İlk hedefleri AKP’yi göndermek 2023-05-12 09:01:44   Melek Avcı    ANKARA - Kadın Savunma Ağı’ndan kadınlar, ilk hedeflerinin AKP-MHP iktidarını kadın düşmanı politikaları ile birlikte 14 Mayıs’ta göndermek olsa da, patriarka ile olan savaşın kurulacak olan yeni sistemde de devam edeceği ve eşitlik talebinin süreceğini vurguladı.   14 Mayıs Pazar günü yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve 28’inci Dönem Milletvekili Seçimleri öncesi kadınlar tutumlarını belirtmeye devam ediyor. Kurulan gerici ve kadın düşmanı Cumhur İttifakı’nın karşısında konumlanan kadınlar bir taraftan “Diktatörü yıkacağız” söylemi ile sahada yer almayı sürdürürken diğer yandan ise eril erkeklik zihniyetine karşı savaş ve mücadelelerinin yeni inşa edilecek hükümet ile birlikte de süreceğine işaret ediyor.    Kadın Savunma Ağı’ndan kadınlar seçimlere dair mesajlarını paylaştı.   ‘İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmeyen hiçbir ittifakın yanında değiliz’   Seçimlere iki gün kaldığını belirten Buse Üçer, Kadın Savunma Ağı olarak takip ettikleri fikrin, “en güçlü ittifak kadınların ittifakı” olduğunu söyledi. Buse, “Bu ittifak diktatörü gönderecektir, çünkü kadınların karşısına kurulmuş olan ittifak gerici bir ittifak. Nasıl ki İran’da kadınları öldüren gerici bir güç varsa, Afganistan’da Taliban gibi ve bugün Türkiye’de AKP’nin işbirliği yaptığı Taliban gibi gerici örgütler, kadınların karşısında gerici ve kadın düşmanı bir ittifak var. Kadınlar bu ittifaka karşı bir arada durmayı seçiyorlar ve diktatörü gönderme fikri de buradan filizleniyor. Kadınlar olarak yıllardır AKP rejimi ile mücadele halindeyiz ve bu mücadelenin aslında geldiği bir nokta var. Kadınlar olarak sadece kendimizi seçmen olarak görmüyoruz, bizler direnen kadınlarız, sokaklarda İstanbul Sözleşmesi’ni tırnaklarıyla kazıyarak almış kadınlarız ve bu bakımdan da İstanbul Sözleşmesi’ni kabul etmeyen hiçbir ittifak kadınların yanında olacağı bir ittifak değildir”dedi.   ‘Kadınlar bu diktatörlük rejimini yıkacak olanlardır’   AKP karşısında yıllardır kadın mücadelesini örgütlediklerini belirten Buse şöyle devam etti: “Bugün kadınlar olarak kadın düşmanlığını sistematik bir halde kurumsallaştırmış olan AKP rejimine karşı mücadele ediyoruz. Seçimin de kadınlar için bu bakımdan bir önemi var. AKP’nin yapmış olduğu, gerçekleştirdiği bütün politikaların karşısında kadın mücadelesini örgütleyen bir çizgi izledik bugüne kadar ve bunu sürdürmeye devam edeceğiz. Karşımızda domuz bağıyla kadınları katleden ve Hizbullah’ın Meclis’teki ayağı ve bu Hizbullahçı vekilleri Meclis’e sokmak isteyen, Nadira Kadirova’nın, Yeldana Kaharman'ın katillerini Meclise sokmak isteyen bir ittifak var ve bunun karşısında kadınlar olarak mücadele ediyoruz ve feminist laiklik bayrağını her yerde yükselttiğimiz gibi bu seçimlerde de bunu öne çıkaran bir politika izliyoruz. Kadınlar olarak diyeceğimiz en güzel şey, ‘Diktatörü göndereceğiz’ demek olacaktır, çünkü diktatörü göndermek için yıllardır mücadele ediyoruz ve gerçekleşen toplumsal muhalefetin öncüsü kadınlar, bu diktatörlük rejimini yıkacak olanlar. Sonrasında da bu ittifakların hepsine bir sözümüz var, kadınların ve LGBT+’ların hür olmadığı bir ülke bizim için kabul edilir bir ülke değil, mücadele ve direnişimiz feminist mücadeleyi inşa edene kadar devam edecek.”   ‘Çocukların geleceği için AKP’yi göndermeye mecburuz’   AKP-MHP’nin 21 yıllık iktidarlığı boyunca binlerce çocuğun erken evlilik ve istismar gibi birçok şiddete uğradığını söyleyen Merve Büyüktaş, “Eğitimden koparılarak cemaatlere verilen bir sürü kız çocuğu var. 15- 16 yaşlarındaki kız çocuklarının yaşları büyütülerek mahkemeler tarafından evlendirildi. 15 yaşın altında da evlendirilen bir sürü çocuk, istismar nedeniyle hamile kalan ve anne olmak zorunda kalan çocuklar var. Bugün hem çocukların eğitime erişememesinde, istismara uğramasında, yoksullaşan kadınların hayata geriden başlamasına neden olan AKP’yi hep birlikte göndermek zorundayız. Bugün çocukların nitelikli bir hayata, eğitime, beslenmeye ulaşması için hep birlikte seçimlere gitmeli, iktidarı ve diktatörü göndermeliyiz. Bu istismara dur demek, AKP’nin yasalar ile sokmaya çalıştığı, Diyanet ve cemaat-tarikatlarla birlikte kız çocuklarının hayatlarına müdahale etmesini önlemek için, İstanbul Sözleşmesi’ni geri getirmek için seçime giderek bu diktatörü en başta kendi hayatlarımız sonra da çocukların hayatları için göndermeye mecburuz” ifadelerini kullandı.   Kadınları hedef alan vizyon belgeleri   Seçim sürecine giderken olağan şüpheliler listesi hazırladıklarını söyleyen Döndü Kurşunoğlu, 11 Nisan’da AKP’nin hazırladığı seçim beyannamesinin de burada yer aldığını belirtti. Döndü şöyle devam etti: “Bu seçim beyannamesinde kadınlara düşen payın ne olduğuna baktık. Kadına yönelik şiddette sıfır tolerans denilerek aslında kadına yönelik şiddette etkin bir süreç işlettiklerini söylüyorlardı, çocuk istismarına yönelik ‘bir kereden bir şey olmaz’ diyen bakanın bu süreci başarılı bir şekilde atlattıklarından bahsediyordu. Sonrasında kadınların en temel hakkı olan nafakaya değinilmemişti, İstanbul Sözleşmesi’nde yapılan değişiklerden bahsediliyordu,  6284 sayılı kanunun revize edilmesi söyleniliyordu. Seçim beyannamesi bunlardan ibaretti. Bunlarla yetinilmedi bir de HÜDA PAR bir vizyon belgesi açıkladı. Kabarık bir geçmişi olan HÜDA PAR karma eğitimi hedef alıyordu, İstanbul Sözleşmesi’ni hedef alıyordu, 6284 sayılı kanunun kaldırılması gerektiğini talep ediyordu.   AKP’ye karşı etkin mücadele sürecek: Diktatör gidecek   Biz kadınların bu seçim beyannamelerine ve vizyon belgelerine söyleyecek çok sözü var çünkü biliyoruz ki İstanbul Sözleşmesi’nde değişiklik yapılmasından söz edilirken kadınlar sokaklarda sözleşmeyi geri almak için etkin bir şekilde mücadele etti. 6284’ün fiili olarak uygulanması için karakol karakol bunun mücadelesini veriyorlar. En temel hak olan nafaka hakkı için mücadele sokaklarda devam ediyor. Ankara özelinde bakarsak sokaklarda 2 yıldır tüm baskıya, şiddete rağmen eylemlerini yapıyorlar; 25 Kasım’da ve 8 Mart’ta alanları doldurarak AKP’ye karşı kadınlar, LGBT+’lar etkin bir mücadele yürütüyor ve bu mücadele kararlılıkla yürüyor. Diktatörü yıkacağız, göndereceğiz. Fakat gelen her kim olursa olsun kadınlar olarak sokakları boş bırakmayacağız ve mücadeleye devam edeceğiz.”   ‘Kadınların mücadelesi sandıkla sınırlı kalmayacak’   Kadınların mücadelesinin sandığa sığmayacağını ve sandıkla sınırlı kalmayacağını söyleyen Namigar Uçar, “Her ne olursa olsun biz kadınlar ev içi emeğimizin sömürülmediği, sokaklarda özgürce dolaşabildiğimiz, LGBTİ+’ların haklarının güvence altına alındığı, çocukların istismar edilmediği bir dünya kurana kadar mücadele etmeye devam edeceğiz. Asıl hedefimiz yakın tarihte diktatörü göndermek ve bu dinci-gerici, faşist mafya hükümetten kurtulmak olsa da asıl kavgamız patriarkadır. Bu böyle bilinmelidir. Gelecek olanlara da bir sözümüz var ki, kapı kapı gezdiğimiz, tırnaklarımız ile kazıyarak aldığımız İstanbul Sözleşmesi’nden, hayatlarımızın güvencesinden ve haklarımızdan vazgeçmiyoruz. Bu süreçte de İstanbul Sözleşmesi’ni almak için elimizden geleni yapacağız, bütün yöntemlerimizi kullanacağız. Biz kadınlara şunu söylemek istiyorum, gelin el ele tutuşalım, sokakları, meydanları terk etmeyelim, sandıkların başında duralım. Taleplerimiz gerçekleşene kadar, eşit, özgür, feminist bir dünya kurana kadar mücadeleye devam edeceğiz” diye konuştu.