâğıdı görevi görüyor. Politikalarını hayata geçirmek için mültecileri aparat olarak gören ve mültecileri pazarlık konusu yapan bu iktidar aynı şekilde ülke içinde de vatandaşlığı satışa çıkararak kendisine oy kazandığını, oy satın aldığını ve bir yandan da milliyet ve millet devşirdiğini düşünüyor. Ülke dışında da mültecileri aynı şekilde oraya yerleştirerek bir iskân politikasıyla oradaki Kürt nüfusunu azaltmanın derdinde, başka bir derdi yok. Geri gönderme merkezlerinde ise birçok saldırı var; milliyetçilik pompalanıyor ve bunun sonucunda ise başta kadınlar olmak üzere birçok göçmen orada saldırılara maruz kalıyorlar. Bizler ne iktidar gibi bunu pazarlık meselesi hâline getiriyoruz ne de muhalefet olduğunu ifade eden diğer partiler gibi bunu bir milliyetçi pompalama, milliyetçi bir palazlanma hâline getiriyoruz, bizim buraya yaklaşımımız başka.”   '16 İŞİD’liye vatandaşlık verildi’   Savaşların küresel güçler tarafından çıkarlar doğrultusunda sürdürüldüğünü belirten Sümeyye, “Bu yüzden de herkesin bir gün mutlaka mülteci olabilme olasılığına karşı bütün kesimleri burada duyarlılığa çağırıyoruz ve mülteciler üzerinden herhangi bir pazarlık yapılmamasını ve milliyetçiliğin pompalanmaması gerektiğini bir kez daha hatırlatıyoruz. Geri gönderme merkezlerinde insanlık dışı uygulamalar ve aynı şekilde sosyal yaşamda nefret suçları devam ederken, bir de bakıyoruz ki, bu ülke, aynı zamanda uyuşturucu baronlarının meskeni hâline gelmiş. Hırvat uyuşturucu baronu kırmızı bültenle aranmasına rağmen, Türkiye'de kendisine 250 bin dolar karşılığında bir daire satın aldığı ve bu daireyi satın alması karşılığında kendisine vatandaşlık verildiği ortaya çıktı. Uyuşturucu baronlarının yanı sıra, aynı zamanda bu ülke IŞİD’li üyelerin cirit attığı bir yer hâline geldi. Daha geçen yıl 16 IŞİD’liye vatandaşlık verildiği ortaya çıktı” şeklinde konuştu.   ‘Hevrin Xelef’i katleden katil Artuklu üniversitesinden mezun oldu’   Bu olayların  basına yansıyana kadar hiçbir şekilde müdahale edilmediğini Ankara’da Êzidi bir kız çocuğunun DAİŞ’liye teslim edildiğini anımsatan Sümeyye, “Bakanlık eliyle yapıldı, hatta ve hatta bu işlemler IŞİD’li üyeyle ilgili, aileyle ilgili yargılama devam ediliyorken yapıldı Burada bile aynı şekilde eğer müdahale edilmezse, toplumsal anlamda bir muhalefet yaratılmamış olsa, hiç kimse müdahale etmeyecek, sesini çıkarmayacak. Hevrin Halef’i katleden, Birleşmiş Milletler tarafından savaş suçu işlediği ifade edilen, savaş suçu işlemekle suçlanan katil Mardin Artuklu Üniversitesi'nden başka bir isimle mezun olduğu ortaya çıktı. Şimdi, bakıyoruz, bir tarafta geri gönderme merkezlerinde sınır dışı edilmekle tehdit edilen mülteciler, öte taraftan âdeta davet edilen uyuşturucu baronları ve IŞİD’liler” ifadelerini kullandı.   Gülistan Doku nerede? Cevap vermek zorundasınız   Sümeyye son olarak şunları söyledi: “Özellikle son bir yıldır uyuşturucuya dair operasyonlar yapmakla övünüyorlar, ancak sanki İçişleri Bakanlığı yeni kurulmuş da biz onların faaliyetlerini, uygulamalarının yeni yeni görüyormuşuz gibi davranıyorlar. Bakanlık bir önceki dönemin tüm suçlarına dair soruşturma açtı mı peki? Daha geçen gün önceki dönem İçişleri Bakanı'nın bütün suçlularla çekildiği fotoğrafları gördük. Peki, söylüyoruz, esas sorumlular hakkında herhangi bir işlem yapılacak mı yoksa bu operasyonlar Türkiye'nin gri listeden çıkarılmasını sağlamak için yapılan sözde operasyonlar mı? Evet, uyuşturucu operasyonları yapılsın, yapılmasın demiyoruz. Bu zamana kadar niye yapılmadı, onu soruyoruz. Bu insanlar, bu baronlar, madem yirmi iki yıldır suç işleniyordu, niye bugüne kadar beklendi? Niçin bu durumun asıl sorumluları tutuklanmadı, soruşturma yapılmadı? Bu operasyonlar sonucunda suçluların siyasi ayağıyla ilgili herhangi bir işlem yapılacak mı? Bunu merak ediyoruz. Son olarak şunu söylüyorum: Bu ülkenin her yerinde, her taşın altında, her toprağın altında bir faili meçhul cinayetin sonucu var. Bu yüzden de son faili meçhul olan ‘Gülistan Doku nerede?’  diye soruyoruz, cevap vermek zorundasınız.”