HEDEP'ten İstanbul Sözleşmesi için çağrı 2023-11-23 10:59:26     ANKARA - HEDEP milletvekilleri, bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin yeniden imzalanması amacıyla gerekli görüşmelerin yapılması için Meclis Dışişleri Komisyonu'nu toplantıya çağırdı.   Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (HEDEP) milletvekilleri, bir gece yarısı Cumhurbaşkanı kararnamesiyle feshedilen İstanbul Sözleşmesi’nin acil bir şekilde tekrar imzalanması amacıyla gerekli görüşmelerin başlatılması için Meclis Dışişleri Komisyonu'nu toplantıya çağırdı.   ‘Sözleşmeyi onaylayan ilk ülke Türkiye’dir’   Dışişleri Bakanlığı’nca hazırlanan ve Bakanlar Kurulu’nca 18 Ekim 2011 tarihinde kararlaştırılan “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’nin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı” ile gerekçesi, 11 Kasım 2011 tarihinde komisyon onayından sonra 24 Kasım 2011 tarihinde Meclis Genel Kurulu'nda görüşülerek kabul edildiği anımsatılan çağrıda, “11 Mayıs 2011'de İstanbul'da imzaya açıldığı için 'İstanbul Sözleşmesi' ismiyle anılan Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ni imzalayan ve onaylayan ilk ülke Türkiye’dir. 1 Ağustos 2014'te yürürlüğe giren İstanbul Sözleşmesi toplumsal cinsiyet eşitliği ilkesine dayanmaktadır ve sözleşmeyi Avrupa Konseyi üyesi olan 45 ülke ve Avrupa Birliği imzalamıştır” denildi.    ‘Cumhurbaşkanlığı kararnamesiyle çıkılamaz’   20 Mart 2021 tarihinde AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın kendisine verilen yetkiyle, Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi'nden çekildiğini açıklayan bir Cumhurbaşkanı Kararnamesi yayınlandığı hatırlatılan çağrı metninde, sözleşmeden çıkmak için işletilen bu usulün cumhurbaşkanı hükümet sisteminden diğer adı ile "tek adam" rejiminden vareste ele alınamadığı kaydedildi. Çağrıda, “İstanbul Sözleşmesi, Anayasa’nın 90. maddesine göre usulüne uygun olarak 24 Kasım 2011 tarihinde TBMM tarafından onaylanmış ve 6251 sayılı Kanun ile TBMM tarafından yürürlüğe konulmuş uluslararası bir sözleşmedir. Anayasa’nın 87.maddesi uyarınca uluslararası sözleşmelerin onaylanmasını uygun bulma, Türkiye Büyük Millet Meclisi’ne ait bir yetkidir. Bir kamu hukuku işlemi olan Uluslararası Sözleşme’nin yürürlükten kaldırılmasında ‘yetkide paralelik ilkesi’ gereğince yine aynı usulle olmalıdır. Kaldı ki, İstanbul Sözleşmesi şiddetle mücadele konusunda bir insan hakları sözleşmesidir. Anayasa’nın 104. maddesi uyarınca, 'temel haklar, kişi hakları konusunda Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi çıkarılamaz’. Dolayısıyla, iç hukukta kanun niteliğinde olan bu Sözleşme ancak ve ancak yasama yetkisini elinde bulunduran Meclisin iradesi ile yürürlükten kaldırılabilir” denildi.   Fonksiyon gaspı   Cumhurbaşkanı kararıyla yapılan işlemin “fonksiyon gaspı” niteliğinde olduğu ve yok hükmü olduğu belirtilen çağrıda, ek olarak dayanağını 9 numaralı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nden alan İstanbul Sözleşmesi'nden çekilmeye dair Cumhurbaşkanlığı kararının Anayasa’ya aykırı olduğuna dikkat çekildi. Çağrıda, “Çünkü Anayasa'nın 104'üncü maddesinin 17'nci fıkrasının daha ilk cümlesinde açıkça 'Cumhurbaşkanı, yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabilir' denmektedir. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının kararname çıkarabilmesinin ilk şartı, çıkarılacak kararnamenin 'yürütme yetkisine ilişkin' bir konuda olmasıdır. Ancak uluslararası andlaşmaların onaylanması konusu, tek başına 'yürütme yetkisine ilişkin bir konu' değildir. Çünkü, Anayasa’nın kurduğu sistemde, pek çok ülkede de olduğu gibi, uluslararası antlaşmaları onaylama yetkisi, yürütme organı ile yasama organı arasında paylaştırılmıştır. Bu nedenle, İstanbul Sözleşmesi'nin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından Feshedilmesi Hakkında 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararı, bu kararın dayanağı olan 9 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin kendisi hukuka aykırı olduğu için bu da hukuka aykırıdır” sözlerine yer verildi.   2023 yılının ilk on ayında 350 kadın katledildi   Artan kadın katliamlarına da değinilen çağrıda şunlar belirtildi:  “Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu (KCDP) verilerine göre 2008'de 80, 2009'da 109, 2010'da 180, 2011'de 121, 2012'de 210, 2013'te 237, 2014'te 294, 2015'te 303, 2016'da 328, 2017'de 409, 2018'de 440, 2019'da 474 olmak üzere 2008-2019 yılları arasında toplam 3 bin 185 kadın öldürülmüştür. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu 2019 yılı raporuna göre 2019'da işlenen 474 kadın cinayetinden 115'i şüpheli olarak kayıtlara geçmiş ve suçluları bulunamamıştır. 2020 yılı raporuna göre ise Türkiye'de 2020 yılında erkekler tarafından 300 kadın öldürülmüş ve 171 kadın şüpheli şekilde ölü bulunurken bu sayı 2021’de 154’e, 2022’de de 181’e ulaşmıştır. Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu’nun (TKDF) raporuna göre ise 2023 yılının ilk 10 ayında 350 kadın, erkekler tarafından katledilmiş, yaşamını yitiren 107’i kadının ölüm nedeni “şüpheli ölüm”, 243 kadının ölüm nedeni ise “kadın cinayeti” olarak kayıtlara geçmiştir.”   ‘Feshedilen sözleşme acil olarak tekrar imzalanması gerekir’   Sözleşmenin uygulanma durumu hakkında GREVIO'ya rapor sunulması ve GREVIO ziyaretlerinin kabul edilmesinin öngörüldüğü ifade edilen çağrıda, “Kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadeleye ilişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi'ne taraf olunmasının ülkeye ilave bir yük getirmeyeceği ve ülkenin gelişen uluslararası saygınlığına olumlu katkıda bulunacağı değerlendirilmesi yapılan fakat hukuksuz bir şekilde ‘bir gecede’ feshedilen sözleşmenin acil olarak tekrar imzalanması elzemdir.Tüm bu nedenlerle Komisyonun “Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile içi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesi’ni görüşmek ve tekrar imzalamak amacıyla tekrar toplanmasını talep ederim” ifadeleri kullanıldı.