Kürt halkı Lozan’ı tanımıyor 2023-08-05 09:02:16       Rozerin Gültekin   İSTANBUL - Lozan Antlaşması ile Kurdistan dört parçaya ayrılsa da Kürt halkının bunu kabul etmeyerek özgürlük mücadelesini sürdürdüğünü belirten siyasetçi Hasibe Mengirkaon, “Bu halkı ve ülkeyi özgürleştirmediğimiz sürece mücadeleyi bırakmayacağız. Kürtlere ve demokratlara çağrımdır, ulusal çizgide bir araya gelin” sözleriyle seslendi.   Kurdistan’ı dört parçaya bölen, Kürt ve Hıristiyan halkları yok sayarak soykırım pratiği üzerine planlanan ve İsviçre'nin Lozan kentinde 24 Temmuz 1923 tarihinde Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Romanya, Türkiye, Yugoslavya ile Yunanistan arasında imzalanan Lozan Antlaşması 100’üncü yılını geride bıraktı. Lozan’ın 100 yıllık pratiğinde ise halklara soykırım, katliam, asimilasyon, imha ve imkar politikaları uygulandı. Devletlerin Lozan’dan aldığı “güç” ile bugün hala bu politikalar sürdürülmeye devam ediyor. Ancak tüm bunlar karşısında halklar da soykırım politikalarına karşı büyük bir direniş ve mücadele yürütüyor.   Halklar Abdullah Öcalan’ın fikriyatında buluştu   Halkların 21’inci yüz yılda soykırımlar karşısında buluştuğu mücadele zemini ise PKK Lideri Abdullah Öcalan’ın “Demokratik Cumhuriyet” fikriyatı ile yeşerdi. Her renkten ve kimlikten halkların ortak mücadele zemininde buluştuğu demokratik cumhuriyet fikriyatı, bugün Lozan’a karşı da vurgulanmaya devam ediyor. Haftalardır Lozan’ın 100’üncü yılı dolayısıyla dünyanın dört bir yanında gerçekleştirilen sayısız etkinliklerde de demokratik cumhuriyet fikriyatı açığa çıktı. Bu etkinliklerden biri de geçtiğimiz günlerde Halkların Demokratik Kongresi’nin (HDK) İstanbul Şişli’de düzenlediği “Yüzüncü Yılında Lozan: Muhasebe ve İmkan” başlıklı panel oldu.   Siyasetçi Hasibe Mengirkaon, Lozan’ın Kürt halkı açısından yarattığı etki ve çözüm yollarına dair ajansımıza değerlendirmelerde bulundu.   ‘İhanete’ karşı özgürlük mücadelesi…   Kürt halkı ile birçok halkın katliam ve asimilasyon politikalarıyla yok sayıldığı Lozan Antlaşması’nın 100’üncü yılında yaşananları “ihanet” olarak yorumlayan Hasibe, “Kürtler bu coğrafyanın, Mezopotamya’nın sahibi. Lozan Antlaşması ile birlikte hain Kürtlerin ve egemenlerin eliyle komplo uygulayarak Kurdistan’ı dört parçaya böldüler” dedi. Lozan’dan sonra çok fazla isyan ve mücadelenin de gerçekleştiğini dile getiren Hasibe, “Ama hain Kürtler ve egemenler eliyle tekrardan kandırıldılar. Savaşta katledildiler, sürgün ve asimile edildiler. Özgürlük hareketi olan PKK öncülüğünde özgürlük isteyen Kürtler, Lozan Antlaşması’nı kabul etmeyerek mücadeleye başladı. 50 yıldır bu mücadele devam ediyor. Bütün dünya da bu mücadele ile Kürtleri tanıdı. Kürtlere haksızlık yapıldığını, asimilasyon ve baskı uygulandığını kabul etti, bunu da artık dile getiriyor” sözlerini kullandı.   Lozan’ın kaldırılması çağrısı   Egemenlerin ulus devlet anlayışıyla hareket ettiğini, kendi çıkarları için de 100 yıldır Kürt halkının haklarını gasp ettiğini ifade eden Hasibe, her geçen gün derinleşen savaş politikasının da ülkelerin çıkarları doğrultusunda gerçekleştiğini vurguladı. Hasibe, “Ulus devletler kendi çıkarları için Kürtleri kurban ediyor. Bunun yanında bizi en çok acıtan ihanetçi Kürtler oluyor. AKP iktidarı ve emperyalist devletler ile önceden ataları Kürtlere ve Kurdistan’a ihanet edenlerin torunları bugün de ikinci Lozan’ı tekrardan Kürtlerin önüne getirmek istiyor. Bunun için Rojava’ya, Kandil’e, Abdullah Öcalan’a saldırıyorlar. Özgürlük isteyenlere saldırıyorlar, tutukluyorlar, sürgün ediyorlar. Bugün Kürt sorununu çözmek istiyorlarsa demokratik ve sosyalist kişiler ile insan haklarını savunduğunu söyleyen ülkeler, Lozan Antlaşması’nı Kürtlerin üzerinden kaldırması gerekiyor. Yeter artık Kürtleri egemen ülkelerin kurbanı etmesinler” sözleriyle seslendi.   Özgürlüğe kadar soluksuz mücadele…   Kürt halkının özgürlük mücadelesine başlamasıyla birlikte zihniyet dönüşümünün de yaşandığını söyleyen Hasibe, Kürt halkının yeni bir ideoloji yarattığını vurguladı. Bu ideoloji ile iktidarlara karşı yeni yaşamı inşa etmek için yıllardır mücadele edildiğinin altını çizen Hasibe, “Ne olursa olsun bu halkı ve ülkeyi özgürleştirmediğimiz sürece bu mücadeleyi bırakmayacağız. Bizim işimiz zor, kolay değil. Biz Kürtler baskı altındayız, dağlarımız yanıyor, dünyanın her yerinde savaşta kullanılması yasaklanan kimyasallar ile gerillaya saldırıyorlar. İnsan haklarını savunduklarını söyleyenler nerede? Biz onları görmüyoruz. Lozan gibi bir tehlike karşımızda. Bundan dolayı özgürlük arayan herkesin Kürtlerin yanında yer alması gerekiyor” ifadeleriyle mücadele çağrısında bulundu.   Çözüm ulusal birlik   Kürtlerin sözleşmeler, antlaşmalar, katliamlar ve asimilasyonlarla yok edilmeye çalışılmasına karşı çözüm yolunun ulusal birlikten geçtiğini aktaran Hasibe, Kürtlerin kazanım ve hakları güvence altına alınmadığı ve Kürt sorunu çözülmediği sürece Türkiye’nin de demokratikleşmeyeceğini vurguladı. Ulusal bir kongre yapılması gerektiğini dile getiren Hasibe, “Kürtlerin lideri olduğunu söyleyenler ulusal çizgiye gelsinler. Bakur’daki Kürtleri kendi ailelerinin çıkarlarına kurban etmesinler. Barzani nasıl Kürtlerin lideridir. Onun eliyle Şengal’e, Rojava’ya, Kandil'e, özgürlük arayan Kürtlere saldırıyorlar. Kürt hareketi kaybederse Başur’daki hareket de kaybeder. Dört parça Kurdistan ile Kürtlerin çıkarlarını savunsunlar ve birliklerini kursunlar. Kürtlerin kendi kaderini tayin hakkı, kimlikleri anayasal güvence altına alınsın. Diktatörler bizim dilimizi, örfümüzü, adetimizi talan ediyor biz diktatör istemiyoruz” değerlendirmesini yaptı.   Demokratik toplumun inşası ulusal birlikte   Kürt sorunu ve Lozan Antlaşması’nın yarattığı 100 yıllık sorunlar çözülmeyene dek Türk halkının ne siyasi ne askeri ne ekonomik ne de hukuki açıdan ilerleyemeyeceğini belirten Hasibe, “Demokratik bir ülke, politik ve ahlaklı bir toplum inşa edilirse herkes bunun faydasını görür. Kürtlere ve demokratlara çağrımdır, ulusal çizgide bir araya gelin. Ulus devlet ya da faşist devlet anlayışıyla değil, demokratik bir anlayışla ulusal çizgide buluşulmalı” vurgusunu yaptı.